Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/533 E. 2022/929 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/533
KARAR NO : 2022/929

DAVA : Müdür Atanması, Fesih, Çıkma
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan ve terditli olarak açılan asıl davada yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin ortağı olduğu …Tic. Ltd. Şti.’ne müvekkil …’nün tedbiren temsil ve yönetim kayyımı tayinine, bu talebin kabul görmemesi halinde mahkemece re’sen seçilecek kişinin tedbiren temsil ve yönetim kayyımı tayinine, “neticeten şirkete temsil ve yönetim kayyımı tayinine, kayyım tarafından şirkete müdür atanması, toplantı günü belirlenmesi ve bu toplantıda şirkete müdür atanması halinde görevinin sonlanmasına”, lakin atanamaması halinde şirket ortağı …’nun TTK 636 vd. maddeler kapsamında ortaklıktan çıkarılması; kabul edilebilir çözüm olması halinde ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini, aksi halde şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davadaki asli talep açısından davalı sıfatı bulunan şirket tüzel kişiliği ile davacı ve münferit şirket yetkisi arasında menfaat çalışması bulunduğundan … temsil kayyımı olarak dahi atanmış durumda olup davanın kabulüne dair herhangi bir beyan mevcut değildir. Davacının ortaklıktan çıkmaya ilişkin feri talebi konusunda ise diğer ortak …’nun davalı sıfatı var ise de Mahkememizce öncelikle asli talep ele alınacaktır. Asli talep açısından ise sadece şirketin davalı sıfatı mevcuttur.
Davacının ilk asli talebi şirkete temsil ve yönetim kayyımı atanmak suretiyle “kayyım tarafından şirkete müdür atanması, toplantı günü belirlenmesi, bu toplantı şirkete müdür atanması, akabinde kayyım görevinin sonlanması” noktasında davalı şirket aleyhine karar verilmesi, bu talep kabul olunmadığı takdirde ise diğer şirket ortağının ortaklıktan çıkarılması, bu talep dahi kabul olunmadığı takdirde ise şirketin feshine karar verilmesi amacına ilişkindir.
Şirkette yönetim boşluğu olduğu anlaşıldığından şirkete tedbiren daha önce yönetim kayyımı olarak atanmış olan …, aynı zamanda temsil kayyımı olarak atanmıştır. Asli talep dışındaki diğer feri taleplerden çıkmaya ilişkin ise gerçek kişinin sıfat durumu mevcuttur.
Yargılama aşamasında ortaklıktan çıkarılması talep olunan … ise Mahkememizce oluşturulan ara karar içerikleri sonrası ve yeniden asli müdahale talep dilekçesini sunmuş, harcı depo etmiştir.
Açıklanan hal gözetildiğinde asıl dava terditli dava olarak açılmıştır. Terditli dava 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesinde düzenlenmiştir. Terditli davalarda aynı davalıya karşı birden fazla talep, aralarında aslilik ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürülebilir. Ancak bu talepler arasında hukuki bağlantının bulunması şarttır. Öte yandan, anılan Yasa’nın 111/2. maddesinde belirtildiği üzere mahkeme davacının asli talebininin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz. (Yargıtay 6.HD 2021/ 2021/5570E. 2022/4606K.sayılı kararı)
Davacının asıl davadaki asli talebi kanun gereği, TTK m.410/f.2 hükmünden kaynaklanan bir dava türü olup asli talebe dair verilecek bu karar kanun gereği kesindir. Davacının asli talebinin esastan kabulü durumunda ise davacının diğer feri talepleri incelenemeyecektir.
Bu durumda öncelikle dava dilekçesindeki asli talebin dayandığı kanun hükmü davacı vekilince açıklanmamış olsa bile HMK m.33 hükmü gereği bu nitelendirme Mahkememizce yapılmıştır.
Davacının dava dilekçesinde dayandığı vakıalar karşısında, sonuç kısmındaki asli ilk talep davalı sıfatı bulunan şirkete bir kayyım atanmasına ve “toplantı gününü belirlemesi, müdür atanması işleminin tamamlanması sonrası görevinin sonlanmasına” ilişkindir.
HMK m.320 ve m.410 hükmü, işin niteliği ve telafisi imkansız zararların ortaya çıkmaması açısından dilekçelerin verilme aşaması tamamlandıktan sonra takdiren dosya üzerinden inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere limited şirketlerde olağan genel kurul toplantıları TTK m.617/f.1 hükmüne göre her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Bu çerçevede olağan genel kurul toplantısı her yıl yapılması gerekecek bir toplantıdır. Bir başka deyişle olağan genel kurul toplantısının yapılabilmesi için şirket sözleşmesinde bir düzenleme yapılması gerekmediği gibi bazı özel hallerin gerçekleşmiş olması da gerekmemektedir.
Bu nedenle genel kurulu toplantıya çağırmak hakkı kanuni düzenlemeden anlaşılacağı üzere ve kural olarak müdürlere ait devredilemez ve vazgeçilmez bir görev olsa dahi çağrının müdürler dışındaki kimseler tarafından gerçekleştirilmesi noktasında, TTK m.617/f.3 hükmünün uygulanma durumunun ise takdiri gerekir.
6102 sayılı TTK m.617 hükmü limited şirketlerde genel kurulun toplanmasını düzenlemekte olup,adı geçen hükmün üçüncü fıkrası gereği anonim şirketlerin toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konusunda anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yolu ile uygulanabilecektir. Bu çerçevede kanunen öngörülen kıyas düzenlemesi mevcut olduğundan ilgili hükümlerin dikkate alınması gerekir.
6102 sayılı TTK m.411 hükmüne göre ise “Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri,yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler… Çağrı ve gündeme madde konulması istemi noter aracılığıyla yapılır.”
Ancak daha önemlisi somut olay açısından önem arz eden 6102 sayılı TTK m.410/f.2 hükmü önem taşımaktadır. Bu hükme göre “Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.”
6102 sayılı TTK ile getirilen söz konusu düzenleme kanun koyucunun gerekçesinde belirtmiş olduğu üzere “genel kurulun bazı olağan üstü durumlarda toplantıya çağırılabilmesini sağlamak amacıyla öngörülmüştür. Bu hükmün birçok varsayımda 530’uncu madde anlamında organ yokluğuna engel olabileceği de düşünülmektedir. Uygulamada, çeşitli sebeplerle, özellikle gruplar arasındaki uyuşmazlık ve çekişme sonucunda yönetim kurulunun toplanamaması, üye eksikliğinden veya bazı azlık haklarının kötüye kullanılması amacıyla toplantı nisabının gerçekleşememesi, toptan istifa yahut kaza gibi nedenlerle yönetim kurulunun mevcut olmaması hallerine, özellikle ilk iki hale sıkça rastlanmaktadır. Bu durumda kilitlenmeye giren şirketin çıkar yol bulabilmesi için genel kurulun toplanabilmesinin sağlanması gerekmektedir… İkinci fıkra tüm bu sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla kaleme alınmıştır… Bu kararın dosya üzerinden mi yoksa duruşmalı mı verilmesi gerektiği hususunda bir düzenleme yapılmadığı, bu somut olayın özelliklerinin dikkate alınabilmesi için Mahkemenin takdirine bırakılmıştır.”
Delil olarak celbedilen … 6.ATM’nin …E.sayılı ve davanın reddine dair gerekçeli karar içeriği, ayrıca konuya ilişkin davacının somutlaştırmış olduğu deliller bir bütün olarak dikkate alındığında Mahkememizde bu dava açılmadan önceki durum itibariyle, davalı şirketin ortaklarının davacı … ile diğer ortak … olduğu, 01/04/2016 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile adı geçenlerin münferiden şirket müdürleri olarak ve oy birliğiyle tayin edildiği, görevlerinin 01/04/2021 tarihi itibariyle sona erdiği, ana sözleşmedeki 11.madde hükmüne göre müdürlerin ortakların ittifakla verecekleri karar ile değiştirebileceklerinin düzenlendiği, bu amaçla 09/07/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul kararı ile münferiden yetkili olarak …’nün yetkili kılınmasına dair karar alındığı, alınan bu karara diğer ortak …’nun katılamadığı, bununla birlikte söz konusu atamaya ilişkin 09/07/2021 tarihli kararın tescili için … Ticaret Müdürlüğüne yapılan başvurunun ise sözleşmenin 11.maddesi karşısında reddolunduğu, hatta yargılama aşamasında verilen … 6.ATM’nin…E. …K.sayılı karar içeriği ile sicil müdürlüğünün bu yöne ilişkin kararına yönelik itirazın dahi reddolunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının asli talebinin somut dayanağı olan ilgili hüküm, şirketin yönetim kurulu ile ilgili kanunda belirtilen özel haller oluştuğu takdirde, pay sahibinin mahkemeden izin almak koşuluyla genel kurulu toplantıya çağırmasına imkanı tanımaktadır.
Mahkememiz görevli ve yetkili olup davacı aktif sıfat sahibidir.
Pay sahibine tanınan bu imkânın, davacı yönünden kabul edilebilmesi için soyut talebin yeterli olması, kanun hükmü dahi gözetildiğinde mümkün değildir. Zira kanun koyucunun öngördüğü somut koşul vakıaların varlığının pay sahibi tarafından ispat olunması gerekir. Bu ispatın somut olayın özellikleri dikkate alınmak suretiyle takdiri gerekmekte olup genel kurulun toplantıya çağrılmasında gereklilik olup olmadığı mutlaka değerlendirilmelidir.
Somut olayda gelen sicil kayıtları ve … 6.ATM’nin …E.sayılı dosyası dikkate alındığında, davalı şirketin iki ortağı olduğu halde tarafından müştereken müdür olarak seçilmiş bir kişinin mevcut olmadığı, yukarıda açıklandığı üzere yapılan seçim sonucunda bir müdür atanmış ise de tescilinin gerçekleştirilemediği, bu yöne ilişkin sicil müdürlüğü kararına yönelik itirazının ise Mahkemece reddolunduğu, bu durumun ortaklar arasında yargısal anlamda husumet doğurduğu, ortaklar arasında yargısal anlamda husumetin dahi meydana geldiği, yönetimin iki kişiden oluştuğu, esasen yeni getirilen dayanak hüküm ile yönetim kurulunun iki kişiden oluştuğu hallerde, toplantı nisabının oluşmasına imkan bulunmaması nedeniyle şirket işlerinin aksamamasının amaçlandığı, mevcut dosya kapsamına göre ise iki kişilik yönetim kurulunda mevcut hale göre toplantı nisabının oluşmasına imkan bulunmadığı, mevcut delillerden bu durumun anlaşıldığı, nitekim bu aşamadan sonra yapılacak toplantının iki ortağın katılımıyla yapılmasının dahi dava tarihi itibariyle mümkün gözükmediği, aksine bilgi ve belgenin ise mevcut olmadığı sübut bulmuştur. Zaten aksi yönde, bir belge de mevcut değildir.
Kaldı ki kanun koyucu somut olayda olduğu üzere, üye eksikliğinden veya bazı azlık haklarının kötüye kullanılmasıyla toplantı nisabının gerçekleşmemesi nedeniyle, kilitlenmeye giren şirketin çıkar yol bulabilmesi için bu hükmü düzenlemiştir. Somut olayda genel kurulun toplantıya çağırılmasına izin verilmesi kanun koyucunun amacının gerçekleştirilmesi açısından da gerekir. Aksi halde halihazırda aktif olduğu anlaşılan, ekonomik varlığını sürdüren, ekonomiye olumlu yönde katkı sağlayan ve yurt dışında dahi ticari faaliyette bulunduğu anlaşılan şirketin gerek yönetimsel gerek işletmesel gerek muhasebesel ve hatta yargısal yönden telafisi imkansız veya çok zor olumsuz koşullarla karşılaşması yüksek ihtimal dairesindedir. Nitekim davacı vekili dahi bu durumun şirket menfaati açısından şirket zararına yol açabileceğini açıkça ifade etmiştir.
Esasen “her kanun normu,kanun koyucunun çarpışan menfaatler için biçtiği bir kıymetin ifadesidir.”(E.Hirş). Kanun koyucunun,yönetim kurulunun açıklanan nedenlerle toplanamaması durumunda, pay sahibince genel kurulun toplantıya çağrılmasına izin verilmesi yönünde mahkemeden talepte bulunabilmesinin koşulları somut olayda gerçekleşmiştir.
Hal böyle olunca davacının asli talebinin şirket aleyhine yöneltildiği anlaşılmakla asli talebin kabulüne, TTK’nın m.410/f.2 hükmü gereğince … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı bulunan “… Ltd. Şti”nin; “Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Gündemi, açılış ve toplantı başkanlığının oluşturulması, başkanlık heyetine toplantı tutanaklarını hissedarlar adına imzalama yetkisinin verilmesi, müdürler kurulunun yeni üyelerinin seçilmesi, görev sürelerinin tespiti ve bu suretle şirkete yeni müdür atanması, kapanış” şeklinde belirlenen gündemle ve toplantı gününün belirlenmesi amacına yönelik olarak şirketin genel kurulunun olağan üstü toplantıya çağrılmasına izin verilmesine, gündemi düzenlemek ile bu çağrıyı yapmak üzere ve davacının asli talebine uygun olarak kayyım atanmasına, davacının asli talebi ile bağlı kalınarak “gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere” SMMM …’nin kayyım olarak seçilmesine, kayyıma 10.000,00.-TL ücret takdirine, bu ücretin daha sonra davalı şirketten alınmak üzere davacı tarafından karşılanmasına, kayyımın, şirket ana sözleşmesi ve mevzuat hükümleri çerçevesinde toplantı için tüm belgeleri temin etmek, resmi dairelerden şirket adına belge istemek, başvurularda bulunmak ve genel kurulunun toplanması için diğer tüm iş ve işlemleri yapmak üzere yetkilendirilmesine” dair karar verilmiştir.
Öte yandan asıl dava dosyasında davacının huzur hakkına dair tedbir talebi dahi bulunmaktadır. Ancak öncelikle belirtmek gerekir ki tedbir talepleri ancak asıl uyuşmazlık konusu ile ilgili talep olunabilir ve tedbir kararı verilebilir. Oysaki somut olayda yönetim kurulunun halihazırda fiilen mevcut olmayıp tedbiren …tarafından bu görevin icra edilmesi, bu çerçevede huzur hakkının takdir yetkisi genel kurul ait olmakla Mahkememizin genel kurulu yerine geçmek suretiyle huzur hakkı ile ilgili tedbir yoluyla düzenleme yapmasının şirket genel kurul yerine geçmesi anlamına gelecek olması, esasen bu noktada Mahkememizce yukarıda belirtilen kararın oluşturulmuş olması, asli talepteki uyuşmazlık konusu talebin konusu karşısında “davacı … lehine aylık 30.000,00 TL huzur hakkı tesis edilmesi için tedbiren karar verilmesi talebi veya tedbiren bu noktada geçici olarak atanmış olan …’e yetki verilmesi” amaçlarına dönük tedbir talebinin usulden ve tümden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
6100 sayılı HMK m.319 hükmü içeriği karşısında basit yargılama usulüne tabi davada,dava dilekçesi içeriğiyle bağlı kalınması esas olup dava dilekçesinde belirtilen hususlar dışında bir hüküm verilebilmesi ise usulen mümkün bulunmadığından sadece dava dilekçesinde belirtilen konular ile sınırlı olmak üzere genel kurulun çağrılması mümkün olacaktır. Dosya kapsamı, davacının talebi, sürecin etkin ve verimli olarak yönetilmesi açısından ve şirketi temsile yetkili müdürler arasında uyuşmazlık bulunması dikkate alınarak bu konuda şirkete bir kayyım atanması gerekli ve yeterlidir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacının asli talebi kabul olunmuş olmakla dava dilekçesindeki diğer feri taleplerle ilgili HMK m.111 hükmü gereği karar verilmesine yer olmadığına dair karar oluşturulmuştur.
Yine HMK’nin 167. maddesinde “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.” hükmü düzenlenmiştir. Bu şartlarda asıl dava dosyasındaki asıl davacının asli talebinin hüküm aşamasında olması, usul ekonomisi gerekleri, davacının hak arama hürriyetinin kısıtlanmaması ve asıl dava dosyasındaki yargılamanın hükme bağlanabilmesi açısından asıl davadaki asli müdahale talebinde bulunan davacının davasının ayrılmasına dair karar verilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında asıl davada davacının asli talebinin kabulüne, feri talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asli müdahil davacının davasının ise ayrılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Mahkememizin iş ve kadro durumu karşısında ve gerekçesi sonradan açıklanmak üzere;
ASIL DAVA
I)1-Davacının asli talebinin şirket aleyhine yöneltildiği anlaşılmakla asli talebin kabulüne,
TTK’nın m.410/f.2 hükmü gereğince … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı bulunan “…Tic. Ltd. Şti”nin;
“Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Gündemi
1)Açılış ve toplantı başkanlığının oluşturulması,
2)Başkanlık heyetine toplantı tutanaklarını hissedarlar adına imzalama yetkisinin verilmesi,
3)Müdürler kurulunun yeni üyelerinin seçilmesi, görev sürelerinin tespiti ve bu suretle şirkete yeni müdür atanması,
4) Kapanış”
şeklinde belirlenen gündemle ve toplantı gününün belirlenmesi amacına yönelik olarak şirketin genel kurulunun olağan üstü toplantıya çağrılmasına izin verilmesine, gündemi düzenlemek ile bu çağrıyı yapmak üzere ve davacının asli talebine uygun olarak kayyım atanmasına,
2-Davacının asli talebi ile bağlı kalınarak “gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere” SMMM Bekir SEVİMLİ’nin kayyım olarak seçilmesine, kayyıma 10.000,00.-TL ücret takdirine, bu ücretin daha sonra davalı şirketten alınmak üzere davacı tarafından karşılanmasına,
3-Kayyımın, şirket ana sözleşmesi ve mevzuat hükümleri çerçevesinde toplantı için tüm belgeleri temin etmek, resmi dairelerden şirket adına belge istemek, başvurularda bulunmak ve genel kurulunun toplanması için diğer tüm iş ve işlemleri yapmak üzere yetkilendirilmesine,
4-Yönetim kurulunun halihazırda fiilen mevcut olmayıp tedbiren …tarafından bu görevin icra edilmesi, bu çerçevede huzur hakkının takdir yetkisi genel kurul ait olmakla Mahkememizin genel kurulu yerine geçmek suretiyle huzur hakkı ile ilgili tedbir yoluyla düzenleme yapmasının şirket genel kurul yerine geçmesi anlamına gelecek olması, esasen bu noktada Mahkememizce yukarıda belirtilen kararın oluşturulmuş olması, asli talepteki uyuşmazlık konusu talebin konusu karşısında “davacı … lehine aylık 30.000,00 TL huzur hakkı tesis edilmesi için tedbiren karar verilmesi talebi veya tedbiren bu noktada geçici olarak atanmış olan …’e yetki verilmesi” amaçlarına dönük tedbir talebinin usulden ve tümden reddine,
Bu hüküm kesin olmakla tedbiren atanan ….’in mevcut görevinin, … tarafından yapılacak toplantı sonucunda yeni müdürün göreve başlamasına kadar devam etmesine,
Kabul olunan asli talebin TTK m.410/f.2 hükmü uyarınca kesin olarak verilmiş olduğuna,
Davacının asli talebi kabul olunduğundan bu dava dosyasında diğer ortak davalı …’nun ortaklıktan çıkarılmasına dair feri dava ve ayrıca yine şirketin feshine dair feri dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
II-Asıl davada 492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsup edilerek bakiye 21,40TL harcın davalı şirketten tahsili ile hazineye irat kaydına,
Asıl davada davacı tarafından harcanan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvuru harcı gideri ve 239,2‬ TL posta ve tebligat gideri toplamı olan 357,80 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Asıl davada davacı, vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Asılda davada artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
ASLİ MÜDAHİLİN DAVASI
I-Mahkememizde açılan 2021/533E.sayılı dava dosyasında asli müdahil olarak dilekçe sunan … müdahale talebini sunmuş olsa da asıl davadaki ilk asli talebinin kesin olmak üzere kabul edilmiş olması, asıl davadaki davacının ilk asli talebinin sonuçlanmış olması, usul ekonomisi gerekleri karşısında asli müdahale dilekçesi sunan …’nun açmış olduğu davanın asıl davadan HMK m.167 hükmü gereğince ayrılmasına,
Asli müdahale dilekçesi ile ilgili tüm dosya suretlerinin sunulması ve talep halinde esas defterinden yeni bir numara verilmek suretiyle asli müdahale hakkında ayrıca ve gerekirse diğer yargılama işlemlerinin icra olunmasına,
II-Asli müdahale talebinde bulunan davacı yönünden ayırma kararı verildiğinden asli müdahale talebine konu davadaki harç, yarılama gideri, vekalet ücreti ve avans ile ilgili bu dosyada herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
Asli müdahil davacı tarafından yatırılan harcın oluşturulacak yeni dosyaya aktarılmasına,
Asıl dava dosyasındaki davacı …’nün açtığı davadaki asli talebi kabul olunmakla tarafların yokluğunda HMK m.320 hükmü uyarınca ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile TTK m.410/f.2 hükmü uyarınca kesin olarak karar verildi.30/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip