Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/620 E. 2023/431 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2021/620
KARAR NO : 2023/431

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan – Bayilik – Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2021
KARAR TARİHİ : 15/05/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen İTİRAZIN İPTALİ davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında 06.01.2017 tarihinde Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalı …’ın da sözleşmeye kefil olduğunu, sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından davalı şirkete, belirli bir miktar iskonto uygulanmak suretiyle çeşitli ürünler satılmış ve çeşitli tarihlerde faturalar kesildiğini, TTK m.21 ile öngörülen 8 günlük itiraz süresi içerisinde söz konusu faturalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını (Emsal: Yargıtay 23. HD.nin 25.11.2014 tarih ve 2014/2171 E. 2014/7539 K.), herhangi bir ödeme de yapılmadığını, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla … 26. İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası üzerinden, 14.11.2017 tarihli, 8.012,87 TL tutarlı, 15.11.2017 tarihli, 5.472,37 TL tutarlı, 30.11.2017 tarihli, 18.395,27 TL tutarlı, 23.12.2017 tarihli, 5.131,35 TL tutarlı, 23.01.2018 tarihli, 11.210,01 TL tutarlı, 23.01.2018 tarihli, 8.127,89 TL tutarlı, 23.01.2018 tarihli, 11.210,01 TL tutarlı, 23.01.2018 tarihli, 22.420,00 TL tutarlı, 23.01.2018 tarihli, 13.591,82 TL tutarlı, 23.01.2018 tarihli, 11.210,01 TL tutarlı, 17.02.2018 tarihli, 10.656,51 TL tutarlı, 26.02.2018 tarihli, 35.872,00 TL tutarlı, 26.02.2018 tarihli, 12.705,86 TL tutarlı faturalar ve cari hesaplara dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu borcun tamamına, böyle bir borcun bulunmadığı gerekçesiyle haksız ve yersiz olarak itiraz edildiğini, Arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, diğer davalı …’ın da sözleşmenin “Satış ve Ödeme” başlıklı 5.2.2. maddesinde “…BAYİ’nin ödeme koşullarını yerine getirmemesi durumunda, kurumun (BAYİ’nin) bütün ortakları (kuruluş sözleşmesinde ve Ticaret Sicil Gazetesinde bulunan resmi ortaklar) BAYİ’nin borcuna karşılık şahsen ve müteselsilen kefildir. …’dan senetli veya senetsiz olarak borçlandığı ve borçlanacağı meblağın tamamına BAYİ adına BAYİ ortaklarının tümü şahsen ve BAYİ’nin borcu bitinceye kadar müteselsil kefil sıfatı ile ayrı ayrı sorumludur…” hükmü gereğince müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olduğunu belirterek, haksız ve yersiz olarak yapılan itirazın iptaline ve asıl alacak ile işlemiş faize takip tarihinden itibaren kamu bankalarınca bir yıllık uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle takibin her iki borçlu yönünden kaldığı yerden devamına, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; bayilik sözleşmesinden kaynaklı ticari mal satım ilişkisine dayalı fatura ve cari hesap borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Davacının … 26. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 27/02/2018 tarihinde, davalı aleyhine, dava dilekçesindeki dayanarak, 174.015,97.-TL asıl alacak, 1.501,49.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 175.517,45.-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, (…) ödeme emrinin borçlu/davalılara 26/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 02/05/2018 tarihinde hiçbir borcu olmadığını, borcun tamamına ve faize itiraz ettiğini belirterek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 20/09/2021 tarihinde 175.517,45.-TL toplam alacak üzerinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Borca İtiraz dilekçesi alacaklı tarafa tebliğ edilmediğinden davanın 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı tartışma konusu değildir. Davalı taraf da cevap dilekçesinde malların teslim edilmediğine ilişkin bir savunma getirmediğinden bu hususun da tartışma dışı olduğu kabul edilmiştir.
Davalı davaya cevap vermediğinden, taraflar arasında uzlaşılan bir nokta bulunmamaktadır.
Çözümlenmesi gereken sorun, davacının dava ve icra takibine konu ettiği fatura içeriğindeki malları davalıya teslim edip etmediği, teslim etmiş ise alacağının miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sundukları deliller, icra dosyası ile tüm dosya kapsamı ile beraber alınan bilirkişi raporları ve yapılan yargılama sonunda;
Taraf defterleri üzerinde inceleme yapmaya ihtiyaç bulunduğundan ve bu iş uzmanlık gerektirdiğinden, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Taraflar arasında 06.01.2017 tarihli, ticari satım temelinde “Bayilik Sözleşmesi” imzalanmıştır.
Davacının ibraz ettiği defter ve belgeler incelendiğinde, 2017-2018 yılı ticari defterlerinin TTK.nun 64/3.maddesi gereğince açılış/kapanış tasdiklerinin yapıldığı, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiş, bu nedenle defterlerin sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu kabul edilmiştir.
Dava dilekçesinde belirtilen fatura tarihleri, miktarlarına nazaran, icra takibine ve dava dilekçesine ekli fatura fotokopileri ile karşılaştırıldığında birbirlerini tutmamaktadır. Örneğin, ödenmeyen 14.11.2017 tarihli, 8.012,87 TL tutarlı faturadan bahsedilmesine rağmen, bu miktardaki fatura tarihinin 14.08.2017 olduğu görülmektedir. Bu nedenle inceleme, takip dosyasında bulunan faturalar üzerinden yapılmıştır. Dava dilekçesinde fatura tarihleri yönünden maddi bir hata yapıldığı kabul edilmiştir.
Dava ve icra takibine konu;
*14.08.2017 tarihli, … nolu 8.012,87 TL tutarlı,
*15.08.2017 tarihli, … nolu 5.472,37 TL tutarlı,
*22.08.2017 tarihli, … nolu 5.131,35 TL tutarlı,
*30.08.2017 tarihli, … nolu18.395,27 TL tutarlı,
*23.10.2017 tarihli, … nolu 11.210,01 TL tutarlı,
*23.10.2017 tarihli, … nolu 8.127,89 TL tutarlı,
*23.10.2017 tarihli, … nolu 11.210,01 TL tutarlı,
*23.10.2017 tarihli, … nolu 22.420,00 TL tutarlı,
*23.10.2017 tarihli, … nolu 13.591,82 TL tutarlı,
*26.10.2017 tarihli, … nolu 35.872,00 TL tutarlı,
*17.11.2017 tarihli, … nolu 10.656,51 TL tutarlı,
*28.11.2017 tarihli,… nolu 12.705,86 TL tutarlı,
toplam 12 adet faturanın davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının defter kayıtlarında bu faturalı alacak toplam tutarının 162.805,96.-TL olduğu tespit edilmiştir.
Yine bilirkişi tarafından 23.10.2017 tarih … nolu 11.210,01 TL tutarlı fatura mükerrer olarak defterlere kaydedildiği, bu mükerrer fatura ile birlikte 13 adet faturanın icra takibine konulduğu tespit edilmiştir. Gerçekten de İcra takibine dayanak 13 adet fatura fotokopileri incelendiğinde bu faturanın iki kez konulduğu, ikisinde de irsaliye numarasının aynı (527904) olduğu, takip talebi ve ödeme emrinde de aynı fatura miktarının iki kez yazılı olduğu görülmüştür. Bu nedenle mükerrer fatura, yukarıdaki hesaplamada dikkate alınmamış, davacının davalıdan faturalı alacak toplam tutarının 162.805,96.-TL olduğu kabul edilmiştir. Zira davalı, defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.
6100 sayılı HMK.nun Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222.maddesi gereğince; Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Tacir Olmanın Hükümleri” başlıklı 18.maddesi gereğince her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.
Davacı her ne kadar icra takibinde işlemiş faiz de talep etmekte ise de davalının TTK.nun 18/3 ve TBK.nun 117.maddeleri doğrultusunda temerrüde düşürüldüğüne dair bir belge ibraz edilmediğinden işlemiş faiz talebi kabul edilmemiştir.
Davalı …’ın kefaleti yönünden ise;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Şekil” başlıklı 583.maddesi gereğince; Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
Oysa sözleşme imzalandığında, davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan davalının, şirket kaşesi üzerine, şirketi temsilen imza attıktan sonra, çıplak gözle de fark edileceği üzere aynı imzayı, sözleşmenin sonundaki bir tabloya da attığı, bu tabloda ayrı bir imza almanın nedeninin anlaşılamadığı, zira bu kısımda müteselsil kefil veya müşterek borçlu gibi ifadelerin olmadığı gibi (böyle kabul edilse dahi) kefil olanan miktarın da belli olmadığı anlaşılmaktadır. Yasada öngörülen şartların oluşmadığı anlaşıldığından bu davalı hakkındaki davanın reddi gerekmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davacı kayıtlarına göre taraflar arasında ticari ilişki olduğu, davacının usulüne uygun defter kayıtlarına göre davalıdan toplamda 162.805,96.-TL sözleşmeye dayalı olarak düzenlenen mal satış faturalardan kaynaklı bakiye alacağı göründüğü, davalının defter ve belgelerini ibraz etmediği anlaşıldığından davacının davalı şirketten 162.805,96.-TL alacaklı olduğu, diğer davalının ise bu borca kefil olduğu iddia edilmiş ise de, kefaletin yasal şartlarının yerine getirilmediğinden bu davalı hakkındaki davanın reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Davacının talebine konu alacak likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılan faturalara dayalı olduğundan, asıl alacak üzerinden davalı şirketin haksız itirazı nedeniyle takdiren % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
A)Davalı … hakkındaki davanın REDDİNE,
B)Davacının … 26. İcra Müdürlügünün … sayılı dosyası ile davalı/borçlu şirket aleyhine başlattığı icra takibine İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
Takibin 162.805,96-TL asıl alacak (işlemiş faiz çıkartılmak suretiyle) üzerinden takip tarihindeki koşullarla aynen DEVAMINA,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 2. Maddesine göre takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi UYGULANMASINA,
İcra takibine yapılan itiraz haksız olduğundan ve likit (belirlenebilir) hüküm altına alınan alacak (162.805,96-TL) üzerinden % 20 hesabıyla 32.561,19-TL İcra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
1-Alınması gereken karar ve ilam harcı 11.121,27-TL olup, peşin alınan 2.119,81-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.001,46‬-TL karar ve ilâm harcının DAVALILARDAN … ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 443,3‬0-TL, bilirkişi ücreti 2.000,00-TL toplamı 2.443,30-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 2.266,35-TL yargılama gideri ile ilk dava açma gideri (başvuru harcı, peşin harç toplamı) 2.179,11‬-TL’nin toplamı 4.445,46‬-TL yargılama giderinin DAVALILARDAN … ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan (kabul olan dava değeri üzerinden) 25.420,89-TL vekâlet ücretinin DAVALILARDAN … ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde DAVACIYA İADESİNE,
5-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul/red oranına göre 1.224,40-TL’sinin davalılardan…Şirketi’nden, 95,60-TL’sinin davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/05/2023

KATİP

HAKİM