Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/594 E. 2022/550 K. 06.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/594 Esas
KARAR NO : 2022/550

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ : 06/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı Sigortalı …’in davacı şirket nezdinde sigortalı olduğunu, aynı süre içinde davalı taraf nezdinde de sigortalı olduğunu, dava dışı …’in 20/06/2017 tarihinde el, bacak ağrısı, kuvvet kaybı ve yerleşmiş intradural kitle hastalığı nedeniyle ameliyat olduğunu, 27.748,94-TL tutarındaki tedavi masrafının davacı tarafından karşılandığını, Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. Maddesinde tedavi masraflarının poliçelerdeki teminat oranlarına göre sigortacılar arasında paylaşılması gerektiğinin belirtildiğini, izah olunan sebeplerle tedavi masrafının yarısına tekabül eden 13.874,47-TL tutarındaki tedavi masraflarının 05/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yan dava dilekçesinde dava dışı sigortalının müvekkili şirket nezdinde aynı süre için sigortalı olduğunu, limitinin aynı olduğu varsayımı ile tedavi masraflarının yarısını müvekkili şirketten talep ettiğini, müvekkili şirket nezdinde dava dışı … adına düzenlenmiş, 20/06/2017 tarihini kapsayan, akdedilmiş bireysel sağlık sigortası poliçesi bulunmadığını, davacı tarafından da dosyaya müvekkili şirket tarafından tanzim edilen herhangi bir poliçe sunulmadığını, ileri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmesi gerektiğini, dava dışı sigortalının müvekkili şirket nezdinde aynı tarihleri kapsayan bir poliçesi olduğu varsayımında dahi davacı sigorta kuruluşunun dava dışı sigortalısına ödediği 27.748,94-TL tutarlı fatura bedelinin, yarısına tekabül eden 13.874,47-TL’lik kısmının müvekkili şirketçe ödenebilmesi için müvekkili şirket nezdinde mevcut olduğu iddia edilen poliçenin dava dışı sigortalının ameliyat olduğu intradural kitle hastalığını teminat altına almış olması gerektiğini, davacı süresi içerisinde dosyaya müvekkili şirket tarafından tanzim edildiği iddia edilen poliçeyi sunmadığını, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Uyuşmazlık; davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı olan aynı zamanda davalı sigorta şirketinde de sigortalı konumunda bulunan …’e ödemiş olduğu tedavi masraflarının poliçelerdeki teminat oranlarına göre sigorta şirketleri arasında paylaştırılması iddiasına dayanan 13.874,47-TL tedavi masraflarının 05/09/2019 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili talebinden ibarettir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi içeriğine göre dava dışı sigortalının müvekkili şirket nezdinde aynı tarihleri kapsayan bir poliçesi olmadığına yönelik savunması kapsamında; Sağlık Sigortaları Bilgi Merkezine müzekkere yazılarak dava dışı …’in TC kimlik numarası da eklenmek suretiyle taraf olduğu sağlık sigortası poliçelerinin incelemeye esas birer suretlerinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış; aynı zamanda bu hususta davacı vekiline de süre verilmiştir.
Müzekkere cevabına göre davalı sigorta şirketi ile dava dışı gerçek kişi arasında davacının iddia ettiği tarihlerinde bir sağlık sigortası poliçesinin düzenlenmediği görülmüş ve Davacı vekiline dava konusu ettiği dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki sigorta poliçesinin var olduğuna yönelik iddiasının somutlaştırması ve dava dilekçesinde delil olarak dayanmış bulunduğu … poliçe sorgu uygulamasındaki hangi poliçenin davalı ile dava dışı sigortalı arasında akdedilmiş olduğu hususunda mahkememize bilgi vermesi için süre verilmiş, davacı vekiline ayrıca mahkememiz dosyasına gelen … yazı cevabı hakkında beyanda bulunması için HMK m.27/2-b hükmü uyarınca beyanda bulunabilmesi için süre ve imkan tanınmıştır.
Mahkememizce icra edilen 05/07/2022 tarihli duruşmada davacı vekilince ” geçen celse her ne kadar mahkeme tarafımıza süre verilmiş ise de davalı tarafın ünvanı hata yapmışız davayı … Sigortaya yönlendirmemiz gerekirken davalı tarafa yönlendirmişiz davayı … Sigortaya yönlendirmek için tarafımıza süre verilmesini talep ediyoruz” şeklinde talepte bulunulmuş; mahkememizce HMK m.124 uygulaması gereğince bu hususta mahkemece bir süre tayin yapılamayacağı; davacı vekilinin yazılı olarak dosya kapsamına her hal ve şartta beyanda bulunabileceği ve dolayısıyla taraf değişikliği talebinde bulunma hususunda da muhtariyetleri olduğundan ayrıca bir süre takdirinde bulunulmamıştır.
Takip eden celse de davacı vekilince dava dosyası duruşma saati gelmiş olmasına rağmen mübaşir aracıyla seslenilmesinde duruşmada hazır bulunmadığı, UYAP ortamından mazeret ya da e-duruşma talebinin de bulunmadığı anlaşılmakla takipsiz bırakılmış; davalı vekilince ise davanın kendilerince takip edildiği beyan edildiğinden HMK m.150 kapsamında işlemden kaldırılmasını gerektirir bir hal oluşmamış; davacı tarafça davanın herhangi bir aşamasında HMK m.124 kapsamında bir taraf değişikliği talebinde de bulunulmamıştır.
Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda “sıfat” olarak tanımlanmakta ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunlu bulunmaktadır. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine ait bulunmakta ve buna aktif husumet denilmektedir. Sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi de o hakka uymakla yükümlü olan kimse olup, bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır.
Bu haliyle dava dışı sigortalının müvekkili şirket nezdinde aynı tarihleri kapsayan bir poliçesi olmadığına yönelik savunmasının dosya kapsamı itibariyle geçerli olduğu, davacının somut davayı davalı sigorta şirketine yöneltmesini gerektiren bir delilin veya hukuki durumun somut dosya kapsamında bulunmadığı, bu haliyle mahkememizce hakkında karar verilmesi gereken HMK m.124 kapsamında bir taraf değişikliği talebinin de tahkikat içerisinde yöneltilmediği, somut dava bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 236,95 TL harcın mahsubu ile fazla alınan bakiye ‭156,25 TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT m.7/1 hükmü uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair,davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/09/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır