Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/666 E. 2023/390 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/666 Esas
KARAR NO : 2023/390

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/10/2021
KARAR TARİHİ : 02/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … tarafından davalı …’e satışı yapılan ürünlere ilişkin faturalar düzenlendiğini ancak bedellerinin ödenmemiş olduğunu, fatura bedelleri ile işlemiş faizlerinin tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun ise “alacağın tamamına ve tüm ferilerine” haksız şekilde itiraz ettiğini, esasen davalının, sırf alacağın tahsilini geciktirmek, sürüncemede bırakmak, haciz baskısından bir süreliğine de olsa kurtulmak amacıyla itirazda bulunduğunu, faturaların e-Fatura şeklinde düzenlenmiş olduğunu, davalı tarafça süresinde bunlara karşı itiraz edilmediğini ve aynı zamanda iade de edilmediğini, fatura tutarları ve içerikleri … tarafından kabul edildiğini, itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu, takibin devamına, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı/alacaklı taraf … 11. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, yasaya aykırı şekilde tanzim edilen icra takibine süresi içerisinde yetkiye ve borca itirazlarını sunduklarını, müvekkili şirketin adresi, ‘‘…’’ adresi olduğunu, ilamsız takiplerde genel yetki kuralı gereğince … 11. İcra Müdürlüğü yetkisiz olduğunu, yetkili İcra Müdürlüğünün, Kütahya Nöbetçi İcra Müdürlüğü olduğunu, davacı/alacaklının başlatmış olduğu icra takibi miktarı 92.733,13-TL olduğunu, ancak icra dairesine sunulan itirazlarında da belirttikleri üzere; alacaklı tarafça borcun dayanağı olarak tarih ve sıra kaydı adı altında bir kısım bilgiler gösterildiğini, takip talebinden de anlaşılacağı üzere takip dayanağının belirsiz olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket muhasebe kayıtları ve ticari defterleri incelendiğinde müvekkili şirketin, davacı/alacaklı tarafa borcu bulunmadığını, yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın yetkili … Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, haksız açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 11. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 11.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 85.312,71 TL fatura alacağı, 7.420,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 92.733,13 TL olduğu, için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi içeriğindeki yetki itirazı uyarınca yapılan değerlendirmede davanın para alacağına yönelik olduğu bu haliyle HMK ilgili maddeleri ve TBK m.89 uyarınca İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu gözetilerek yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur”.(Yargıtay 15. 2017/23 2018/2735K.sayılı ilamı
Davalının ticari defterlerinin incelenmesine yönelik dosyanın bilirkişi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 18/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen faturaların davalı ticari defterlerinde kayıt altına alındığı ve BA formunda bildirildiği, dava konusu faturalara ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “davalının ticari defterlerinde kayıtlı borç bakımından defterleri kendi aleyhinde delil olacaktır. 6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini, bir başka deyişle faturalar içeriği hizmetin teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır.”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-823E.2019/553K.sayılı ilamı)
Davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için osyanın bilirkişi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 30/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “İcra takibine dayanak olarak gösterilen faturaların usulüne uygun olarak davalıyı borçlandıracak şekilde davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, Davacı defterlerinde icra takibine dayanak olarak gösterilen faturalara karşılık gelen herhangi bir tahsilat kaydının bulunmadığı, Davacı defterlerinde icra takibinde talep edilmiş olan işlemiş faize ilişkin herhangi bir muhasebe kaydının bulunmadığı, tespit edilmiştir.
Bu haliyle davacı şirketin usulüne uygun olarak tutulmuş olan ticari defterlerinde takibe dayanak olarak gösterdiği faturalar nedeniyle takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 85.312,71 TL tutarında alacaklı durumda gözüktüğü, talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda davalı defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunun, davacının takibe konu ettiği faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğunun, faturaların vergi dairesine bildirildiğinin, fatura bedellerinin ödenmediğinin belirtildiği, davacının takibe konu ettiği faturaların davalı tarafça benimsenerek defterlere kaydedilmiş olması ve vergi dairesine bildirilmiş olması ve de davalı tarafça davanın gelinen bu aşamasına kadar dahi fatura içeriklerine yönelik itirazda bulunulmaması nedenleriyle faturaların kesinleşmiş olduğu, taraf defterlerine ve dosya kapsamına göre takibe konu faturalara mahsuben davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı, bu sebeplerle davacının takibe konu ettiği fatura bedellerini davalıdan talep edebileceği, kanaati ile davanın asıl alacak talebi yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin ayrıca değerlendirme yapmak gerekir. Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının fatura tarihlerinden itibaren işlemiş faiz talep edemeyeceği ancak 27/12/2019 tarihli ihtarnameye dayalı olarak işlemiş faiz talep edebileceği, kanaatine varılmış ise de dava dilekçesinde ihtarname deliline dayanılmadığı ve deliller kısmında da bu yönde bir delilin dava dilekçesi ekinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde fatura tarihlerinden başlayarak faiz hesaplaması talep edilmiş ise de, bu itiraza dahi itibar edilmemiştir. Kesin vadeli akitlerde ifa kararlaştırılan tarihte veya zaman içinde gerçekleştirilmezse ihtara ve süre tayinine artık gerek görülmez. Vadenin gelmesi alacağı muaccel hale getirir ve borçlu ifa ile mükellef olur. 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi hükmü gereğince bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının usulüne uygun temerrüt ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir. Somut olayda, TBK’nın 117. maddesinin ikinci fıkrasındaki haller söz konusu değildir. Zira fatura içeriğindeki son ödeme tarihi taraflarca birlikte kararlaştırılmamış yalnızca davacı tarafça belirlenmiştir. Kesin vade bulunmadığı gibi davacı tarafından usulüne uygun ihtarla talep edilmek suretiyle davalı borçlu temerrüde de düşürülmemiştir. Fatura üzerindeki son ödeme tarihleri ibareleri usulüne uygun temerrüdün kabulü için yeterli görülmemiş ve davalının takipten önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği ve somut olayda TTK’nın 1530. maddesi, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğundan uygulanabilir olmadığı gibi taraflarca da ileri sürülmediği dikkate alınarak; nihayetinde faturaya itiraz edilmemesinin, fatura içeriğindeki miktar ve bedel yönünden etkili olacağı, davacı tarafça tek taraflı olarak faturada son ödeme tarihinin belirtilmiş olmasının davalıyı temerrüde düşürmeyeceği, yazılı sözleşme de bulunmadığından faturaya dayalı işbu alacak yönünden temerrüt ihtarı gerektiği kanaatine varılmakla işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. (Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi 2019/1975 Esas, 2021/2493 Karar sayılı ilamı)
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu cari hesap alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla dava konusu edilen ve hükmedilen alacağın %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalının … 11. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 85.312,71 TL asıl alacak yönünden takip sonrası asıl alacağa talep edilen üst sınır faiz oranını aşmayacak şekilde avans faizi işletilmek suretiyle devamına, işlemiş faize ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak olan 85.312,71 TL nin %20 si oranından icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (85.312,71-TL) üzerinden alınması gereken 5.827,71 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.119,99 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 4.707,72 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 1.119,99 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.179,29 TL harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 189,50 TL posta, tebligat, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.439,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.244,09 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 13.650,03- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 7.420,42-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin,
a)Kabul edilen dava oranına isabet eden 1.214,26 TL davalıdan,
b)Kalan davanın ret oranına isabet eden 105,74 TL davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
10-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, e-duruşma ile katılan davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/05/2023

Katip

Hakim