Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/881 E. 2022/28 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/881 Esas
KARAR NO :2022/28

DAVA:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/08/2021
KARAR TARİHİ:19/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;16-20 Mart 2020 tarihleri arasında Katar’da yapılacak olan … fuarında kullanılacak olan 84 m2 kiralık stant kurulumu için taraflar arasında 28.01.2020 tarihinde sözleşme imzalandığını, … ve Tic.Ltd.Şti. – … San. A.Ş. İş Ortaklığı hesabından, karşı davalı … Ltd Şti’ye sözleşme bedelinin % 50 si olan 17.500 USD tutarı 11.02.2020 tarihinde karşı davalı/yüklenicinin … Bankası A.Ş. Nezdindeki USD hesabına ödediğini, taraflar arasında her hangi bir ihtilafın bulunmadığını, … tarafından pandemi olarak kabul edilen Covid-19 salgını nedeniyle söz konusu fuar 03.03.2020 tarihinde iptal edildiğini, bu durum açıkça mücbir sebep olduğunu, dolayısıyla karşı davalıya ödenen 17.500 USD’nin iadesi gerektiğini, TBK m 136; “…Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder…” hükmü gereğince mücbir sebep nedeniyle fuar iptal edildiğinden ve karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme söz konusu olduğundan karşı davalının, almış olduğu 17.500 USD tutarındaki bedelin iadesinin gerektiği yasa hükmü gereğince açık olduğunu açıklanan nedenlerle, davanın kabulünü ve 17.500 USD’nin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a bendi gereğince en yüksek faiz oranı işletilerek karşı davalı … Ltd Şti’den tahsile ve iş ortaklığını oluşturan müvekkillere ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı davalı … Ltd. Şti üzerinde bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilii şirket olduğu ve dosyada mübrez … Arabuluculuk dosya no’su ile yapılan arabuluculuk başvurusunun son tutanağı davalı taraflarca karşı davalarına arabuluculuk dava şartı olarak sunulduğunu, başvurucusunun müvekkil şirket olduğu arabuluculuk son tutanağının, karşı dava ikame edilmesinde dava şartı olarak kullanılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, … arabuluculuk dosya no’lu arabuluculuk dosyasının başvurucusu müvekkil şirket olup, davalı taraflar karşı davaları hususunda herhangi bir arabuluculuk başvurusu yapmamışlardır. iş bu sebeple davalı tarafların karşı davasının dava şartı yokluğu sebebi ile öncelikle usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan 28/01/2021 tarihli sözleşmede; covid-19 pandemisinin mücbir sebep olarak nitelendirildiği ve mücbir sebep kapsamında, sözleşmenin feshedileceğine ve/veya fuarın iptal olması/ertelenmesi durumunda sözleşmenin devamlılığı, ödemelerin akıbeti ile ilgili herhangi bir düzenlenme bulunmadığını, karşı taraflarca da müvekkili sözleşme konusu standın yapılıp/yapılmadığına ilişkin bir itirazı mevzu bahis olmadığı göz önüne alındığında, müvekkilinin sözleşmesel edimini yerine getirdiğini, davalı taraf alt yüklenici sözleşmesinin davanın tam ıslahı olduğu ve taraf değişikliği yapıldığı gibi mesnetsiz ve abesle iştigal bir iddiada bulunmuş ise de,Sayın Mahkemeniz nezdinde görülmekte olan iş bu dava, dava dilekçemizde de açıkça belirtildiği üzere taraflar arasındaki 28/01/2020 tarihli sözleşmeye istinaden müvekkilim edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davalı taraflarca haksız şekilde sözleşmenin ödenmeyen bedeli olan 17.500 USD ‘nin faizi ile birlikte tarafımıza ödenmesi talepli olduğunu açıklanan nedenlerle Davalı tarafların karşı davasının dava şartı yokluğu sebebi ile öncelikle usulden reddini, davalı tarafların taleplerinin ve karşı davanın tümden reddini, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin karşı taraflara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Mahkemizin … E.sayılı dosyasının 28/12/2021 tarihli ön inceleme tutanağı ara kararı gereği, karşı dava yönünden davanın tefrikine karar verildiği anlaşılmakla, mahkememiz esasının 2021/881 Esas sırasına kaydı yapıldığı, dava dilekçesi incelenmesi neticesinde; davanın 7155 Sayılı Kanun ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Kanuna eklenen 18/A maddesi hükümlerine göre, dava öncesi dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu tespit edilmiş olup; davacı vekiline; dava öncesi zorunlu arabuluculuğa başvurulup başvurulmadığının bildirilmesi, başvurulduysa arabuluculuk son tutanağı aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmak üzere 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi ve HMK 115/2 maddeleri gereği 1 hafta kesin süre verilmiştir.
Davacı vekili 10.01.2022 tarihli beyan dilekçesi ile “İstanbul Arabuluculuk Bürosu, Büro dosya no …, Arabululuculuk dosya no : … nolu dosya kapsamında, her iki tarafta taleplerini dile getirmiştir. Arabuluculuk görüşmesi neticesinde taraflar arasında anlaşma sağlanamamıştır. Bunun üzerine 12.07.2021 tarihinde anlaşmama son tutanağı düzenlenmiş ve tarafların birbirinden ne talep ettiği, hangi hususlarda müzakere yürütüldüğü, hangi hususlarda anlaşılamadığı açıkça son tutanağa yazılmak suretiyle her iki taraf içinde arabuluculuk dava şartı gerçekleşmiştir. Bu aşamadan sonra dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmadığı gerekçesiyle tefrik kararı verilmiş olması hukuka aykırıdır. Aksi düşünce hem usul ekonomisine hem de arabuluculuk müessesesinin özüne aykırıdır. Mahkemede iddialarını dava-karşı dava şeklinde ileri sürülebildiği bir hukuk sisteminde, tarafların insiyatifinde yürüyen, tarafların mutlak hakimiyetini içeren esnek, yargılamaya göre daha ekonomik ve daha hızlı bir sistem olarak faaliyete geçirilen arabuluculuk sistemi içerisinde karşı taleplerimizin talep edilemeyeceğine, bunun için ayrı bir arabuluculuk başvurusu yapılması gerektiğine ilişkin yorum hukuka ve arabuluculuk kanununa aykırıdır. Aksi yorum, aynı tarafların aynı konu için birden fazla kez arabulucuya başvurması ve birden fazla defa arabuluculuk ücreti ödemesi zorunluluğunu doğuracaktır. Bu durum ihtilafların hızlı ve ekonomik bir şekilde çözülmesinden ziyade uyuşmazlıkların artmasına ve daha masraflı bir yargı sürecine neden olacaktır. Ekte sunduğumuz, arabulucunun ve tarafların elektronik imzasını taşıyan, tarafların taleplerini içeren, anlaşma sağlanamayan hususları tek tek belirten son tutanak, dava şartı arabuluculuk başvurusunun tarafımızca usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. Ekte sunulan son tutanak gereğince dava şartı kapsamında arabuluculuk dava şartının gerçekleştiğinin kabulüne, karşı davamızın ayrılmasına ilişkin ara karardan rücu edilmesine, Mahkemenizin … esas ve 2021/881 esas sayılı dosyalarının birleştirilmesine,” karar verilmesini talep etmiştir.
Huzurdaki tefrik edilen karşı dava dosyasında ihtilaflı konu karşı davanın esas dosyadan tefriki ile, zorunlu arabuculuk şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle karşı davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
TTK’nın 5/A maddesindeki düzenlemeye göre, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/2. maddesinde “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Karşı davacı vekili tarafından cevap dilekçesinde dosyaya sunulan 12.07.2021tarihli arabuluculuk tutanağının incelenmesinde; “Başvurucu Vek. Av. …, karşı taraflar … ve Tic. Ltd. Şti. , … San. A.Ş. ve bu iki şirketin iş ortaklığı olan … ve Tic. Ltd. Şti.-… San. A.Ş. İş Ortaklığı ile yaptıkları ticari sözleşme nedeniyle müvekkiline kısmi ödeme yapıldığını, bakiye kalan 17.500 USD’lik kısmın işlemiş faiziyle birlikte ödenmesi talepleri olduğunu belirtti.
Karşı taraflardan … San. A.Ş. ve … ve Tic. Ltd. Şti. Vek. Av. … söz alarak iş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığından başvuruda taraf olarak gösterilemeyeceğini, “başvurucu ile aralarında fuar organizasyonu yapılması işiyle ilgili bir sözleşme bulunduğunu, sözleşme gereği başvurucuya 17.500 USD ödeme yapıldığını ancak, salgın hastalık nedeniyle fuar organizasyonunun iptal edildiğini, başvurucunun sözleşmeyle taahhüt ettiği işi yerine getirmediğini, bu sebeple de bakiye kısmı ödeme yükümlülüklerinin bulunmadığını, bununla birlikte başvurucu sözleşmeyle yüklendiği fuar organizasyonunu yapmadığından müvekkillerince başvurucuya sözleşme gereği yapılan yapılan 17.500 USD bedelin iade edilmesi taleplerinin bulunduğunu belirtti.
Söz alan … ve Tic. Ltd. Şti.-… San. A.Ş. İş Ortaklığı Vekili Av … da, iş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığından başvuruda ve son tutanakta taraf olarak gösterilemeyeceği, başvurucuyla yapılan sözleşme nedeniyle 17.500 USD ödeme yapıldığını, başvurucu sözleşmeyle yüklendiği fuar organizasyonunu yapmadığından sözleşmede kararlaştırılan bedelin bakiyesini ödeme yükümlülüklerinin olmadığını ve müvekkillerince başvurucuya sözleşme doürultusunda ödenen 17.500 USD bedelin iade edilmesi taleplerinin bulunduğunu belirtti.
Taraflar arasında yapılan müzakerelerde;
A- başvurucunun sözleşme gereği bakiye 17.500 USD alacağının faiziyle birlikte ödenmesi,
B- karşı tarafların sözleşme gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle başvurucuya ödenmiş bulunan 17.500 USD’nin faiziyle birlikte iadesi
talepleri konusunda ANLAŞMA SAĞLANAMADI. Arabuluculuk görüşmesi sonlandırıldı.” şeklinde tutanak tanzim edildiği görülmekle; karşı dava yönünden de karşı davacının talebinin arabuluculuk son tutanağı işlenmek suretiyle müzakare edildiğinden bahisle arabuluculuk dava şartından yerine geldiğini iddia ettiği anlaşılmaktadır. anlaşılmaktadır.
HMK 132. Maddesince açılmış ve halen görülmekte olan davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişksinin bulunduğu yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olduğu hallerde açılabilen karşı davada ileri süürlecek olan talep konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebini içeren ticari dava ise, bu durumda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanır, yani karşı dava açmak için de zorunlu arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir. Karşı dava bağımsız bir davadır. dava şartları asıl dava ve karşı dava için ayrı ayrı değerlendirilir. Asıl davanın herhangi bir sebeple sona ermesi, karşı davanın görülüp karara bağlanmasına engel olmaz.( HMK m.134)
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın karşı dava(huzurda incelenen dava dosyası) yönünden de niteliği uyarınca nisbi ticari dava niteliğinde olup, dava şartı niteliğindeki arabuluculuğa tabidir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 maddesinde ” Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ” düzenlemesi getirilmiş olup, bu madde hükmüne göre, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen mutlak ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Aynı yasanın 23. maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı(karşı davacı); Mahkemizin … E.sayılı dosyasında asıl davacılarının sunmuş oldukları arabuluculuk tutanağını dayanak yapmak suretiyle; arabulucunun ve tarafların elektronik imzasını taşıyan, tarafların taleplerini içeren, anlaşma sağlanamayan hususları tek tek belirten son tutanak, dava şartı arabuluculuk başvurusunun tarafımızca usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini; kendi taleplerinin de arabuluculuk tutanağında görüşüldüğünü beyan etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 maddesine göre dava şartı olan husus “arabulucuya başvurulmuş olması”dır. Asıl dava ile karşı dava birbirinden tamamen bağımsız nitelikte olup; HMK m.132/1 deki şartları taşımayan davaların dahi HMK m.132/2 gereğince asıl davadan ayrılması ve ayrı görülmesi imkan dahilindedir.
Bu kapsamda somut uyuşmazlıkla ilgili değerlendirme içermeksizin; karşı davanın asıl davadan ayrılması neticesinde; farklı görevli bir mahkemede görülebilmeye devam edilebilmesi, her iki davanın da farklı mahkemelerde görülmesi, yargılama sonucunda verilen kararların aynı ya da farklı olması vb. Halleri hukuk düzeninde söz konusu olabilmektedir. Asıl dava ile karşı davanın; asıl davacının başvurduğu arabuluculuk kapsamında görülmesi halinde; arabuluculuk yargılama giderinin dahi -her iki tarafın da haklı çıkması ihtimalinde- tek bir arabuluculuk ücreti devletçe ödenmiş ve haklılık durumuna ilişkin de ayrıca bir değerlendirme yapılamacağı nazara alındığında nasıl tahsil edileceği belli değildir.
Kanun koyucunun amacı, dava açan kişinin bu talebi ile ilgili öncelikle kendisinin başvurucu olduğu bir arabuluculuk görüşmesine girip; arabuluculuk ücretine ilişkin riski göze alarak dava yoluna girişmesidir. Arabuluculuk sisteminde başvurucu arabuluculuk ücreti göze alırken, karşı taraf da muhtemel bir davanın muhatabı olma olgusunu göze almaktadır. Karşı dava yönünden ise başvurucu sıfatı olmayan tarafın, karşı taraf yönünden taleplerini iletmesi ve son tutanağa geçirilmesi; bir hukuki talep için arabuluculuk ücreti riskini göze alması; asıl başvurucu yönünden ise bir hukuk davasına muhatap olunabilme olasılığı gündeme getirmeyecek ve tek başına yeterli olmayacaktır. Karşı dava yönünden arabuluculuk müzakerelerince taleplerin tutanağa bağlanması arabuluculuk dava şartının yerine geldiği şeklinde yorumlanamaz. Somut olayda da karşı dava açılmadan önce davacının arabulucuya başvurmadığı sabittir. Kanun öngördüğü zorunluk halinde, davacının talebi gibi usul ekonomisinin değerlendirilmesi söz konusu olamaz. HMK 114/2. Maddesinde belirtilen surette dava şartı yerine getirilmemiş olmaktadır.
Bu kapsamda doktrinde de fiilen dava şartı arabuluculuk kapsamındaki bir talebin karşı dava olarak ileri sürülmeyeceği ve söz konusu talep açısından ayrıca arabuluculuk kurumuna başvurup; anlaşma sağlanamazsa dava açılabileceği görüşü dile getirilmektedir.(Eminoğlu/Erdoğan, Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk, s.172.)
Karşı dava yönünden arabuluculuk kurumunun işletilebilmesi için karşı dava açma süresinin 6325 sayılı Kanun m.18/A 15.fıkrası gereğince durması şeklinde bir dahi ileri sürülmektedir. (Koçyiğit/Bulur, Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk, s.70.)
Benzer bir ihtilaf hakkında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 2020/4726 Esas, 2021/33 Karar sayılı ilamında “…davalı işçi tarafından açılan işçilik alacaklarının tahsili davasından tefrik edilen işbu karşı davanın davacısı şirket tarafından işçisine karşı açılmış dava için yapılmış bir arabuluculuk yolu başvurusunun bulunmadığı, işçilik alacaklarının tahsili için işçi tarafından başvurulmuş arabuluculuk yolu müzakerelerinde şirket tarafından dile getirilen bu taleplerin görüşülmesinin dahi bu talepler bakımından dava öncesi arabuluculuk yoluna başvurma şartının yerine getirildiği şeklinde yorumlanamayacağı anlaşılmış olmakla…” şeklinde tespit ve değerlendirmeler yapıldığı görülmektedir. Bu haliyle tüm dosya kapsamı ve yukarıdaki gerekçe ve içtihatlar nazara alınarak, 7155 sayılı Kanun ile ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuğun tamamlanabilir bir dava şartı olmadığı eldeki davanın usulüne uygun olarak arabulucuya başvurulmadan açıldığı anlaşılmakla, 7155 sayılı Kanuna eklenen 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi hükmü uyarınca davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olması ve 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükmü gereğince arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanuna eklenen 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi hükmü uyarınca eldeki davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olması ve 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükmü gereğince arabuluculuğa usulüne uygun olarak başvurulmadan dava açıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 2.642,00 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 2.561,30 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacılara İADESİNE,
3-Davacılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT m.7/2’ye göre hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/01/2022

Katip …

Hakim …