Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/607 E. 2023/253 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/607
KARAR NO:2023/253

DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ: 16/09/2021
KARAR TARİHİ: 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş.’nin … Mah. … Cad. No:10 (eski numarası …) adresinde bulunan, halihazırda “… … Hotel” adıyla işletilmekte olan “Otel” vasıflı mecurun maliki olduğunu, söz konusu otelin, müvekkil şirket tarafından işletilmekte iken 01.03.2006 tarihinde çalışır halde, tüm demirbaş ve işletme malzemeleri bir kül olarak davacı şirkete kiralanmış olduğunu, çalışır halde bir otel anahtar teslim davacı şirkete kiralanarak teslim edilmiş oluğunu ilerleyen dönemlerde de iş bu kira sözleşmesi önce 01.03.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi, son olarak da 01.05.2013 başlangıç tarihli sözleşmesi ile yenilenmiş olup sonuç olarak bahis konusu otelin 01.03.2006 tarihinden itibaren kiracı tarafından işletilmeye başlanmış olduğunu, öncelikle 01/09/2018 tarihinden itibaren 12 taksitle ödenecek yıllık kiranın 1.000.000 USD + KDV olması konusunda taraflar anlaşmış olduğunu, basit bir matematik ile %18 KDV dahil yıllık kiranın 1.180.000 USD ve buna göre de aylık kiranın 99.333 USD olduğu kolayca hesaplanabilmekte olduğunu, arabuluculuk sözleşmesinin (6.) maddesinde belirli koşulların gerçekleşmesi halinde kira bedellerinin alınmaması dahi kararlaştırılmış yapılan temliğin ivazlı temlik olmasından dolayı kiraya verenin kiracıya karşı ifayı talep hakkı doğduğunu taraflar kabul etmiş olduğunu, kayıt kabul davanın kabulüne, müvekkilinin alacağının tamamının sıra cetveline kaydına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı, davayı inkar eden konumunda olduğu açıktır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının dayandığı kira sözleşmeleri ve somutlaştırılan vakıalar, …. Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dava dosyası içindeki tüm belgeler dikkate alındığında taraflar arasında kira sözleşmesinden doğan ilişkinin mevcut olup olmadığı, sözleşmenin varlığı inkar olunmadığı taktirde davacının tarihini, sıra numarasını, miktarını açıklamış olduğu alacaklar ile ilgili işlemiş kiranın 10/07/2020 tarihinin 7.ayına kadar kaç TL olduğu, buna göre iflas dosyasına bildirilen ve fatura nüshalarının bulunduğu belgeler dikkate alındığında müflis kiracının otelin davacıya teslim olunduğu 10/0/2020 tarihi itibariyle toplam USD olarak kira borcunun olup olmadığı, iflas tarihi itibariyle efektif satış kuru dikkate alındığında kaç TL olduğu, dayanak faturaların taraf şirketlerin 2016,2017,2018,2019,2020 yılına ait defterlerde kayıtlı olup olmadığı, ….ATM nin … E.sayılı dosyasında bu konuda tarafların lehine veya aleyhine muhasebesel veri olup olmadığı, gerek faturalar gerek adı geçen dosya dikkate alındığında iddia olunan alacağa ilişkin ticari defter ve kayıtlarında alacağın gözüküp gözükmediği, ne şekilde gözüktüğü, bu konuya dayanılan faturaların taraf olan şirketlerin ticari defter ve kayıtlarına göre kesinleşmiş olup olmadığı, sonuç olarak iflas tarihi itibariyle kaydı gereken alacak miktarının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davanın kayıt kabul davası olarak açıldığı, gelen cevabi yazılara göre kayıt kabul davasının süresi içinde açılmış olduğu, iflasın halihazırda iflas idaresi tarafından yürütülmekte olduğu, iflas kararı ile ilgili istinaf başvurusunun red olunduğu tartışmasızdır.
Mahkememizce kayıt kabul davasının açıldığı tarihte davalı şirketin iflas eden şirket konumunda olduğu, esasen davalı şirket hakkında ….ATM’nin 05/03/2021 gün ve 2021/17E.sayılı dosyasına istinaden iflas kararı verildiği, buna mukabil Mahkememizde görülen kayıt kabul davasının ise 16/09/2021 tarihi itibariyle ile açıldığı, mahkememizde kayıt kabul davası ile ilgili yargılamanın devam ettiği aşamada ise adı geçen davalı şirket hakkındaki iflas kararının Yargıtay 6.HD 2021/6068E. 2022/4592K.sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma ilâmına ise ilk derece mahkemesi tarafından uyulduğu, hatta uyulan bozma ilamı çerçevesinde tahkikat işlemlerine devam olunduğu açıktır.
Son duruşmadan sonra mahkememizce 27/01/2023 tarihli ara kararın oluşturulduğu, bu arada İstanbul 1.İflas Müdürlüğünün 07/02/2023 tarihli yazısının mahkememiz dosyasına bildirildiği, buna göre bu davaya esas iflas dosyasının yazıda açıklanan nedenlerle kapatıldığı, ayrıca kapatma sonrasında mahkemece bozma ilamına uyularak ve yeniden iflas kararı verilmesi üzerine hem iflas tarihinin hem iflas dosya numarasının değiştiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede yargısal uygulamada da kabul olunduğu üzere mahkememizde kayıt kabul olarak açılan davanın bozma ilamına uyulduktan sonra verilen iflas kararı sonrasında, artık davanın alacak davası olarak görülmesinin mümkün bulunmadığı açıktır. Gerek dava dilekçesindeki iflas dosyasının kapatılması, gerek iflas tarihinin değişmesi nedeniyle yeni sıra cetvelinin düzenlenecek olması, ayrıca yeni iflas dosya numarasına istinaden yeniden kayıt ve kabul iş ve işlemleri ile ilgili sürecin yeniden başlatılacak olması dikkate alındığında genel dava teorisi ile bağlı kalınmasının zorunluluk arz ettiği, bu nedenle dava açıldıktan sonraki iflas tarihine göre kayıt kabul davasının görülemeyeceği kabul edilmelidir.
Doktrinde de kabul edildiği üzere “iflas kararının bozulmuş, kaldırılmış olması ve bu kararın kesinleşmiş olması halinde, iflasın açılmış olmasının sonuçları son bulur ve iflastan önceki duruma geri dönülmüş olur. Örneğin icra takiplerine ve hukuk davalarına kaldığı yerden devam edilir. İflas idaresinin görevi son bulur. (Mahmut COŞKUN, Konkordato ve İflas, 2.baskı, Ankara, Sayfa 490)
Yine doktrinde de iflas kararının bozulmasının, iflastan önceki duruma geri dönülmesi sonucunu doğuracağı ifade olunmaktadır. (Prof. Dr. Baki KURU, İflas – Konkordato, İstanbul, Sayfa 92) İflastan önceki duruma geri dönüldüğü kabul olunduğu takdirde ise artık kayıt kabul davasının devamı aşamasında iflasın bulunmadığı, bu suretle dava tarihi itibari ile iflasa dayalı olarak açılmış olan kayıt kabul davasının yeniden verilen iflas kararı sonrası konusuz kalmış olduğu mahkememizce benimsenmiştir.
Nitekim bu çerçevede Yargıtay kapatılan 19.HD 2010/1798 E.-2010/3789 K.sayılı ilamı, kapatılan Yargıtay kapatılan 23.HD 2017/1908E. 2020/3039K.sayılı ve 2012/459E. 2012/2652K.sayılı ilâmları, bu Yargıtay uygulamasını benimseyen İstanbul BAM 17.Hukuk Dairesi 2021/894 E.-2021/1502 K.sayılı ilâmı, yine 2021/893 E.-2021/1064 K.sayılı ilamı ve mahkememizin 2019/722 E.sayılı – 2019/73 E.sayılı ilamı, 2019/666 E.sayılı,2019/65 E.sayılı ilamları dikkate alındığında davanın konusuz kalmasına dair karar verilmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca iflas kararının bölge adliye mahkemesi tarafından kaldırılması veya somut olayda olduğu üzere Yargıtayca ilâmın bozulması sonrası bu bozmaya uyulmuş olması halinde, bir başka deyişle iflas kararının hukuken ortadan kalkması halinde artık kayıt kabul davası o an itibariyle konusuz hale gelecektir. Bu noktada iflas kararının bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya iflas kararının Yargıtayca bozulması sonrası bozma ilamına uyulması anı ile akabinde yeniden iflas kararı verilmesi arasında, bir gün ile bir yıl geçmesi arasında da usul hukuku tekniği açısından farklılık yoktur. Zira iflas kararı, belirtilen hukuki durumun gerçekleşmesi sonrasında, yani kaldırma kararı veya bozma kararına uyulması sonucunda artık hukuken ortadan kalkmış olacağından iflasa bağlı olarak açılan kayıt kabul davası da ortadan kalkacak, konusuz hale gelecektir. Sonraki aşamalarda iflas kararı verilmesi ise kayıt kabul davasının yeniden eski hale dönmesini, yani kayıt kabul davasının devam etmesini sağlayamayacaktır.
Bilindiği üzere davanın konusuz kalması durumunda HMK m.331 hükmü uyarınca davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumunun araştırılması gerekir. Esasen haklılık durumunun araştırılması sonrası tarafların lehine veya aleyhine kısmen veya tamamen yargılama gideri takdir edilecektir. Ne var ki hükmün verildiği tarih itibariyle iflas masasını temsil etmekte olan iflas idaresinin görevi son bulmuştur. Bir başka deyişle kayıt kabul davasında doğal olarak davalı konumunda bulunan iflas masasının bu davada taraf olma durumu sona ermiştir. Davanın açıldığı tarih itibariyle davalı sıfatına haiz olan tarafın bu sıfatının sonradan kalkması durumunda, artık verilecek hükmün infaz kabiliyeti olamayacağından davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumunun araştırılmasında hukuki yarar dahi yoktur.
Bir başka deyişle HMK m.331 hükmü gereği davanın konusuz kalması nedeniyle tarafların haklılık durumunun araştırılması ve buna göre taraflar lehine veya aleyhine yargılama giderinin takdiri ancak bu yargılama giderine hükmedildiği aşamada tarafın mevcut olması durumunda uygulanabilecek bir hükümdür. Oysaki davalı tarafında bulunan iflas masasının görevi sona ermiştir. Nitekim mahkememizce kabul edilen bu uygulama başkaca ilk derece mahkemeleri ve BAM uygulamalarında da kabul görmüştür. “Artık başvuru yapılan masanın kanuni temsilcisi olan iflas dairesinin görevi sona ermiş olduğundan, bir an için davacı lehine yargılama giderlerine karar verilmesi halinde, kararın infazı mümkün olmayacaktır. Bu nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 331.maddesindeki düzenleme kapsamında esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderleri ile ilgili hükmün uygulanması mümkün görülmemektedir.” (İstanbul BAM 17.HD 2021/894E 2021/1052K.sayılı ilamı, Mahkememizin aynı yöndeki 2019/722E. 2022/307K., 2021/257E. 2022/308K.sayılı ilâmları)
İflas kararının hukuken ortadan kalkmış olduğu tarih sonrası konusuz kalan davada artık sonradan davalı şirket adına vekaletname sunulması dahi gerek açıklanan usul hükümleri gerek usuli hakkaniyet kaidesi gereği, davacı aleyhine vekalet ücreti hükmedilmesini imkansız kılmaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında iflas kararı hukuken ve kesin olarak kaldırılmış olmakla konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-İflas kararı hukuken ve kesin olarak kaldırılmış olmakla konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsup edilerek bakiye 120,60TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Müflis şirketin iflas durumunun kalkmış olması nedeniyle infaz edilebilecek bir taraf bulunmadığından davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İflas sıfatı sona eren şirket sonradan davada taraf konumuna erişemeyecek olmakla iflas durumu kalkmış olan şirket lehine yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.23/03/2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …