Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/714 E. 2021/723 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/714
KARAR NO : 2021/723

DAVA : Pay Değerinin Tespiti
DAVA TARİHİ : 01/11/2021
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan pay değerinin tespiti davasının yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi olan …’ın 23/05/2021 tarihinde vefat ettiğini, …’ın vefat ettiği tarihte davalı şirketin %40 hisselerine sahip olduğunu, murisin vefat etmesiyle söz konusu %40’lık hisse müvekkillerine doğrudan intikal ettiğini, … 57.Noterliğinin… tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirketin pay defterlerine kaydolmayı ve ticaret siciline isimlerinin yazdırılmasını ihtar ettiklerini, şirketin eğer pay defterine kaydı reddedilirse söz konusu payları sadece gerçek değeri üzerinden alabileceğini, davalı şirketin teklif ettiği tutarın gerçek değeri yansıtmadığını beyan ederek şirketin gerçek değerinin ve müvekkilinin paylarının gerçek değerinin TTK m.493/5 uyarınca belirlenmesini talep etmiştir.
Davacının harcı yatırmak suretiyle ilk talepte bulunduğu 08/10/2021 tarihi itibariyle talebini yargı makamına sunması sonrası ve yapılan dağıtım sonucunda talebe bakacak olan mahkeme İstanbul 16. ATM olarak belirlenmiştir.
Talebe bakacak mahkemenin, talebin ”esas numarası alması gerektiği” gerekçesi ile dosyayı tevzi müdürlüğüne göndermesi, UYAP öncesinde olduğu üzere mahkeme kalemlerinin bizatihi esas numarası alamamasından kaynaklanmakta olup teknik bir nedene dayanmaktadır.
Dava, tespite konu miktar ve yargısal uygulama karşısında ticaret mahkemesi heyetince ele alınması gereken niteliktedir. Ne var ki Mahkememizin yasal olarak doğmuş görevi yoktur.
Şöyle ki:
1)”Doğal hakim ilkesi gereği” ise talebi inceleyecek ve sonuçlandıracak olan da dağıtım yapılan ve halen görevli ve yetkili mahkeme olan İstanbul 16. ATM’dir. Zaten İstanbul 16. ATM, kararını kanun yolu açık olmaksızın ve yine kesin olmaksızın vererek henüz dosyayla olan hukuki bağını koparmamıştır. Bu durum İstanbul 16. ATM’nin talebi karara bağlamakla görevli ve yetkili mahkeme olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
2)Kaldı ki bir an için aksi düşünüldüğü takdirde tebligat eksikliği, gönderme dilekçesi eksikliği, merci tayinine rağmen yanlış mahkemeye gönderme gibi hallere bağlı olarak tevzi müdürlüğünce dava dosyasının yeniden gönderildiği yeni mahkemeyi davaya bakmaya zorunlu tutmak usulen mümkün olmadığı gibi usul ekonomisine de açıkça aykırıdır. Yargıtay HGK uygulamalarında dahi kararın kesinleştirmesinin yapılmaksızın görevli olan mahkemeye gönderilmiş olsa dahi dosyanın öncelikle kesinleştirilmesi için görevsizlik kararını veren mahkemeye doğrudan gönderilmesi, bu sebeple esas defterindeki ilgili hanenin kapatılması, iade üzerine dosyayı alan mahkemenin gerekli kesinleştirmeyi yapması sonrası dosyayı yeniden herhangi bir mahkemeye değil iade kararını veren mahkemeye göndermesi noktasındaki yargısal uygulama dahi varılan sonucun doğruluğunu göstermektedir.
3)Öte yandan UYAP sisteminin amacına aykırı olacak ve UYAP sistemindeki tevzi algoritmasının dahi bozulmasına yol açabilecek şekilde talebi incelemekle görevli ve yetkili olan mahkemenin bu görev ve yetkisinin sona ereceğini kabul etmek bu açıdan da mümkün değildir.
4)Hele hele kanun yolu açık olmaksızın verilen ve kesin dahi olmayan bu tip kararların, usul hukuku açısından başkaca bir mahkemeyi bağlayıcı niteliğinin bulunduğu da kabul edilemez. Zaten “mahkeme görevli ve yetkili olmadığını değil,sadece d.iş numarası üzerinden dosyayı inceleyemediğini belirterek” gerekçesini açıklamış, uyuşmazlığı inceleyememiştir. Dosyanın yanlış defterden numara almış olması nedeniyle mahkemenin, ilgili dosyanın kalem yönetmeliğine uygun olarak ilgili defterden numara alması için verdiği karar, 6100 sayılı HMK veya ikinci düzenleme niteliğindeki Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik hükümlerinde usulden red hali olarak yani bir nihai karar olarak da düzenlememiştir. O halde dosyadaki uyuşmazlıktan el çekilmesi yasal olarak mümkün değildir.
5)UYAP tevzi müdürlüğünün işlemi veya davacı vekilinin talebi ile dosyanın esas numarası yerine herhangi bir nedenle değişik iş numarası ile dağıtıma tabi tutulması ve akabinde de ilk mahkemenin sırf bu nedenle talebi inceleyemediği için dosyayı iade etmesi ve eksikliğin tevzi müdürlüğünce giderilmesi, aslında dağıtım yapan mahkemenin görevini sona erdiren değil, aslında dağıtım yapılan mahkemenin görevini tamamlamasına matuf bir işlemdir. Nitekim nitekim somut olayda talepte bulunan kendisini davacı, karşı tarafı davalı olarak belirtmiş olup talebin esas numarası üzerinden görülmesi gereken türlerden olduğu açıktır. Aksi halde tevzideki hata T.C. Anayasasının m.37 hükmü ile düzenlenen doğal hakim ilkesinin ve HMK’nın ilgili hükümlerin gözardı edilmesine yol açacaktır. Basit kalem hataları, anayasal ve yasal olan hükümlerin uygulanmasına hukuken engel olamaz.
6)Öte yandan 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. Maddesi gereğince, “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içerisindeki davaya bakmaktan kaçınamaz” O halde davacının talebiyle ilgili, İstanbul 16. ATM’ye dava dosyasının tevzi olunması sonrası mahkemenin artık görev ve yetkisizlik kararı vermediği sürece görev ve yetkisi dahilinde olan bu talebe bakmaktan kaçınılabilmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gibi mahkemenin esasen bu yönde bir kararı dahi yoktur. Bir başka deyişle tevzi müdürlüğünün veya yazılım sisteminin izin verdiği hatanın düzeltmesi sonrası, İstanbul 16.ATM tarafından uyuşmazlığın incelenmemesi yasal dayanaktan yoksun olacağı gibi Mahkemenin de uyuşmazlığı görmekten herhangi bir hukuki nedenle kaçındığına dair kararı da yoktur.
7)Nihayet dava miktarı itibari ile ticaret mahkemesi heyeti tarafından görülmesi gerekli bir dava söz konusudur. 6102 sayılı TTK m.493 hükmü gereği açılan değer tespiti davalarında, gerek ilk derece gerek BAM uygulamaları dikkate alındığında henüz mahkeme heyetince verilmiş bir karar ise hukuken ve henüz mevcut değildir.
Belirtilen fiili ve anayasal, yasal düzenlemelere rağmen mahkememizce davaya bakılmasının bu şartlarda usul hukuku açısından mümkün bulunmadığı açık olup yapılması gereken yukarıda belirtilen gerekçelere uygun olarak davaya doğal mahkeme olan İstanbul 16.ATM tarafından bakılması için gerekli kararın oluşturulmasıdır.
Yapılan açıklamalar karşısında gerek HMK gerek anayasa hükümlerinin ihlaline yol açılmaması ve kanun koyucunun emredici iradesinin temini açısından dava dosyasının “doğal mahkeme” durumundaki İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Dava dosyasının İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesine aynen iade olunmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve kesin olmak üzere karar verildi.04/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip