Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/558 E. 2023/239 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/558 Esas
KARAR NO : 2023/239

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı-borçlu şirket aralarında yapmış oldukları ticari alışveriş sonucunda davalı, müvekkili şirketten satın almış olduğu ürünlere müvekkil şirket tarafından 8.618,40 TL bedelli, fatura numarası … ve fatura tarihi 26.09.2020 olan e-fatura kesildiğini, davalı teslim alınan mallara ve faturaya dair irazda bulunmadığını, borca ilişkin 27.10.2020 tarihinde 1.700,00 TL ödeme yapıldığını, borçlu kalan bakiye 6.918,40 TL ödemeyi yapmadığını, faturaya dayalı alacak bedeline istinaden 24.03.2021 tarihinde … 37. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, itiraz sonucunda takibin durdurulduğunu, borçlunun alacak sebebini anlamadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığını, arabuluculuğa başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını beyan ederek itirazın iptaline ve takibin devamına, %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini,” talep ve beyan ettikleri görülmüştür.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmaya satıldığı ve teslim edildiği
hususlarında ve teslim edildiği hususlarındaki iddiaları kabul etmediklerini, davacı şirket tarafından müvekkil firmaya satış ve teslimi yapılan iddia edilen ürünlerin … isimli Şahsın imzasına telim edildiğini, müvekkili firmada 09/2020 de çalışan sigortalı personellerin isimlerinin bulunduğu evrakları incelediklerini ve e-fatura ve e-irsaliye müvekkil firmaya posta, kargo, elden veya noter kanalı ile tebliğ edilmediğini, fatura ve irsaliye üzerinde kaşe ve imza olmadığını, müvekkil firma yetkilisinin isim, soy isim imzasının mevcut olmadığını, müvekkil firma tarafından müvekkil firmaya ait … Bankasında hesabından davacı firmaya 1.700 TL gibi ödeme yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini, müvekkil firma ile davacı firma ile herhangi bir ticari faaliyet bulunmadığını, müvekkil firma, davacı firma tarafından gönderildiği iddia edilen e-fatura ve e-irsaliye belgelerinden haberi olmadığını bu nedenle itiraz edilemediğini, irsaliye faturalarda ürünü teslim alan kişi kısmında bulunan imzalar müvekkil firma şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkil firma şirket yetkilisinin yazı ve imza örneklerinin alınmasına karar verilmesi halinde müvekkil firma şirket yetkilisi …’İN … Adliyesi Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak imza ve yazı örneklerini alınmasını, aksi … müvekkil firma şirket yetkilisinin yazı ve imza örneklerinin bulunduğu kurum ve kuruşları bildirmek için Sayın Mahkemeden süre talep ettiklerini beyan ederek … 37. İcra Müdürlüğünde başlamış olan …E. sayılı icra takibin iptaline karar verilmesini, 420 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini,” talep ve beyan ettikleri görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 37. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 37. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, Alacaklı (davacı) ….A.Ş. vekili vasıtası ile 06.04.2021 tarihinde borçlu (davalı) aleyhine … 37.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile fatura alacağını dayanak göstererek, 6.918,40-TL toplam alacağın, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık reeskont avans faizi, icra, harç ve giderleri ile avukatlık ücreti birlikte tahsili amacıyla takibe geçildiği, davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Davalı cevap dilekçesi içeriğinde davacının iddia ettiği ticari ilişkiyi inkar etmiş ve takip konusu fatura içeriğindeki malların da kendisine teslim edilmediğine dair savunmada bulunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Dosya bilirkişi …’na tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 04/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; ” Davacı tarafından sunulmuş olan 2020 yılına ait cari hesap alacağının, 2020 yılına ilişkin olarak davacının tanzim ettiği 8.618,50 TL’lik davaya konu faturaya karşılık davalının 27.10.2020 tarihinde 1.700,00 TL’lik ödemesinin olduğu, davacı defterinde kayıtlı olan ödemenin Sara Kılıççeken tarafından yapıldığına dair tahsilat makbuzu ve kredi kartı slip fişinin sunulduğu, 2020 yılında davalı tarafın halen 6.918,40 TL’lik borcu bulunmakta olduğu, bu borcun dosyaya sunulmuş olan 26.09.2020 tarihli 8.618,40 TL’lik bir adet faturadan kaynaklandığı ve fatura dayanağı e-irsaliyede … açıklaması ile imzanın bulunduğu, ayrıca davacı tarafından sunulmuş olan yevmiye defter içeriği incelendiğinde bu tutarın doğrulandığı, 6.918,40 TL borçlu olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafından sunulan defter ve belgelerde davacı tarafla ticari ilişki olduğuna dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalı defterlerinde davacının faturası ile davacı defterinde kayıtlı olan 1.700,00 TL’lik ödemeye ilişkin kaydın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir.
Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK m. 222 uyarınca ispatlamış olur.
Davacı …’nin 2020 takvim yılının BA-BS listeleri incelendiğinde, Form Görüntüleme ekranında, Davalı …Tic. Ltd. Şti.’ne ait BS bildirimlerinde 7.980,00 TL (Mal ve Hizmetlerin Toplam Bedeli- KDV Hariç Tutar) ve belge sayısının 1 olduğunun görüldüğü, davalı …Tic. Ltd. Şti.’ 2020-2021 takvim yılının BA-BS listeleri incelendiğinde, Form Görüntüleme ekranında Davacı … adına herhangi bir kaydın bulunmadığı, bu noktada takibe dayanak 26.09.2020 tarihli … irsaliye nolu 7.980 TL + 638,40 TL KDV ile toplam 8.618,40 TL’lik faturada, …) ıslak imzanın bulunduğu davalı tarafça cevap dilekçesi içeriğinde davalı şirket ile bu kişinin ilişkisinin kabul edilmediği anlaşılmıştır.
Dava konusu 26/09/2020 tarihli fatura ve e-irsaliye evrakındaki imzanın tetkiki ve ödeme fişindeki imzanın denetimi açısından 2020 yılındaki davalı şirketin yetkililerinin tespiti için ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğüne, 2020 yılındaki çalışlanların tespiti için SGK ‘ya ayrı ayrı müzekkere yazılmasına, SGK’ya yazılacak müzekkerede davalı şirkette 2020 yılında … adında birinin çalışıp çalışmadığının sorulmasına karar verilmiş; müzekkere cevaplarına göre davalı şirkette fatura tarihinde bu isimde bir çalışan olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça tanzim edilen 26.09.2020 tarih … irsaliye nolu 8.618,40 TL’lik fatura içeriği malın davalı tarafa verildiğine dair dosya kapsamında ispatın yapılamadığı nazara alınarak, davacı tarafın dava dilekçesinde yemin delilline dayanması karşısında Yargıtay HGK uygulaması da dikkate alınarak bu noktada davalıya yemin teklif edip etmeyeceği hususunun davacı vekiline hatırlatılmasının icap ettiği görülerek, hatırlatılmış; davalı şirket temsilcisi yemin beyanında “26.09.2020 tarihli fatura içeriğinden kaynaklı olarak davacı tarafından dava konusu yapılan fatura içeriği ürünler bana teslim edilmedi,” şeklinde beyanda bulunarak davacının teklif ettiği yemini eda etmiştir.
Bu itibarla, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi, ticari ilişki, sözlşemenin ifa edilmesine yönelik vakıalar davacı tarafından ispat edilemediğine göre, dava konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmaması, davalının inkar eden konumunda olduğu, davacının takip konusu alacağını oluşturan faturalarının E-Arşiv fatura olduğu ancak fatura içeriğindeki ürünlerin davalıya teslimine ilişkin davacı şirket tarafından evrak sunulmadığı, takip konusu 26.09.2020 tarih … nolu 8.618,40 TL’lik faturanın davalı tarafça kabulünün yapıldığına dair herhangi bir delilin bulunmadığı nazara alındığında davacının takibe konu ettiği alacağını ispatlayamadığı, davacının delil olarak dayandığı dosya kapsamında sunulu olan e-irsaliyede imzası bulunan …’nun davalı şirket ile bağının da davacı yanca ispat edilemediği, davalı şirket temsilcisinin de teklif edilen yemini eda ettiği ve teslim olgusunu inkar ettiği, tüm dosya kapsamı gözetilerek yukarıdaki açıklamalar nispetinde ispatlanamayan davanın reddine dair hüküm tahsisi yoluna gidilmiştir.
Hükmün niteliği gereğince ret kararı da gözetilerek; davacının icra inkar tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine, yine kötüniyet tazminatı, itirazın iptali davasına konu edilmiş bir alacağın mevcut olmadığının tespit edilmesi ve alacaklının da kötüniyetli olarak icra takibi başlatmış olmasının anlaşılması halinde borçlu lehine hükmedilebilecek bir tazminat olup, alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğunun iddia eden borçlu tarafça kanıtlanması gerekirken, somut olayda, davacının kötü niyetli olduğunun ileri sürülemeyeceği ve davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar vermek gerekmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A hükmünün 11.fıkrası “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta da davalı tarafın geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermiş olduğu, arabuluculuk tutanağından anlaşılmaktadır. Bu haliyle yargılama giderinin dava açılmadan evvel arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 s. HUAK 18/A-11.fıkrası uyarınca davalıdan alınmasına, davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirmesine rağmen dava açılmadan evvel arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 s. HUAK 18/A-11.fıkrası uyarınca yargılama giderlerinden davalı sorumlu tutularak, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davanın reddine,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine,
Davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine,
Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harçtan başlangıçta peşin alınan 83,56 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 96,34 TL harcın yapılan arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 sayılı HUAK m. 18/A-11.fıkrası uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 950,00 TL bilirkişi ücreti, 178,25 TL posta masraf olmak üzere toplam 1.128,25 TL yargılama giderinin yapılan arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 sayılı HUAK m. 18/A-11.fıkrası uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirmesine karşın dava açılmadan evvel arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 s. HUAK 18/A-11.fıkrası uyarınca davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davalının yapılan arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine iadesine,
Dair, e-duruşma ile katılan davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/03/2023

Katip … Hakim …