Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/500 E. 2022/729 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2021/500
KARAR NO : 2022/729

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2018
KARAR TARİHİ : 18/11/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen İTİRAZIN İPTALİ davasının mahkememizde yapılan yargılaması neticesinde verilen 03/07/2020 tarih ve 2018/719 E. 2020/225 K.sayılı kararın İstinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 24/06/2021 tarih ve 2021/73 E. 2021/870 K.sayılı kararı ile iadesi üzerine yeniden yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Banka ile dava dışı şirket … A.Ş. arasında GKS imzalanarak kredi kullandırıldığını, davalı borçlular … ve …’ın sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıklarını Kredi borcunun zamanında ödenmemesi üzerine GKS.nin ilgili maddeleri uyarınca borçluların kredi hesapları … 30.Noterliği …tarih … yev.no’lu ihtarnamesi ile kat edilerek borcun ödenmesi ihtar edildiği, İhtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine , … 9.İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasından takip yapıldığını, davalı borçluların yetkiye, borca ve takibe itiraz ederek takibi durdurduklarını GKS.nin 13.,4 maddesi gereği İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduklarını Müvekkil Banka tarafından davalı borçlulara kullandırılan teminat mektubu tazmininden kaynaklanan 22.02.2018 tarihi itibariyle 251.940.69TL nakit alacağın ödemmesi ihtar edildiğini, bu nedenlerle, esasa, usule ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere; borca, yetkiye ve fer’ilerine yapılan itirazların reddini, takibe yapılan itirazın iptalini, borçlunun asgari %20 den aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatını , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevabında özetle; Takip talebinde ve dava dilekçesinde görüldüğü üzere müvekkillerin adreslerinin İstanbul’un Anadolu yakasında olduğu, genel yetki kuralları uyarınca İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olacağı HMK.17.maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler” hükmünü taşıdığını, müvekkillerinin tacir değil A.Ş.nin eski ortakları olduklarını, bu nedenle takibin yetkili icra müdürlüğünde yapılmaması nedeniyle davanın yetki yönünden reddini TBK. 583.maddesi gereği kefalet sözleşmesi , muhatap tarafından ileri sürülen gerekli şekil şartları taşımaması nedeniyle geçersiz olduğunu Dava dilekçesinde teminat mektubunun 01.07.2012 tarihinden önce düzenlendiği bu nedenle şekil şartlara uygun olduğu iddia edildiğini, oysa kredi müvekkillerin rızası hilafına iki yılda bir yenilendiğini, yeni kredilerde de müvekkiller tarafından verilmiş geçerli bir kefalet bulunmadığını 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren BK.nun 599.maddesi kefillere borçtan dönme hakkı tanıdığını, müvekkiller tarafından … 7.Noterliği … tarih … yevmiye no’lu ihtarname ile kefaletten dönme keyfiyeti iletildiğini, 31.03.2016 tarihinde bankaya tebliğ edildiğini Kefaletin şekil şartlarındaki geçersizlik dışında, gayrinakdi kredinin yenilendiği tarihlerde TBK.nun 584.md. uyarınca gerekli olan eş muvafakati de alınmadığını, Alacaklı bankaca keşide edilen ihtarnameye karşılık müvekkilleri tarafından … tarih … yevmiye no’lu ihtarname ile itiraz edildiğini, bun nedenle kat ihtarının kesinleşmediğini, Bu nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; bankacılık işlemlerinden kaynaklanan ticari kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Davacı … 9. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile 16/03/2018 tarihinde, davalılar ile dava dışı … aleyhine, Genel Kredi sözleşmesine dayanarak, 251.940,69.-TL asıl alacak, 9.170,64.-TL işlemiş faiz, 458,53.-TL BSMV, 360,54.-TL masraf olmak üzere toplam 261.930,40.-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattıktan sonra (Örnek No:7) ödeme emrinin borçlu/davalılara 20/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 23/03/2018 tarihinde hiçbir borcu olmadığını, yetkiye, borcun tamamına ve faize itiraz ettiğini belirterek takibi durdurduğu itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 03/08/2018 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde 261.930,40.-TL asıl alacak üzerinden huzurdaki itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizde yapılan yargılaması neticesinde verilen 03/07/2020 tarih ve 2018/719 E. 2020/225 K.sayılı karar ile “…İncelenen takip dosyası içeriğine göre, davalıların takibe itiraz dilekçesinde icra dairesi yetkisine de “anadolu adliyesi icra dairelerinin yetkili olduğu” belirtilerek itiraz edildiği anlaşılmakla, öncelikle iirazın iptali davası yönünden özel dava şartı olan bu hususta ön inceleme celsesinde “GKS’de yer alan yetki sözleşmesi TTK md.7 uyarınca davalı kefiller yönünden de bağlayıcı olduğundan” itirazın reddine karar verilmiş ise de, yerleşik Yargıtay ve BAM içtihatları çerçevesinde yeniden incelenen GKS’nin 53 no.lu yetki sözleşmesi maddesinde yetkili mahkemenin İstanbul şeklinde elle yazılmış olduğu ve yazının yanında tarafların herhangi bir imzası-parafı vb bulunmadığı, bu haliyle tarafların iradesine uygun olarak ve tarafları da bağlayacak şekilde, sözleşme akdedilirken yetkili mahkemenin belirlendiğinin kabul edilemeyeceği (emsal Yargıtay 11.H.D 2013/12104 E. 2013/16635K. sayılı ilamı), bu durumda İİK md 50 atfıyla HMK yetki kurallarının uygulanması gerektiği, İİK md 50 ve HMK md 6 ve md 10’a göre takibin borçluların yerleşim yerinde veya akdin yapıldığı yerde veya akdin ifa edileceği yerde başlatılabileceği, davalı borçluların yerleşim yerlerinin İstanbul Anadolu Adliyesi icra dairelerinin yetki alanında bulunduğu, dava konusu GKS’nin ise davacı bankanın … şubesi tarafından …’de akdedildiği, yani (İİK md 50) akdin yapıldığı yerin de (HMK md 10-TBK md 89) akdin ifa yerinin de Anadolu Adliyesi icra dairelerinin yetki alanında olduğu anlaşılmakla, İstanbul icra daireleri yetkisiz ve davalıların icra dairesi yetkisine itirazı doğru olduğu…” gerekçesi ile usule uygun yetkili icra dairesinde başlatılmış takip bulunmadığından, özel dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi 24/06/2021 tarih ve 2021/73 E. 2021/870 K.sayılı kararı ile “…Davaya dayanak davacı ve dava dışı asıl kredi borçlusu … A.Ş. arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin davalılarca müteselsil kefil olarak imzalandığı, sözleşmenin yetki şartının düzenlendiği 53 maddesinde yetkili mahkeme olarak İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince kararlaştırılan yetkili yer mahkemesi HMK’nın 17. maddesi uyuarınca tacir olan taraflar için bağlayıcı ve geçerlidir. Müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalamış bulunan kefiller açısından da tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, yetki şartı geçerlidir. Sözleşmedeki yetki şartını düzenleyen maddenin sonradan alacaklı banka tarafından tek taraflı doldurulduğuna ilişkin bir kanıt da bulunmamaktadır. İlk derce mahkemesince somut uyuşmazlığı emsal nitelikte olmadığı anlaşılan Yargıtay 11. HD’nin 2013/12104 E- 2013/16635 K sayılı, 25.09.2013 tarihli kararı emsal gösterilerek yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması isabetsiz..” bulunarak, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına karar verilmiş, dosyanın mahkememize iadesi üzerine yeniden yapılan açık yargılama sonunda
Davalı taraf icra dairesinin yetkisine de itirazda bulunmuş ise de Genel Kredi sözleşmesinin 53.maddesinde sözleşmenin uygulanmasından doğan her türlü uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu kabul edilerek yetki anlaşması yapılmış olduğundan 6100 sayılı HMK.nun 17. Maddeleri gereğince bu itirazı da yerinde görülmemiş, mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir. Bu nedenle davacının ileri sürdüğü bütün vakıaları inkâr etmiş sayılsa da icra takibine yapılan itirazda sadece borcun inkarı ile yetinildiği, ticari ilişkinin, sözleşmenin ve sözleşmedeki imzaların açıkça reddedilmediği göz önüne alındığında taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının tartışma konusu olmadığı kabul edilmiştir.
Çözümlenmesi gereken sorun, davacı bankanın alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK.nun “Delil Sözleşmesi” başlıklı 193.maddesi gereğince, taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler. Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir. Taraflar arasında imzalanan “Genel Nakdi ve Teminat Sözleşmesi”nin 48 maddesi gereğince çıkabilecek her türlü uyuşmazlıkta bankanın defter ve bilgisayar kayıtlarının geçerli delil olarak kabul edileceği konusunda anlaşmışlardır.
Taraflar arasında Genel Kredi Sözleşmesinin varlığı tartışma konusu değildir. Davalı tarafın dava dışı asıl borçlu …’e müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı … Bankası A.Ş. … Sitesi Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … İşl. A.Ş. arasında 15.04.2009 tarihli 313.500.00TL lik Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmıştır. Borcun, bu sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan teminat mektubunun tazmin olmasından kaynaklandığı, sözleşmede de davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, sözleşmeye dayanan tüm borçlardan ve temerrüdün hukuki sonuçlarından sorumludurlar (Emsal:Yargıtay 19.HD.nin 13.04.2010 tarih ve 2009/8485 E. 2010/4319 K. sayılı, aynı dairenin 11.06.2001 tarih ve 2001/736 E. 2001/4536 K.).
Davacı …Bankası A.Ş. … Şubesi tarafından, dava dışı asıl borçlu …A.Ş.nin … kiralanmasına ilişkin olarak 54.017,00.-EURO tutarında … no’lu dava konusu kesin teminat mektubu muhataba verilmek ve 24.02.2012 tarihinde (22.02.2013 tarihine kadar yürürlükte olmak üzere tanzim edildiği, 22.02.2013, 24.02.2014 ve 23.02.2015 tarihlerinde 3 kez vade uzatımı yapıldığı, 22.02.2018 tarihinde tazmin olarak davacı Banka tarafından, 54.017,00.-EURO karşılığı 251.940.69.-TL muhataba ödendiği bilirkişi tarafından tespit edilmiştir.
Borcun ödenmemesi üzerine, yukarıda belirtilen teminat mektubundan dolayı toplam 251.940.69.-TL’nin ödenmesi için, … 30.Noterliğinin … tarih … yevmiye no’lu ihtarname keşide edilerek 1 gün içinde borcun ödenmesi ihtar edilmiştir. İhtarnamenin 28.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 1 günlük süre verildiği dikkate alındığında davalıların 01.03.2018 tarihinde temerrüde düştükleri kabul edilmiştir.
Davalılar, … 7.Noterliği … tarih … yevmiye no’lu karşı ihtarnameleri ile verdiği cevapta borcu kabul etmediklerini, akdi fesh ettiklerini bildirmişlerdir.
TBK m. 598/I’e göre, hangi sebeple olursa olsun asıl borcun sona ermesiyle kefil borcundan kurtulur. Bu, kefaletin fer’iliği ilkesinin bir sonucudur. Kefalet için bir asıl borcun varlığı gerektiğine göre, asıl borcun ortadan kalkmasıyla kefaletin de ortadan kalkması gerekir. Bu durum TBK m. 131/I hükmünde de “”Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.” denilerek belirtilmiştir. Asıl borcun sona ermesiyle kefilin de borcundan kurtulması kanun gereği kendiliğinden gerçekleşir. Kefaletten dönme, TBK.nun 599.maddesinde belirtilmiş olup, davamızda bu durumun koşullarının bulunmadığına kanaat getirilmiştir.
Borca müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalıların, sözleşme kurulurken asıl borçlu … A.Ş.nin ortakları-yöneticileri oldukları, firmayı temsil ve ilzama yetkili oldukları ticaret sicil kayıtları ile sabit olduğundan, kefaletlerinde eş rızası aranmamaktadır.
Bilirkişi yaptığı hesaplama sonunda 15.03.2018 Takip Tarihi itibariyle borcun 259.692.05TL olarak hesaplamıştır. Bu rapora davacı banka itiraz etmemiş, davalılar itiraz etmiş, davalıların itirazı üzerine alınan ek raporda da kök rapordaki görüşlerde ısrar edilmiştir.
Bilirkişi raporuna itibar etmemek için bir neden görülmemiştir. Bu nedenle hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, icra takibine yapılan itirazın, 251.940,69.-TL asıl alacak, 7.423,45.-TL işlemiş faiz, 327,52.-TL BSMV, 360,54.-TL masraf olmak üzere toplam 260.052,59.-TL üzerinden devamına, davaya konu alacağın likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılan kredi sözleşmesine dayalı olduğundan, alacak miktarı üzerinden davalıların haksız itirazı nedeniyle takdiren % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının … 9. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile davalılar/borçlular aleyhine başlattığı icra takibine İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
Takibin 251.940,69.-TL asıl alacak, 7.423,45.-TL işlemiş faiz, 327,52.-TL BSMV, 360,54.-TL masraf olmak üzere toplam 260.052,59.-TL üzerinden DEVAMINA,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 62,40 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5,00 gider vergisi UYGULANMASINA,
İcra takibine yapılan itiraz haksız olduğundan ve likit (belirlenebilir) olan alacak (260.052,59.-TL) üzerinden % 20 hesabıyla 52.010,51.-TL İcra inkar tazminatının davalı borçlulardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 17.764,16-TL olup, peşin alınan 3.163,47-TL harcın mahsubu ile bakiye 14.600,69‬-TL karar ve ilâm harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 299,30-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL toplamı 1.299,30-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 1.289,98-TL yargılama gideri ile ilk dava açma gideri (başvuru harcı, peşin harç toplamı) 3.199,37-TL’nin toplamı 4.489,35-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan 113,10-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 0,82-TL yargılama giderinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALI TARAFA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVALI TARAF ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan (kabul olan dava değeri üzerinden) 39.407,31-TL maktu vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan (reddolan dava değeri üzerinden) 1.878,20-TL vekâlet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde İLGİLİ TARAFA İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/11/2022

KATİP

HAKİM