Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/694 E. 2021/915 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/694 Esas
KARAR NO : 2021/915

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 03/06/2016
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar aleyhine … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığını her iki davalının da ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davacı müvekkilin davalı ….’de hesabındaki tutarın …’ye aktarıldığını, işbu davalının davada hasım gösterilmesinin sebebinin müvekkilinin adı geçen bankada bulunan hesabı …’ye aktarmadan önce müvekkiline tebligat yapılmadığını, müvekkilinin Yunanistan’da ekonomik kriz sonrasında mevduatını çekmek için bankaya müracaat ettiğinde bankanın hesabın …’ye aktarıldığı bilgisini verdiğini, vekaleten ilgili banka şubesine müracaat ettiğini ve red cevabını aldığını, …’ye iki yazı ile müracaat ettikleri, her iki yazıda da red cevabı aldığını, borçluların müvekkile olan borçlarını ödemediklerini ve ödeme emrine itirazı ederek icra takibini durduklarını, itirazın iptalini, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa ait olan dava konusu hesabın vadeli mevduat olarak açıldığını, işbu tarihten sonra hesabın vade dönemlerinde yenilendiğini, ancak davacı tarafından hesapla ilgili bir işlem yapılmadığı, herhangi bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte Borçlar Kanunun ilgili maddesinde düzenlenen genel zamanaşımı süresi uyarınca dava konusu edilen alacağın zamanaşıma uğradığını, davacının sahibi olduğu iddia ettiği hesaplara ilişkin 1998 yılından bugüne değin bankaya başvurmadığını, görev zamanaşımı ve husumet itirazlarının dikkate alınarak esesına girilmeden bu itirazları doğrultusunda davanın reddini, aksi taktirde esesa ilişkin cevapları doğrultusunda haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ve takipte husumetin müvekkili kuruma yönetilmesinin hatalı olup müvekkili kurumun pasif husumet sıfatının bulunmadığını, husumetin ilgili bankaya yönetilmesinin gerektiğini, konuyla ilgili olarak Fon kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile diğer davalı ….’den 2014 yılında Fon’a devredilen hesaplar arasında dava konusu tutar ve hesabın tespit edildiğini, devredilen hesabın devir işleminin sehven yapıldığına ilişkin davalı banka tarafından kuruma yapılmış herhangi bir başvuru bulunmadığını, bankanın yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun davranmaması, özen yükümlülüğüne aykırı hareketleri nedeniyle doğacak hak kayıplarından hesap sahiplerine karşı bankanın sorumluluğunun bulunuduğunu ve söz konusu hususların müvekkili kurumun sorumluluk alanı dışında kaldığını beyanla davanın öncelikle esasa girmeden husumet göreve ve zamanaşımı itirazları doğrultusunda usul yönünden reddini, esesa girilmesi halinde itiraz ve beyanları doğrultusunda davanın esastan reddi ile takibin iptalini %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 9. Tüketici Mahkemesince kaldırma ilamı öncesinde;
“…Mahkememizce … 23. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası getirtilip incelenmesinden; Alacaklının …, Borçlunun … Bankası ve … olduğu, borç miktarının 12.204,96-TL olduğu, 22/02/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı,davalılarca ayrı ayrı itiraz dilekçesinin sunulması üzerine takibin durduğu görülmüştür
2004 sayılı İİK 67. Maddesinde; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlunun; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır.Yargıtay 9.HD. 4.4.2008 gün 2007/14360 E, 2008/7511K numaralı kararında;borçlunun belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorunda olduğu, buna uymayıp borcun tamamına itiraz etmesi halinde ise itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlü olacağı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olduğu,6502 Sayılı Yasa gereğince mahkememizin görevli olduğu,husumet ve zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığı,davanın İİK 67. Maddesi gereğince süresinde açıldığı anlaşılarak deliller toplanmış,takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığının tespiti,icra takibine konu edilen alacak miktarının ,faiz oranın ve faiz miktarının yerinde olup olmadığının tespiti açısından bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi … tarafından hazırlanan raporda; davacı … tarafından, davalılar aleyhine… 23. icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinde, takip tarihi itibariyle davalılardan …, den olan alacağının 10.602,78-TL asıl alacak, 1.619,98 TL faiz olmak üzere toplam 12.302,76-TL olarak hesaplandığı, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği talep edilebilecek tutarın 10.682,78-TL asıl alacak, 1.582,18-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.204,96-TL olduğu, davacının 10.682.78-TL asıl alacak üzerinden, alacağın tamamen tahsil ve tasfiyesine kadar, talebi doğrultusunda %9 yasal faiz edebileceğini tespit etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı … tarafından davalılardan … Bankası A.Ş. nezdinde 09.02.1998 tarihinde vadeli mevduat hesabı açıldığı, hesabın, faiz tahakkukları ve YTL dönüşümü dışında 10 yılı aşkın bir süre herhangi bir hareket görmemesi nedeniyle, davalı banka tarafından söz konusu mevduat hesabında mevcut 10.682,70-TL ‘nin 17.06.2014 tarihinde diğer davalı … Fonuna devredildiği anlaşılmıştır.
Davalı banka tarafından 5411 sayılı Yasanın 62. Ve Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak davalıya gönderilmek üzere 23.01.2014 tarihli bir ihbarname dosyaya delil olarak sunulmuş ise de; ihbarnamenin davacıya tebliğine ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği,davalı bankanın Yasa ve Yönetmelik hükümlerine uygun davrandığını kanıtlayamaması nedeniyle davacının hak ve alacağının zamanaşımına uğramadığı,mevduatın … ‘ye devrinin usulsüz olduğu kanaatine varılmış, tüm dosya kapsamı, icra dosyası ve hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda takip tarihi itibari ile davacının 12.204,96-TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup, her ne kadar davalı … tarafından husumetin kendilerine yöneltilemeyeceği belirtilmiş ise de; mahkememize açılan davanın ” itirazın iptali” davası olduğu,… 23. İcra Dairesinin … Numaralı dosyasında takip borçlusunun Garanti Bankası ve … olarak gösterildiği ve hem … Bankası hem de … vekilleri tarafından sunulan itiraz dilekçeleri üzerine takibin durduğu anlaşılarak her iki davalı yönünden de takibin devamına karar vermek gerekmiş, yapılan itirazın haksız ve alacağın likid olduğu anlaşılarak tazminat talebinin de yerinde olduğu görülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18 Hukuk Dairesi 12/11/2020 tarih ve 2020/1129 Esas 2020/1671 Karar sayılı ilamında:
“…Dava, usulsüz olarak …’ye devredildiği iddia edilen davacıya ait mevduatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebi ile açılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
5411 sayılı Bankacılık Kanununun 12. Kısmında 111-142 maddeleri arasında düzenlenen …na İlişkin Hükümlerin 111. Maddesinde: “Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip … kurulmuştur” hükmü yer almıştır.
Dosyanın tetkikinden; Davacının mevduat hesabı bulunduğu davalı bankadaki paranın bilgi ve istemleri dışındaTMSF’ye aktarıldığı, … nin paranın iadesine ilişkin taleplerine olumsuz cevap verdiği, bunun üzerine söz konusu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın Ticari Davalar başlığını taşıyan 4.maddesinin 1(f) fıkrasına göre “bankalara ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” 5.1 maddeye göre de “aksine hüküm bulunmadıkça ticari davalar ticaret mahkemesinde görülür.” hükmüne yer verilmiştir.
Hal böyle olunca; somut olayda davanın konusu itibarıyla ticari dava olduğundan ihtilafa bakmakla görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Mahkemesince ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasına yönelik karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır.
Görev kamu düzenini ilgilendirdiğinden yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Bu itibarla; davalıların istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulüne, HMK m.353/1-a-3 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul (Nöbetçi) Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oy birliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, usulsüz olarak …’ ye devredildiği iddia edilen mevduat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, taraf vekilleri kaldırma ilamı sonrasında Asliye Ticaret Mahkemesi olarak Mahkememizce sürdürülen yargılama sırasında Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik itirazında bulunmuş ise de; İstinaf Mahkemesince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirtildiği, esasen Tüketici Mahkemesi kararının görev nedeniyle ve ve sebeple kaldırıldığı, akabinde dosyanın mahkememize tevzi olunduğu anlaşılmakla, usulünce kanun yolu incelemesinden geçen ve görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak tespit edildiği somut olay bakımından taraf vekillerinin görev itirazları yerinde görülmemiş, kaldırma ilamına uyulma zorunluluğu nazara alınarak davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı … tarafından davalılardan …. nezdinde 09/02/1998 tarihinde vadeli mevduat hesabının açıldığı, vadeli mevduat hesabının faiz tahakkukları ve YTL dönüşümü dışında on yılı aşkın bir süre herhangi bir işlem yapılmaması sebebiyle davalı …. tarafından hesabının 17/06/2014 tarihinde 10.682,78 TL alacak olarak diğer davalı … ‘ ye intikal ettirildiği anlaşılmıştır.
Davacı, …’ ye aktarım yapılmadan önce davalı bankanın kendisine usulüne uygun olarak tebligat yapmadığını, usulünce tebligat yapılmadığı için hesabın devir işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek alacağın tahsilini isterken; davalı …. davacının kendi banka sistemlerinde kayıtlı bulunan adrese tebligat çıkartıldığını, tebligatın yapılamamasından sorumlu olmayacaklarını, davacının güncel adresini de bankaya bildirmediğini savunurken; diğer davalı … husumet itirazında bulunmuştur.
Uyuşmazlığın temeli, davacıya ait vadeli mevduat hesabının usulünce devrinin yapılıp yapılmadığı, bu konuda Kanun ve Yönetmelik hükümlerinde belirtilen koşullara riayet edilip edilmediği ve … yönünden husumet itirazlarının yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Yasal düzenlemelere bakıldığında:
5411 sayılı Bankacılık Kanunun 62. maddesi “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir. Zaman aşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben Fona gelir kaydedilir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.”
Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zaman Aşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8. maddesi ” Bankaların emanetinde bulunan hisse senedi ve tahviller, yatırım fonu katılma belgeleri, çek karnesi teslim edilmemiş dahi olsa çek karnesi verdikleri müşterileri adına açılan mevduat hesaplarında bulunan tutarlar, havale bedelleri, mevduat, alacak ve emanetlerin zamanaşımı süresi sonuna kadar işleyecek faizleri ile katılma hesabına ilişkin kar payları da dahil olmak üzere her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına uğrar. Bankalar bir takvim yılı içinde zamanaşımına uğrayan ve tutarı 250 lira ve üzerindeki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların hak sahiplerini, başvuruda bulunmadıkları takdirde hesaplarının Fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayı sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadır. Söz konusu mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar ile tutarı 250 liranın altındaki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar Şubat ayının başından itibaren bankanın kendi internet sitesinde liste halinde dört ay müddetle ilan edilir. Banka, söz konusu listelerin kendi internet sitesinde ilan edildiği hususunu, Şubat ayının onbeşinci gününe kadar ülke genelinde yayım yapan ve ilan talebi tarihinde Basın İlan Kurumu listelerindeki tirajı en yüksek ilk beş gazeteden ikisinde Basın İlan Kurumu aracılığıyla iki gün süreyle ilan eder. İnternet sitelerinde ilan edilen listeler, bankalar tarafından eşzamanlı olarak ayrıca Kuruluş Birliklerine ve Fona gönderilir. Kuruluş Birlikleri ve Fon bu listeleri Mayıs ayının sonuna kadar konsolide edilmiş olarak kendi internet sitesinde yayınlar. İlan edilen zamanaşımına uğramış her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan Haziran ayının onbeşinci gününe kadar hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmayanlar, faiz ve kâr payları ile birlikte Haziran ayı sonuna kadar Fonun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki veya Fon Kurulu tarafından belirlenecek bankalar nezdindeki hesaplarına devredilir. Söz konusu hesap, emanet ve alacakları devretmekle yükümlü bankalar, bu durumu, hak sahiplerinin kimlik bilgileri, adresleri ve haklarının faiz ve kâr payları ile birlikte ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir liste ile devir tarihinden itibaren bir hafta içerisinde Fona bildirmekle yükümlüdür. Söz konusu mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar, faiz ve kar payları ile birlikte devir tarihi itibariyle Fon tarafından gelir kaydedilir. Zaman aşımına uğramış mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar ile bunlara ait faiz ve kar payları için düzenlenecek liste örnekleri ve bunların hangi hesaplara yatırılacağı veya ne suretle tevdi ve teslim edileceği, Fon tarafından kuruluş birlikleri vasıtasıyla bankalara duyurulur.” denilmiştir.
Anılan Kanun ve Yönetmelik hükümlerinden de görüleceği üzere, bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca, hak sahiplerinin iadeli taahhütlü bir mektupla ve ilanla uyarılması koşuluna bağlı tutulmuştur. Bu bakımdan bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek ilan ve tebligatların yapılması koşuluna bağlıdır. (Yargıtay 11. HD. 2008/8695 Esas. 2010/154 Karar).
Bu itibarla somut olaya bakıldığında; 5411 sayılı Kanunun 62.maddesi ve Yönetmeliğin 8.maddesi hükmü uyarınca davalı …. tarafından davalıya gönderilmek üzere 23/01/2014 tarihli bir ihbarnamenin dava dosyasına ibraz edildiği, ancak bu ihbarnamenin davacıya gönderildiğine ilişkin herhangi bir belge ya da posta evrakının dosyaya ibraz edilmediği, ihbarnamenin davacıya gönderilip gönderilmediğinin belli olmadığı, gönderilmişse tebliğ edilip edilmediğinin, tebliğ edilememişse nedeninin dahi tebliğ parçası bulunmadığından tespit edilemediği, bu hususta tebligata ya da mazbata parçasına yönelik hiçbir kaydın da sunulmadığı, öte yandan davacının bankaya bildirdiği yasal tebligat adresinin ihtarnamede yer alan adres olduğunu gösterir herhangi bir bankacılık sözleşmesi ya da belgenin de bulunmadığı nazara alındığında; yukarıda değinilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebligat yapılmadığı anlaşılmıştır. Davalı …. her ne kadar davacının adresini araştırmakla yükümlü olmadığını bildirmiş ise de; mezkur Kanun ve Yönetmelik hükümleri uyarınca davacıya iadeli taahhütlü mektupla tebligat yapmak zorundadır. Bu bağlamda, savunmalarına itibar edilmemiştir. Kaldı ki, Kanun ve Yönetmelikte belirtilen ilan koşullarının yerine getirilmesi devir için tek başına yeterli değildir. Mutlak anlamda, hesap sahibi olan davacıya iadeli taahhütlü mektupla tebligat yapılması zorunludur. Kanun ve yönetmelikte belirtilen koşullar; sıkı şekil şartları olup, hepsinin birlikte yerine getirilmesi ve tamamlanması zorunludur. Aksi halde, hesabın devri usulsüz olarak gerçekleşeceğinden bankaların (somut olay bakıımından ….) hukuken sorumluluğu devam edecektir.
Konuya ilişkin güncel yargı uygulamasına bakıldığında:
*Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1187 Esas, 2021/468 Karar sayılı ilamında;
“…davalı … aleyhine açılan davada yerleşik uygulama gereği davalının husumeti bulunmadığı bu nedenle davalı … yönünden reddi gerektiği, davalı banka yönünden ise bankaların mevduat sahiplerine karşı zaman aşımı defini ileri sürebilmeleri için kanundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiş olmalarının ön şart olduğu, bankaların zamanaşımı süresinin dolmasına 3 ay kala mevduat emanet ve alacaklardan 40 milyon liranın üzerinde bulunanlar ile kıymeti bilinemeyen emanetlerin hak sahiplerine hesabın zaman aşımına uğrayacağı hususunda taahhütlü mektupla uyarmak zorunda oldukları, bankanın mevduatı …’ye devretmeden önce mevduat sahibine muhakkak iadeli taahhütlü bir yazı göndermesi ve bu yazının muhataba tebliğ edilmesinin gerektiği, uyarı yazısının mevduat sahibine tebliğ edilememesi halinde bankanın sorumluluktan kurtulamayacağı, bankanın …’ye devir tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte mevduat tutarını davacıya ödemekle yükümlü olacağı…”
*Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/11921 Esas, 2018/3880 Karar sayılı ilamında;
“…6333 sayılı resmi gazetede yayınlanan mevduat ve katılım fonunun kabulüne, çekilmesine ve zaman aşımına uğrayan mevduat katılım fonu, emanet ve alacaklara ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin zamanaşımına uğrayan mevduatın fona devir edilmesi için sıkı şekil koşullarını düzenlediğini, davalı banka tarafından davacıya iadeli taahhütlü mektup gönderilmesine rağmen adresteki 8. Sokağın bulunmaması nedeniyle iade edildiği, davacının adres kayıt sisteminde yeni adresi bulunmasına rağmen bu adrese tebligat yapılmadan yönetmeliğin diğer hükümleri yerine getirilmek suretiyle davacıya ait toplam 29.938,49 TL’nin 22/05/2012 tarihinde diğer davalı …’na devredildiği, yönetmeliğin sıkı şekil şartlarını içermesi, bu şekil şartlarının tamamının özellikle iadeli taahhütlü mektupla davacının banka tarafından uyarılması koşulunun yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 29.938,49 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı … Bank A.Ş. vekili ve davalı … vekili temyiz etmiştir. … Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … Bank A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir….”
*İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk dairesi 2021/819 E., 2021/1056 Karar sayılı ilamında;
“….5411 sayılı kanunun 62. maddesinde, bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanların zamanaşımına tâbi olacağı, zamanaşımına uğrayan her türlü mevduatın hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben fona gelir kaydedileceği belirtilmiştir.
Davacının USD hesabındaki meblağın 01.11.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Zamanaşımına Uğrayan Mevduat Katılım Fonu Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 8. maddesine istinaden davalı banka tarafından …’nin T.C. Merkez Bankasındaki hesabına 31/12/2012 tarihinde devredilmiştir.
Davalı bankanın … Şubesi’nde davacının murisi adına 28/06/2002 tarihinde 4.072,57-USD meblağlı 1 ay vadeli mevduat hesabı açıldığı, davacının murisi …’nin 23/03/2006 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.İlgili yönetmeliğin 8. maddesinde bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca, hak sahiplerinin iadeli taahhütlü bir mektupla ve ilanla uyarılması koşuluna bağlı tutulmuştur. Bu bakımdan bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek ilan ve tebligatların yapılması koşuluna bağlıdır. (Yargıtay 11. HD. 11/01/2010 T. 2008/8695 E. 2010/154 K.)
Davalı banka tarafından davacının murisine gönderildiği belirtilen ileti tebliğ edilememiştir. Bankaca tebligatın yapılabilmesi için başkaca bir girişimde bulunulmadığı, davacıların murisinin mernis yerleşim yeri adresinin araştırılmadığı, Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligatın yapılmasına çalışılmadığı ve bu nedenle de hesap sahibinin ölü olduğunun tespit edilemediği anlaşıldığından davalı Bankanın tebligat koşulunu sağlamadığını kabul etmek gerekir….” şeklinde kararları mevcuttur.
Açıklanan yasal nedenler ve emsal yüksek mahkeme kararları nazara alındığında; davalı ….’ nin davacıya iadeli taahhütlü mektupla tebligat yapmadan mevduat alacağını …’ ye devir etmiş olması sebebiyle, devir işlemi kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olmadığından ve usulsüz intikal yapıldığından bankanın sorumluluğunun devam ettiği kanısına varılmıştır.
Davalı …’ nin husumet itirazına gelince; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62’inci maddesi uyarınca, “Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben Fona gelir kaydedilir.” denildiğinden davalı banka tarafından anılan yasa gereği …’ye devredilen mevduat için davacının ancak akidi olan davalı ….’ den bu tutarı isteyebileceği aşikardır. Bu nedenle, davacının …’ ye husumet yöneltemeyeceği gözardı edilerek bu davalının sorumluluğuna karar verilemeyecektir. Öte yandan, davalı … yönünden yapılan işlem, sadece idari yönden ve devirden ibaret olduğundan …’ nin herhangi bir tasarrufu bulunmayan işlem için ona karşı husumet yönetilmesi esasen mümkün değildir. Kaldı ki, …’ nin kendisine devredilen paranın usulüne uygun devredilip devredilmediği denetleme hakkı ya da kontrol etme yükümlülüğü de yasa ve yönetmelik gereği bulunmamaktadır. Bu bağlamda, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca davalı … yönünden açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. (Örnek kararlar için bakınız. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/11921 Esas, 2018/3880 Karar; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1187 Esas, 2021/468 Karar; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013/15536 Esas, 2014/4141; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2007/4422 Esas, 2008/6206 Karar; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/718 Esas, 2015/4921 Karar).
Nihayetinde; davacı …’ nun davalı …. nezdinde bulunan vadeli mevduat hesabının 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 62. maddesi ve Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zaman Aşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8. maddesi hükümleri uyarınca, davacıya iadeli taahhütlü mektupla tebligat yapılmadan usulsüz şekilde …’ ye devredildiği anlaşıldığından davalı … Bankasının vadeli mevduat hesabı için davacıya karşı yasal sorumluluğunun devam ettiği, vadeli mevduat hesabının 17/06/2014 tarihinde …’ ye devir edildiği, mevduat alacağına bu alacağın …’ ye devir tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği (Y. 11. HD. 2013/11472 E., 2014/1010 K.), bu kapsamda emekli banka müdürü – bankacı bilirkişi … tarafından dosyaya sunulan 18/08/2017 tarihli bilirkişi raporunun hem bilimsel tespit ve değerlendirmeler hem de asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden yapılan alacak hesabının doğru bir şekilde takdir ve tayin edilmesi karşısında denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davalı …. yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden yukarıda kapsamlı şekilde değinilen gerekçe doğrultusunda husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davalı …’nin … 23. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında ve bu davalı yönünden aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşıldığından asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davalı … yönünden açılan davanın husumet yokluğundan REDDİNE,
4-Kabul edilen dava değeri (12.204,96-TL) üzerinden alınması gereken 833,72-TL harçtan başlangıçta peşin alınan 208,44-TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 625,28-TL harcın davalı ….’ den alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 208,44-TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 174,30-TL, bilirkişi ücreti 500,00-TL olmak üzere toplam 882,74-TL yargılama giderinin davalı ….’ den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille tensil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı ….’ den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı … yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2. ve 13/1. maddeleri uyarınca belirlenen 1.830,74 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ ye VERİLMESİNE,
9-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)