Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/608 E. 2022/383 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/608 Esas
KARAR NO : 2022/383

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/12/2019

İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 2019/424 Esas 2020/298 Karar sayılı ve 16/06/2020 tarihli GÖREVSİZLİK kararının kesinleşmesi üzerine Mahkememizin 2021/116 Esas sırasına tevzi edilen İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, verilen Mahkememizin 11/03/2021 tarih ve 2021/116 Esas 2021/160 sayılı kararı Davalı vekili tarafından istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesinin 44. Hukuk Dairesi’nin 01/07/2021 tarih 2021/728 Esas 2021/769 sayılı kararı ile KALDIRILARAK gelmekle; mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesi ile özetle: Davalı borçlu şirket ile aralarında akdedilen 09/12/2010 tarihli alacağın temliki sulh ve ibra feragat sözleşmesindeki edimlerini yerine getirmediğinden dolayı tarafına ..10. İcra Müdürlüğü’nde … Esas numarası ile toplamda 61.838,89 TL bedelli icra takibi başlatıldığını ancak bu takibe borçlu vekili eli ile hem yetki hem de esasa ilişkin itiraz edildiğini, daha sonra talebi üzerine dosyanını yetkili … 20. İcra Müdürlüğü’ne gönderilerek… Esas numarasını aldığını ve borçluya yeniden ödeme emri gönderildiğini, davalının takibe karşı yapmış bulunduğu itirazın hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, zira borçlu ile aralarında akdedilen ve icra dosyasında bir sureti mevcut 09/12/2010 tarihli temlik sözleşmesine göre davalı şirketin 25/06/2014 tarihine kadar adına açılmış banka hesabına 4.948,00 TL para yatırdığını, bu tarihten sonra ise oyaladıklarını, davalı borçlunun 25/06/2014 tarihine kadar banka hesabına kısım kısım yatırmış olduğu 4.948,00 TL’nin zaten aralarındaki sözleşmenin kabulü niteliğinde olduğunu, itirazın haksız, mesnetsiz ve tamamen kötü niyete dayalı bir itiraz olup hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını belirterek itirazın iptaline, alacağının tespiti ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle: Dava şartı yokluğundan davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğunu ve davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, ticari davalarda arabulucuya başvurulmuş olmasının da dava şartı olduğunu, arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu alacağın hukuken henüz talep edilebilir olmadığını, dayanak sözleşmenin alacağın temliki değil borcun nakli niteliğinde olduğunun açık olduğunu, hal böyle iken dayanak sözleşmenin niteliği gereği borcu devralan yeni borçlunun eski borçlunun alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve defileri alacaklıya karşı ileri sürebileceğini, dava dışı Tas. Hal. … A.Ş.’nin tasfiye süreci devam ettiğini ve kar ve zarara hesabı sahiplerine tasfiye s ürecinde alacak isabet edip etmeyeceği ve edecekse bu alacağın miktarının ancak tasfiye sonucunda belli olacağını, borcun nakli yapıldığı zaman borç ne durumda ise yani borçlu/müvekkili kural olarak, o durumu ile borcu üstlenmiş olacağını, bu çerçevede borcun naklinin yapıldığı sözleşme sırasında borcun/alacağın muaccel olmadığını, sözleşmeye konu borcun tasfiyeye tabi olduğunu ve dolayısıyla alacağın muaccel olmadığını, tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibarıyla alacak muaccel hale gelmemiş olduğundan dava konusu alacağın takip ve dava tarihi itibarıyla talep edilebilir olmadığını belirterek dava açmadan önce zorunlu arabulucuya başvurmayan davacının davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine, dava niteliği itibariyle ticari dava olduğundan ve Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına dahil olduğundan işbu davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddine, haksız, mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ve zamansız ikame olunan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
“…İş bu dava dosyası, … 1. Tüketici Mahkemesinin 16/06/2020 tarih, … Esas ve…Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi olunmuştur.
Dava, … 20. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 09/12/2010 tarihli alacağın temliki sulh ve ibra feragat sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı Tasfiye Halinde …A.Ş. nezdindeki davacı hesabının davalı şirkete temlikine ilişkin sözleşmeye konu alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halinde … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacının tacir olmadığı da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/03/2019 tarih, 2017/2630 Esas 2019/328 Karar sayılı ilamı)
Bu kapsamda her ne kadar … 1. Tüketici Mahkemesi … Esas 2020/298 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasındaki ilişkinin ticari dava niteliğinde olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiş ise de taraflar arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olmadığı, davacının tacir olmadığı gibi mutlak ticari davalar arasında da yer almadığı, -davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu- anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2021/728 Esas 2021/769 Karar sayılı ilamında:
“… 6100 sayılı HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi.
Dava, taraflar arasında imzalanan alacağın temliki sözlemesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararına karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Uyuşmazlık konusu Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesinin temelinde, davacının dava dışı … A.Ş. nezdindeki kâr-zarar katılım akdi cari hesaptaki hakların davalı şirkete temliki bulunmaktadır.
6102 Sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakma görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ilâ f bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Bu durumda, TTK’nın 4-f maddesinde bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, aynı Kanun’un 5. maddesi hükmü gereğince, 01.07.2012 tarihinden sonra Ticaret Mahkemeleri görevli olacaktır ( Emsal Bkz. Yargıtay 19 HD, 03.04.2018 tarih, 2016/17275-2018/1741 E.K ve aynı Dairenin 17.03.2015 tarih, 2014/14945-2015/3693 E.K sayılı ilamları).
Bu hukuki tespitlere göre, davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Bu sebeplerle, istinaf başvurusu haklı bulunduğundan; 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir….” denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık konusu Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesinin temelinde, davacının dava dışı …A.Ş. nezdindeki kâr-zarar katılım akdi cari hesaptaki hakların davalı şirkete temliki üzerine, davalının üzerine düşen edim yükümlülüğünğ yerine getirmediğinden bahisle açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde huzurdaki davanın dava tarihinin 15/12/2019 olduğu, … 1. Tüketici Mahkemesince verilen görevsizlik kararına binaen mahkememize tevzi olduğu, mahkememizce 2021/116 E.sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu bahisle görevsizlik kararı verildiği, iş bu kararın istinaf incelemesi neticesinde İstanbul BAM 44. HD tarafından mahkememizin görevsizlik kararı kaldırılarak yukarıdaki esas numarasına kaydının yapıldığı görülmekle dosyanın incelenmesinde huzurdaki davanın itirazın iptali davası niteliğinde olduğu takip çıkışının 58.081,00-TL olduğu ve bu aşamaya kadar dava açarken yatırılması gerekli olan peşin harcın yatırılmadığı anlaşılmakla; -Dava dilekçesinde açıklanan ve yargılamaya konu edilen talep sonucuna göre davacı vekiline 991,88-TL yatırılması gereken harcı tamamlaması için bir sonraki celseye kadar kesin süre verilmiş, eksik harcın ikame edildiği anlaşılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Dosyanın incelenmesinde huzurdaki davanın dava tarihinin 15/12/2019 olduğu, … 1. Tüketici Mahkemesince verilen görevsizlik kararına binaen mahkememize tevzi olduğu, mahkememizce 2021/116 E.sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu bahisle görevsizlik kararı verildiği, iş bu kararın istinaf incelemesi neticesinde İstanbul BAM 44. HD tarafından mahkememizin görevsizlik kararı kaldırılarak yukarıdaki esas numarasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Dava dilekçesine ekli arabuluculuk son tutanağı bulunmadığı anlaşılmakla, dava tarihinden önce başvurulmuş ise tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmak üzere davacı vekiline 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi ve HMK 115/2 maddeleri gereği 1 hafta kesin süre verilmesine, kesin sürede sunulmazsa davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceğinin ihtarı ile davacıya süre verilmiş, 07/03/2022 Tarihinde sunulan davacı vekili beyanında dava açarken arabuluculuğa başvuru yapılmadığını ve tevzi bürosu tarafından kendilerine bir uyarı yapılması gerektiği şeklinde beyanda bulunulduğu görülmüştür.
06/12/2018 tarihli ve 01.01.2019 tarihinde yürürlük tarihli 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık hakkında temel mesele, dava tarihi de nazara alınarak, arabuluculuk dava şartının sonra tamamlanabilir dava şartı olup olmadığına ilişkindir.
Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. Somut olayda da, uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğu, TTK’nın 4-f maddesinde bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden kaynaklandığından İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesinin 44. Hukuk Dairesi’nin 01/07/2021 tarih 2021/728 Esas 2021/769 sayılı kararı ile çekişmesiz hale gelmiştir.
Kanun koyucunun amacı, dava açan kişinin bu talebi ile ilgili öncelikle kendisinin başvurucu olduğu bir arabuluculuk görüşmesine girip; arabuluculuk ücretine ilişkin riski göze alarak dava yoluna girişmesidir. Arabuluculuk sisteminde başvurucu arabuluculuk ücreti göze alırken, karşı taraf da muhtemel bir davanın muhatabı olma olgusunu göze almaktadır. Somut olayda da dava açılmadan önce davacının arabulucuya başvurmadığı sabittir. Kanun öngördüğü zorunluk halinde, usul ekonomisinin değerlendirilmesi söz konusu olamaz. HMK 114/2. Maddesinde belirtilen surette dava şartı yerine getirilmemiş olmaktadır.
Davanın ticari nitelikteki alacak davası olduğu ticari nitelikteki alacak davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının zorunlu olduğu (Yargıtay 23.HD’sinin 2020/1943 Esas, 2020/4052 Karar sayılı ilamı benzer mahiyettedir), arabuluculuğun dava tarihinde yerine getirilmesi dava şartı olup, sonradan tamamlanabilir ve giderilebilir şartlardan değildir. (Yargıtay 22.HD’sinin 2019/6709 Esas, 2019/16629 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.
Bu kapsamda benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda yüksek mahkemelerce verilen içtihatların tetkiki yoluna gidilerek yapılan incelemede; “… Mahkemece tensip ile birlikte şekli olarak arabuluculuk son tutanağı var ise sunmak üzere 2 haftalık süre verilmemesi usulü bir eksiklik olmakla birlikte sonucu değiştirmeyeceğinden, yukarıda açıklanan sebeplerle, dava tarihinde zorunlu arabuluculuk dava şatının yerine getirilmediği, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmesinden sonra davaya görevli mahkemede devam edildiği ve görevli mahkemede devam edilen davanın yeni bir dava olmadığı, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak davaları hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerektiği, davanın ticari dava olduğu halde ticaret mahkemesi yerine önce Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış olmasının ve görevsizlik kararından sonra arabuluculuğa başvuru yapılmış olmasının dava açılırken olması gereken arabuluculuk dava şartını sağlamadığı, mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olup,…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2021/916 Esas, 2021/922 Karar sayılı ilamı)
“…özellikle davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi uyarınca arabulucuya tabi davalardan olmasına, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi gereğince davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, somut uyuşmazlıkta davacının davadan önce arabulucuya başvurmadan davayı açtığının anlaşılmasına göre…” (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 2020/1088 Esas, 2020/1344 Karar sayılı ilamı)
“…Tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket temsilcisi tarafından davanın 20/11/2020 tarihinde … 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği … 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davacı tarafa arabuluculuk son tutanağını sunmak üzere çıkarılan tebligatın davacı vekiline 16/01/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen süresi içerisinde arabuluculuk başvurusuna ilişkin belgesini sunmadığı ve bu hususta beyanda da bulunulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket temsilcisi tarafından istinaf dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk tutanaklarına göre, davacı tarafça arabuluculuk için davadan önce başvuru yapılmayıp, dava sonrasında 15/01/2021 tarihinde başvuru yapıldığından ve mahkemece verilen süreye rağmen dava öncesi tarihli arabuluculuk son tutanağı dosyaya sunulmadığından mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi yerinde olmuştur…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2021/898 Esas, 2021/657 Karar sayılı ilamı)
Tüm dosya kapsamı ve yukarıdaki mahkeme içtihatları ayrı ayrı değerlendirilmesi neticesinde, usul hukukumuza hakim olan şekli dava teorisi uyarınca huzurdaki davanın dava tarihinin 16/07/2019 olduğu, dava tarihi itibariyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun yürürlükte olduğu, davanın görevsiz mahkemeye açılarak tabi olduğu dava şartlarında farklılık yaratılmasının mümkün olmadığı, aksi halde şekli dava teorisine aykırı olarak dosyanın görevli mahkemenin önüne geldiği anın dava tarihi sayılması gibi bir sonuca ulaşılabileceği, kaldı ki bir davanın ticari dava olup olmadığının dava açıldığı anda ve o andaki şartlara göre tayin edilmesi gerekliliği, mahkemeler arasındaki muhtelif ve muhtemel görev ihtilaflarının bir davanın ticari dava olup dava açılırken arabulucuğa tabi olması üzerinde bir etkisinin düşünülemeyeceği, bu kapsamda yukarıda zikredilen içtihatlardan da açıkça anlaşılacağı üzere 06/12/2018 tarihli ve 01.01.2019 tarihinde yürürlük tarihli 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca getirilen dava şartının ticari dava olduğu halde ticaret mahkemesi yerine önce Tüketici Mahkemesinde dava açılmış olmasının ve görevsizlik kararından sonra arabuluculuğa başvuru yapılmış olmasının dava açılırken olması gereken arabuluculuk dava şartını sağlamadığı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, dava sonrasında yapılan başvurunun her davanın açıldığı andaki şartlara göre karara bağlanması gerekliliği kapsamında dikkate alınamayacağı, kaldı ki davacı tarafça dosyanın görevli mahkemeye gelmesinden önce arabuluculuk dava şartına ilişkin başvurunun yerine getirildiğine yönelik bir iddiasının bulunmaması da gözetilerek, dava dilekçesi ile davalı yönünden 7155 sayılı Kanuna eklenen 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi hükmü uyarınca eldeki davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olması ve 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükmü gereğince arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-7155 sayılı Kanuna eklenen 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi hükmü uyarınca eldeki davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında olması ve 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükmü gereğince arabuluculuğa usulüne uygun olarak başvurulmadan dava açıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 991,88 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan bakiye 911,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE.,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekili tarafından yapılan 31,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 7/1 maddeleri uyarınca bu aşamaya kadar ön inceleme duruşma tutanağının imzalanmadığı da gözetilerek belirlenen 2.550,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır