Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/763 E. 2023/152 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/763 Esas
KARAR NO : 2023/152

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 06/11/2017
KARAR TARİHİ : 22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin un ve unlu mamul katkı maddelerinin toptan satışı ile ilgili faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkilinin davalıdan alacağının tahsili talebi ile … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin açılmış olduğunu, davalı borçlunun 27.09.2017 tarihinde takip konusu borcu kabul etmeyerek, takibe, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, itiraz ile icra takibinin durdurulduğun, müvekkilinin alacağının cari hesaba dayanmakta olduğunu, müvekkili şirket ile dilekçeleri ekinde sunulmuş olan cari hesap ekstresinde görüleceği üzere takip tarihi itibarı ile 27.454,66 TL alacağının mevcut olduğunu, dilekçeleri ekinde sunulmuş olan faturalar ve irsaliyeli faturalarda taraflar arasında devamlı bir iş ilişkisinin olduğunu, müvekkili şirket çalışanlarından olan … ile davalı şirket çalışanlarından … arasında geçen mailleşme, taraflar arasında bir ticari ilişki olduğunu göstermekte olduğunu, müvekkili şirketin defalarca ödeme için davalı taraf ile iletişime geçmiş ise de davalı tarafından müvekkili şirketin takip tarihine kadar oyalanmış olduğunu, davalı borçlu şirket tarafından cari hesapta kalan borç tutarına karşılık her hangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, borçlunun takibi sürüncemede bırakarak borcu ödememeye çalışmakta olduğunu, bu nedenle itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, borçlunun itirazının iptali ile alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatı ödenmesine hükmedilmesi talebiyle mahkemeye başvuru zorunluluğunun doğmuş olduğunu beyan ederek itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine alacağın %20’si olmak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacı tarafa hiçbir borcunun bulunmamakta olduğunu, dosyaya sunmuş oldukları itiraz dilekçesinde ifade edilmiş oluğunu, itirazlarıyla takibin durmuş olup itirazın iptali davasının açılmış olduğunu, davacı firma ile iş ilişkisi devam ettiği müddet boyunca ödeme takvimine uyulmuş olduğunu, son cari hesap ekstresi incelendiğinde müvekkil şirketin davacı firmaya borcunun bulunmadığının görülmekte olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Tartışılması, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
“…Dava, cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından 20/09/2017 tarihli takip talebi ile “20/09/2017 vade tarihli cari hesap” sebebine bağlı olarak genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, davalı tarafından takibe süresinde itiraz edilerek takibin durdurulmasına karar verildiği ve 1 yıllık yasal süre içinde iş bu itirazın iptali davasının ikame edildiği anlaşılmaktadır.
TTK ‘nın “Cari Hesap ” başlıklı 89. maddesi” (1) İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir. (2) Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.” hükmünü ihtiva etmektedir.
Emsal nitelikteki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-1634 Esas, 2018/633 K sayılı ilamı gereğince; Somut olayda, taraflar arasında yazılı şekilde akdedilmiş bir cari hesap sözleşmesi sunulmadığı, davacının 20/09/2017 vade tarihli cari hesaptan kaynaklı alacağının varlığı ispat edemediği, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu , sunulan faturalar nedeni ile alacaklı olup olmadığının iş bu davanın sübuta ermesinde etkili olmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir…” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 30/09/2021 tarih ve 2020/467 Esas 2021/1122 Karar sayılı ilamında;
“…Dava, cari hesap alacağından kaynaklı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali davasıdır.
Davacı, faturalara dayalı cari hesaptan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise, davacıya borcun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
HMK.’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Dava konusu icra takibin dayanağı olarak “cari hesap” alacağı gösterilmiş olup, dava dilekçesinde de, takip dayanağı cari hesaptan (açık hesaptan) kaynaklı bakiye alacağın tahsilinin istendiği, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusunun, cari hesaptan kaynaklı davacının alacağı olup olmadığı olarak tespit edildiği, nitekim taraflar vekilleri de uyuşmazlık konusunun bu olduğunu belirterek tutanağı imzaladıkları sabittir. İtirazın iptali davaları takip hukuku içinde ve takiple sıkı sıkıya bağlantılı olup, takip talebinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. O halde, işbu itirazın iptali davasında, ilk derece mahkemesince, işin esasına girilerek, dosyada toplanan deliller doğrultusunda, takip tarihi itibariyle davacının faturalara dayalı cari hesap bakiye alacağının bulunup bulunmadığı incelenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir..” denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, ticari satıma dayalı ve açık hesap usulü işleyen cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf ilamı gereğince, uyuşmazlığın esasına geçilerek inceleme yapılmıştır.
Mahkememizce istinaf ilamı öncesinde yapılan yargılamada, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırmalı olarak mali bilirkişi aracılığıyla inceleme gerçekleştirilmiş, tarafların ticari defter ve belgelerinde mutabakatsızlığa (davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan) konu iki adet faturanın bulunduğu, bu iki fatura dışında defterlerin birbirini doğruladığı ve teyit ettiği belirlenmiştir. Mutabakatsızlığa konu iki adet fatura, 10/02/2017 tarihli 6.625,58 TL bedelli ve 04/01/2017 tarihli 20.604,00 TL bedelli faturalardır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, mutabakatsızlığa konu iki adet faturanın sevk irsaliyesine ilişkin belgeler dosya arasına istinaf ilamı öncesinde celp edilmiştir. İki adet faturaya ilişkin düzenlenen sevk irsaliyelerinde, fatura içeriği ile uyumlu olacak şekilde malların teslim edildiği anlaşılmıştır. Sevk irsaliyelerinde teslim alan olarak … isimli şahsın isim ve imzası bulunmaktadır. Bu şahsın davalı şirket çalışanı olup olmadığı hakkında mahkememizce ayrıca araştırma yapılmış, … SGK İlçe Müdürlüğünden celp edilen 25/11/2022 tarihli yazı cevabından da açıkça görüleceği üzere, sevk irsaliyelerinin düzenlendiği tarihte …’ın davalı şirket çalışanı olduğu SGK kayıtlarından tespit edilmiştir. O halde, mutabakatsızlığa konu iki adet faturadaki malların, bu faturalara ilişkin düzenlenen sevk irsaliyelerinden davalı şirket çalışanınca imza karşılığında malların teslim alındığı belirlenmiş olup, davacı esasen bu malları teslim ettiğini, dolayısıyla fatura bedellerini / alacağının varlığını ispat etmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı emsal içtihadında belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacıya aittir. Ancak takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması veya davalının bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. H.D. 2018/2293 Esas, 2019/4962 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacağı değerlendirilmelidir.” Aynı şekilde karalar için bakınız. Yargıtay 19. H.D. 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve Y. 19. H.D. 2014/11846 E., 2014/15110 K. sayılı kararları da bu yöndedir.). Mahkememizce mutabakatsızlığa konu 10/02/2017 tarihli 6.625,58 TL bedelli ve 04/01/2017 tarihli 20.604,00 TL bedelli iki adet fatura yönünden ayrıca tarafların BA-BS formları da celp edilmiştir. Davalı şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğünden temin edilen BA formlarında davacı tarafından düzenlenen eldeki davaya konu faturaların tamamının dönem formlarında kayıtlara alınması için Vergi Dairesi Müdürlüğüne bildirdiği / beyan edildiği belirlenmiştir. Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu faturaları iade de etmediği, tam aksine bu faturaları kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi için Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu olarak bildirmesi karşısında malların davalıya teslim edildiğinin kabulü zorunludur.
Diğer taraftan, istinaf ilamı öncesinde rapor tanzim eden mali bilirkişiden BA-BS formlarını inceleyerek yeniden inceleme ve değerlendirme yapması, bu hususta eksik tahkikat yapılmaması adına ek mütalaa verilmesi için rapor alınması yoluna gidilmiştir. SMMM KGK Bağımsız Denetçi bilirkişi … 16/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda aynen “… Davalının davacı taraf ile kurduğu ticari ilişki kapsamında tanzim edilen takibe konu edilen e-faturalar ile ilgili tarafların BA BS mutabakatının (5.000,00 TL Limitini aşanlar ve takibe konu edilenler) olduğu, kök raporda belirlenen uyuşmazlık konusu faturaların davalı tarafça bağlı olunan Vergi Dairesine büyük alım / BA bildirimlerinin yapılmış olduğu, Davalının icra takibine yaptığı itirazda takibe dayanak olan cari hesap ekstrası içeriği e-faturaların içeriği mal ve/veya hizmetleri almadığına dair bir itirazının bulunmadığı dikkate alındığında davalının takip dayanağı hesap ekstralarında yer alan faturalar içeriği mal ve/veya hizmetleri aldığına dair kabulü olarak değerlendirilmesini gerektiği, davacının sahibi lehine delil niteliği bulunan yasal defterlerinde takibe konu alacağın aynen kayıtlı dikkate alındığında 20.09.2017 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 27.454,66 TL’si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı, … görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde tespit edilmiştir. Başka bir anlatımla, mali bilirkişiden alınan 16/12/2022 tarihli ek raporda da ifade edildiği üzere, taraflar arasında mutabakatsızlığa konu iki adet fatura yönünden BA-BS bildirimlerinin yapıldığı, davalı tarafından Vergi Dairesine BA formu olarak bildirildiği, dolayısıyla malların teslim alındığının ve fatura bedelleri kadar davacının alacaklı olduğu, bu nedenle davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 27.454,66 TL asıl alacak tutarı kadar alacaklı olduğu ispatlanmıştır.
Açıklanan nedenlerle; taraflar arasında ticari satıma dayalı açık hesap usulü işleyen cari hesap ilişkisinin bulunduğu, tarafların ticari defter ve belgelerinin iki adet fatura dışında birbirini teyit ettiği, mutabakatsızlığa konu iki adet fatura yönünden mahkememizce yapılan araştırma sonucunda bu ki adet faturanın davalı tarafından Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu beyan edildiği / verildiği, tarafların BA-BS formlarının uyumlu olduğu, davalı tarafından BA formu beyan edilmekle faturalara konu malları teslim aldığının yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca kabulünün zorunlu olduğu, bu nedenle davacı tarafından malların teslim edildiğinin ispatlandığı, kaldı ki bu iki adet faturaya ilişkin düzenlenen sevk irsaliyelerinde teslim alan olarak davalı şirket çalışanının isim ve imzasının bulunduğu görülmekle artık malların teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacının malları teslim ettiğini ispatlaması karşısında fatura bedelleri kadar davalı taraftan alacaklı olduğu, mahkememizce gerekçeli ve denetime açık olduğu için içeriği de denetlenerek hükme esas alınan mali bilirkişinin 16/11/2022 tarihli ek raporunda belirlendiği üzere davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 27.454,66 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulüne, ayrıca alacağın likit ve muayyen olması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri ( 27.454,66 TL ) üzerinden alınması gereken 1.875,42 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 468,86 TL’nin mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.406,56 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 468,86 TL peşin harç, 233,63 TL posta ve tebligat masrafı, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.802,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1.maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır