Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/874 E. 2022/121 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/874
KARAR NO : 2022/121

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 18/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yargılama konusu olayı asıl nedeninin davalı banka ile dava dışı bono borçlusu olan … Şirketi arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, asıl borçlunun Uşak Bahar Şirketinin zaten kredi borcunu ödemiş olduğunu, bu durumun şirket ve davalı banka kayıtları ile açıkça belli olduğunu, davalı bankanın asıl borçludan tahsil ettiği kredi alacağını mükerrer olarak tekrar davacıdan tahsil etmeye çalıştığını, bu nedenle … 14. İcra Dairesi …E.sayılı icra takibine konu olan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine, asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açılış tarihi 30/12/2021 olup, davacı davalı banka ile dava dışı şirket arasında yapılan kredi sözleşmesine istinaden davalı bankaya verilen bonoda aval olarak gözüken kişi olmasına rağmen bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası açılmıştır.
Yargıda ihtisaslaşmaya ilişkin olmak üzere Yargıda Reform Stratejisi belgesinde yer alan “ihtisas mahkemelerine ve uzmanlaşmaya yönelik uygulamalar arttırılacaktır” ve yine İnsan Hakları Eylem Planı belgesinde yer alan “İhtisas Mahkemelerinin Güçlendirilmesi” başlıklı hedefler kapsamında HSK’nın 25/11/2021 tarihli kararına istinaden finansal uyuşmazlıklarla ilgili finans davalarına bakmak üzere ticaret mahkemelerinin HSK tarafından belirlenmesi öngörülmüştür.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin, İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin 25/11/2021 tarihli 1232 sayılı kararı ile; “Finans ile ilgili açılacak davalara bakacak mahkemeler nezdinde ihtisas mahkemelerinin belirlenmesi hususu görüşülerek; 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin beşinci fıkrasında, özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebileceği düzenlenmiştir.
Asliye ticaret mahkemelerine gelen işlerin vasıf ve mahiyeti itibarıyla çeşitli olması, bu çerçevede finans davalarının yoğunluğu ve niteliklerinin farklı olması göz önünde bulundurularak, gerek uygulama birliğinin sağlanması, gerekse etkinlik ve verimliliğin artırılması ile ihtisaslaşmanın önemi nazara alınarak, finans davalarında iş dağılımı bakımından iki veya daha fazla dairesi bulunan mahallerde ihtisaslaşmaya gidilmesinde fayda olacağı değerlendirilmiştir.
Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu itibarla;
1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,
2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden,
3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. maddesinde düzenlenenler hariç),
4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, Kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere;
a) İki veya üç asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 2 numaralı,
b) Dört veya beş asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 4 numaralı,
c) Altı veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 numaralı,
d) On veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 ve 7 numaralı,
e) On dört veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7 ve 8 numaralı,
f) Yirmi veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına, (Örneğin asliye ticaret mahkemelerine bu kapsamda gelecek dava ve işlere;
a) …’de iki asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 2 numaralı,
b) …’da dört asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 4 numaralı,
c) …’de yedi asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6 numaralı,
d) …’da on üç asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6 ve 7 numaralı,
e) …’da on dört asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7 ve 8 numaralı,
f) …’da yirmi bir asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7, 8 ve
9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına)
Bu kapsamda görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkûr mahkemelere gönderilmemesine, 15.12.2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin ise anılan ihtisas mahkemelerine tevzi edilmesine ve dosya sayısına göre genel tevziden de iş verilmeye devam edilmesine, 25.11.2021 tarihinde karar verildi” dair karar verilmiştir.
Adı geçen HSK kararı uyarınca 15/12/2021 tarihinden itibaren, adı geçen kararda belirtilen kanuni düzenlemelerden kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere sadece yukarıda anılan mahkemelerce bakılacaktır.
Öncelikle Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin kararına aykırı olacak şekilde, finans dava ve işlerine bakmakla görevli ihtisas mahkemesinin bu ihtisas durumunun, “tevzi müdürlüğünden kaynaklanan hata” nedeniyle sona ereceğini kabul etmek mümkün değildir.
Genellikle “tevzi müdürlüğünden kaynaklanan hata” sonucunda, ihtisas mahkemesi sıfatı bulunmayan mahkemelere dava ve işlerin tevzi müdürlüğü tarafından dağıtımının yapıldığı görülmektedir. Hakimler ve Savcılar Kurulunun Birinci Dairesinin, bu tip dava, iş ve başvuruların anılan ihtisas mahkemeleri ve hâkimliklere tevzi olunmasına dair idari kararının gereğinin icrası açısından artık ihtisas mahkemesi olmayan mahkemelerce bu dava ve işlere bakılması ise mümkün değildir. O halde finans mahkemeleri olarak belirlenen mahkemelerce, söz konusu dava ve işlere bakılması usulüne uygun olarak sağlanmalı, en önemlisi verilecek kararın mevcut kanuni düzenlemeler ve yerleşmiş hukuk kavramlarına ise açıkça aykırı olmaması gerekmektedir.
Finans dava ve işlerine bakacak mahkemelerin hangileri olduğu 5235 sayılı Kanunun m.5/f.5 hükmünün Hakimler ve Savcılar Kuruluna vermiş olduğu yetki çerçevesinde belirlenmiş ve mahkemeler arasındaki iş dağılımının adı geçen hüküm çerçevesinde belirlenmesi söz konusu olmuştur. Bir başka deyişle finans dava ve işlerine bakacak mahkemeler ile ilgili ihtisas mahkemelerinin faaliyete geçmesi, açık bir kanuni düzenlemede bu mahkeme isimlerine yer verilmesi sonucunda değil anılan 5235 sayılı Kanunun Hakimler ve Savcılar Kuruluna vermiş olduğu açık yetki sonucunda söz konusu olmuştur.
Bu noktada ifade etmek gerekir ki T.C.Anayasasının m.140 hükmüne göre HSK’nın almış olduğu bu karar bağlayıcı nitelik taşımakla birlikte usul hukuku tekniği anlamında bir görevsizlik kararına esas nitelik taşımamaktadır. Zira bilindiği üzere görev, 6100 sayılı HMK m.1 hükmü uyarınca “(…)ancak kanunla düzenlenir”. Yine T.C.Anayasasının m.142 hükmü dahi bu yöndedir. Kanun koyucunun gerekçesinde belirtmiş olduğu üzere düzenleyici idari işlemler aracılığıyla göreve yönelik herhangi bir belirleme yapılamaz. O halde gerek anılan kanun ve anayasa hükümleri ve gerekse iş dağılımına esas olan HSK kararı dikkate alındığında, ihtisas mahkemesi olmayan mahkemece verilen karar usul hukuku tekniği anlamında bir görevsizlik kararı değildir.
Öteden beri ve özellikle 2010 yılı öncesi dönemindeki HSYK kararları uyarınca kimi zaman ahkâmı şahsiye işleri ile ilgili bazı sulh hukuk mahkemelerine yetki verilmekte veya sonradan ise verilen bu yetki kaldırılabilmektedir. Doktrinde “…ahkâmı şahsiye işlerine bakan sulh hukuk mahkemesi ile diğer sulh hukuk mahkemeleri arasında, dosyaya HSYK kararı uyarınca bakması gerekmeyen mahkemenin bu dosyaya bakmaya muhalif kararının görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı kabul edilmektedir”. Böylelikle HSK kararı uyarınca belirlenen mahkeme ile refik olan mahkeme arasındaki davaya bakma veya bakmama noktasında verilen kararın görevsizlik kararı niteliğinin bulunmadığı doktrinde dahi genel kabul görmektedir. (Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Cilt 1, 2021, İstanbul, Sayfa 676)
Yine 1957 yılında yürürlüğe giren 6762 sayılı TTK ile asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasında iş bölümü ayrımının getirildiği, iş bölümüne dayalı olarak hukukumuzda sadece adı geçen mahkemeler arasında gönderme kararı verilmesinin mümkün hale geldiği açık ise de 01/07/2012 tarihinde 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesiyle beraber bu mahkemeler arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüşmüş, usul hukuku tekniği anlamında artık “gönderme kararı” verilebilmesi de mümkün olmaktan çıkmıştır. Gönderme kararı hukukumuzda, 6762 sayılı TTK döneminde iş bölümü itirazı üzerine ve yasal koşulların oluşması durumunda, asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemeleri arasında ancak verilebilen ve bağlayıcılığı olan bir karardır. Bu nedenle ihtisas mahkemesi olmayan asliye ticaret mahkemesinin, ihtisas mahkemesi sıfatı olan asliye ticaret mahkemesine yönelik olarak bir “gönderme kararı” verebilmesi artık usul hukuku tekniği açısından mümkün değildir.
Nitekim Hakimler ve Savcılar Kurulunun Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarihli karar içeriği dikkate alındığında, Kurul kanundan kaynaklanan yetkisine istinaden “iş dağılımı” çerçevesinde finans dava ve işlerine bakmak noktasında bazı asliye ticaret mahkemelerini iş yoğunluğunu dikkate alarak belirlediğini açıklamıştır. Hakimler ve Savcılar Kurulunun Birinci Dairesinin adı geçen kararı yukarıda açıklandığı gibi öteden beri devam eden, yerleşik olan ve iş dağılımı çerçevesinde bazı mahkemelerce belli tip dava ve işlerin bakılmasını amaçlayan bir karardır.
Mevcut iş dağılımına aykırı olarak tevzi müdürlüğünün hatasının giderilmesi “iade kararı” ile giderildiği takdirde yürürlükteki kanun hükümlerine ve yerleşik hukuk kavramlarına aykırılık çıkmayacaktır.
26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Kanunun m.5/f.5 hükmü gereği “iş dağılımı” ilkesi çerçevesinde dava ve işe hangi mahkemenin bakacağına dair HSK’nın almış olduğu idari karara aykırı şekilde tevzi müdürlüğünün yapmış olduğu dağıtım karşısında, artık yanlış dağıtım yapılan mahkemece “iade kararı” verilecektir. Aksi halde Hakim ve Savcılar Kurulunun Birinci Dairesinin “iş dağılımına” dair dayanak kararının gereğinin kanun sınırları dahilinde yerine getirilmesi mümkün olamayacaktır. Bu “iade kararı”, mevcut “iş dağılımı”na dair HSK kararı çerçevesinde ve tevzi müdürlüğünce ihtisas mahkemelerine dağıtılması gereken dosyanın mahkemeye dağıtılmasını temin eden, bu yöne ilişkin eksikliğin bu şekilde giderilmesini sağlayan bir karardır.
Yargısal uygulamada da bir dava dosyasının maddi hata sonucunda mahkemeye intikal etmiş olması durumunda, maddi hatayı yapan mahkemece bu eksikliğin giderilmesi için dava dosyasını teslim alan mahkemece “iade kararı” verilmesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla dahi benimsenmektedir. Nitekim adı geçen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında da ” (…) O halde; öncelikle görevsizlik kararının davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kesinleşmesinin sağlaması için dosyanın görevsizlik kararını veren mahkemeye iadesi ile kararın anılan mahkemece kesinleştirilmesi ve taraflardan birinin talepte bulunması üzerine görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir. Tarafların, kararın kesinleşmesinden itibaren yasal süresi içerisinde gönderme talebinde bulunmaması hâlinde ise HMK’nın 20/1. maddesi uyarınca görevsizlik kararını veren mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinden direnme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmiştir” gerekçesiyle “dosyanın iadesi” şeklinde karar verilebileceği yönünde uygulamasını ortaya koymuştur. Zaten ilk derece mahkemelerinde de az da olsa bazı mahkemelerce uzun yıllardan beri bu yönde uygulama yapıldığı bir gerçektir.
Hakimler ve Savcılar Kurulunun Birinci Dairesinin kanuni yetkisi dahilinde almış olduğu idari kararı uyarınca, dava dosyasının ihtisas mahkemesi olarak belirlenen mahkemelerce görülmesi amacıyla bu dosya ile ilgili iade kararı verilmesi ve bu “dağıtıma ilişkin hatanın” tevzi müdürlüğünce giderilmesi, aslında HSK’nın iş dağılımı kararı uyarınca dağıtım yapılması gereken ihtisas mahkemesinin görevinin başlamasına matuf bir işlemdir. (Mustafa AKIN, Finans Davalarına Ve İşlerine Bakan ve Bakamayan Ticaret Mahkemeleri Arasındaki Yatay İlişki, Yayına Verilmiş Olan Makaleden Kısmen Alıntılanmıştır.)
Yapılan açıklamalar karşısında Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararı gereği 15.12.2021 tarihinden sonra açılan davanın, HSK kararında anılan “iş dağılımı” gereği İstanbul 6., 7., 8., 9. numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmesi için dava dosyasının İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HSK Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarih 1232 kararı gereği 15.12.2021 tarihinden sonra açılan davanın, HSK kararında anılan “iş dağılımı” gereği İstanbul 6., 7., 8., 9. numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmesi için dava dosyasının İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna iadesine,
2-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın niteliği gereği kesin olarak ve oy çokluğu ile karar verildi.18/02/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

KARŞI OY YAZISI

Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin, İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin 25/11/2021 tarihli 1232 sayılı kararı ile; Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu haliyle Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine yönelik kararı uyarınca,
1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,
2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden,
3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. maddesinde düzenlenenler hariç),
4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, Kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere; Finans Mahkemesi olarak belirlenmiş İstanbul 6, 7, 8. ve 9. Asliye Ticaret Mahkemelerince bakılmasına yönelik karar verilmiştir.
Bu ihtisas mahkemeleri ile bu numara dışındaki diğer asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki hakkında; yine 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında belirlenen ihtisas mahkemeleri olan iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalara yönelik emsal uygulamalar nazara alınarak değerlendirme yapılması gereklidir.
İflas ve konkordato davaları yönünden yapılan değerlendirmede; 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 46. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanuna eklenen geçici 14. madde uyarınca, “Hakimler ve Savcılar Kurulu, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında iflâs ve konkordato konusunda uzman asliye ticaret mahkemesini, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki hafta içinde belirler.” şeklindeki düzenlemeye istinaden Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 03.04.2018 tarihli, 538 nolu kararı ile, 28.02.2018 tarihli kararı ile;
“1)İflas yoluyla adi takipten doğan ;a) İflas davası (İcra ve İflas Kanunu 156.Madde),b)İtirazın kaldırılması ve İflas davası ( İcra ve İflas Kanunu 156. madde),2) Kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile takipten doğan; a)İflas davası (İcra ve İflas Kanunu 173. madde), b) İtirazın kaldırılması ve İflas davası ( İcra ve İflas Kanunu 174.Madde)3) Doğrudan doğruya; a) Alacaklı tarafından talep edilen iflas davaları ( İcra ve İflas Kanunu 177.Madde)b)Borçlu tarafından talep edilen İflas davaları ( İcra ve İflas Kanunu 178. madde),c)Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflas davaları ( İcra ve İflas Kanunu 179. Madde),4) İflas tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline yönelik davalar ( İflas tarihinden önce açılıp yargılama sırasında kayıt kabul davasına dönüşen alacak davaları hariç olmak üzere kayıt kabul ve kayıt terkin davaları )( İcra ve İflas Kanunu 235. madde) ,5) Takasa itiraz davaları ( İcra ve İflas Kanunu 201. Madde), 6) İflasın kaldırılması talepleri ( İcra İflas Kanunu 182.Madde),7) İflasın kapanması talepleri ( İcra ve İflas Kanunu 254.Madde), 8) İtibarın yerine gelmesi talebi ( İcra ve İflas Kanunu 313 ve 314. maddeleri )9) Adi konkordatodan kaynaklanan talepler ( İcra ve İflas Kanunu 285 İle 308/ h Maddeleri )10)İflastan sonra konkordatodan kaynaklanan talepler ( İcra ve İflas Kanunu 309.Madde),11) Malvarlığının terki suretiyle konkordatodan kaynaklanan talepler (İcra ve İflas Kanunu 309/a ila 309/1 maddeleri ),12 ) Sermaye şirketleri ve kooperatifin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması talepleri (İcra ve İflas Kanunu 309/ m ila 309/ ü Maddeleri ) hususlardan kaynaklanan davalara; 1-Üç ve daha az asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye ticaret mahkemesinin,2-Üçten fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde ise 1,2 ve 3 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin ihtisas mahkemesi olarak belirlenmesine, 7101 sayılı Kanunun 46. maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa eklenen geçici 14.maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bu kapsamda görülmekte olan davalar bakımından İflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına, mahkemelerin derdest dava dosyalarının bu karara dayanarak anılan mahkemeye gönderemeyeceğine, iş bu kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren açılacak davaların ise anılan mahkemelere tevzi edilmesine karar verildi” şeklinde karar alınmıştır.
İflas ve konkordato davaları yönünden, Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 03.04.2018 tarihli, 538 nolu kararı ile belirlenen belirlenen ihtisas mahkemeleri ile diğer asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu içtihatlarla ile açık hale gelmiştir. (Yargı yeri belirlenmesine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/1839 Esas, 2020/68 Karar sayılı ilâmı)
Yine bu kapsamda değerlendirmeler içeren yargı yeri belirlemeleri içeren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2021/969 Esas, 2021/2211 Karar sayılı ilâmında, “…01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5’inci maddesine göre her il merkezinde o ilin adıyla anılan hukuk mahkemeleri kurulur. Hukuk mahkemeleri sulh hukuk, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemelerinden ibarettir. Maddenin 6440 sayılı Yasa ile değişik beşinci fıkrasında iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesinin oluşturulabileceği ve bu dairelerin numaralandırılacağı; ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu tarafından belirlenebileceği öngörülmüştür.
Hakimler ve Savcılar Kurulunun anılan kararında sayılan işler bakımından İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin 1, 2 ve 3 numaralı daireleri açısından iş dağılımı yapılmış ve bu daireler ihtisas mahkemesi olarak belirlenmiştir. Bu Karar’da ihtisas mahkemelerinin hangi davalara bakacağı saptanmış olup bu kapsamda iflas ve konkordato davaları ihtisas mahkemelerinin görev alanına dahil edilmiştir…” şeklinde görev ihtilaflarının çözüldüğü görülmektedir.
Yine iflas ve konkordato davaları yönünden, görevsizlik kararı yerine verilen bir gönderme kararının tahlil edilerek incelendiği bir ihtilafta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2106 Esas, 2019/1721 Karar sayılı ilâmında “… Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 03.04.2018 tarihli ,538 karar nolu kararı, 5 Nisan 2018 tarihli ve 30382 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. İş bu dava ise 12/06/2018 tarihinde açılmıştır. Kayıt kabul davaları, yukarıda belirtildiği üzere Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin almış olduğu karar dairesinde ihtisas mahkemelerinin görevleri arasında yer almaktadır. Somut olayda ise, dava tarihi itibariyle ihtisas mahkemeleri yürürlüktedir.
HSK 1.Dairesinin 03/04/2018 tarih 538 nolu kararı ile, İstanbul Anadolu 1, 2 ve 3. Asliye Ticaret Mahkemeleri iflas ve konkordato konusunda görevli mahkemeler haline gelmiştir. Mahkemelerin görevi, 6100 sayılı HMK’nın 1. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle Mahkemece resen ve yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulur.
Bu nedenle, İstanbul Anadolu 1, 2, 3. Asliye Ticaret Mahkemeleri ile aynı adliyedeki diğer ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki HSK’nın belirlediği uyuşmazlık ve davalar yönünden görev ilişkisine dönüşmüştür. Her ne kadar yerel mahkemenin gerekçesi doğru ise de, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, gönderme kararı verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır…” şeklindeki tespitler ile ihtisas mahkemeleri ile aynı adliyedeki diğer ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu açıkça zikredilmiştir.
Deniz İhtisas Mahkemeleri yönünden yapılan değerlendirmede;
Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki 5136 Sayılı Kanun ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine “iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca bu Kanunun 4.kitabında yeralan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir” içerikli fıkra hükmü eklenmiştir. 6762 sayılı TTK’nun 4.maddesi, son fıkra hükmü ile bu kanunun Deniz Ticaret Kitabında düzenlenen uyuşmazlıklardan kaynaklanan hukuk davalarını görmek üzere Deniz İhtisas Mahkemelerinin kurulması hususu düzenlenmiştir.
Bu düzenleme gereği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca 01.04.2005 tarih ve 188 sayılı karar ile “… II-Denizcilik ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde,
a)-Ticaret mahkemesi bulunan yerlerde;
1-Bir ticaret mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemenin,
2-Birden fazla ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı ticaret mahkemesinde,
b)Ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde;
1)Bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemede,
2)Birden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde, 1 numaralı asliye hukuk mahkemesinde bakılmasına,…” düzenlemesini içeren ilke kararı yayınlanmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/2. maddesi “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 4.maddesinde Deniz İhtisas Mahkemelerine ilişkin bir düzenleme yer almamakta olup, 6103 sayılı TTK Uygulanması ve Yürürlüğü Hakkındaki Kanunun 8.maddesi ile kanunun yürürlüğe girmesinden sonra TTK’nun, Deniz Ticaretine ilişkin uyuşmazlıkların hangi mahkemelerde görüleceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır.
6762 sayılı eski Türk Ticaret Yasası’nın 4. maddesine eklenen fıkra ile 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Yasası’nın 5/2. maddesi ve 6103 sayılı TTK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekline Dair Kanun’un 8. maddesi, aynı yönde ve birbirinin devamı niteliğinde düzenlemeler olmayıp, 6762 sayılı eski TTK’nın 4/son maddesi ve HSK’nın İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesinin Kurulmasına dair 20.07.2004 gün ve 370 sayılı kararı ve devamında 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri yönünden getirilen düzenleme, daha sonra alınan 10.07.2012 tarih ve 188 sayılı ve 08.09.2014 tarih ve 1945 sayılı HSK kararları ile İstanbul ve İzmir için yeniden görevli mahkemelerin belirlenmesi şeklinde özelleştirilmiş, diğer bir ifade ile 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı karar ile asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri yönünden getirilen sistem korunmamıştır.
Dolayısıyla 6103 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince HSK’ca İstanbul ve İzmir İllerinde TTK’nın Denizcilik Kitabından kaynaklanan uyuşmazlıkları görmek üzere görevli mahkemeler belirlenmiş, bu illerin dışında ise böyle bir görevlendirme yapılmamıştır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2019/541 Esas, 2019/772 Karar sayılı ilamı)
Bu haliyle 6762 sayılı TTK m.4/3 hükmü ile 6102 sayılı TTK m.5/2 hükmünün birbirinin karşılığı olmadığı açıkça anlaşılmakta olup; aynı finans mahkemelerinde olduğu gibi kanun ile kurulan bir mahkeme olmaksızın 10.07.2012 tarih ve 188 sayılı ve 08.09.2014 tarih ve 1945 sayılı HSK kararları ile İstanbul ve İzmir için yeniden görevli mahkemelerin belirlenmesi ile Deniz İhtisas Mahkemeleri belirlenmiştir.
Deniz İhtisas Mahkemeleri yönünden; 10.07.2012 tarih ve 188 sayılı ve 08.09.2014 tarih ve 1945 sayılı HSK kararları ile belirlenen ihtisas mahkemeleri ile diğer asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu da içtihatlarla ile açık hale gelmiştir. Bu kapsamda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2021/1039 Esas, 2021/1328 Karar sayılı ilamı “…Takibe konu faturalar incelendiğinde itirazın iptali davasına konu edilen faturaların gemi bakımı nedeniyle verilen hizmetten dolayı düzenlendiği ve bu haliyle davaya bakma görevi, 6102 sayılı TTK’nın 5/2. maddesi uyarınca ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile İstanbul ili mülki hudutları içerisinde Deniz İhtisas Mahkemesi olarak belirlenen İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğu anlaşılmaktadır. Görev konusu istinaf sebebi yapılmamış ise de, görev kamu düzenine ilişkin dava şartı olduğundan HMK 355’1 maddesi uyarınca dairemizce res’en inceleme ve değerlendirme yapılmıştır…”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2021/633 Esas, 2021/1760 Karar sayılı ilamı “…Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunlu olup, somut olayda uyuşmazlık taraflar arasındaki deniz dibinin taranmasına ilişkin sözleme gereğince hak edilen bedelin ödenmesine ilişkin ilişkindir. Dava konusu alacak madde kapsamında sayılan deniz alacağı niteliğinde olmadığından, tarafların her ikisi de tacir olup, uyuşmazlık da ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğmuştur. Deniz ticaret mahkemesinin görevine giren bir uyuşmazlık söz konusu olmayıp, davaya bakma görevi genel mahkeme niteliğindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne aittir….” şeklinde görev ihtilaflarının çözüldüğü görülmektedir. (Yine yargı yeri belirlemeye ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 24/12/2021 tarih 2021/909 Esas 2021/2198 sayılı Kararı)
Bu haliyle; yukarıdaki emsal içtihatlardan da anlaşıldığı üzere Hakimler ve Savcılar Kurulu, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında belirlenen ihtisas mahkemeleri ile diğer aynı derece mahkemeler arasındaki ihtilafların görev ilişkisi olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda örnekseme yoluyla varılan sonuç itibariyle iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları davalarına yönelik emsal uygulamaların, HSK’nın yine aynı yetki kapsamında belirlediği finans davalarına bakmakla görevlendirilen mahkemeler açısından da aynı şekilde devam etmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine yönelik kararı uyarınca, finans ihtisas davalarına bakmakla görevlendirilmiş İstanbul 6, 7, 8. ve 9. Asliye Ticaret Mahkemelerince bakılması gerektiğinden yukarıda değinilen hususlar ve özellikle bankacılık işlemlerinin / faaliyetlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi kapsamında eldeki davanın açıldığı 30/12/2021 tarihi itibariyle Finans Mahkemeleri görevli olduğundan Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmesi gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun görüşüne muhalefet etmek zarureti hasıl olmuştur.
Üye