Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/521 E. 2022/361 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/521 Esas
KARAR NO :2022/361

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/08/2021
KARAR TARİHİ:29/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın makine parçası imalatı yaptığını, müvekkili ile davalı firma arasında faturaya dayalı açık hesap ilişkisinin olduğunu, müvekkilinin davalıdan almış olduğu siparişleri yerine getirdiğini ve sipariş konusu malları vaktinde ve eksiksiz bir şekilde teslim ettiğini, davalı sipariş konusu malları tam ve eksiksiz aldığı halde bu malların bedelini haksız yere ödemekten kaçındığını, ticari ilişki neticesinde müvekkili firma tarafından davalıya toplamda 246.985,80 TL tutarında faturaların kesildiğini, faturalara konu malların tamamı davalı firmaya teslim edildiğini, davalının ise cari hesaba mahsuben 87.000,00 TL kısmi ödeme yaptığını, söz konusu faturalar müvekkili tarafından kesildikten sonra davalı tarafından elektronik ortamda onaylandığını, kabul edildiğini ve defterlerine işletildiğini, ancak bakiye borcunu ödemekten kaçındığını, ayrıca haksız ve kötü niyetli olarak söz konusu malları teslim almış olduğu halde müvekkiline … 1. Noterliğinden 25.03.2021 tarihinde…yevmiye no.su ile ihtarname keşide ederek malları teslim almadığını ileri sürüp müvekkiline totalde 140.302,00 TL tutarında iade faturası kestiğini, müvekkili ise bu iade faturasını tebliğ alır almaz yasal süre olan 8 gün içersinde … 15. Noterliğinden 26.03.2021 tarihinde … yevmiye no.su ile ihtarname keşide ederek bu ihtara ve iade faturasına itiraz ettiğini, alacağın tahsili için …İcra Müdürlüğü … E dosyasıyla takip başlattıklarını, davalının ise haksız ve sebepsiz yere takibe itiraz ettiğini belirterek, davanın kabulü ile itirazın iptaline, müvekkilinin alacağının takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin maske makineleri imalatı üzerine faaliyet gösteren şirket olduğunu, müvekkilinin üreteceği maske makinelerinin yapımında kullanılmak üzere KDV dahil toplam bedeli 246.985,80-TL tutarındaki muhtelif malzeme ve imalatın teslimi konusunda yanlar arasında şifahi olarak anlaşıldığını, anlaşma gereğince teslimi öngörülen malzeme ve imalatlar için davacı tarafından düzenlenen faturaların müvekkiline iletildiğini, müvekkili tarafından da siparişin teslim edilen kısmı için muhtelif tarihlerde 87.000,00-TL tutarında davacıya ödeme yapıldığını, ancak toplam 140.302,00-TL tutarındaki muhtelif malzeme ve imalatın ise dava tarihi itibariyle henüz müvekkiline teslim edilmediğini, eksik teslimat hakkında davacının şifahi olarak birçok kez uyarıldığını, taraflar arasındaki güven ilişkisi ve ticari teamüller gereği durumun uzun süre müvekkili tarafından idare edildiğini, buna karşın davacı tarafından eksikliğin giderilmesi yönünde hiçbir adım atılmadığını, davacının edimini eksiksiz bir şekilde zamanında yerine getirmemesi sebebiyle müvekkilinin üretimlerinin aksadığını, bunun da müvekkilinin müşterilerinin mevcut ve muhtemel siparişleri iptal etmesine neden olduğunu, müvekkilinin hem gelir kaybına hem de ticari itibar kaybına maruz kaldığını, bunun üzerine müvekkili tarafından durumun bir ihtarname ile davacıya bildirildiğini, teslim edilmeyen malzemeler için düzenlenen iade faturasının davacıya iletildiğini, davacının tüm fatura konusu malları müvekkiline teslim ettiğini yazılı delille ispatlamak zorunda olduğunu, davacı tarafından sunulan bir takım fotoğrafların mal teslimini ispatlar sayılamayacağını, davacının fatura düzenlemesinin tek başına malları teslim ettiğini ispatladığı anlamına gelemeyeceğini belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, mal satışına ilişkin fatura alacağına dayalı başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
…İM … Esas takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, 159.985,80 TL asıl alacak için takip tarihi sonrası TTK md 1530’a göre temerrüt faizi istemiyle 11/03/2021 tarihinde başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Takip dosyası, takip dayanağı davacının düzenlediği ve “irsaliye yerine geçer” şerhi de içeren e-arşiv faturalar, davalının düzenlediği temel iade e-faturası, davalının verdiği BA formları, davacı ve davalının noter ihtarları, davacı vekilince sunulan whatsup yazışmaları, ürün fotoğrafları incelenmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmıştır.
Alınan mali bilirkişi raporunda özetle; her iki tarafın da akdi ilişkinin olduğu 2020 ticari defterlerinin incelendiğini ve her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının usule uygun tutulmuş, açılış-kapanış noter tasdikleri süresinde yapılmış yani sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette olduğu; akdi ilişki sırasında davacının davalıya 19/08/2020 tarihinde dört adet, 31/08/2020 tarihinde bir adat mal satış faturası düzenlemiş olduğu, toplam bedelin 246.985,80 TL olduğu (takip tarihi sonrasında düzenlenen 1 adet fatura daha var ise de dava konusunu ilgilendirmediği görülmektedir), bu faturalara karşılık davalının toplam ödemesinin 87.000,00 TL olduğu, davalının 15.000,00 TL’lik ödemesinin davalının kendi defterinde kaydı bulunmasa da davacı defterinde kayıtlı ve davacının kabulünde olduğu, davacının tüm mal satış faturalarının davalı defterinde e-fatura tarihlerinde aynen ve birebir kaydedilmiş olduğu, davalının davacıya düzenlediği 24/03/2021 tarihli 140.302,00 TL bedelli e-iade faturasının ise sadece davalı defterinde kayıtlı olup davacı defterinde kayıtlı olmadığı, davacının faturalarına karşı davalının kısmen iade faturası düzenleyerek ve 25/03/2021 tarihli noter ihtarıyla davacıya göndererek kendi kayıtlarında borcunu azaltmış olduğu, davalının iade faturasına ise davacının noterden 26/03/2021 tarihli ihtarla itiraz etmiş ve kayıtlarına almamış olduğu; davalının bu iade faturası haklı kabul edilirse takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 26.339,00 TL alacaklı olacağı, iade faturası kabul görmez ise takip tarihi itibariyle davacının alacağının 166.641,00 TL olduğu tespit edilip bildirilmiştir. (Raporda davacı defterine göre alacağının 166.641,00 TL olduğu, davalı defterine göre davacıya borcunun 26.339,00 TL olduğu sonuç kısmında yazılmışsa da, bunun sebebi takibin ve davanın konusu olmayan, takip tarihi sonrası davacının davalıya düzenlediği bir adet faturanın da davacı alacağı/davalı borcu olarak belirtilmesinden kaynaklandığı görülmekte olup, Mahkememizce davacının takip tarihi sonrası davalıya düzenlediği 13/04/2021 tarihli 6.655,20 TL bedelli fatura takibin ve davamızın konusu olmadığından hüküm ve gerekçede dikkate alınmamıştır. Taraf ticari defterlerinin takip tarihi itibariyle durumuna göre, davacının kendi defterindeki alacağı 159.985,80 TL, davalının kendi defterine göre borcu ise 19.683,80 TL’dir. Hüküm takip tarihi itibariyle duruma göre kurulmuştur).
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan mali bilirkişi raporu tespitleri ile tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarının durumuna göre; davacının davalıya düzenlediği tüm faturalar davalıya elektronik ortamda iletilen e-arşiv fatura niteliğinde olduğu, e-faturaların irsaliye yerine geçecek şekilde düzenlenmesine ise fatura üzerine “irsaliye yerine geçer” ibaresi yazılması koşuluyla vergi idaresince 433 sıra no.lu VUK Genel Tebliği ile izin verilmiş olduğu, davacının faturaları bu şekilde düzenlenmiş olduğundan ayrıca sevk irsaliyesi düzenlemesi zorunluluğu bulunmadığı, davalı defterlerine fatura tarihlerinde (19/08-31/08/2020) aynen kaydedilmiş olduğu, böylelikle davalının bu irsaliyeli faturaları TTK md 21’e göre yasal 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmeyip defterlerine kaydetmekle faturaların içerik itibariyle kesinleştiği, bu durumda karine olarak malları teslim aldığının davalının kabulünde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalının celbedilip Mahkememizce bizzat incelenen BA formlarına göre de davacının tüm faturalarını yasal sürelerde vergi dairesine davacıdan mal alışı olarak bildirmiş ve KDV indiriminde kullanmış olduğu, ayrıca davacı tarafından sunulan ve HMK md 199 kapsamında belge niteliği taşıyan ve takdiri delil olarak nitelendirilebilecek whatsup yazışmalarında da mal teslim edilmediğine dair bir yazışma olmayıp sadece borcun ödeneceğine, süre istendiğine dair yazışmalar bulunduğu ve davalı tarafça da bu yazışmaların açıkça inkar edilmediği; tüm bu hususlar-deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının defterindeki davacı faturalarının kayıtlarının davalının kendi aleyhine delil teşkil eder nitelikte olduğu ve davacının sahibi lehine delil teşkil eder durumdaki defter kayıtlarını kesin delil haline getirdiği, dolayısıyla bu malların teslim edilmediği konusunda ispat yükünün davalı tarafta olduğu, davalının ise sunabildiği tek delilin davacı tarafından dava konusu takip 11/03/2021 tarihinde başlatıldıktan sonra 24/03/2021 tarihinde iade faturası düzenleyip 25/03/2021 tarihli noter ihtarı ekinde “iade faturasında belirtilen malların davacı tarafından kendisine teslim edilmediğini belirterek” davacıya gönderdiğine dair iade faturası ve noter ihtarı olduğu, davacının ise 8 günlük yasal sürede 26/03/2021 tarihinde bu iade faturasına noterden itiraz ederek defterine kaydetmediği ve davalıya iade ettiği görülmekle davalının iade faturasının kesinleştiğinden sözedilemeyeceği, davalının farklı tarihlerde yaptığı 87.000,00 TL ödemesinin ise hangi faturaya karşılık ödeme olduğuna dair ödeme açıklaması bulunmadığından TBK md 102 gereği vadesi önce gelene, davacının 4 faturası aynı tarihli olduğundan md 102/2 gereği dördüne orantılı olarak mahsup edildiğinde, takip konusu alacağın davacının 19/08/2020 tarihli dört faturasından her bir faturadan kısmen alacağı bulunduğu, 31/08/2020 tarihli faturasının ise hiç ödenmemiş olduğu; esasen davalı defterindeki takip tarihi itibariyle kayıt durumu gözetildiğinde borcun 19.683,80 TL’lik kısmının davalının da kabulünde olduğu, uyuşmazlığın ise davalının takip tarihi sonrası davacıya düzenlediği-davacının itiraz ettiği 140.302,00 TL bedelli (davacının faturasındaki bir kısım malların teslim edilmediği gerekçesiyle düzenlenmiş) e-iade faturasının kabul edilip edilemeyeceğine göre çözümlenmesi gerektiği, davalının bu iade faturasının davacının irsaliyeli e-iade faturalarından yaklaşık 7 ay sonra ve takip tarihinden sonra düzenlenmiş olduğu da görülmekle, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının ticari defterindeki kayıtların takip tarihi itibariyle kesin delil niteliği taşıdığı ve davalının tek başına 7 ay sonra kendi düzenlediği iade faturasıyla, defterine kaydettiği davacı faturalarındaki bir kısım malların teslim edilmediğini ispatlamış sayılamayacağı; takipte ödeme emrinin davalının ticaret sicilde kayıtlı adresine tebliğe gönderilip “anılan adresin davalıya sekreterlik hizmeti verilen adres olduğu, işyeri adresi olmadığı beyanı üzerine” 18/03/2021 tarihinde tebligatın iade edildiği, daha sonra ödeme emrinin aynı adreste TK md 35’e göre 31/03/2021’de davalıya tebliğ edildiği görülmekle, 31/03/2021 tarihinden önce davalının iade faturası düzenlemiş olmasının da sonuca etkili olmadığı kanaatine varıldığından, davacının kesin delil haline gelmiş ticari defter kayıtları ve takdiri delillerle ispatlanmış 159.985,80 TL’lik bakiye fatura asıl alacak talebinin haklı olduğu anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. (Emsal Yargıtay 11.HD’nin 2020/4422 E 2021/7326 K sayılı içtihadı).
Takipte TTK md 1530’a göre temerrüt faizi talep edilmişse de, TTK md 1530/7’de belirtilen temerrüt faizi oranı, anılan madde gerekçesi uyarınca tedarikçi alacağına özgü düzenlenmiş olup davacının tedarikçi sayılamayacağı, bu nedenle ticari asıl alacak için takip tarihi sonrasında değişen oranda avans faizi istenebileceği anlaşılmakla, takibin asıl alacak yönünden değişen oranda avans faizi işletilerek devamına, fatura alacağı likit ve itiraz haksız olduğundan kabul edilen alacak yönünden davacı lehine %20 icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının …İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının iptaline, takibin 159.985,80-TL asıl alacak yönünden ve takip tarihi sonrası bu asıl alacağa değişen oranda avans faizi işletilmek suretiyle aynı koşullarda devamına,
Alacağın %20’si oranında 31.997,16-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 10.928,62-TL olup, peşin alınan 1.932,23-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.996,39-TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 39,50-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL’den oluşan 1.039,50-TL yargılama gideri ile 59,30-TL başvuru harcı, 1.932,23-TL peşin harç toplamı 3.031,03-TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 19.148,65-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan davalıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerine yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
29/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır