Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/588 E. 2022/370 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/588 Esas
KARAR NO : 2022/370

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 10/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin banka tarafından davalı …’nun müşterek ve müteselsil kefaletiyle, dava dışı … Limited Şirketi lehine açılan ve kullandırılan kredilerin kat edildiğini, hesabın kat edildiği ve borcun ödenmesi gerektiği hususlarını içerir … 6. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ve eki hesap özeti borçlulara tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine borçlular hakkında … 9. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı borçlu … tarafından borca, faizine ve fer’ilerine itiraz edildiğini, davalı borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptalini, takibin takip talebindeki kayıt ve şartlarla devamını, davalı hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretini davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak kefile karşı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
… 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, banka defter ve kayıtları celp edilmiş,
Davacı Banka tarafından, dava dışı kredi borçlusu …ŞTİ. İle, Müteselsil Kefil … ve … aleyhine 04.07.2019 tarihinde … 9. İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası ile 9.813,50 TL Asıl Alacak, 3.191,30 TL Muacceliyetten takip tarihine kadar %49,5 tem. Faizi, 159,55 TL Faizin %5 Gider Vergisi olmak üzere toplam 13.164,35 TL üzerinden “İlamsız Takipte Ödeme Emri” başlatıldığı anlaşılmıştır.
Takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı banka tarafından genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlığa konu genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde, Davacı …Bankası A.Ş. ile dava dışı …ŞTİ. Arasında; 26.11.2015 tarihli “GENEL KREDİ VE TEMİNAT SÖZLEŞMESİ” düzenlendiği görülmüş olup, kredi borçlusunun dava dışı …Şti. Olduğu, 26.11.2015 tarihli ve 50.000,00 TL bedelli kredi sözleşmesine, davalı …’nun müteselsil kefil olduğu, kefalet limitinin 50.000,00 TL olduğu, kefalet tarihinin sözleşme tarihi ile aynı olduğu anlaşılmıştır. Davacı banka hesapları kat ederek, takip işlemlerini başlattığı görülmüştür. Davacı banka tarafından 19.12.208 tarihinde dava dışı kredi borçlusu …LTD. ŞTİ. ile, Müteselsil Kefil … ve … adına hesap kat ihtarnamesi keşide edildiği, İhtarnamenin, muhataplardan Müteselsil-Kefil …’na 21.12.2018 tarihinde kendisine teslim edilmek üzere tebliğ edilmiş olduğu, ihtarname ekinde bulunan tebliğ şerhinden görülmüştür.
Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir.Kefiller kendi temerrüdünün sonuçlarından ve kefalet limiti kapsamında asıl borçlunun borcu kadar sorumludur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1320 Esas, 2020/402 Karar sayılı ilamı)
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesinde ”Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz ” düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa az önce yukarıda belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesinin 2018/891 Esas, 2020/782 Karar sayılı ilamı)
TBK’nın 583 ve 584 üncü maddelerde kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartları belirtilmiş , 818 sy. BK’da olmayan eş rızası getirilmiştir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 SY. TBK’nın 584 üncü maddesi gereğince: Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. 28.03.2013 tarih 6455 sayılı Kanunun 77 nci maddesi ile 584 üncü maddeye üçüncü fıkra olarak:“Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler…… için eşin rızası aranmaz” hükmü eklenmiştir. Davalının kredi borçlusu şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu anlaşılmakla, dosya kapsamındaki kefalet sözleşmesinde eşin rızasının bulunmamasının sözleşmenin geçerliliğine bir etkisi bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine dahi gerek olmadığı, kat ihtarının tebliğinin ancak muhatap borçlu ya da kefiller için takip öncesi temerrüt durumunu etkilediği, öte yandan genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olan kişilerin asıl borçlu gibi kredi borcundan kefalet tutarları / kefalet limitleri kadar kendi temerrütlerinden hukuken sorumlu bulundukları, bu bağlamda asıl borçlunun genel kredi sözleşmesindeki kredi borçlarını geri ödeyememesi halinde alacaklının pekala müteselsil kefilleri takip ve dava edebileceği konusunda duraksama yoktur.
… 6.Noterliği / … yevmiye numaralı ihtarnamede özetle;
“….muhataplardan … LTD. ŞTİ. lehine, diğerlerinin müşterek ve Müteselsil kefaletiyle ticari kredi hesabı açılmış ve kullandırılmıştır.
… sayılı kredinin 16.09.2018, 16.10.2018, 16.11.2018 ve 16.12.2018 tarihli taksitleri ödenmemiştir.
17.12.2018 tarihi itibariyle; 16.843,39.-TL alacağımız bulunmaktadır.
… sayılı spot kredi 17.12.2018 itibariyle kat edilmiş olup, bugüne kadar tahakkuk eden faiz ve ferileri ile birlikte borç tutarı 3.395,11.-TL dir.
Toplam 20.238,50.- TL borcun 24 saat içinde ödenmesi, aksi taktirde yasal yollara başvurulacağı…”
İhtarname ekinde aşağıdaki şekilde detaylı hesap özetinin de eklenmiş olduğu görülmüştür.
Genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı bankanın davalılardan ne kadar tutarda alacaklı olduğuna ilişkin olarak hesaplama yapılması için dosya bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, “1- Davacı … Bankası A.Ş. nin dava dışı kredi müşterisi …Tic. Ltd. Şti firmasına kullandırılan kredilerde dolayı alacaklı olduğu, firma ile düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinde kefil sıfatı ile davalı …’nun imzasının alınmış olduğu,
2-Borcun ödenmemesi üzerine, davacı banka tarafından, 19.12.2018 tarihinde ihtarname keşide edilerek kat ihtarında bulunulduğu ve 24 saat süre verildiği,
3-İhtarnamenin davalı kefil …’na tebliğ edildiği ve davalı kefil yönünden temerrüt tarihinin 25.12.2018 olduğu,
4-Rapor içerisinde detaylı açıklamaları yapıldığı ve İlgili yasa hükümleri çerçevesinde,
Sayın Mahkemenin, kefaletin geçerli olduğuna kanaat getirmesi durumunda, davacı bankaya karşı davalı şirket ile birlikte takip ve dava konusu borçların ödenmesinden, kendi temerrüt tarihinde kefalet limiti dahilinde sorumlu olacağı, takipte talep edilen toplam alacağın, kefalet limitini aşmadığı anlaşılmıştır.
5-Talebe bağlılık ilkesi gereği talep edilebilecek alacak tutarlarının karşılaştırılması sonucu, İcra tarihi itibariyle davacı bankanın davalı borçludan talep edebileceği toplam alacak miktarı;
Asıl Alacak : 9.813,50 TL
Faiz + BSMV : 1.996,50 TL
TOPLAM : 11.810,00 TL olarak tespit edilmiştir.
6- Davacı alacaklının asıl alacağa icra tarihinden tahsil tarihine kadar, %49,5 ve değişen oranlarda temerrüt faizi talep edilebileceği,” şeklinde bilirkişi tarafından hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu ve 3095 Sayılı Kanun’da ticari işlerde akdi faizi sınırlayacak bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 Sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin gerekçesinde; ticarî işlerde faiz oranının serbestçe tayin olunacağı hususunun TTK’nda temel bir ilke olarak yer alması gerektiği, ticarî işlerde temel bir kanun olarak TTK’nun konunun düzenlenmesi gereken yer olduğu, ayrıca bir kanunun sadece kendi kapsamındaki konuları düzenlemesi, bunlara ilişkin hüküm koyması gerektiği, bu sebeple hükmün mülga 6762 sayılı TTK’da olduğu gibi ticarî işlere özgülendiği, 6762 sayılı TTK’da kullanılan “tayin olunabilir” ibaresinin ilke ile bağdaşmayan gereksiz bir esnekliğe yer verdiği, ilkenin tam olarak öngörülebilmesi için kesin bir ifade kullanılması gerektiği, bu sebeple ibarenin “belirlenir” şeklinde düzeltildiği vurgulanmıştır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükmüne aynı maddenin 3. fıkrasında tüketicinin korunmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulacağına ilişkin bir istisna getirilmiş ise de başkaca bir istisna bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 9. maddesinde, ticari işlerde kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hükümde sözü edilen ilgili mevzuatın 3095 Sayılı Kanun hükümleri olduğunun, akdi faiz oranı yönünden bir sınırlama getirmediğinin ve 6102 sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olup ticari işlerde bu hükümlerin uygulanması gerekir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2020/311 Esas, 2021/869 Karar sayılı ilamı) Bu haliyle somut ihtilafta taraflarca kararlaştırılan ve bilirkişi tarafından hesaplamaya esas alınan faiz oranları ile yapılan hesaplamanın yargı denetimine açık ve somut kredi ilişkisi ile uyumlu olduğu anlaşılmakla; taraflarca temerrüt faiz oranını %49,5 olarak kararlaştırıldığı, her ne kadar bilirkişi tarafından asıl alacak miktarı 10.637,59 TL olarak tespit edilmiş ise de, … 9.İcra Müdürlüğü …Esas takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek 9.813,50-TL asıl alacak, 1.901,47-TL işlemiş faiz, 95,07-TL faizin gider vergisi olmak üzere toplam 11.810,00-TL alacak yönünden, takip tarihi sonrası 9.813,50-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar yıllık %49,50 ve değişen oranlarda ticari avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Davaya konu banka alacağının likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla takip konusu yapılan ve kabul edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davalının arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı, dosya kapsamında 03/07/2020 tarihli arabuluculuk son tutanağından anlaşılmaktadır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A hükmünün 11.fıkrası “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta da davalı tarafın geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermiş olduğu, arabuluculuk tutanağından anlaşılmaktadır. Bu haliyle yargılama giderinin kısmen kabul kısmen hususu ayrıca değerlendirilmeksizin dava açılmadan evvel arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 s. HUAK 18/A-11.fıkrası uyarınca davalıdan alınmasına, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının … 9.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek 9.813,50-TL asıl alacak, 1.901,47-TL işlemiş faiz, 95,07-TL faizin gider vergisi olmak üzere toplam 11.810,00-TL alacak yönünden, takip tarihi sonrası 9.813,50-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar yıllık %49,50 ve değişen oranlarda ticari avans faizi uygulanmak suretiyle takibin DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla hükmedilen 11.810,00-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (11.810,00 TL) üzerinden alınması gereken 806,74 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 224,82 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 581,92 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 224,82-TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 90,60 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1274,72-TL yargılama giderinin dava açılmadan evvel, davası kısmen kabul olan davacı … Bankası Anonim Şirketi ile yapılan arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 sayılı HUAK m. 18/A-11.fıkrası uyarınca davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf herhangi bir yargılama gideri yatırmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00- TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirmediğinden reddedilen kısım yönünden davalı lehine ayrıca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin dava açılmadan evvel … Büro dosya numaralı, …Arabuluculuk numaralı, davacı … Bankası Anonim Şirketi ile yapılan arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 sayılı HUAK m. 18/A-11.fıkrası uyarınca davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, e-duruşma ile katılan davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.10/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır