Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/839 E. 2023/688 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/839
KARAR NO : 2023/688

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2021
KARAR TARİHİ : 19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili 20/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bilgisi dışında olan …bank … Şubesi, … seri numaralı, 30/04/2021 keşide tarihli, 100.000,00 TL bedelli çekin … 3. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine takibe konulduğunu, takibin kesinleştiğini, takibin kesinleşmesiyle birlikte borcu bulunmayan müvekkilinin borçlu konumuna düştüğünü, imzasının bulunmadığı çekten dolayı sorumlu tutularak müvekkilinin tüm mal varlığına haciz konulduğunu, çekin keşidecisi olarak görünen müvekkilinin imzası ile çekte mevcut olan imzanın birbirinden farklı olduğunu, keşidecinin imzası bulunmayan çekin tüm unsurlarını taşımadığından geçerli bir çek meydana gelmediğini, bu nedenle de kambiyo vasfı taşımayan ve herhangi bir borcun doğumunu sebebiyet vermeyen çek hakkında da kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili olan şirketin ve şirket yetkili temsilcisinin imza sirküleri incelendiğinde çıplak gözle imzalar arasındaki farklığın hemen dikkat çekeceğini, Bu sebeplerle müvekkilinin bilgisi dahilinde olmayan çeklerle haksız ve kötü niyetli olarak takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkememizce yapılacak olan incelemeyle de haklılıklarının mahkememiz huzurunda ispatlanmış olacağını, … 3. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyadaki mevcut çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline, … 3. İcra Dairesi … Esas Sayılı dosyasına yatacak olan paranın İİK md. 72 uyarınca alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin imzasının bulunmadığı çek hakkında takip başlatıldığından davalı hakkında icra dosyasındaki alacağın %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili 03/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava değerini düşük göstererek haklılığı konusunda kuşkulu olan davacı yana eksik harcı ikmal etmesi için iki hafta kesin verilmek suretiyle muhtıra çıkarılmasını talep ettiğini, dava konusu çekin davacı şirket ve çekin lehtarı olan dava dışı şirket tarafından özel vekaletnameler ile çeki keşide etmeye ve cirolamaya yetkili kılınan ve her iki şirketin de ticari mümessili olan… isimli şahıs tarafından tanzim olunduğu, dava dışı lehtarın … Şirketi adına … 46. Noterliği’nin… tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile çek keşide etmeye ve cirolamaya yetkili kılındığını gösterir vekaletnameyi müvekkiline ibraz ettiğini, müvekkili tarafından 2020 yılı temmuz ayında ilgili noterliklerden vekaletnamelerin geçerli olup olmadığının teyidi yapıldıktan sonra dava konusu çekin ve diğer çeklerin temlik alındığını, dava konusu çekin ileri tarihli olarak tanzim edildiğini, çek üzerinde belirtilen keşide vade tarihinden çok önce müvekkile temlik edilen faturalı çek olduğunu, dava dışı … Şirketi tarafından çek kişide etmeye ve cirolamaya yetkili kılınan dava dışı … isimli şahıs toptan elektrik malzemesi satımı yapan müvekkilinden dava konusu çekin vade tarihinden çok önce (2020 yılı temmuz ayı) elektrik malzemesi satın aldığını ve dava konusu çeki de aldığı elektrik malzemelerine karşılık ileri tarihli vade belirlemek suretiyle müvekkiline ciroladığını, mahkememizce İİK 72/3. maddesi gereğince verilen tedbir kararının kaldırılmasını, davacı yana dava konusu çekte davacı şirket adına atılan keşideci imzasının …’a ait olup olmadığ4ı konusunda açıklama yapması ve beyanda bulunması için kesin süre verilmek suretiyle muhtıra çıkarılmasını, davacı şirket tarafından davacı şirket adına çek keşide etmeye ve cirolamaya yetkili kılınan … T.C. Kimlik numaralı dava dışı … adına verilen vekaletnamenin dosyaya celbi ile ilgili vekaletnamedeki avukatlara verdiği vekaletlerdeki ıslak imzaları ile dava konusu çekteki ıslak imzaları üzerinden ivedilikle imza incelemesi yapılmasını, davanın reddini, tedbir kararının kaldırılmasını müvekkili lehine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
… 3. Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası,
Muhatap bankadan dava dışı …’un çek hesap sahibinden verilmiş çeki keşide etmeye yönelik vekaletname,
… Ticaret Sicil Müdürlüğünden davacı şirketin tescil edilmiş ticari mümessili ve şirket yetkililerinin bilgileri,
Dava dışı …’un … Vergi Dairesi Müdürlüğünden, … Kaymakamlığından, … Vergi Dairesi Müdürlüğünden, … 25. Noterliğinden …bank … Şubesinden imza örnekleri,
… 16. Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı Genel Kurul Kararları,
… 16. Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamesi,
… 7. Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası,
… 35. İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dava dosyası, ayrı ayrı celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, … 3.İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyasından sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Somut olayda, … 3.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalı … tarafından davalı…Ltd.Şti. ve dava dışı … A.Ş. aleyhine 97.330,00-TL asıl alacak, 5.493,81-TL işlemiş faiz, 9.733,00-TL tazminat, 291,99-TL komisyon ücreti toplamı olan 112.848,80-TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, takip dayanağının 30/04/2021 günlü 9001 seri numaralı 100.000,00-TL bedelli çek olarak gösterildiği tespit edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından çekteki keşideci imzasının kendilerine ait olmadığından bahisle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi 2019/2644 Esas 2022/354 Karar). Yerleşik hale gelmiş yüksek yargı içtihatlarıyla da kabul edildiği üzere, sahtelik iddiası (imza inkarı) mutlak def’i niteliğinde olup çek üzerinde cirosu bulunan herkese ve hamile karşı ileri sürülebilir.
… 3.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında takibe konu … günlü … seri numaralı 100.000,00-TL bedelli çekin, davacı şirketin kaşesi vurulmak suretiyle vekaleten … tarafından ve iki imza ile imzalandığı görülmektedir.
Ticari Mümessil Borçlar Kanunu’nun 547 (eski449/1) maddesinde “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişi” olarak tanmlanmış maddenin 2.fıkrasında ise; işletme sahibinin, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorunda olduğu; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğunun, tescilin yapılmış olmasına bağlı olmadığı” hükmüne yer verilmiştir.
Ticari vekil ise Borçlar Kanunu’nun 551(eski 453/1) maddesinde “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişi” olarak tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında ise “Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez.
” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre ticari vekil açık yetki verilmedikçe bazı işlemleri yapamamaktadır ve özel yetkiyi gerektiren işlerden biri de kambiyo tahhütünde bulunma yetkisidir. Bu tanımlamaya göre ticari mümessilin bir işletmenin tüm işlerini idare ile görevlendirilmesine ve adeta işletmenin sahibiymiş gibi işletme konusuna giren tüm işlemleri yapabilme yetkisine sahip olmasına karşın ticari vekilin temsil yetkisi işletmenin olağan işleri ile sınırlıdır. Bir kişinin ticari vekil mi yoksa ticari mümessil mi olduğunun çekişmeli bulunduğu hallerde öncelikle o kişiye işletme sahibi tarafından verilen yetkilerin içerik ve kapsamı ve işletmenin niteliği, iş hacmi gibi unsurlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19/04/2006 tarih 2006/19-165 HGK’nın 19.06.2013 tarih ve 2013/12-2 esas, 2013/866 karar sayılı kararı).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirket yetkilisi Numan Ünvan tarafından …’a … 46.Noterliği’nin… tarih ve … yevmiye sayılı vekaletnamesi ile vekaletname verildiği, bu vekaletname ile keşideci olarak çekleri imzalama gibi şirketin faaliyet alanına yönelik her alanda şirket adına işlem yapma yetkisi verildiği, özellikle davacı şirketin faaliyet alanları ile vekile verilen yetkiler birlikte nazara alındığında, vekilin kambiyo taahhüdünde bulunma ve ciro etme dahil davacı şirketin faaliyet alanları ile ilgili her türlü hukuki işlemi yapma yetkisi ile yetkilendirildiği, başka bir anlatımla; …’un davacı şirketin faaliyet alanı ve iş hacmine göre her türlü işle ilgili olarak bütün resmi kurum ve kuruluşlar ile bankalar nezdinde davacıyı temsil etmeye, davacı adına dilediği kişi yada kişilerle sözleşme aktetmeye, borçlandırıcı işlem yapmaya, böylece işletmenin olağan ve olağanüstü tüm işlemlerini yapmaya yetkili kılındığı, buna göre Borçlar Kanunu’nun 547.maddesi gereğince ticari temsilci (mümessil) olarak atandığının kabulünün gerektiği, Borçlar Kanunu’nun 547 ve 548.maddelerine göre ticari temsilci ayrıca yetkili kılınmasa dahi ticari temsilcinin imzaladığı senetlerin iyi niyetli 3.kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı, BK’nın 550.maddesine göre ticari temsilci tayin edilirken tescil edilmemiş olsa dahi temsil yetkisinin geri alınması halinde durumun ticaret siciline kaydedilmesinin zorunlu olduğu, bu yetkinin geri alınması kayıt ve ilan edilmedikçe iyi niyetli 3.kişiler bakımından vekaletnamenin geçerli olduğu, ticari temsilci olan … tarafından çek altına atılmış iki imzanın ticari temsilciye ait olduğunun … 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında alınan uzmanlık raporu ile sabit olduğu, bu konuda usul ekonomisi ilkesi de gösterilerek mahkememizce rapor alınmasına ihtiyaç duyulmadığı, her ne kadar davacı şirket tarafından ticari temsilcinin … 46.Noterliği’nin … tarih … yevmiye sayılı azilnamesi ile azledildiği iddia edilmiş ise de, bu evrakın …’a tebliğ edilemediği ve bu itibarla hüküm ve sonuç doğurmayacağı, öyleyse … tarafından davacı şirketi temsilen imzanın atıldığının kabulü ile ticari temsilci olması nedeniyle davacı şirketi bağlayacağı, bunun için çekin vekaleten imzalandığı yazılmasa dahi vekalet verenin bu çek nedeniyle sorumlu olacağı anlaşılmaktadır (Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi 2017/271 Esas 2017/515 Karar).
Açıklanan nedenlerle, şirket yetkilisi tarafından vekaletname verilen …, davacı adına işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işlerini yapmaya yetkilendirilmiş olmakla adı geçen kişiye verilen vekaletname içeriğine göre …’un davacı şirket tarafından ticari temsilci olarak atanmış olup, takibin dayanağı çeki bu sıfat ile keşide ettiği, azilnamenin tebliğ edilmemesi ve ticaret siciline kaydedilmemesi sebebiyle üçüncü kişilere karşı hüküm ve sonuç doğurmayacağı sonucuna ulaşılmış olmakla; davanın reddine dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: İzah olunan gerekçelerle,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Mahkememizce konulan ihtiyati haczin karar kesinleştiğinde kaldırılmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 1 ay içerisinde borçlular veya ilgililer tarafından tazminat davası açılacağı, bu nedenle teminatın iade edilmemesi yönünde beyanda bulunulmaması veya tazminat davası açılması halinde teminatın iade edilmemesi yönünde ilgili mahkemeden bir hukuki koruma kararı getirilmediği takdirde dosyaya yatırılan teminatın iadesine,
5-Alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 1.707,75-TL peşin harç ve 219,42-TL tamamlama harcı toplamı olan 1.927,17-TL’den mahsubu ile fazladan alınan ‭1.657,32‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 229,85-TL posta tebligat ve dosya masrafı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 17.927,32-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 (İKİ) HAFTA içinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle karar verildi.19/09/2023

Katip …

Hakim …