Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/860 E. 2022/706 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/860
KARAR NO : 2022/706

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan dava Mahkememizin 2021/737E.sayılı dava dosyasından ayrıldıktan sonra Mahkememizin 2021/860E.sayılı dosyasına konu şirketin feshi davası olup bu davada yapılan yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil … ile davalı …’un, ….A.Ş. firmasının … tarih ve … yevmiye numaralı ana sözleşmesini imza altına almış olduğunu, 04.10.2016 tarihinde şirketin ticaret odasına kayıt ve tescil işlemlerinin yapılmış olduğunu, şirketin iki kurucu ortağının mevcut olduğunu, … ‘ in yönetim kurulu başkanı (müştereken) ünvanına sahip olduğunu, …ise yönetim kurulu başkan yardımcısı (müştereken) ünvanına sahip olduğunu, şirketin yönetim kurulunun bu iki kişiden oluşmakta olduğunu, her iki tarafın eşit hisseler ve müşterek imza yetkisine sahip olduğunu, hisseleri devralma niyeti olan müvekkiline karşı karşılanması imkansız taleplerde bulunduğunu, hisselerinin devri karşılığında 1.650.000 $ + aylık 10.000 $ maaş + cirodan %3 komisyon talep edildiğini, davalının devralma işlemini çıkmaza süreklemiş olduğunu, bu taleplerini karşılayamayacağını ifade eden müvekkilini her türlü yolla yıldırma yoluna gitmiş olduğunu, ortaklar arasındaki güven ilişkisini kalıcı olarak zedelemiş olduğunu, davalı tarafın dolaylı yollardan “….” firmasına icra takibi başlatarak müvekkili yıldırmaya ve firmaya zarar vermeye çalışmakta olduğunu, davalının …’yı soktuğu hal yüzünden firmanın hukuki açıdan savunmasız kalmış olduğunu, her ne kadar müvekkilinin dışarıdan hukuki destek alarak “…”yı korumaya gayret gösterse de müşterek imza yetkisi sebebiyle yapmış olduğu işlemlerin geçerliliği konusunda tereddütler yaşamakta olduğunu, …’yı koruyamamanın kaygısını taşımakta olduğunu, bir an önce bu tarz hususların çözüme kavuşabilmesi adına davalının dava müddetince müşterek imza yetkisi ile diğer tüm yönetim kurulu yetkilerinin askıya alınması gerekmekte olduğunu, davalı tarafın müvekkilin onayı ve izni olmaksızın şirketin finans müdürünü işten kovmaya çalışmış olduğunu, davalı tarafın müşterek “…” firmasını zarara uğratmakta ve müvekkilinden daha fazla kazanç elde edebilmek adına hile yoluna başvurmakta olduğunu, davalının resmi ve gayri resmi sahibi bulunduğu firmalar borç batağı içerisinde olduğunu, “…” firmasının hisse değerleri ile tarafların şirketten alacak ve borçlarının mahkemece tespit edilmesini, davalının şirketten çıkarılma bedelinin ödenmesi karşılığında hisselerin müvekkile devredilmesi gerekmekte olduğunu, ilgili rapora göre 30.09.2021 tarihi itibariyle davalı …’un şirketten çıkarılması durumunda kendisine ödenmesi gereken bedel 2.544.556,07 TL olduğunu, bu hesaplama ortakların şirkette bulunan reel pay değerleri, şirkete olan öndelik borçları ile şirketten alacakları dikkate alınarak ortaya çıkarılmış olduğunu, öncelikli olarak “… sağlıklı bir şekilde devamlılığının sağlanabilmesi maksadıyla davalı …’un şirket üzerindeki temsil, imza ve banka hesaplarına erişim yetkileri dahil olmak üzere tüm yetkilerinin durdurularak tedbir konulmasına, “…” firmasının hisse değeri ile davalının şirketten çıkarılma bedelinin tespiti yapılarak davalı tarafın hisselerinin müvekkile ederi karşılığında devrine, mümkün değilse TTK 531 maddesi gereğince şirketin haklı nedenle feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ticaret sicil gazetesi kayıtlarında davalının yönetim kurulu başkanlığı görevinin 14.05.2020 tarihinde sona ermiş olduğunu, davacı tarafın ise şirketin %50 oranında hissedarı olduğunu, aktif taraf sıfatı eksikliğinden davanın reddini talep etmekte olduğunu, müvekkilin bu davada taraf olmasının mümkün olmadığını, davanın husumet nedeni ile de reddini talep etmekte olduğunu, müvekkilinin davacıya hissesini satma teklifini sunduğunda, “….” yapmış olduğu ticaretlerden dolayı 2022 Mayıs ayına kadar müvekkilin, kesinleşmiş 850.000,00-USD kesinleşmiş alacağı bulunmakta olduğunu, davacının ayrıca şirketin müşteri ve çalışanlarına attığı e-postalarla hem müvekkilin hem de şirketin itibarını yerle bir eden davranışlarda bulunmakta olduğunu, şirketin diğer çalışanlarının yanında müvekkile hakaret etmekten çekinmeyen bir şahıs olduğunu, bu sebeple hem işyerinde tutanak tutulmuş olduğunu, hem de suç teşkil eden eylemi nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığının…. no.lu dosyası ile hakkında soruşturma başlatılmış olduğunu, olaya bizzat şahit olan …. isimli çalışanın ise davacının tek taraflı kararı ile işten çıkarılmış olduğunu, aynı zamanda yaka paşa dışarı atmak şeklinde bir olay gerçekleşmediğinin şirketin girişinde bulunan kamera kayıtları ile de sabit olduğunu, davacının, müvekkile karşı olan bu güven sarsıcı davranışlarını saklamak amacıyla haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunmakta olduğunu, aynı faaliyet alanına sahip olan bu firmanın kurulmuş olması dahi davacının kötü niyetle ve planlı şekilde hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, ticaret sicil gazetesinden de bu hususun doğrulanacağını, müvekkilin kardeşi …’un mülk sahibi olarak kira bedelinin ödenmesini talep etmesinden ve kira sözleşmesinden de görüleceği üzere “…”nın da, kabul edip imzaladığı bir sözleşme kapsamında ödeme yapmasından daha doğal bir durum olmadığını, müvekkile kusur olarak atfedilmesinin mantığa aykırı olduğunu, işlerin ilerleyişinin davacının ikili ilişkilerine dayandığı iddiası taraflarınca hayretle karşılanmış olduğunu, aksine davacı tarafın sorumsuz davranışları nedeniyle müvekkilin kurmuş olduğu iş ilişkilerine zarar vermekte olduğunu, şirketin tüm işleyişinin de müvekkilin çabasıyla yürütülmekte olduğunu, müşterilerle olan ilişki nedeniyle gönderilen e-postalarda dahi davacının bahsi geçmemekte olduğunu, davacının, şirketten müvekkiline sormaksızın 40.000,00-USD çekmiş olduğunu, şirketteki yetkisini kötüye kullandığını, büyük meblağları hesabına geçiren davacının imza yetkisinin kısıtlanmasını, daha büyük zararların önüne geçilebilmesi için şirkete denetim kayyımı atanmasını talep etmekte olduklarını, dava sürecinde ortaklar arasında doğan ihtilaf nedeniyle şirket işleyişinin sağlıklı şekilde yürütülmesinin mümkün olmaması ve davacının haksız eylemlerinin şirkete daha fazla zarar vermesinin engellenmesi amacıyla davacının tüm yetkilerinin kısıtlanmasına ve şirkete denetim kayyımı atanmasına, haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı vekili Av…. 26/10/2022 tarihli dilekçesinde herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiş olup vekilin feragat yetkisi mevcuttur.
Davalı vekili Av…. 31/10/2022 tarihli tarihli dilekçesinde herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiştir.
Davadan feragat HMK m.307. ve 311.maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK m.307 hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Esasen davacı vekilinin feragat yetkisi olup davanın niteliği gereği ise feragat hukuken sonuç doğurabilecek niteliktedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının feragat nedeni ile tümden reddine, şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının feragat nedeni ile tümden reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince (ilk duruşmadan sonra feragat olduğundan 2/3’ü alınmıştır) alınması gereken 53,80 TL harcın peşin alınan 80,70TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,90‬‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından harcanan tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili beyanı karşısında davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
6-Karar kesinleştiğinde gider avansının talep halinde iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ve oy birliği ile karar verildi. 09/11/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …