Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/550 E. 2023/259 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/550
KARAR NO : 2023/259

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz)
DAVA TARİHİ : 19/08/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı müflis … Limited Şirketi nin müvekkil şirkete çekler, icra dosyası ve çeklere dayanak faturalar nedeni ile borcunun bulunmakta olduğunu, … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasındaki alacağa esas olan takibe konu çeklerin taraflar arasındaki… tarih … sıra numaralı, … tarih … numaralı ve … tarih … numaralı faturalara istinaden kesilmiş olduğunu, icra dosyasına konu alacağının … Bankası A.Ş, … Şubesine ait 26/12/2018 tarihli 60.000-TL bedelli ve aynı bankaya ait 31/12/2018 tarihli 70.000-TL bedelli çek olduğunu, icra dosyası borç kapak hesabının 108.971,64-TL olduğunu, taraflar arasındaki … tarih … sıra numaralı, … tarih … numaralı ve … tarih … numaralı faturalara istinaden kesilen anlaşma gereği düzenlenen müvekkil şirkete teslim edilen toplamda 1.050.000-TL bedelli 7 adet çek alacağı olduğunu, davanın kabulüne, müvekkilinin alacağının tamamının sıra cetveline kaydına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; iflas idaresince çeklerin verilmesine ilişkin ticari ilişkiyi gösteren belgeler ibraz edilmediğinden, alacağın miktarının tespitinin yargılamayı gerektirmekte olduğunu, davacı tarafından sunulan kapak hesabının tarihi müflisin iflas tarihinden sonraki döneme ait olduğunu, müflis şirketin borçlu olarak yer aldığı icra dosyalarından alınacak kapak hesaplarında faiz yönünden iflas tarihi itibariyle ve tahsil harcı hariç olmak üzere hesaplama yapılması gerektiğini, hakkaniyete aykırı şekilde ikame edilen davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dilekçesinde somutlaştırılan vakıalar karşısında çeklerin taraf şirketlerin 2019 tarihli ticari defter ve kayıtlarında ne şekilde gözüktüğü, çekin verilmesine ve alınmasına esas olan temel ilişki kapsamında temel alt ilişkinin taraflar arasında ne şekilde oluştuğu, bu noktada bankadan gelen cevabi yazı içeriklerinin sonuca etkisinin ne olduğu, yine çeklerin dayanağı olduğu belirtilen faturaların taraf şirketlerin 2018, 2019, 2020 yılı defter ve kayıtlarında olup olmadığı, ne şekilde olduğu, çekleri ile faturaların birbirleri ile uyumlu olup olmadığı, ne şekilde uyumlu olduğu, çek dışında ve ayrıca takipte kesinleşen miktarlar ile ilgili ana paraya eklenmesi gereken miktarlar olup olmadığının Yargıtay 23.Hukuk Dairesi uygulamaları dikkate alındığında ne olduğu, -yasal yani tarifeye dayalı icra vekalet ücreti miktarının ana paraya hem eklenmesi hem eklenmemesi ihtimali gözetilerek seçenekli inceleme yapılacaktır- buna göre iflas idaresi tarafından red olunan miktar ve kayıt ve kabulü talep olunan miktarın muhasebesel olarak ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davanın kayıt kabul davası olarak açıldığı, davanın süresi içinde mahkememiz önüne getirildiği, davacının çeklere dayalı olarak kayıt kabul talebini ileri sürdüğü, ancak bu talebinin red olduğu, bu hususların tartışmasız olduğu ve davacının adı geçen çekler ve bu çeklere konu icra takibini konu alarak kayıt kabul talebinde bulunduğu tartışmasızdır.
Gerek dava dilekçesinin içeriği gerek davacı vekilinin HMK çerçevesinde yapmış olduğu açıklamalar dikkate alındığında, bu davanın konusu iki adet çeke dayanan 108.971.64 TL alacak ile 1.050.000,00 TL bedelli 7 adet çekten kaynaklanmaktadır.
Taraflar arasındaki dava, İİK m.235 ve devamından kaynaklanan, uygulamada kayıt kabul davası olarak nitelendirilen ve kanunda ise sıra cetveline itiraz olarak belirtilen, tahsili amaçlamayan, sadece iflas masasına kayıt yapılmasını amaçlayan bir davadır.
İİK m.235/f.1 hükmüne göre “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içerisinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar”.
Kayıt kabul aşamasında iflas dairesince davacının talep ettiği miktar oranında alacaklı olduğunu ortaya koyan yeterli belge olmadığından alacağın reddedildiği açıktır.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi adi tasfiyede somut olayda olduğu üzere iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Davacı alacağını genel hükümlere göre ispat etmek yükümlülüğü altındadır.
Mahkememizce atanan bilirkişinin 19/10/2022 tarihli raporunda “talimat yolu ile alınmış olan bilirkişi raporu içeriğinden davacı şirketin usulüne uygun tutulan ticari defterlerine göre müflis şirkete 3 adet toplamda 1.205.101,55 TL bedelli fatura düzenlediği, bu faturalar karşılığında müflis şirketten 9 adet çek aldığının ve ödenmeyen bu çeklerden dolayı müflis şirketten 1.184.182,34 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, müflis şirketin 2018 yılına ait ticari defterleri iflas dosyası içerisinde bulunmadığından davacı vekilince dava dosyasına sunulan 2018 yılına ait faturalar ile çeklere ilişkin defter kayıtlarını tespit etmenin mümkün olmadığı, bununla birlikte müflis şirketin iflas dosyasında bulunan 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defter kayıtlarına göre davacı şirket ile ticari bir ilişkisinin bulunduğu, davacı şirketten bir kısım makine alımı gerçekleştirdiği, iflas tarihi itibariyle davacı şirkete 1.944,00 TL borçlu gözüktüğünün belirlendiği, davacı şirketin alacağını dayandırdığı çeklerin müflis tarafından davacı lehine düzenlendikleri ve bedellerinin ödenmediği dosya kapsamı ile sabit bulunmakla Mahkemece talimat yolu ile alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek çeklerin 3 adet toplamda 1.205.101,55 TL bedelli faturalara konu mal satışlarına dayandığının kabulü halinde 08/03/2021 iflas tarihi itibariyle kaydı gereken davacı alacağının, icra takibine konu edilmiş olan müflis şirkete ait 2 adet çeke ilişkin icra takip dosyası alacağı nedeniyle 109.828,97 TL olduğu, vekalet ücretinin hesaba katılmaması ihtimalinde ise 92.237.71 TL olduğu, icra takibine konu edilmemiş olan müflis şirkete ait 7 adet çek nedeniyle alacağın 1.050.000,00 TL olduğu, davacının alacak kaydı başvuru dilekçesinde belirttiği ancak dava dilekçesinde belirtilmediği çek faizlerinin de kabulü ihtimalinde ise (1.050.000.00 + 182.527.40) 1.232.527.40 TL olduğu” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bu arada dayanak faturalara ait Ba ve Bs formlarının celbi sonrası ek raporunu sunmak üzere SMMM bilirkişi yeniden görevlendirilmiştir.
SMMM bilirkişi hazırlamış olduğu 28/02/2023 tarihli ek raporunda ise “davacı şirketin istinabe yolu ile incelettirilmiş olan ticari defter kayıtları ile müflis şirketin ticari defter kayıtları ve BA/BS formlarına göre davacı şirketin müflis şirkete satmış olduğu mallar karşılığında aldığı anlaşılan ve dosyaya celp edilen banka kayıtlarına göre ödenmediği sabit olan, alacak dayanağı yapılan çekler nedeniyle müflis şirketten alacaklı olduğu, davacı şirketin iflas tarihi itibariyle müflis şirketten olan alacağının kök raporda hesaplandığı şekilde olduğu” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava, kayıt kabul istemine ilişkin olup dosya kapsamına göre davacı müflis şirket aleyhine toplamı 1.050.000,0 TL olan yedi adet çek ile ilgili ve ayrıca toplamı 107.491,70 TL olan iki adet çek ile ilgili takip yapmıştır. Adı geçen çeklerin keşide tarihleri en erken 26/12/2018 tarihinden başlayıp en son 30/04/2019 tarihli olup takip borçlusu dosyamızdaki müflis davalı şirkettir. Adı geçen davalı şirket hakkında ise 08/03/2021 tarihi itibariye iflas kararı verilmiştir. Karşılıksız çıkan bu çekler ile ilgili herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi iflas kararından yaklaşık iki yıl veya daha öncesi zaman dilimi itibariyle keşide olunan çeklere ilişkin şirketin herhangi bir itirazının varlığı anlaşılamamaktadır. Nitekim icra müdürlüğü tarafından hazırlanan 04/06/2021 tarihinde yapılan kapak hesabı tarihinde kesinleşen miktarlar dikkate alınmak suretiyle tespit edilmiş ve evrak celbedilmiştir. Bu durum çeklerin muvazaalı olarak davacının eline geçmediğini, gerçek bir cironun olduğunu öncelikle göstermektedir. (Yargıtay 23.HD 2013/4737E. 2013/6127K.sayılı kararından hareket edilmiştir)
Zaten gerek davacı şirketin gerek müflis davalı şirketin 2018 yılına ait Ba ve Bs formlarına göre müflis şirketin bağlı olduğu vergi dairesine KDV hariç 1.136.080,00 TL tutarında mal ve hizmet alımı gerçekleştirdiği yönünde beyanda bulunduğu, davacı şirketin istinabe yoluyla incelenen defter ve kayıtlarıyla yine müflis şirketin defter ve kayıtları, Ba-Bs formları dikkate alındığında davacı şirketin müflis şirkete satmış olduğu mallar karşılığı takibe konu çekleri aldığı, bu çeklerin karşılıklarının ise banka kayıtlarına ve mevcut çek suretlerine göre dahi ödenmediği, ayrıca davacının dayandığı toplamı 1.050.000,00 TL olan yedi adet çeklerin ve bu çeklere dayanak olan üç adet 1.205.101,55 TL faturanın müflis defterlerinde kayıtlı bulunduğu, herhangi bir ters kayıt işleminin dahi yapılmadığı, yapılan muhasebesel incelemeler neticesinde ortaya çıkmıştır. Müflis şirketin ticari defter ve kayıtlarının HMK m.220 m.222 hükümleri dikkate alındığında müflis şirket aleyhine ve ancak davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, müflis şirketi bağlayacağı Mahkememizce kabul olunmuştur.
Kaldı ki davaya konu edilen çeklerin dayandığı temel ilişki çerçevesinde düzenlenen faturalar ilişkin alımların vergi dairesine dahi taraflarca bildirilmiş olduğu, bu durumun davalı lehine, davacı aleyhine sonuç doğurduğu öncelikle belirtilmelidir.
Esasen davalı tarafından bilirkişi raporunda da açıklanan alımların bildirilmiş olması karşısında alımları bildirilen faturalarla ilgili VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde, davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu hizmeti teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlayacaktır. Davalı tarafın çelişkili davranış yasağına (venire contra factum proprium) ilkesine aykırı hareket etmesi halinde ilk beyana itibar olunması uygun görüldüğünden çeklerin dayanmış olduğu temel ilişki çerçevesinde davalının dayanak çekler nedeniyle davacıya borçlu olduğu kabule dilmiştir.
Öte yandan müflis şirketin söz konusu çeklerden dolayı borçlu olduğu, ticari defterine kayıt ettiği tarih ile ve en önemlisi vergi dairesi müdürlüğüne bildirimde bulunduğu tarihler ile iflas tarihi arasındaki uzun süre karşısında bu çeklerin mevcut ticari hayatın olağan akışı içinde bir borcun ifası için verilmiş çekler niteliğinde bulunduğu Mahkememizce kabul edilmiştir. Öte yandan “her ne kadar çek, tek başına kayıt kabul davasında alacağı ispata yeterli değil ise de çeklerin keşide ve takip tarihinin iflastan önceki tarihi taşıması, borçlu tarafından takibe itiraz edilmeyip, ödendiği iddiasıyla herhangi bir itiraz ve dava konusu dahi olmayıp takibin iflastan çok önceki yıllarda kesinleşmiş olması gözönüne alındığında davacının dava konusu çeklere dayalı olarak kayıt kabul talebinde bulunabileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, Mahkememizce, çeklere dayalı olarak, davacının kayıt ve kabulünü talep edebileceği miktar belirlenmiş ve bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. (Yargıtay 23.HD 2013/4737E. 2013/6127K.sayılı kararından hareket edilmiştir)
Bu çerçevede bilirkişinin iflas tarihi itibariyle asıl alacak tutarı, çeklerin ibraz tarihi ile takip tarihine kadar işlemiş faiz, takip tarihinden icra takibine kadar işlemiş faiz, çek komisyonu, icra vekalet ücreti, tahsil harcı, başvuru harcı, masraflar dikkate alınarak iki adet çek ile ilgili talep edilebilecek miktar 109.828,97 TL olarak açıklanmıştır. Ne var ki bu hesaplama yapılırken bilirkişi, tahsil harcını dahi ilave etmiştir. Oysaki tahsil harcının Yargıtay uygulaması karşısında iflas tarihi itibariyle yapılmış bir masraf olmadığı açıktır. Bu nedenle bilirkişinin bulmuş olduğu rakamdan tahsil harcı miktarı olan 5.565,78 TL tutar Mahkememizce düşülmüştür. Böylelikle 130.000,00 TL olan iki adet çek nedeniyle masaya kaydı gereken rakam 104.263,19 TL olarak saptanmıştır. Bu miktar dava dilekçesinde belirtilen 108.971,64TL’den az da olsa düşüktür.
Öte yandan icra dosyasına konu olmayan yedi adet çekin toplam bedeli 1.050.000,00 TL olup dava dilekçesinde kaydı istenen rakam dahi budur. Söz konusu yedi adet çekten dolayı başkaca bir rakam dava konusu yapılmadığı gibi bu konuya ilişkin başkaca bir açıklama yoktur. Kaldı ki bu rakamın davanın niteliği gözetildiğinde ıslah olması da usulen mümkün bulunmamaktadır.
Bu arada 108.971,64 TL alacak ile ilgili Mahkememizce icra vekalet ücretinin dahi ana paraya eklenmesi bir kısım BAM kararlarının aksine uygun görülmüştür. Zira “icra vekalet ücretinin takip masraflarına dahil olduğuna ilişkin İİK’nun 138/3 maddesi ile iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masraflarının anaparaya ekleneceğine ilişkin İİK’nun 195. maddesi karşısında icra vekalet ücretinin dahi iflas masasına kayıt kabulüne ilişkin talebin reddi mümkün olmadığından bu miktarı dahi ana paraya eklenmesi takdir olunmuştur. (Yargıtay 6.HD 2021/2200E. 2022/1505K.sayılı kararı ve Başkan Mustafa AKIN’ın 2019/207E. 2021/421K.sayılı ve benzeri kararlarındaki karşı oy gerekçesi)
Kaldı ki bilirkişi raporu irdelenen ve itibar edilmeyen kısım dışında gerekçeli, ara karar içeriklerine uygun ve denetim elverişli olup itibar edilmesine engel herhangi bir durum mevcut değildir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, davacı tarafından, iflas masasına kaydı talep olunan ve iflas müdürlüğünce reddedilen toplamı 130.000,00-TL olan iki adet çek nedeniyle hesaplanan 104.263,19-TL alacağın ve ayrıca yedi adet çek toplamı nedeniyle hesaplanan 1.050.000,00-TL alacağın olmak üzere bu iki farklı kalem ile ilgili toplam 1.154.263,19-TL’nin davacı alacağı olarak … 3.İflas Müdürlüğünün … iflas dosya numaralı iflas masasına 4.sıra alacak olarak kayıt ve kabulüne, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
Davacı tarafından, iflas masasına kaydı talep olunan ve iflas müdürlüğünce reddedilen toplamı 130.000,00-TL olan iki adet çek nedeniyle hesaplanan 104.263,19-TL alacağın ve ayrıca yedi adet çek toplamı nedeniyle hesaplanan 1.050.000,00-TL alacağın olmak üzere bu iki farklı kalem ile ilgili toplam 1.154.263,19-TL’nin davacı alacağı olarak … 3.İflas Müdürlüğünün …iflas dosya numaralı iflas masasına 4.sıra alacak olarak kayıt ve kabulüne,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsup edilerek 120,60 TL bakiye ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvuru harcı gideri toplamı olan 118,60‬ TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harcanan 776,40 TL tebligat posta masrafı ile 3.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.026,4‬0 TL yargılama giderininden davanın kabul nispetine göre (%99) 3.986,136‬TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dava kısmen kabul edildiğinden ve davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Dava kısmen reddedildiğinden ve davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.708,45‬ TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Red olunan miktar nedeniyle davacı yönünden kesin, kabul edilen miktar nedeniyle davalı yönünden istinaf yolu açık olmak üzere kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalı vekilinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi. 23/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip