Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/773 E. 2022/756 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2021/773
KARAR NO : 2022/756

DAVA : MENFİ TESPİT (İİK. nun 89/1.maddesinden kaynaklanan 3.Kişinin açtığı Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ : 02/12/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen MENFİ TESPİT (İİK. nun 89/1.maddesinden kaynaklanan 3.Kişinin açtığı Menfi Tespit) davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı tarafından dava dışı … Ltd. Şti. aleyhine cari hesaptan kaynaklı icra takibi başlatıldığını, dava dışı borçlu şirketin söz konusu takibe itiraz etmemiş olup hakkındaki takibin kesinleştiğini, müvekkiline, dava dışı şirketin ortağı olarak gözükmesi nedeniyle, alacaklı yanca 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin ihbarnameden haberi olmadığından itiraz edilemediğini, devam eden süreçte 89/2 ve 89/3 ihbarnamelerinin gönderildiğini, müvekkilinin 89/3 ihbarnamesinin tebliğ edilmesi ile birlikte dosyadan haberdar olduğunu, müvekkilin, söz konusu icra dosyası ile ilgili herhangi bir borcu bulunmadığını, dava dışı borçlu şirketin ortağı konumunda görünmekte ise de TTK.nun 602.maddesi gereğince borçlu şirketin borçları nedeniyle şahsi mal varlığı ile sorumlu olmadığını, dolayısıyla davalı şirketin haksız ve kötü niyetli hareket ederek müvekkilini borçlu olarak dosyaya dahil ettiğini belirterek, öncelikle, İİK.72. maddesi uyarınca öngörülecek teminatın tarafımızca karşılanması ile … 35. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına müvekkil şirket tarafından depo edilecek dosya borcunun alacaklı tarafça tahsil edilmemesi /alacaklı tarafa ödenmemesi hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava sonunda da müvekkil şirketin davalı tarafa … 35. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında özetle; üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde menfi tespit davası açılması gerekmekte olup bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu, davaya konu olayda üçüncü haciz ihbarnamesinin davacıya 12.10.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, huzurdaki davanın 24.11.2021 tarihinde ikame edildiğini, bu durumda, hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame edilen davanın esasa girilmeksizin usulden reddi gerektiğini, davacı/borçlu tarafın icra dosyası kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerinden haberdar olmadığı gerekçesiyle itiraz edilmediğini ifade etmişse de bu beyanların gerçeği yansıtmadığını, birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri davacı tarafa sırasıyla 05.07.2021, 25.08.2021 ve 12.10.2021 tarihlerinde tebliğ edilmiş olup Tebligat Kanunu’na uygun şekilde davacının aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere teslim edildiğini, Yargıtay HGK.nun 2014/12-1078E.,2016/600K. Ve 11.05.2016 tarihli kararında da belirtildiği üzer, şirket ortağından mal, hak ve sermaye alacağı ile diğer alacaklarının bulunması halinde, bu alacak kalemleri, şirketin şahsi alacaklıları tarafından İcra ve İflâs Kanunu 89. maddesi uyarınca haczedilebileceğini, şirket ortağının şirket tüzel kişiliğine karşı üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı tarafın % 20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Uyuşmazlık; İİK.nun 89.maddesi gereğince, icra takibinin tarafları olan alacaklı ve borçlu dışındaki, 3.kişinin, borçlu olan tarafın kendisinden alacağının bulunmadığı iddiasına dayanan Menfi Tespit davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunundan doğan hukuk davalar ticari dava sayılmıştır. Aynı yasanın 5.maddesi ise nispi ticari davaları açıklamaktadır.
Somut olayda; … 35. İcra Müdürlüğünun … sayılı dosyasında dosya alacaklısı Taboola … Şirketi’nin, dosya borçlusu … Şirketi aleyhine, bakiye cari hesap alacağı nedeniyle toplam 4.352,76.-TL üzerinden icra takibi başlattığı,05.07.2021, 25.08.2021 ve 12.10.2021 tarihleri arasında davacıya İİK.nun 89/1-3.maddeleri gereğince 3.kişi haciz ihbarnamesinin gönderildiği, davalı borçlu şirket ile davacının arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığı, davacının sadece borçlu dava dışı şirketin ortağı olduğu, şirkete her hangi bir borcunun bulunmadığı iddiası ile huzurdaki İİK.nun 89/3.maddesine dayalı Menfi Tespit davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık TTK.nun 4 ve 5.maddeleri kapsamında değerlendirilebilecek ticari bir dava değildir. Taraflar arasında bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Tarafların tacir olması davayı sırf bu nedenle ticari dava yapmamaktadır. Davaya bakmak görevi Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 08/05/2019 tarih ve 2019/180 E. 2019/2670 K.sayılı kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.06.2015 tarih ve 2013/4-2059 E. 2015/1488 K.sayılı içtihatları da bu yöndedir. Yüksek mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesinin baktığı davaya ra’sen görev yönünden müdahale etmemiştir.
Ticari ilişki icra takibinin tarafları arasındadır. Davacı ile davalı arasında hiç bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Davacı tacir değildir. Burada temel ilişkiye gitmek mümkün değildir. Zira bu durumda TTK.nun 5.maddesinde belirtilen “Nispi Ticari Dava” tanımlamasının etrafından dolanılarak, bu düzenleme ihlal edilmiş olur. Bir tarafın tacir olup olmamasının bir önemi olmadığı durumlar TTK.nun 4.maddesinde belirtilen “Mutlak Ticari Davalardır”.
Temel ilişkiye gidilmesi gereken durum sadece halefiyet ile ilgili sınırlı durumlardır. Sigorta şirketinin açtığı bir rücuen tazminat davasında, tarafların her ikisi de tacir olmasına rağmen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında, eğer davayı sigorta şirketi yerine zarar gören dava dışı zarar gören sigortalı açsa idi hangi mahkeme görevli olacak idi ise o mahkemein görevli sayılması gerektiğine ilişkin görüş, her dava tipinde uygulanamaz. Çünkü YİBK kararında esas alınan ve olayın özü olan “Halefiyet” ilkesi görmezden gelinmiş olunur. Davamızda halefiyet ilişkisi yoktur. Bu nedenle yukarıda işaret edilen YİBK’nın temel ilişkiye bakılması gerektiğine ilişkin ilkesi burada uygulanamaz. (Emsal;Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24/02/2014 Tarih ve 2013/5071 E. 2014/2480 K. ile 07/02/2017 Tarih ve 2014/13648 E. 2017/1118 K.)
Açıklanan nedenlerle davaya bakmak görevi Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne ait olduğundan görevsizlik kararı vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden REDDİNE,
6100 sayılı HMK.nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
6100 sayılı HMK.nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin mahkememiz dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA,
Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK.nun 345.maddesi gereğince, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/12/2022

KATİP

HAKİM