Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/585 E. 2022/611 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/585 Esas
KARAR NO : 2022/611

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil … Tic. Ltd. Şti. ve … Yat A.Ş. arasında gözetim hizmeti sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre müvekkili şirket görevlendireceği temizlik personelleri ile kulübün gözetim işini ve temizlik işlerin üstenileceğini, yazılı olarak mutabık kalınan miktar üzerinden fatura kesileceğini, verilen hizmet karşılığında … düzenlenen faturaların ibrazıdan itibaren 60 gün içerisinde sözleşmenin maddelerine göre ödeme yapacağını, davalı şirket vadesi geçmiş 31.10.2020 tarihli 22.799,79 TL tutarlı, 03.11.2020 tarihli 13.422,69 TL tutarlı, 25.11.2020 tarihli 6.676,04 TL tutarlı, 30.11.2020 tarihli 16.157,34 TL tutarlı, 30.11.2020 tarihli 66.440,54 TL tutarlı, 07.12.2020 tarihli 5.533,5 TL tutarlı, 09.12.2020 tarihli 8.368,76 TL tutarlı, 18.12.2020 tarihli 6.966,94 TL tutarlı, 24.12.2020 tarihli 6.773 TL tutarlı, 31.12.2020 tarihli 21.543,12 TL tutarlı, 31.12.2020 tarihli 73.779,85 TL fatura borçluya ibraz edildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin 02.03.2021 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, … 37.Noterliği’nin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçluya o dönemki bakiye borcu ödemesini ihtar edildiği herhangi bir ödeme yapılmadığını, toplam 236.101,05 TL davalı yandan alacağın bulunduğunu, … 19. Asliye Ticaret Mahkemesi … D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz istendiğini mahkeme tarafından ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği, müvekkili şirket teminatı karşılayamadığını ve ihtiyati haczin uygulanmadığını, arabuluculuğa başvurulduğunu, arabuluculuk aşamasında davalı taraf ile anlaşmasının mümkün olmadığını, beyan ederek ihtiyati haciz talebinin kabulüne, davalı yaptığı kısmi itirazınını iptaline ve takibin devamına, davalının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde ödemelerin ne şekilde ve hangi vadelerde yapıldığının kararlaştırdığını, kararlaştırılan çerçevede şirketçe gerekli ödemeler davacıya yapıldığını, müvekkili şirketin takip alacaklısına faiz ve ihtarname bedeli adı altında borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı tarafa olan borcu 27.232,38 TL meblağı olarak tespit edildiğini, davacı tarafından gönderilen 236.101,05 TL tutarlı ödeme emrine karşı 27.232,38 TL’yi aşan 208.868,67 TL tutarlı kısmına itiraz ettiğini ve icra takibin durdurulduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan kısmi itirazının sebebi ise icra takibine konu edilen faturalar dışında müvekkili şirket tarafından alacaklı tarafa keşide edilen 208.508,96 TL tutarlı faturalar olduğunu, müvekkili şirket davacı şirket personelinin 2015-2020 yılları arasında tesislerine yenmiş olunana yemelere istinaden 28.02.2021 tarihli 208.508,96 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, fatura belirlenirken kaç personelin yemek yediği hesaplandığını ve ilgili yıllara ait birim fiyatların baz alındığını, davacı şirket tarafından icra inkar tazminatının talep edildiğini, talep edilen tazminatın reddi gerektiğini beyan ederek davanın reddi ile davacının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatın hükmedilmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı alacak iddiasına dayalı olarak … 33. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 33. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından değişik tarihli faturalar için, ihtarname bedeli ve faiz talebi ile toplam 236.101,05-TL fatura alacağı için başlatılan ilamsız takip başlatıldığı, davalı yan icra dosyasına kısmi itirazda bulunmuş olup borcun 208.868,67 TL’lik kısmına itiraz etmiş, davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde, itiraz edilen kısım üzerinden harçlandırılarak açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Mahkememiz dosyasının Mali bilirkişi Murat Kutanoğlu’ na tevdi ile, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, dava dilekçesinde sözü edilen faturaların davacı ve davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, faturaların davalı tarafa tebliğine ve bu faturalara konu malların davalı yana teslimine dair kaydın bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, alacak tutarının davalı tarafından davacıya kısmen veya tamamen ödenip ödenmediği gibi hususlarda bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş; Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’na tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 14.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davacı yasal defter kayıtlarına göre 14.07.2021 takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 727.014,53 TL alacağının olduğu, Davalı yasal defter kayıtlarına göre 14.07.2021 takip tarihi itiba le davalının davacıya 189.732,16 TL borcunun olduğu, Taraflar arasında ki mutabakatsızlığın iş bu davaya konu olan 2020 yılı faturaları haricinde 01.03.2021 tarihi sonrasında hem davacı hem davalı tarafça (rapor içeriğinde ayrıntısı verilen) yapılan kayıtlardan kaynaklandığı, Davalının iş bu davada ki takibin 27.232,38 TL’lik kısmını kabul ettiği ve ferileri ile birlikte ödeme yaptığı, Diğer taraftan itiraz ettiği 208.508,96 TL’lik kısım ile ilgili davaya 28.02.2021 tarihli faturayı sunmuş olduğu, Sunulan faturanın rapor içeirğinbde açıklandığı üzere davacı tarafla ilgili olmadığı, Söz konusu fatyranın dava dışı … Ltd. şti adına tanzim edildiği gibi yine dava dışı … Hiz. Ltd. şti. hesabına kaydedildiği nazara alındığında söz konusu faturadan dolayı davacının alacağından mahsup yapılmaması gerektiğinin belirlendiği, Davacının takibe konu ettiği faturaların tamamının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, Davalı tarafça içeriklerine yasal süreler içerisinde itiraz edildiği ve/veya ödendiği ve/veya söz konusu (dava dışı … Ltd. şti adına tanzim edilen 208.568,96 TL’lik) faturanın bedelinin davacı hesabından mahsup edilebileceğine dair tarafların mutabakatı ile ilgili herhangi bir vesaikin bulunmadığı, Yine Davalı tarafın söz konusu hizmet alımları ile ilgili iade ve/veya bedelleri 14.07.2021 takip tarihi öncesinde ödediğini ispatlayıcı mahiyette herhangi bir belge ibraz etmediği nazara alındığında 14.07.2021 takip tarihi itibari ile Davalı taraftan 236.090,27 TL’si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı, Davalı tarafın TBK m.117 gereğince 18.03.2021 tarihi ile temerrüt olgusunun gerçekleştiği, 14.07.2021 tarihli 236.101,05 TL’lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında fazla talebin söz konusu olmadığı, Davalının kabulünde olan ve ferileri ödemesi yapılan 27.232,38 TL’ nde kalan tutarla iptaline karar verilmesi gerektiği, Bu itibarla takibin (236.101,05 TL- 27.232,38 TL) 208.868,67-TL üzerinden devamı” şeklinde tespit edilmiştir.
Taraflar arasında gözetim hizmet sözleşmesi ve Temizlik Hizmetleri Sözleşmesinin bulunduğu, Sözleşmenin Taraflarının; … ile … Tic. Ltd. Şti.(Hizmet Veren) olduğu, sözleşme kapsamında fatura edilen davacı tarafça takibe konu edilen; 31.12.2020 tarih 73.779,85 TL, 31.12.2020 tarih 21.543,12 TL, 24.12.2020 tarih 6.773,00 TL,18.12.2020 tarih 6.966,94 TL, 09.12.2020 tarih 8.368,76 TL, 07.12.2020 tarih 5.533,50 TL, 30.11.2020 tarih 66.440,54 TL, 30.11.2020 tarih 16.157,34 TL, 25.11.2020 tarih 6.676,04 TL, 03.11.2020 tarih 13.422,69 TL ve 31.10.2020 tarih 22.799,79 TL’lik faturaların davalı defterlerinde; şekli ile kayıtlı olduğunun mali bilirkişi raporu ile sabit olduğu anlaşılmıştır.
YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “davalının ticari defterlerinde kayıtlı borç bakımından defterleri kendi aleyhinde delil olacaktır. 6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini,bir başka deyişle faturalar içeriği hizmetin teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır.”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-823E.2019/553K.sayılı ilamı)
Davalı tarafça aradaki sözleşme ilişkisi ve imzası inkar edilmemiş ve faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. Somut olayda davalı taraf; TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK m. 222 uyarınca ispatlamış olur.
Davalı taraf cevap dilekçesi içeriğinde takas definde bulunmuştur. Davalı tarafça cevap dilekçesinde mahsuba konu edilen 208.508,96 TL’lik faturanın dava dışı …Ltd. Şti. hesabında kayıtlı olduğu, tespit edilmiştir. Bu noktada takas-mahsup talebinin de değerlendirilmesi gerekmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 139. Maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 118. Maddesi), “iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir, alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir.” hükmü yer almaktadır.
Karşılıklı alacaklar çekişmeli (münazaalı) ise takasa bağlı hukuki sonuçlar, çekişmeli alacağa ilişkin mahkeme kararına göre belirlenir. Mahkeme alacağın varlığını kabul ederse takas geçerli olur, aksi takdirde takas hiç bir sonuç doğurmaz. (Reisoğlu, Safa, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2008, s. 374.)
Takas borcu sona erdiren sebeplerden biri olup, takas ile her iki borç da az olanı oranında sona erer. Yani takas beyanıyla her iki alacak da kesin olarak ortadan kalkar. (Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 1999, s.1261, 1267.) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 143. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanununun 122. maddesi) uyarınca, takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Böylece takas beyanı, borçları (alacakları) geriye yürüyen bir şekilde sona erdirir. (Reisoğlu, Safa, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2008, s. 376.) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2020/1308 Esas, 2020/89 Karar sayılı ilamı)
TBK’nın 139. maddesi uyarınca, iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Buna göre takasın mümkün olması için iki tarafın karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olması gerekmektedir. Davalının davacı şirketten alacağı olmayıp, dava dışı … Ltd. Şti’nden olan alacağını, davacının alacağı ile takas etmesi mümkün değildir. Davacı ile dava dışı şirket farklı tüzel kişiliklere sahip olup, ortaklık yapıları ve adresleri de farklıdır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde, HMK m.222 gereğince davacının takibe konu ettiği faturaların tamamının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, Davalı tarafça içeriklerine yasal süreler içerisinde itiraz edildiği ve/veya ödendiği ve/veya söz konusu (dava dışı … şti adına tanzim edilen 208.568,96 TL’lik) faturanın bedelinin takasına yönelik TBK m.139 hükmünün şartlarının oluşmadığı da görülerek, davalının kısmi itirazı üzerine açılan davanın kabulü ile davalının … 33. İcra Müdürlüğünün… E.sayılı takip dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazın iptali ile takibin itiraz edilen kısım yönünden de devamına, karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla dava konusu edilen tutarın %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın kabulü ile,
-Davalının … 33. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takip dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazın iptali ile takibin itiraz edilen kısım yönünden de devamına,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla hükmolunan ve dava konusu edilen 208.868,67-TL’ nin %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (208.868,67 TL) üzerinden alınması gereken 14.267,81 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 2.522,62 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 11.745,19 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 2.522,62 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, posta ve tebligat masrafı 211,50 TL, bilirkişi ücreti 1.000,00- TL olmak üzere toplam 3.793,42 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 23.070,81 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/10/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır