Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. 2021/835 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/686 Esas
KARAR NO : 2021/835

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2021
KARAR TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından başlatılan icra takibine konu edilen 30/05/2019 vade tarihli, 8.100,00-TL değerinde senedi çocuğunun eğitimi için imzaladığını, senet karşılığını 4 adet makbuz karşılığında ödemesini yaptığını, senetteki ödemenin bir kısmının da Devlet teşvikiyle karşılandığını, ödemelerini yaptıktan sonra davalının senedi iade etmediğini, daha sonra senedin kayıp olduğunu, bulunamadığını beyan ederek senedi vermediğini, şimdi ise senet ödenmemiş gibi hakkında icra takibi başlattığını, icra takibine konu edilen senedin ödendiğini, ödemeleri yaptığına dair dekontlarının bulunduğunu, davalının haksız yere zenginleşme amacı ile ödenmiş bir borcu ikinci kez tahsili yoluna gittiğini belirterek, dava sonuçlanıncaya kadar mağduriyetinin önlenmesi bakımından icra takibinin tedbiren durdurulmasına, takibe konu senet karşılığının tarafınca ödemesi yapıldığının ve borçlu olmadığının tespitine, takibe yapılan itirazın kabulüne, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan işbu davanın, niteliği gereği icra takibine ilişkin itiraz olduğundan İcra Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan davanın görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının, müvekkili kuruma olan bono kaynaklı borcunu ödemediği için davaya konu icra takibinin açıldığını, davacının, dava dilekçesinde borcu sona erdiren bir edimini belgelemediğini, kambiyo senetlerine ilişkin haciz takiplerinde itiraz edilecek hususların yasayla sabit olduğunu, borca itiraz hususunda şayet varsa davacının elindeki ödeme belgelerinin sunulması gerektiğini, davacının bu yönde bir belge sunmasının söz konusu olmadığını, imzaya itiraz noktasında ise davacının zaten bir talebinin olmadığını, Yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca zaten bir bono üzerindeki imzanın geçerli olmasının kambiyo senedi vasfını taşımak için yeterli olduğunu, bu itibarla kambiyo senedinden kaynaklı bir borca ilişkin icra takibinin sona ermesi yönünde karar verilmesini gerektirecek hiçbir hususun olmadığını, davacının ödeme iddiasına dayanak belgenin, senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu hususunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiğini, İİK’nun 169/a maddesi uyarınca belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğunu, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gerektiğini, takip dayanağı senedin vade ve tanzim tarihleriyle miktarını gösteren yazılı bir belgenin davacı tarafça sunulmadığı için yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedine dayalı takip sonrası menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava dilekçesindeki tedbir talebi, mahkememizin gerekçeli ara kararıyla İİK md 72/3 kapsamında %15 teminat karşılığı kabul edilmiştir.
Dava dilekçesinde takip dayanağı bononun, davacının çocuğunun davalının işlettiği okulda gördüğü eğitim ücreti nedeniyle imzalanarak davalıya verildiği ileri sürülmüş, … isimli çocuğunun 4 adet okul taksidinin ödendiğine dair davalı şirketin verdiği tahsilat makbuzları dava dilekçesine eklenmiş, bakiyesinin ise Devlet teşvikiyle ödendiği ileri sürülmüştür.
Takip dayanağı bono üzerinde bedel kaydı bulunmamaktadır. Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde de bononun ihdas nedenine ilişkin bir bilgi verilmemiş, davacının oğlunun okul eğitim ücretini teminen bononun verildiğine dair iddianın doğru olmadığı beyan edilmediği gibi, eğitim hizmeti alım-satım sözleşmesi dışında başka bir akdi ilişki nedeniyle verildiği de ileri sürülmemiştir.
Davacının Uyap’tan dosyaya alınan aile nüfus kaydına göre eğitim yaşında … isimli oğlu bulunduğu, ayrıca davacının celbedilen vergi dairesi mükellefiyet kaydına göre, 02/2018 tarihine kadar bilanço usulünde defter tutan tacir olarak vergi mükellefiyeti bulunduğu, işi bu tarihte terk ettiği, işi terk sonrası ve takip dayanağı bononun keşide tarihi itibariyle hiçbir ticari veya esnaf sınırlarında kalan bir işletme faaliyeti-vergi mükellefiyeti bulunmadığı, dolayısıyla taraflar arasında ticari ilişki bulunduğundan sözedilemeyeceği, davacının davalı özel okul işleten şirketin hizmetinden yararlanan tüketici konumunda olduğu, takip ve dava konusu bononun da tüketici bonosu niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır.
6502 sayılı Kanunun 73 maddesi gereği bir tarafın ticari veya mesleki amaçla hareket etmeyen tüketici konumunda olduğu yargılamada, tüketici senetlerine ilişkin anılan Kanunda yer alan özel hükümlerin uygulanması gerektiği ve tüketici mahkemeleri görevli olduğundan, görev konusu dava şartı ve mahkemece her aşamada re’sen gözetilmesi gereken husus olmakla, basit yargılama usulüne tabi davada görev yönünden dosya üzerinden karar verilebileceği gözetilerek, HMK md 114/1-c ve 115/2 gereği davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Nitekim emsal Yargıtay 3.HD 2020/4163 E 2020/7055 K sayılı, 2017/3944 E 2018/9373 K sayılı, İstanbul BAM 6. HD 2020/867 E 2020/2038 K sayılı, 2021/1651 E 2021/1936 K sayılı, İstanbul BAM 12 HD 2020/1108 E 2021/1074 K sayılı içtihatları da aynı yöndedir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.02/12/2021

Katip …

Hakim …