Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/715 E. 2021/740 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/715 Esas
KARAR NO : 2021/740

DAVA : Muvazaalı Tasarrufun İptali
DAVA TARİHİ : 01/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan muvazaalı tasarrufun iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan …’ün 18/03/2015 tarihinde evlendiğini, tarafların gönül ilişkisinin çok evvel yıllarda başladığını ve bu birliktelikten ortak iki çocuklarının doğduğunu, tarafların evlilik birliği kurulmadan hemen evvel davalı …’ün 12.03.2015 tarihinde eski eşi …’den anlaşmalı olarak boşanarak üzerinde kayıtlı olan ve ilk eşinden oğlu … adına kayıtlı (aslen davalı …’e ait) taşınmazları ve diğer taşınmazları tamamen eski eşine devrederek boşandığını, davalı …’ün o tarihte davalılardan … A.Ş.’nin %50 ortağı olduğunu ve tek gelir getiren malvarlığının bu şirket hisseleri olduğunu, davalı …’ün işbu dava dosyanın konusunu teşkil eden “01.07.2015 tarihli sözleşme” ile, üç anonim şirketteki sahip olduğu hisseleri diğer davalı …’ya bedelsiz devretmiş olduğunu, bu devir işleminin ise müvekkilinin eşi olan …’ün müvekkilinden ve iki çocuğundan muhtemel boşanma durumunda mallarını kaçırmak amaçlı olarak muvazaalı şekilde yapılmış devirler olduğunu, davaya konu hukuki işlemin yapıldığı tarihte davalı …’ün akıl sağlığının tam ve yerinde olduğunun tespitinin kamu düzeni gereği olup, tensip zaptı ile mahkememiz çevresindeki en yakın ihtisas veyahut üniversite hastanesine sevk edilmesi ile hakkında sağlık heyet raporu aldırılmasını talep ettiklerini, davalı eş …’ün “… AŞ’deki şirket ortaklığı sebebiyle ortağı …’nın kendisine 01.07.2015 tarihinde sözleşme imzalatarak kendisinin unutkanlığından faydalanmak suretiyle tüm malvarlığını bedelsiz olarak üzerine geçirdiğini, bunun dışında şirkette haberi olmadan bir takım sözleşmeler ve evraklar imzalattıklarını, bazı kredi sözleşmelerine şahsi kefalet imzası verdiğini, bunları hatırlamadığını, yaptığı bu sözleşmelerden çok pişman olduğunu ve aile malvarlıklarının bu yolla tükendiğini, eski ortağının kendisini başını derde sokacak işlere bulaştırdığını ve kendisinin hastalık derecesinde unutkanlık problemi çektiğini” belirterek müvekkilinin iradesini fesada uğratıp, kendisi hakkında vesayet davası açılması ile imza yetkisinin kısıtlanması sonucu daha evvel imza ettiği sözleşme ve taahütlerden bu yolla kurtulmayı amaçladığını, müvekkilinin, eşinin bu beyanlarına ve samimiyetine güvenerek eşi hakkında … 2.Sulh Hukuk Mahkemesinde (ilk esası … E) … E dosyayla dava açarak davalı …’ün arada unutkanlığı olduğundan bahisle kısıtlanmasını talep ettiğini, bu dava neticesinde davalı eşin 19.03.2020 tarihinde vesayet altına alınmasına karar verildiğini, vasi olarak ilk eşinden doğan kızı …’in atandığını, davalı …’ün halen aynı dosyadan vesayet altında olduğunu, ancak bu vasi atanması başvurusunun anılan davalı eşin müvekkilini kandırması sonucu yapılmış olduğunu; davalı …’ün bu esnada da eski ortağı …’nın ve … A.Ş.’nin aleyhine onlarca dava ve icra takibi açarak bahsettiği sözleşmelerin de feshini talep ederek hak arama girişimine başladığını, vesayet dava dosyasına davalı eşin verdiği bilgi ile ilk eşinden olan çocukları …,… ve …’ün müdahale talebinde bulunarak babalarına vasi tayin edilmek istediklerini, bahsedilen vesayet dava dosyasına müdahale talep eden davalı …’ün çocuklarının avukatlığını ise …’in yaptığını, …’in aynı zamanda … A.Ş. ile diğer davalı …’nın vekili olarak davalı … aleyhine onlarca dava ve icra takibi yürütmekle beraber, daha da ileri giderek …’ün boşandığı eşi …’ün vekili olarak … 14.Aile Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile … aleyhine dava açan avukat olduğunu, …’in vesayet dosasından kısıtlanması ile diğer yandan eski eşiyle boşanma davasında müvekkili olduğu (…’in eski eşi olan) …’ün iradesini yanıltarak, mal kaçırmak için muvazaalı işlemler yaparak, eski eş …’nın mal rejiminden kaynaklanan hakkı olan … A.Ş. hisselerini gizlediğini ve boşanmaya ikna ettiğini iddia ettiğini, bu dosyaların celbedilip incelenmesi gerektiğini, … hakkında eşi (davacı) … tarafından açılan vesayet dava dosyası devam ederken, diğer davalı …’nın avukatı …’in davalı …’e teklif getirdiğini, bunun üzerine davalıların aralarında 19.01.2017 tarihli protokolü imzalandığını, davalı …’ün işbu protokolü imza etmeden evvel müvekkiline 18.01.2017 tarihli “Muvafakatname” isimli belgeyi imza ettirerek “diğer davalıca istendiğini ve evli oldukları için yasal bir koşul olduğunu” ileri sürdüğünü, müvekkilinin davalı eşinin bu talebini yerine getirerek 18.01.2017 tarihli belgeyi imzaladığını ve eşine verdiğini, sonrasında ise davalı …’ün diğer davalı aleyhine açtığı tüm dava ve icra dosyalarından feragat ettiğini, bütün kazanımlarından tek taraflı olarak adeta vazgeçtiğini, 19.01.2017 tarihli protokolün konularından birinin de taraflar arasında 01.07.2015 tarihinde imzalanan protokol olduğunu ve 01.07.2015 tarihli protokolde davalı …’ün eşi olan müvekkili ile olan evliliği dönemindeki kazanımlarından tek taraflı ve karşılıksız olarak feragat ettiğini, 19.01.2017 tarihli protokol incelendiğinde …’ün … A.Ş.’nin %50 ortağı olarak … A.Ş.’nin o dönemki malvarlığının yarısının zaten sahibi olduğunu, ancak ekli protokol gereği sadece … A.Ş. üzerinde kayıtlı … A.Ş. hastane binasının yarısının mülkiyetini alarak diğer tüm haklarından ve malvarlığından tek taraflı olarak feragat ettiğini, aynı Protokol’ün 3.5 maddesi ile aynı zamanda diğer başkaca şirketlerde sahip olduğu tüm hisseler ve haklarından karşılıksız feragat ettiğini, davalılar arasında akdedilen 19.01.2017 tarihli Protokolün muvazaa-kesin hükümsüzlük sebebi ile ortadan kaldırılması nedeniyle verilenlerin geçmişe şamil olarak hak sahiplerine iadesine ilişkin müvekkili tarafından 19.01.2017 tarihli Protokol hakkında davalılar aleyhine … 22.Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile dava açılmışsa da dosya üzerinden Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, bu karar üzerine görevli mahkemede davaya devam olunacağı ve dosyamıza bilgi sunulacağını, (…22.AHM’de dava konusu edilen ve asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilen 19.01.2017 tarihli Protokol dışında) davalılar arasında akdedilmiş olan 01.07.2015 tarihli bir Protokol ve 23.05.2019 tarihli bir Protokol daha bulunduğunu, 23.05.2019 tarihli Protokolün muvazaa nedeniyle hükümsüzlük-ortadan kaldırılması istemiyle de … 25.Asliye HM’nin …E dosyasında dava açtıklarını ve yargılamanın devam ettiğini, davalılar arasında akdedilen diğer Protokol olan 01.07.2015 tarihli Protokolün de muvazaa nedeniyle kesin hükümsüz-geçersiz olduğunu, bu sefer 01.07.2015 tarihli Protokolün hükümsüz olduğunun tespiti ve geçmişe şamil olarak ortadan kaldırılması ile şirket hisselerinin hak sahiplerine iadesi istemli işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalı …’ün diğer davalı ile ortak hareket ederek müvekkilinden mal ve para kaçırmak için 01.07.2015 tarihli sözleşmeyi imza ederek üzerinde kayıtlı tüm malvarlığını davalı …’ya görünürde devrettiğini, tarafların gerçek niyetlerini gizlemek için yaptıkları dava konusu sözleşmesinin kesin hükümsüzlük nedeniyle geçmişe şamil olarak ortadan kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiğini, eşi olan davalının diğer davalı ile çeşitli sözleşmeler akdederek tüm malvarlığını müvekkilinden kaçırdığını, müvekkilinin üzerinde çok büyük borçlar bıraktığını, şimdi de vasisi olan kızı aracılığıyla boşanmaya çalıştığını, müvekkilinin şu anda aynı zamanda eşi olan davalı … tarafından hem maddi hem manevi zarara uğratıldığını, eşinin bu hukuki işlemleri nasıl yaptırdığını anlayamadığını, eşinin tüm borçları müvekkili üzerinde kaldığı gibi vasisi eliyle müvekkili aleyhine açtırdığı davalarda da borçlu çıkarıldığını, davalı eşin müvekkilinin iradesini yanıltarak hem müvekkiline vesayet davası açtırıp hem de kısıtlanmasından hemen evvel müvekkiline bankalardan (… AŞ adına protokole konu taşınmazın kamu yükümlülükleri gereği üstlendiğini iddia ederek) kredi kullandırarak şahsi borçlarını müvekkiline ödettiğini, akabinde kısıtlandığından bahisle kredi borçlarını ödemediğini, müvekkilinin evlilik öncesi kazancıyla edindiği tüm kişisel malvarlığını bankalara ipotek ettiği için tüm taşınmazlarını satarak davalı eşinin kredi borçlarını ödediğini, hatta davalı …’in kızı olan vasisinin ve diğer davalının ortak avukatı olan … tarafından çokça savcılık şikayetine maruz kalarak vesayet dava dosyasından çocuklarına nafaka ödenmesine engel olunduğunu, vasisi olan kızı … tarafından da vesayet dosyasından tarafların görüşmelerinin engellenmesine dair karar aldırıldığını, böylelikle müvekkilinin davalı eşine karşı boşanma davası açmasını sağladığını, davalı eşinin de hemen karşı boşanma davası açarak müvekkilini tüm ceza dosyalarında suçlu ilan ederek hem borçlu çıkmasını hem de herhangi bir bedel ödemeden mal rejiminden kaynaklanan haklarını dahi almasına rıza göstermeden boşanmasına karar verilmesini talep ettiğini, sonuç olarak davalı …’ün diğer davalı ile ortak hareket ederek müvekkilinden mal ve para kaçırmak için davaya konu 01.07.2015 tarihli sözleşmeyi yaparak üzerindeki tüm malvarlığını diğer davalı …’ya, aralarındaki gerçek anlaşmaya göre ise sadece bir süreliğine yani taraflar boşanıncaya kadar “devretmiş gibi” görünmesini sağladıklarını, dolayısıyla ortada gerçek yapılmış bir sözleşme ve uygulanan hükümlerinin bulunmadığını, TBK md 19’a göre taraflarca muvazaalı olarak yapılan 01.07.2015 tarihli protokolün iptali gerektiğini belirterek; öncelikle ve çok acilen tensip zaptı ile karar verilmek üzere; davalı … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş. şirket hisselerinin devrinin önlenmesi için dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilerek tedbir şerhi işlenmesine; sözleşmeye konu İstanbul İli Şişli İlçesi İnönü mahallesi 52 pafta 535 ada 33 parsel 12 cilt no 1493 sahifede kayıtlı “…” adresinde bulunan ve toplam 20.000 m2’lik kapalı alan kullanımlı Hastane Binasının tapu kaydına tedbir kararı verilerek şerh işlenmesine, delillerin karartılmasının önüne geçilmesi için davalılardan … hakkında davaya konu 01.07.2015 tarihli sözleşmesinin imzalandığı tarihdeki akıl sağlığının yerinde olup olmadığına dair en yakın sağlık kurumundan “Sağlık Heyet Raporu” alınmasına, davalılar arasında 01.07.2015 tarihli sözleşmenin “muvazaa-mutlak butlan (kesin hükümsüzlük)” nedeniyle yok hükmünde sayılması ile, 01.07.2015 tarihli sözleşmede verilenlerin (tüm taşınır ve taşınmaz malların) sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği hak sahiplerine iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı TBK md 19-muvazaa hukuki nedenine dayalı olarak tasarrufun iptali davasıdır.
Davacı ve davalılardan Ahmet’in UYAP’tan alınan nüfus kaydına göre, dava tarihi itibariyle evli durumda oldukları görülmüştür.
Dava dilekçesi ekinde sunulan dava konusu 01.07.2015 tarihli Protokol başlıklı iki sayfadan ibaret belge fotokopisinin incelenmesinde, davalılardan …’ün … Ticaret Sicil Müd. … sicil no.lu … İletişim Teknolojileri Hizmetleri San.ve Tic.AŞ’de sahip olduğu nama yazılı 625 adet paya karşılık 62.500,00 TL’lik sermaye hak ve hissesinin tamamını 22.500.000,00 TL bedelle; ayrıca … Ticaret Sicil Müdürlüğü … sicil no.lu … AŞ-… AŞ’de sahip olduğu nama yazılı 5.000 adet paya karşılık 125.000,00 TL’lik sermaye hak ve hissesinin tamamını 5.993.660,00 TL bedelle şirketlerin diğer ortağı olan diğer davalı …’ya devretmeyi ve bu devirlerle ilgili olarak gerekli işlemleri yapmayı taahhüt ettiği, buna karşılık devir alanın ….AŞ’nin … Bankasından kullandığı 55.000.000,00 TL 5 yıl vadeli kredi taksitlerini ödemeyi taahhüt ettiği; ayrıca taraflardan …’ün …Tic.AŞ’ye kiralanan ve hastane olarak işletilecek olan …Projesinden elde edilecek olan kira bedelinin %50’lik kısmını (vergi kalemleri düşüldükten sonra) net olarak alacağının taraflar arasında kararlaştırılmış olduğu görülmüştür.
Dava dilekçesindeki talepler, TBK md 19’da düzenlenen “hukuki işlemde muvazaa” hukuksal nedenine dayalı olarak, davacı ile davalılardan …’ün evlilik birliği içinde, davalılar arasında akdedilen 01.07.2015 tarihli Protokolün kesin hükümsüz-batıl olduğunun tespitiyle birlikte bu protokole göre davalılardan …’ün yaptığı tasarruf işlemlerinin (anonim şirketin nama yazılı hisse senetlerinin devirleri işlemlerinin) iptaline karar verilmesi, böylelikle devredilen şirket hisse senetlerinin ilk sahibi/devredeni olan davalı …’e iade edilmesinin sağlanması istemlerine ilişkindir.
Dava dilekçesinde, davalı taraflar arasında benzer şekilde akdedilmiş üç farklı tarihli Protokol ve bu protokollerle yapılan farklı mal devirleri bulunduğu, 19/01/2017 tarihli Protokol hakkında … 22. Asliye HM …E dosyasıyla, 23/05/2019 tarihli Protokol hakkında … 25. Asliye HM … E dosyasıyla “muvazaa nedeniyle iptali” istemli dava açılmış olduğu, 01.07.2015 tarihli Protokol hakkında ise mahkememizde iş bu davanın açılmış olduğu dava dilekçesinde açıklanmıştır.
Davada gerçek kişi olan tarafların tacir sıfatının bulunmadığı, dava konusu talebin her iki tarafın (davacının-davalının) ticari işletmesini ilgilendiren hususlardan doğmadığı, bu nedenle davanın TTK md 4 kapsamında “her iki tarafın tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan” nispi ticari dava niteliği taşımadığı açıktır.
Şirketler hukuku Türk Ticaret Kanununda (TTK) düzenlenmekle birlikte, somut olayda “anonim şirket nama yazılı hisse senetlerinin devirlerinin TTK’da ve ikincil ilgili mevzuatta düzenlenen usul ve esaslara uygun şekilde yapılmadığı veya hisse senetleri üzerinde hak sahipliğinin TTK’da düzenlenen usule uygun kazanılıp kazanılmadığı” hususlarının denetlenmesini gerektiren bir uyuşmazlık ve talep bulunmadığı, sadece “pay devrine ilişkin sözleşme ve işlemlerin muvazaa hukuksal nedeniyle iptaline karar verilmesinin” talep edilmekte olduğu, bu kapsamda uyuşmazlığın çözümlenmesinde mahkemece incelenip değerlendirilecek olan hukuki sebeplerin TTK şirketler hukuku hükümleri değil, Türk Borçlar Kanunu (TBK) md 19 ve devamında düzenlenen muvazaa hükümleri ile, hukuki işlemlerde fiil ehliyeti, iradeyi sakatlayan sebeplere ilişkin Türk Medeni Kanunu (TMK) ve TBK hükümleri olduğu, bu nedenle TBK md 19’a dayalı uyuşmazlıklarda genel hükümler uygulanacağından, davanın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, uyuşmazlığın çözümlenmesinde asliye ticaret mahkemelerinin değil HMK md.2 uyarınca genel görevli mahkemeler olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim davamızın konusu uyuşmazlıkla benzer bir uyuşmazlıkta (evlilik birliği içindeki muvazaalı şirket hisse devrinin iptali konulu) verilen İstanbul BAM 8.HD 2019/2986 E 2019/3520 K sayılı içtihadında asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu vurgulanmış, aynı dosyaya ilişkin asliye hukuk mahkemesinin yaptığı yargılama sonucu verilen kararla ilgili esas değerlendirmesi ise yine 8 HD’nin 2021/1049 E 2021/1215 K sayılı içtihadı ile yapılmıştır.
Bilindiği gibi muvazaalı hukuki işlemlerin iptaliyle ilgili olarak en çok karşılaşılan uyuşmazlık durumu muris muvazaası olup, bu davalar da muvazaa hukuki sebebine dayandığından, yapılan işlem şirket hisse devri olsa bile mutlak ticari dava olmayacağı, genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemelerinin yargılamada görevli olduğuna dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/17-2389 E 2016/129 K. sayılı, Yargıtay 17. HD’nin 2016/16364 E 2017/178 K. sayılı, Yargıtay 11. HD’nin 2016/3771 E 2016/5972 K sayılı, İstanbul BAM 9.HD’nin 2019/135 E 2019/125 K sayılı, İstanbul BAM 12. HD’nin 2020/230 E 2020/835 K sayılı, Antalya BAM 11. HD 2018/2213 E 2018/1878 K sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Dava konusu tasarrufların, davacı ile davalı eş arasında evlilik birliği devam ederken yapılmış tasarruf olması hasebiyle, uyuşmazlığın aile hukuku hükümlerine göre aile mahkemelerinin görevine girip girmeyeceği konusu da mahkememizce tartışılmış olup, Yargıtay 4.HD’nin 2020/1290 E 2021/1889 K sayılı emsal ilamında da vurgulandığı üzere, davadaki talep TBK md 19’a dayandığından aile mahkemelerinin değil, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Görev konusu kamu düzeninden dava şartı ve mahkemece her aşamada re’sen gözetilmesi gereken hususlardan olduğundan, uyuşmazlığın ve dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir vb. taleplerin HMK md 390 gereği görevli mahkemece değerlendirilebilmesini teminen, “tespit” davası olduğu belirtilerek maktu peşin harç yatırılmak suretiyle açılmış olan ve bu nedenle bu aşamada basit yargılama usulüne tabi olan davada dava şartına ilişkin dosya üzerinden karar verilebileceği de değerlendirilerek, HMK md 114/1-c ve 115/2 gereği görev yönünden dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
Dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir taleplerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince mahkememiz tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/11/2021

Katip …

Hakim …