Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/824 E. 2023/947 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/510 Esas
KARAR NO : 2023/894

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2021
KARAR TARİHİ : 28/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında kargo sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme unsurları gereği taşıyıcının taşıma taahhüdünde bulunduğunu, gönderenin ise taşıma ücretini vermeyi borçlandığını, bu sözleşme içerisinde mesafelere ulaştırma saatleri, davalı ve müvekkili şirketin yükümlülükleri, ücret tarifesi ve ödeme şekli gereği uyuşmazlık durumunda yetkili mahkemeleri hususları belirtildiğini, müvekkili şirketin davalı ile aralarındaki kargo sözleşmesindeki taşıma taahhüdünü özen ve ivedilikle yerine getirmiş olduğunu, yapılan taşıma işlemleri neticesinde faturalar kesildiğini, buna karşılık davalı, müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmiş olan taşıma hizmetine karşılık olarak ödenmesi gereken ücreti ödemediğini, bu fatura değerlerinin toplamı 3.801,90-TL olarak çıkmakta olduğunu, müvekkili şirket taraflar arasında imzalanan kargo sözleşmesi gereğince ifa yükümlülüğünde olduğu kendisine verilen kargoları tam ve özenle taşıma olan tüm edimleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olduğunu, buna rağmen davalı borçlu taraf tek yükümlülüğü olan para verme edimini gereği gibi ifa etmediğini, toplam tutarı 3,801,90-TL olan faturaların icra müdürlüğü dosyasına sunulduğunu, davanın kabulüne, borçlunun … 31.İcra Müdürlüğü… Esas sayılı takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlunun 9%20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, gerek dava konusu icra takibini gerekse de açılan davayı inkar ettiklerini ve hiç bir şekilde kabul etmediklerini, ayrıca davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açılmadığını bu sebeple reddini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek üzere alacağın zamanaşımına uğradığını, bunun yanında müvekkili şirketin merkez adresinin … olduğunu, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakmaya yetkili olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu dava dilekçesinde gösterilen adres ile de kendisini gösterdiğini, müvekkili şirketin bulunmadığı ve ticaret sicil kayıtlarına göre de gerek dava gerekse de tebligat tarihinde kapanış işlemi yapılan yere yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, davacının müvekkili bulunmadığı bir adresi göstermesinin ise açıkça kötüniyetli olduğunu, dava dilekçesinin tebliğ edildiği adresin 26.05.2021 tarihli ticaret sicil gazetesinde görüleceği üzere kapanmış olduğunu ve ilan edildiğini, davacının dava konusu ettiği icra takibine konu faturaların müvekkili şirket tarafından kendilerine yasal süresi içerisinde iade edilmediğini, davacı tarafından sürekli olarak ayıplı hizmet sunulduğunu ve ücret bedellerinin sözleşme kapsamının dışında yansıtıldığını, müvekkili şirketin defter kayıtları incelendiğinde davacı tarafından talep edilen faturalara ilişkin olarak faturalar düzenlendiğini ve gerek e-fatura sistemi ile gerekse de noter kanalıyla kendilerine gönderildiğini, … 2. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile de bu hususun ortada olduğunu, müvekkili tarafından gönderilen ürünlerin davacı tarafından sürekli olarak müşterilere teslim edilemeden kaybedildiğini, davacı tarafından ürünlerin sürekli olarak kargo teslim sürecinde kaybolarak eksik teslim edilmesi nedeniyle müvekkilinin müşterilerinden sürekli olarak geri dönüşler aldığını ve bu hususların derhal davacıya ihbar edildiğini, iade faturaları da düzenlenerek davacıya tebliğ edildiğini, faturalarda görüleceği üzere müvekkili tarafından dava dışı 3. kişilere satışlar yapıldığı ancak ilgili satışlara konu ürünlerin eksik teslim edildiğini, 26.01.2019 ve 30.04.2019 tarihli yazılar ile de … tarafından yapılan eksik teslimlerin kabul edildiğini, … tarafından eksik teslimlerin kabul edilmesine karşın böyle bir bedelin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı ile müvekkil şirket arasında olan sözleşme kapsamında birim fiyat 3,50+0,0235 TL +KDV olduğunu, buna rağmen 1 yıl boyunca müvekkili şirkete 3,56+0,0235 +KDV TL birim fiyattan faturalar düzenlendiğini, hizmet bedeli alınmaya çalışıldığını, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de görüleceği üzere davacının bir alacağı bulunmadığını, davanın reddini, icra tazminatı, vekalet ücreti, yargılama giderinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
… 31. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası aslı,
… tarafından hazırlanan 15/11/2022 tarihli bilirkişi raporu,
… ve … tarafından hazırlanan 07/04/2023 tarihli bilirkişi heyet raporu,
…ve … tarafından hazırlanan 13/09/2023 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu, ayrı ayrı celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; ticari hizmet (kargo taşımacılığı) ilişkisi nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, bu davanın açılabilmesi için:
1-İlamsız takip yapılmış olması,
2-Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
3-Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra mahkemesine başvurmaması,
4-İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının 1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran, itirazla duran takibin devamınını amaçlayan bir dava olup yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır.
Somut olayda, … 31.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyasının tetkikinde; davacı tarafından borçlusu davalı aleyhine, 3.801,90-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının faturalar olarak gösterildiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine yasal süresinde olan itirazı ile takibin 28/01/2020 tarihinde durduğu, davalı tarafından borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, taraflara buna ilişkin tebligat yapılmadığı, eldeki itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içinde olan 29/07/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça … Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiş ise de; taraflar arasında ticari hizmet sözleşmesinin bulunduğu, sözleşmelerden doğan davalarda özel yetki kuralları gereğince ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğu, İİK 50. madde atfı ve HMK 10. ile TBK 89. madde hükümleri uyarınca uyarınca sözleşmeden doğan alacağın para alacağı olması, para alacaklarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi zorunluluğu karşısında davacı şirketin yerleşim yeri icra müdürlüğünün de somut olayda yetkili olduğu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi 2020/2163 Esas 2021/31 Karar), bu bağlamda davacının yerleşim yeri Sarıyer/ İstanbul’un Mahkememiz yargı çevresinde bulunduğu dikkate alınarak yetki itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Kural olarak takip dayanağı faturaya itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı değildir. Bu nedenle akdi ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını da kanıtlaması gerekir. Ayrıca taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura sayılmaz ve bu belgeye itiraz edilmemesi de bir sonuç doğurmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19/09/2018 Tarih 2017/19-915; 1338). Bir sözleşmeye dayanarak açılan davada fatura düzenleyen kimsenin sözleşmenin varlığını kanıtlaması gerekir. Akdi ilişki davalı tarafından inkar edildiğine göre, davalı akdin varlığını 6100 sayılı HMK’nın 200 ve sonraki maddeleri uyarınca yöntemine uygun kanıtlamalıdır (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 28/02/1997 Tarih 96-4290/2016, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi 2021/1077 Esas 2021/1040 Karar). Zira fatura sözleşmenin kurulması aşaması ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesi 2020/409 Esas 2021/219 Karar).
Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığının tartışma konusu olmadığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde hizmetin ayıplı verildiğini ve alıcısına teslim edilmeyen kargoların kendilerine iade edilmediğini iddia ederek bu zararın mahsubundan sonra borçlarının kalmadığını savunarak borcu kabul etmediği, öyleyse çözümlenmesi gereken sorunun, davalının ayıplı hizmet savunmaları doğrultusunda davacının alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamı ve tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporları ile, alacak konusu 14 adet faturanın davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, toplam tutarın 3.801,90-TL olduğu, davacı yanın takip tutarının asıl alacak ile yapılan hesaplama sonucu uyumlu olduğu, ancak davacının düzenlediği faturalara konu taşıma işlerinin dayanak teslim evrakı ile teyit edilmediği, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, teslim evrakı gibi evrak ile taşımaların teyit edilmediği, nitekim talimat mahkeme raporunda da aynı şekilde değerlendirme yapıldığı, davalı yanın, 18/11/2019 tarihli ihtarında 2.595,20-TL artı KDV şeklinde mal bedeli zararı ileri sürdüğü, buna karşın davacının 1.700,00-TL ödeme teklif ettiği, ancak ödeme olmadığı, bu zarar iddiası için davalının 3.370,67-TL tazminat alacağı faturası tanzim ettiği, davalının düzenlediği faturaların e-fatura – temel fatura şeklinde tanzimi ile davacı yana tebliğ edildiği, davacı ile davalı arasında mail yazışmaları, karşılıklı uyumlu ticari defter kayıtları ile bakiye hesabının 711,65-TL olduğu kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.,
Dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, tanzim edilen bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı tarafın ticari defterlerinin davalının borçlu olduğunu doğruladığı, kayıtların birbiriyle uyumlu olduğu, süregelen ticari ilişkide iade faturalar da göz önünde bulundurulduğunda bakiye borç bedelinin 711,65-TL olduğu, bu haliyle yürütülen takibe yapılan itirazın kısmen yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bunlarla birlikte takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/6380 Esas, 2022/5655 Karar; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Davacının talebine konu alacak likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılan faturalara dayalı olduğundan, asıl alacak üzerinden davalının haksız itirazı nedeniyle takdiren % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: İzah olunan gerekçelerle,
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davacı tarafından davalı aleyhine yürütülen … 31.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın İPTALİNE, takibin 711,65-TL asıl alacak üzerinden aynı koşullarla DEVAMINA,
2-İcra takibine yapılan itiraz haksız olduğundan ve likit (belirlenebilir) hüküm altına alınan alacak (711,65-TL) üzerinden % 20 oranında hesaplanan 142,33-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (711,65-TL) üzerinden alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4.114,60-TL yargılama giderinin davanın kabul oranına isabet eden 770,18-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 250,00-TL yargılama giderinin davanın red oranına isabet eden 203,20-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 711,65-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 3.090,25-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin,
a)Davanın kabul oranına isabet eden 247,08-TL’sinin davalıdan,
b)Davanın red oranına isabet eden 1.072,92-TL’sinin davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve e-duruşma ile katılan davalı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341/2.maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/11/2023

Katip …

Hakim …