Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/606 E. 2022/80 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/606 Esas
KARAR NO : 2022/80

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 08/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından sigortalısı … olan … plakalı araca ilişkin 04.06.2019- 04.06.2020 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, 25.07.2019 tarihinde müvekkil şirket sigortalısı davalı …’ın maliki bulunduğu … plakalı aracı … kullanmış olmakla, …’nun aracı kullandığı esnada 1.53 promil oranında alkollü olduğu tespit edildiğini, Kaza Tespit Tutanağına göre “Sürücüsü Yıldıray Sarıoğlu iradesindeki … plakalı araç ile 17. Sokak üzerinde seyrederken aracın ön sağ yan kısımları ile önce no:11 sağıl yer önünde park halinde bulunan … plakalı aracın sol arka ve yan kısımlarına çarpması ve çarpmanın etkisiyle kaldırıma doğru itilen bu araç arka, sağ lastiğin Kaldırıma çarpması , aynı zamanda çarpmanın etkisiyle yola dik vaziyette dönen bu araç arka sağ kısımları ile no 15 (12) önünde park halinde bulunan … plakalı aracın arka sol köşe kısımları ile yine park halinde bulunan … plakalı aracın ön sol köşe ve kısımlarına çarpması ile aynı araçta yolcu konumunda bulunan …’ın yaralanması ile sonuçlanan yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, gerçekleşen kaza neticesinde zarar gören … plakalı araç malikine 7001.12 TL ve 7867,00 ödediğini, yine aynı kaza neticesinde zarar gören … plakalı araç malikine ise 39.000,00 TL tutarında müvekkil şirket tarafından ödeme yapıldığını, maddi hasarlı ve ölümlü/ yaralanmalı trafik kazasının gerçekleşmesi sırasında araç sürücüsü … 1.53 promil oranında alkollü olduğunu, müvekkili şirket bakımından sigortalıya rücu hakkının doğduğunu, araç maliki olarak … ve alkollü vaziyette araç kullanan araç sürücüsü… için … 28. İcra Müdürlüğü… E. Nollu icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, …’nun icra takibine itiraz ettiğini ve … bakımından icra takibinin kesinleştiğini, ancak davalı … icra takibine itiraz etmiş olmakla, … Bakımından itirazın iptalini talep ettiğini, borçlunun yaptığı haksız ve hukuka aykırı … 28. İcra Müdürlüğünün… E. Dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamını, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın tacir olmadığını, engelli (kısıtlı) olup her hangi bir ticaret ile uğraşmadığını, dolayısıyla ticaret mahkemesinde açılan davaya görev itirazında bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin adresinin …olduğundan yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, iş bu nedenlerle açılan iş bu davaya yetki ve görev itirazında bulunduğunu, davaya konu edilen kazada müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini zira müvekkilinin engelli olduğunu, araç kullanamadığını, adına kayıtlı araç rızası dışında … tarafından kullanıldığını, tazminatın kusura dayalı olduğunu, müvekkilinin kısıtlı olduğundan kusur yükletilemeyeceğini, dolayısıyla müvekkil yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe
Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın, aracın alkollü sürücü tarafından kullanılması sırasında kazanın meydana gelmesi ve zararın teminat dışı kalması sebebiyle sigortalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davalının tacir vasfı olmadığından bahisle uyuşmazlık bakımından Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu savunarak görev itirazında bulunmuştur.
Bu itibarla, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi, başka bir anlatımla somut olay bakımından Mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın, aracın alkollü sürücü tarafından kullanılması sırasında kazanın meydana gelmesi ve zararın teminat dışı kalması sebebiyle sigortalıdan tahsili istemine ilişkin olduğundan taraflar arasında bir sigorta sözleşmesinin bulunduğu açıktır.
Bu kapsamda benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda yüksek mahkemelerce verilen içtihatların tetkiki yoluna gidilerek yapılan incelemede;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2018/2669 Esas, 2020/3503 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davalı sigortacı nezdinde zmms poliçesi ile sigortalı bulunan aracının karıştığı kazada nedeni ile 3. ödenen ve sigortalısına rücu edilen maddi tazminatının isdirdatı istenmektedir. Sigortalı aracın ruhsat bilgisinde işletenin davacı Halil Baçaru olduğu, aracın hususi oto olduğu görülmekle, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca, tüketici mahkemeleri, sigorta sözleşmesinin tarafları arasındaki ve taraflardan birinin tüketici olduğu uyuşmazlıklarda görevli olmakla ilk derece mahkemesince Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esastan karar verilmesi doğru olmamıştır….”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2017/1833 Esas, 2017/1868 Karar sayılı ilamında “…6502 sayılı Kanunun; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile, “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin görev alanına girmiştir.
Somut olayda, uyuşmazlığın sigorta şirketi tarafından ödenen maddi tazminatın, zararın teminat dışı kalması sebebiyle sigorta poliçesinin tarafı olan kendi sigortalısından tahsiline ilişkin olması nedeniyle dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca davanın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. ….”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2021/1216 Esas, 2021/1510 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davacı sigorta şirketinin dava dışı 3. şahıs için ödediği hasar tazminatını davalı sigortalıdan tazmini istenmekte olup, sigortalı araç hususi araç olduğu gibi maliki de gerçek kişidir. Dava 28/01/2021 tarihinde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu nedenle açılan davada Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, yerel mahkemece Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu belirtilerek, görevsizlik kararı verilip dosyanın Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir…”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/1202 Esas, 2021/919 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davacı sigorta şirketine ZMMS sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişilere ödenen tazminatın aracı kullanan sürücünün alkollü olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı araç hususi nitelikte araçtır. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ….”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. Bu haliyle davanın, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın, aracın alkollü sürücü tarafından kullanılması sırasında kazanın meydana gelmesi ve zararın teminat dışı kalması sebebiyle sigortalıdan tahsili talebine yönelik niteliği de gözetilerek, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan TKHK kapsamında kalan uyuşmazlık hakkında Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.08/02/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır