Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/637 E. 2022/199 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/637 Esas
KARAR NO : 2022/199

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/07/2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı …’ nun sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı araç, … istikametinden … istikametine seyri sırasında KM 42+900 geldiğinde müvekkili …’ in sev ve idaresindeki … plakalı aracın izleme şeridine tecavüz etmesi nedeniyle araçların karşılıklı çarpışması sonucu ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, …plakalı araç sürücüsü …’ nun kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, trafik kazasında müvekkili …’ e ait … plakalı aracın maddi hasara uğraması nedeniyle 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) 5.000 TL’nin 17.07.2006 tarihinden itibaren işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılara ödetilmesini, trafik kazası dolayısıyla müvekkili …’in bedensel zarara uğraması nedeniyle, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) şimdilik, meslekte kazanma gücü kaybı, sürekli maluliyet tazminatı olarak 500 TL, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 250 TL, bakım ve tedavi gideri olarak 250 TL olmak üzere toplam 1000 TL maddi tazminatın kazanın olduğu 17.07.2006 tarihinden itibaren işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılara ödetilmesine, müvekkili … için 30.000 TL manevi tazminatın, 17.07.2006 tarihinden itibaren işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılara ödetilmesini, müvekkili … için 20.000 TL manevi tazminatın, 17.07.2006 tarihinden itibaren işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılara ödetilmesini, davalının taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik kazası, …’da meydana geldiğini, dava dilekçesinden ve dosyada mübrez vekaletnamelerden de anlaşılacağı üzere müvekkil davalı …’nun ikametgahı … olduğunu, davacılar …’in ve …’in ikametgahları ise … olduğunu, işbu dava açısından Mahkemenin yetkisiz olduğunu, … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, iddia ettiğimiz gerekçelerle 17.08.2021 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile İstanbul Arabuluculuk Bürosunun yetkisizliğine karar vererek, arabuluculuk dosyasını …’a gönderdiğini, davanın, müvekkilin ikametgahının bulunduğu … ilçesinin yargı çevresi olarak bağlı bulunduğu … Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinde açılması gerekirken, yetkisiz olarak Mahkemenizde açılması HMK’nın yetkiye ilişkin düzenlemelerine aykırı olduğunu, yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın yetkili ve görevli … Asliye (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini dava dilekçesinden ve gerekse ekte sunmuş olduğumuz belgelerden de anlaşılacağı üzere, mezkur trafik kazası 17.07.2006 tarihinde meydana gelmiştir. Alacağın varlığını kabul etmemekle birlikte, davacıların taleplerinin tamamı zamanaşımına uğradığını, zamanaşımına uğraması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, müvekkili …, 17.07.2006 tarihinde, … yolu 43. Km’sinde …’tan … ilçesi yönüne giderken, karşı istikametten gelen davacı …’in kullandığı trafik ile çarpışması neticesinde trafik kazası meydana gelmiş, kaza neticesinde müvekkil … ile kızı … yaralanmış; eşi …ile oğlu … vefat ettiğini, Kaza sonrasında, müvekkilin yakınları ve müvekkilin aracının sigortasını yapan şirket tarafından …’in traktörünün hasarları ödenmiştir. Ancak …’in kazada ciddi bir yaralanması olmadığı için kendisi tarafından herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Hattı zatında kaza neticesinde herhangi bir yaralanması da olmamıştır. Dolayısıyla kazadan dolayı %10 oranında malul kaldığına ilişkin iddialar gerçeği yansıtmadığı gibi, tarafımızdan kabulü de mümkün değildir. Kaldı ki, davacı …, maddi zararı ile ilgili somut bir veri de ortaya koyamamıştır. Davacı …’in herhangi bir maluliyeti olmadığı için de maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, davacılardan …, eşi …’in kazada yaralanmasından dolayı manevi zarara uğradığını iddia ederek 20.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Borçlar Kanunununa göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan cismani zarara uğrayan kişiye ait olduğunu, meydana gelen kazada, davacılardan … tamamen kusurludur. Müvekkil …’nun hiçbir kusuru yoktur. Bu yönü ile de davanın reddine karar verilmesini, müvekkili …, mezkur kazada eşini ve oğlunu kaybetmiştir. Kaza 2006 yılında meydana gelmiş ve kazanın üzerinden 15 yıldan fazla bir zaman geçmiştir. Müvekkil kazanın üzüntüsünü unutmuşken, davacılar tarafından işbu dava ikame edilerek, müvekkilin üzüntüsü yeniden alevlendirilmiştir. Bu sebeple müvekkil, ciddi manada manevi üzüntü içerisine girdiğini, kabul etmemekle birlikte, bir an için meydana gelen trafik kazasında müvekkilin kusurlu olduğu düşünülse bile, istenilen manevi tazminat miktarları fahiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumu, fiilin ağırlığı ve davacıların işgal ettiği makam dikkate alınırsa istenilen manevi tazminat miktarı oldukça fazla olduğunu, manevi tazminat zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, davanın reddine karar verilmesini, alacakların varlığını kabul etmemekle birlikte, alacakların zamanaşımına uğraması sebebiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddini, davacılar tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilen davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … manevi tazminat taleplerinden sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafça talep edilmekte olunan manevi tazminat talepleri zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi teminat kapsamına dahil olmayıp işbu taleplerden müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu doğmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında başvuran yanın hukuki yararı bulunmadığını, dava açıldığı tarihte maddi tazminata ilişkin alacak kalemlerinin miktarı yahut değeri tam ve kesin olarak tespit edilebilir olduğundan başvurunun usulden reddi gerektiğini, davacı tarafından talep edilmekte olan bakıcı gideri – geçici iş göremezliğe ilişkin tazminat talepleri şubat 2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin 6111 sayılı kanun’un 59’uncu maddesi ile sosyal güvenlik kurumu’nun sorumluluğu altında olduğunu, söz konusu giderlerin müvekkilinden talebi husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, bakıcı giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile son bulmuş bulunmadığını, davanın açıldığı 27.09.2021 tarihinde dava zamanaşımına uğradığını, müvekkili …’nun sorumluluğuna isabet eden tazminat miktarına ilişkin hesaplamanın yapılması için söz konusu dosyada kusura ve maluliyete ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmasını, başvuruyu kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat hesaplamasının zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartlarına göre yapılması gerekmediğnii, Anayasa Mahkemesi’nin E. 2019/40, K.2020/40 sayılı ve 09/10/2020 tarihinde yürürlüğe giren ve Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92. maddelerinde ZMMS genel şartlarına atıf yapan ibarelerinin iptaline ilişkin kararı nedeniyle %1.8 teknik faiz kullanılarak tazminat hesabı yapılmasının mümkün olmayacağı görüşü hatalı olduğunu açıklanan nedenlerle zamanaşımı itirazımızın kabulü ile davanın reddini, her halükarda trafik sigortası kuvertürü dışında kalan kazanç kaybı talebinin reddini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, trafik kazasından kaynaklı tazminat talebi istemine ilişkindir.
Mahkememizce davaya konu aracın ZMMS poliçesi, hasar dosyası, soruşturma dosyası, ceza dava dosyası, kaza nedeniyle davacının SGK’ dan rücuya tabi ödeme alıp almadığına ilişkin araştırma yazıları, davacının sosyal ve ekonomik durum araştırması, kaza sebebiyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere ilişkin tüm kayıtlar eksiksiz olarak dava dosyasına celp edilmiş, incelenmiştir.
Davalı vekillerince ayrı ayrı süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; KTK m.109/2, TCK m.89 ve kaza tarihi dikkate alınarak davanın öncelikle zaman aşımın itirazları doğrultusunda reddini talep ederek, davanın cismani zarara dayalı olarak trafik kazası nedeniyle maluliyet zararının tazmini amacıyla açıldığı, davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibariyle kaza tarihi dikkate alındığında dava zaman aşımı süresi dolduğundan cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunduğu görülmüştür. Bu nedenle dosyanın öncelikle zamanşaımı yönünden incelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık, zaman aşımı süresi ile zaman aşımı süresinin dava tarihi itibari ile dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, trafik kazası hukuki niteliği itibari ile haksız fiildir. Davaya konu trafik kazası 17/07/2006 tarihinde gerçekleşmiştir. Kazanın vuku bulduğu tarih itibari ile 818 s. Borçlar Kanunu yürürlüktedir. 818 s. Borçlar Kanunun 60.maddesi haksız fiilden doğan davalarda, genel zaman aşımı süresini, zararın ve failin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl, her halükarda haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl olarak düzenlenmiştir. Ne var ki, tehlike sorumluluklarına ilişkin olarak zaman aşımı süresi hakkında özel bir kanun hükmü mevcut ise 818 s. BK’ nın 60.maddesindeki genel zaman aşımı süresi uygulanmayacaktır. Gerçekten de, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 109.maddesinde motorlu araç kazalarından doğan davalara ilişkin özel bir zaman aşımı süresi öngörülmüştür. Buna göre, “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı Kanunun 109/2 maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu halde, somut olaya KTK’ nın 109.maddesindeki zaman aşımı sürelerinin uygulanması gerektiği konusunda duraksama yoktur.
Hemen belirtmek gerekir ki, doktrinde, KTK’nın 109/1.maddesi ile KTK’nın 109/2.maddesi, aynı maddenin fıkraları olarak teselsül ettirildiği halde, 1.fıkranın olağan zaman aşımı süresini, 2.fıkranın olağan üstü (ceza) zaman aşımı süresini düzenlediği, olağan üstü zaman aşımı (ceza zaman aşımı) süresinin uygulandığı durumlarda artık 1.fıkrada yer alan olağan zaman aşımı sürelerinin uygulamayacağını, yani söz konusu fıkraların birbirlerinden bağımsız olarak ve farklı ihtimallere binaen kanunlaştırıldığını belirtmektedir.
Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/4267 Esas, 2020/4284 Karar sayılı ilamında: “…Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 31.12.2007 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı yaralanmıştır.
Mahkemece eylem için 2918 Sayılı Yasanın 109/4.maddesinde ön görülen iki yıllık süresinin geçmiş olduğu gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. Somut olayda davaya konu kaza; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde gerçekleşmiş olup buna göre eylem için Türk Ceza Kanununda öngörülen ceza zamanaşımı süresinin dikkate alınarak dava tarihi olan 22.05.2014 tarihinde zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı tartışılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Bu itibarla, somut olayda, kaza 17/07/2006 tarihinde gerçekleşmiş olup, trafik kazası aynı zamanda davacı …’in yaralanmasına, bir kısım dava dışı kişilerin ölümüne sebebiyet verecek şekilde cereyan ettiğinden cezayı gerektiren bir fiilden doğduğu, davaya konu trafik kazası hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyası ile Taksirle Birden Fazla Kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına Neden Olma suçundan tahkikat yürütüldüğü ve 2006/1040 Karar sayısı ile 22/08/2006 tarihinde kovuşturma yapılması yer olmadığı kararı verildiği, işbu soruşturma dosyasının kül halinde dava dosyamız içerisinde Uyap sisteminde taralı olduğu görülmektedir. Uzayan ceza zamanaşımı olgusu hakkında benzer mahiyetteki bir olayın tahlilinde zamanaşımı süresinin sigorta şirketleri açısından da geçerli olduğu ve zamanaşımı defi halinde mahkemece uzayan zamanaşımı sürelerinin incelenmesi gerektiği hakkında .. Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2021/1177 Esas, 2021/1273 Karar sayılı ilamında; “…2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir…” şeklindeki değerlendirmeleri somut olayımız açısından da geçerli görünmektedir.
Davacıların yaralandıkları trafik kazası hakkıında yürütülen soruşturmanın 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 85.maddesinin 2.fıkrası uyarınca taksirle birden fazla kişinin ölümü ile yaralanmasına neden olmasına suçundan yürütüldüğü bu halde TCK’ nın 66/1-d maddesi gereğince somut olayda uygulanması gereken zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğu, kaza tarihine göre 15 yıllık zaman aşımı süresinin 17/07/2021 tarihinde dolduğu, davanın ise bu tarihten daha sonra 27/09/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Bu halde, davacının dava öncesinden de arabuluculuğa başvuru tarihinin de yine zaman aşımının dolduğu tarihten sonra 26/08/2021 tarihi olduğu görülmekle, olağan üstü ceza zaman aşımı süresi uyarınca davanın zaman aşımına uğradığı açıktır. Davalılarca ayrı ayrı süresinde zamanaşımı definde bulunulduğu, kaza tarihi itibariyle zarar ve tazminat yükümlüsü bilindiğinden zaman aşımı süresinin başlaması gerektiği, dolayısıyla dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresi dolduğundan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacıların davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 191,27 TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 110,57 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacılara veya vekiline İADESİNE.
3-Davacılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar tarafından yatırılan herhangi bir yargılama gideri olmadığı için bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı …’in maddi tazminat talebi yönünden Davalılar … ve … yargılama sırasında kendilerini birer vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2, 10/4 maddeleri uyarınca red sebebinin ortak olması da nazara alınarak belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6- Davacı …’in manevi tazminat talebi yönünden Davalılar … ve … yargılama sırasında kendilerini birer vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2, 10/4 maddeleri uyarınca red sebebinin ortak olması da nazara alınarak belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalılara VERİLMESİNE,
7- Davacı …’in manevi tazminat talebi yönünden Davalılar … ve … yargılama sırasında kendilerini birer vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2, 10/4 maddeleri uyarınca red sebebinin ortak olması da nazara alınarak belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacılardan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, E-duruşma ile katılan davacılar vekili ile e duruşma ile katılan davalı gerçek kişi vekilinin ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/03/2022

Katip

Hakim