Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/813 E. 2021/890 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/813
KARAR NO : 2021/890

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 17/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan dava, görevsizlik kararı üzerine gönderilmekle yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili bankanın, konkordato komiserliğine yaptırdığı alacak kaydının bir kısmının davalı tarafından kabul edildiğini, bir kısmının ise reddedildiğini, işbu reddedilen kısım için dava açma zaruriyetinin hasıl olduğunu, müvekkili banka tarafından davalı kredi borçlusu …Şirketi lehine Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine istinaden kredi hesapları açıldığını ve krediler kullandırıldığını, ayrıca … Şirketi’nin kefaleti ile dava dışı …A.Ş.’ ye de Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine istinaden kredi hesapları açıldığını ve krediler kullandırıldığını, davalı borçlu …Ticaret Anonim Şirketi hakkında … 3. Asliye Ticaret Mahkemesı‘nin… Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu konkordatonun tasdiki davasında, 12.10.2021 tarihinde konkordato projesinin tasdikine karar verildiğini ve bu kararın 15.10.2021 tarihinde ilan edildiğini, yerel mahkemenin yukarıda numarası belirtilen dosyası ile görülen davada kesin konkordato mühleti verildiğini ve devamla Konkordato Komiserliği’nin ilanı ile davalı/borçludan alacaklı olanların alacaklarını bildirmelerinin ilan edildiğini, yapılan ilan üzerine süresi içerisinde İİK.’nun 299.maddesi uyarınca müvekkili Banka tarafından kayıt dilekçeleri sunularak alacak kaydının yapılmasının talep edildiğini, ancak …Şirketi yönünden kaydı talep edilen alacağın davalı/borçlunun beyanı ile sadece 183.590,78-TL’lik kısmı kayıt altına alındığını, kayıt altına alınan işbu miktarın taraflarınca kabulünün mümkün olmayıp, Yerel Mahkemesine itiraz edilmiş ise de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak Yerel Mahkemece 13.07.2021 tarihli nisap ara kararı ile ‘İİK 302/VI maddesi uyarınca çekişmeli alacak ile ilgili ileride açılacak davada mahkemece verilecek hükmün saklı kalması kaydıyla; … Bankası A.Ş.’nin konkordato nisabında 184.832,76 TL alacak tutarı ile dikkate alınmasına, ‘’ karar verildiğini, Bu nedenle … Anonim Şirketi’nin Asaleten kullandırılan krediler nedeniyle talep edilen gayri nakit alacakları ile dava dışı … A.Ş.’ ye kefaleti nedeniyle talep edilen nakit ve gayri nakit alacaklarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak reddedildiğini, Müvekkili Bankanın fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla; …Anonim Şirketi asaleten kullandığı kredileri sebebi ile sebebiyle; 85.440,00 TL gayrinakit alacağının, yine…Ticaret Anonim Şirketi’nin dava dışı … A.Ş.’’ne kefaleti sebebiyle; 2.000.000.-TL nakit+ 455.990 TL gayrinakit alacanın davaya konu edildiğini, … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi‘nin … Esas sayılı konkordato dava dosyası celp edildiğinde görüleceği üzere dava dışı … A.Ş. hakkında da iş bu davada konkordato kesin mühleti verilerek alacak kaydı yaptırılması istenilmiş ve nisap kararında görüleceği üzere …A.Ş. için 2.000.000-TL nakit Bankanın alacağı olduğu da tespit edilmesine rağmen, davacı …Anonim Şirketi’nin kefaleten olan borçlarında ise müvekkili banka alacağı nisaba dahil edilmeyerek hukuka aykırı olarak bir kısım alacağının tasdik projesi dışında kalmasına sebep olunduğunu, konkordato tasdiki sonrası yasal süresi içerisinde TTK’nun 5/A maddesi gereği 25.10.2021 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, gerçekleşen müzakere sonucunda 12.11.2021 tarihli anlaşılmadığına dair düzenlenen son tutanak uyarınca anlaşılamaması üzerine davalı/borçlu aleyhine huzurdaki davayı açma zorunluluğu doğduğunu, müvekkili banka alacağının, genel kredi ve teminat sözleşmesine dayanması nedeniyle alacağının varlığının tartışmasız olduğunu, müvekkili bankanın defter ve kayıtları üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile haklılıklarının tespit edileceğini, davalı/borçlu tarafınca asaleten ve kefaleten kullandırılan kredileri için imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri nazara alındığında, müvekkili Banka’nın alacağının kabul ve ikrar edildiğini, davalı borçlu tarafından imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri gereğince müvekkili Banka defter ve kayıtları kesin ve münhasır delil olduğundan, banka kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de alacağın varlığının tespit olunacağını, … 3. Asliye Ticaret Mahkemesince davalı-borçlunun tasdik edilen projesi kapsamındaki konkordatoya tabi borçlarının, 60 ay vadede 3 aylık eşit taksitler halinde ödenmesine karar verildiğini, taksit tarihlerinde işbu davaya konu alacakların da bloke/depo edilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini beyanla duruşma günü beklenilmeksizin; tasdik kararı gereği tüm borçların 60 ay vadede 3 aylık eşit taksitle ödenmesi kararı olduğundan belirlenen taksit tarihlerinde, işbu davaya konu alacakların bankada bloke/depo edilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, konkordato alacak kayıt talebi ile ilgili olarak, davalı/borçlu tarafından kabul edilmeyen alacaklarının fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.541.430-TL kısmının tasdik edilen konkordato ödeme planı çerçevesinde tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile davalıdan alınarak müvekkili bankaya verilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf davayı inkar eden konumdadır.
Gönderme kararını veren … 20.Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı kararındaki gerekçede; “5 Nisan 2018 tarih 30382 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren HSK Birinci Dairesinin 03/04/2018 tarih 538 sayılı kararı ile, iflas ve konkordato hukukuna ilişkin davalarda üçten fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1. 2. ve 3. numaralı asliye ticaret mahkemeleri ihtisas mahkemesi olarak belirlenmiş olup derdest davaların bu mahkemelere gönderilemeyeceği, kararın resmi gazetede yayınlandığı tarihten sonra açılan davaların anılan mahkemelere tevziine karar verileceği düzenlenmiştir.
Bu haliyle eldeki dava davacı bankanın konkordato sürecindeki davalı şirketten olan nizalı alacaklarının tespitine karar verilmesi ve davacı bankanın konkordatoya dahil edilmesi istemine ilişkin olup, konkordato hukukuna ilişkin davanın açıldığı tarih itibariyle ihtisas mahkemesi olarak 1,2 veya 3 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesinin gerektiği açık olup, nitekim konuya ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 04/05/2021 tarih, 2021/478 Esas, 2021/758 Karar sayılı içtihatında da benzer davaya ilişkin görevli mahkemenin 1,2 veya 3 numaralı Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla davacı banka tarafından konkordato sürecindeki davalı şirketten olan nizalı alacağın tespiti için açılan davada yukarıdaki özetlenen iddia, savunma ve değerlendirme kapsamında görevli mahkeme HSK Birinci Dairesinin 03/04/2018 tarih 538 sayılı kararı ile, iflas ve konkordato hukukuna ilişkin davalarda üçten fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1. 2. ve 3. numaralı asliye ticaret mahkemeleri ihtisas mahkemesi olarak belirlendiğinden davaya bakmaya görevli mahkeme İstanbul 1,2 veya 3 numaralı Asliye Ticaret Mahkemeleri olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul 1,2 veya 3 numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir” gerekçesiyle dosyanın gönderilme nedeni açıklanmıştır.
17/11/2021 tarihi itibariyle yazılan gerekçeli karar sonrası dosya 09/12/2021 tarihi itibariyle tevzi müdürlüğünce mahkememize tevzi olunmuştur.
5235 sayılı Kanunun 5.maddesi 6545 sayılı 45.mad ile değişik gereğince; “dava değerine bakılmaksızın;1. İflas, (…)(1) iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara,(1) ” heyet halinde bakılacaktır.
İİK geçici 14. Maddesi ne 28/02/2018 tarihli ve 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 46. Maddesiyle yapılan değişiklik sonucu; Üç ve daha az asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye ticaret mahkemesi üçten fazla ise ilk üç ticaret mahkemesinin ihtisas mahkemesi olarak belirlenmesine, iş bu kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren açılacak davaların ise anılan mahkemelere tevzi edilmesine ” karar verilmiştir.
Uyuşmazlık İİK m.302 hükmü çerçevesinde çekişmeli hale geldiği iddia olunan alacakla ilgili davacı lehine tahsil hükmü verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bu çerçevede … 20.Asliye Ticaret Mahkemesi, kararın kesinleşmesi ve gönderme dilekçesinin gönderilmesi sonrası dava dosyasını, mahkememizin bu konuda ihtisas mahkemesi olarak görevli olduğu gerekçesiyle göndermiş ve bu sebeple dosyadan el çekmiştir.
Dava dosyasının süresi içinde ve usulüne uygun olarak mahkememize intikal etmesi sonrası öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığını değerlendirmesi gerekmektedir.
“Bir uyuşmazlığın doğumundan önce uyuşmazlığı görmekle görevli olan mahkemenin hangi mahkeme olduğu “doğal hakim ilkesi” nedeniyle büyük önem arz etmektedir. Nitekim konunun önemi nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan m.37 hüküm ile “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
Konuyla ilgili Yargıtay uygulamalarında da doğal hakim ilkesine dair ayrıntılı tespit ve belirlemeler yapılmıştır.
“Öncelikle belirtilmelidir ki genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir.
Bilindiği üzere, medeni yargılamada ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı).
Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi gerekir.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir. (Yar.HGK 2017/11-10E. 2019/401K.sayılı ilamı)”.
Buna göre görev hususu irdelenecektir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki konuyla ilgili yasal düzenlemeye dayanak olan İİK m.308/b hükmüne göre madde başlığı “Çekişmeli alacaklar hakkında dava” şeklinde olup, hükmün içeriğine göre; “Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir,” şeklinde düzenleme yapılmıştır.”
Kanun metni açık ise öncelikle yorum yapılmaksızın kanun hükmünün uygulanması yorum bilimi açısından kaçınılmazdır. Elbette kanun metni lafzi açıdan açık değilse yorum bilimi çerçevesinde farklı yorum yöntemlerinin uygulanabilmesi de gerekir. Ne var ki kanun koyucu, konkordato tasdik kararında alacakları itiraza uğramış alacaklılara dava açmak için süre tayin edileceği belirtmiş olup bu çerçevede alacaklının farklı hukuki ilişkilerden doğan alacağıyla ilgili belirtilen süre içinde davasını açması gerekecektir. Bu noktada kanun koyucunun mahkemenin görevli olacağı noktasında gerek ilgili tüm hükümlerde veya ilgili 302.maddesinde özel bir düzenleme getirmediği zaten açıktır. Kaldı ki konkordatoda itirazlı alacağın konusunun kira, ticari satım, fikri sınai haklar, bankacılık ilişkisi, ticari niteliği olmayan dava gibi bir çok nedenden kaynaklı olması mümkün olmakla konkordatoya bakan ticaret mahkemesinin özel bir düzenleme olmadığı sürece bu davaları göreceği de düşünülemez. Kanun koyucu İİK m.235 hükmünde iflas davalarında iflas masası tarafından kabul edilmeyen alacaklar yönünden ve açıkça iflas kararı verilen yerdeki ticaret mahkemesinin görevli olduğunu düzenlemiş olduğu halde konkordato tasdikine ilişkin davalar açısından böyle bir özel ve istisnai düzenleme getirmemiştir.
Hal böyle olunca konkordato davalarının görüldüğü aşamada alacağı çekişmeli hale gelen alacaklının alacağının tahsiline yönelik olarak açmış olduğu eda davasını konkordato davasının görüldüğü mahkeme değil, genel hükümlere göre davaya bakacak olan görevli ve yetkili mahkemede açması gerekli ve yeterlidir.
Bu noktada konuyla ilgili doktrin görüşlerinin irdelenmesinde de fayda bulunmaktadır.
“İlgili maddede davanın açılacağı mahkemenin görevi ve yetkisi konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla davanın genel yetkili mahkemede açılması gerekmektedir. İİK m.308/b gereğince açılacak olan dava, genel hükümlere tabi bir dava olduğundan yargılama usulünün davanın niteliğine göre belirlenmesi gerekmektedir. Davanın kabulü halinde alacaklı, konkordato şartları dairesinde alacağına kavuşacaktır. Bu durumun kararda belirtilmesi yerinde olacaktır. Şayet dava devam ederken konkordato feshedilmişse, artık alacaklı konkordatoya tabi olmadan alacağını borçludan talep edebilecektir. (Müjgan Tunç Yücel/Selçuk Öztek, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara, 2018, Sayfa 414; Hakan Pekcanıtez/Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato Hukuku, İstanbul, 2018, s.153).
Kaldı ki halihazırda İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklılar ile ilgili görevli olan mahkemenin genel görevli mahkemeler olacağı, ilk derece mahkeme kararlarının denetiminin ise konkordato ve iflas davalarını gören BAM daireleri tarafından da denetlenemeyeceği yönünde Mahkememizin uygulaması da doktrin görüşleri ile uyumludur. Nitekim BAM daireleri tarafından genel olarak ayrıntılı gerekçe olmasa da aynı yönde kararlar verilmektedir. (Ankara BAM 23. HD 2019/2220E. 2019/1731K.sayılı ilamı; İstanbul BAM 17. HD 2021/592E. 2021/638K.sayılı ilamı; İstanbul BAM 17. HD 2021/1081E. 2021/867K.sayılı ilamı; İstanbul BAM 13. HD 2020/616E. 2020/1268K.sayılı ilamı; Ankara BAM 13 HD 2021/132E. 2021/87K.sayılı ilamı, İzmir BAM 6. HD 2021/656E. 2021/558K.sayılı ilamı; Adana BAM 4. HD 2021/271E. 2021/274K.sayılı ilamı; Gaziantep BAM 4. HD 021/504E. 2021/546K.sayılı ilamı; İzmir BAM 20. HD 2021/1064E. 2021/1127K.sayılı ilamları)
İİK m. 308/b hükmüne istinaden konkordato süreci içerisinde alacakları itiraza uğramış olan alacaklıların açacakları davanın genel görevli mahkemelerde bu davaları açması gerektiği, konkordato davalarına bakan mahkemenin ise bu maddeye dayalı olarak açılan davalar yönünden özel görevli mahkemelerden olmadığı noktasında genel olarak yargı uygulamasında fark edilen yerleşmiş bir uygulama görülmektedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davalı aleyhine açmış olduğu davada, Mahkememiz HSK kararı ile görevli olmadığından dava dosyasının iş dağılımı gereği ilk olarak tevzi edildiği İstanbul 20.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, mahkememizin bu dava dosyası yönünden özel görevli olmaması karşısında mahkememiz kararının istinaf yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi durumunda İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin vereceği karara göre, istinaf yoluna gidilmesi halinde ise istinaf incelemesini yapacak İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin vereceği karara göre davaya bakacak mahkemenin belirleneceğine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı aleyhine açmış olduğu davada Mahkememiz HSK kararı ile görevli olmadığından dava dosyasının iş dağılımı gereği ilk olarak tevzi edildiği İstanbul 20.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
2-Mahkememizin bu dava dosyası yönünden özel görevli olmaması karşısında mahkememiz kararının istinaf yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi durumunda İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin vereceği karara göre, istinaf yoluna gidilmesi halinde ise istinaf incelemesini yapacak İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin vereceği karara göre davaya bakacak mahkemenin belirlenmesine,
3-Harç ve tüm yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.17/12/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip