Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/499 E. 2022/94 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/499 Esas
KARAR NO : 2022/94

DAVA : Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/05/2014
KARAR TARİHİ : 11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin akdettiği 13/03/2008 tarihli bayilik sözleşmesi kapsamında, davalının maliki olduğu … İli … İlçesinde bulunan taşınmazda bayinin … markası altında faaliyette bulunmasını teminen müvekkilinin kalıcı teknik yatırımlar yaptığını, sözleşme gereğince akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmaz üzerinde müvekkili lehine intifa hakkı tesis edildiğini, intifa hakkının Rekabet Kurumu düzenlemeleri çerçevesinde (beş yılı aşan süreye tekabül eden sözleşme süreleri ve intifa hakları geçersiz kılındığından) 24/07/2013 tarihinde terkin edilerek sona erdiğini, intifa hakkının 25/07/2023 tarihine kadar süreceği inancı ile intifa hakkına karşılık davalıya ödeme yapıldığını, sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında davalının aldıklarını geri vermekle yükümlü olduğunu belirterek, intifa hakkının sona erdiği tarihten 25/07/2013 tarihine kadar olan döneme isabet eden 39.727,00 TL intifa bedelinin ve sözleşme gereği taşınmaza yapılmış kalıcı teknik yatırımların güncellenmiş değeri olan (102.800,00 TL+KDV) 121.304,00 TL’nin toplamı olan 161.031,00 TL’nin 12/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı (muris) vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bayilik sözleşmesinin 13/03/2013 itibarı ile geçersiz hale geldiğini, davanın 1 yıl sonrasında zamanaşımına uğradığını, intifa bedelinin iade edilemeyeceğini, yatırım bedellerinin ise süreye bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlarla ilgili olduğunu, iade kararı verilecek olsa bile talep edilen tutarın ve istenen faizin fahiş olduğunu, mahkemece bedel iadesine karar verilecek olsa bile sözleşmenin fesih tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, sözleşme sonrasında intifa tesis edilen yerdeki yatırımların … 2.As.Huk.Mah tarafından tespit edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, Rekabet Kurumunun acente-bayilik sözleşmelerine ilişkin düzenlemeleri üzerine sonradan geçersiz hale gelen bayilik sözleşmesi kapsamında ödenen intifa bedeli bakiyesinin ve kalıcı yatırım bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı (muris) taşınmaz malikinden tahsili talebine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme gereğince davacı lehine intifa hakkı tesis edildiği, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde intifa hakkı ile ilgili olarak davalı tarafa bir takım ödemeler yapıldığı sabit olup, uyuşmazlık, sözleşmenin kurulması aşamasında intifa bedeli olarak ödenen tutarın bakiyesi ile kalıcı yatırım bedeli olarak ödenen tutarların davacıya iadesi gerekip gerekmediği konularındadır.
Dava ilk olarak … (Kapatılan) 49 ATM…E dosyasında açılarak, bu mahkemenin kapatılması üzerine Mahkememizin …Esas dosyasına devredilmiş olup, dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir talebi gerekçeli ara kararla reddedilmiş, davalı vekilinin cevap dilekçesindeki yetki ilk itirazında yetkili mahkeme belirtilmediğinden HMK md 19’a göre usule uygun yetki ilk itirazı yapıldığından bahsedilemeyeceği gibi, taraflar arasında akdedilmiş sözleşmede yetki şartı da bulunduğundan ara kararla reddedilmiş, zamanaşımı def’i ise bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurumu yeni düzenlemesiyle geçersiz hale geldiği ve intifa hakkının terkin edildiği tarihten sonra 6098 sayılı TBK md 82 kapsamında 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmış olduğundan ara kararla reddedilmiştir.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, tarafların ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında akdedilmiş 13/03/2008 tarihli Bayilik Sözleşmesi ve ekleri, sunulan noter ihtarları, incelenmiş, davacı lehine intifa hakkının tesis edildiği akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazın tapu senedi ve takyidatlı tapu kayıtları, intifa tesis-terkin resmi senetleri, davacının ödeme belgeleri, davacının taşınmazda yaptığı kalıcı yatırımlara ilişkin … 2. Asliye HM’nin … D.iş delil tespiti dosyası ve içeriği bilirkişi raporu ile ekleri celbedilip incelenmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları da inceletilmek suretiyle bayilik sözleşmeleri uzmanı öğretim üyesi bilirkişi, sektör bilirkişisi ve mali bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Yatırım bedeli yönünden öncelikle petrol istasyonun bulunduğu …’da talimat yoluyla keşif- bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınan raporla yatırımların rayiç değerleri belirlenmiş, raporda bunların toplam rayiç değerinin 82.010,00.-TL olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce sektör bilirkişisinin de yer aldığı heyetin görüşüne başvurulmuş düzenlenen raporda; “…dosyaya sunulmuş olan 01.10.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda 2013 yılı 7. Ay itibarıyla rayiç değerlerinin toplam 82.010,00 TL olabileceği görüş ve kanaatine varıldığını, davacı tarafın 25.07.2013 tarihinden itibaren, intifanın son bulması gereken 25.07.2023 tarihine kadar kullanılmayan süre için ödediği, intifa ivazı bedeli ve rayiç/ekonomik değeri belirlenmiş sabit yatırım bedellerini talep edebileceği, davacının söz konusu alacağının sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı ve bu alacağın 25.07.2013 tarihinde doğduğu, bu tarihten itibaren temerrüt faizi istenebileceği, intifaya ilişkin olarak, fesihten sonraki döneme ilişkin hesaplanan tutarın 40.316,67 TL olduğu, kalıcı teknik yatırım masraflarının da 2013 yılı 7. ay itibarıyla rayiç değerlerinin toplam 82.010,00.-TL olduğu…” ifade edilmiştir.
Mahkememizin 2014/1089 E yargılaması sonucunda verilen 2017/1316 K sayılı kararla, davaya konu intifa hakkının terkinine ilişkin 25/03/2014 tarih ve 7238 sayılı … Tapu Müdürlüğü tescil istem belgesinde davacı şirket temsilcisinin intifa hakkının terkini ile ilgili olarak “yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerindeki lehtarı olduğunuz intifa hakkının tamamından 1.000,00 TL bedelini aldığımızdan çıplak mülkiyet malikleri lehine terkini talep ederim” ibaresi yer aldığından, alınan bilirkişi raporunda her ne kadar kalan süreye ilişkin olarak 40.316,67.-TL tutarın iadesinin gerektiği belirtilmiş ise de davacı şirket yetkilisinin resmi merci önündeki açık beyanı dikkate alınarak intifa hakkına ilişkin tutar yönünden açılan davanın kısmen reddine; sabit yatırım bedeli yönünden davalıya ait petrol istasyonun bulunduğu …’da talimat yoluyla yatırımların rayiç değerleri belirlenmiş, bunların toplam değerinin 82.010,00.-TL olduğu kanaatiyle, akaryakıt istasyonuna davacı tarafından yapılan kalıcı sabit yatırımın dava tarihi itibariyle belirlenen rayiç değerinin, bayilik sözleşmenin sona ermesiyle davalı açısından sebepsiz zenginleşme oluşturduğu, iadesinin gerektiği kanaatiyle davanın kalıcı yatırım bedeline ilişkin 82.010,00 TL alacak yönünden 25/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi işletilerek kısmen kabulüne karar verilmişse de, bu kararı taraf vekillerinin ayrı ayrı istinaf etmesi üzerine İstanbul BAM 12.HD 2018/479 E 2019/691 K sayılı kararıyla tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, BAM kararının yine taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.HD’nin 26/05/2021 tarihli 2020/3030 E 2021/4436 K sayılı ilamıyla davacı vekilinin bakiye intifa bedeli talebinin reddi kararına ilişkin temyiz isteminin reddine, kalıcı yatırım bedeline ilişkin davalı vekilinin temyiz isteminin (husumet yönünden) kabulüyle BAM kararının bozularak kaldırılmasına, bozma nedenine göre tarafların kalıcı yatırım bedeline ilişkin sair temyiz istemlerinin incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiş ve dosya Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizin 2021/499 Esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dosya temyiz aşamasındayken davalı …’nun 18/02/2021 tarihinde vefatı üzerine, muris davalının vekilince mirasçılık belgesi ve mirasçılardan alınan usule uygun vekaletnamesi dosyaya sunulmuş, mirasçılar zorunlu dava arkadaşı olduklarından HMK md 124 hükümleri de gözetilerek davalı olarak Uyap kayıtlarına işlenmişlerdir. Davacı şirketin ticaret ünvanındaki değişiklik de davacı vekilince TSG ilanıyla birlikte dilekçe ekinde dosyaya bildirilmiş, Uyap kaydına işlenmiştir.
Bozma sonrası yeni esastan yapılan duruşmada taraf vekillerinin bozma ilamına ilişkin beyanları da alındıktan sonra, dosya kapsamına-usul ve esasa uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 6.HD kısmen bozma ilamının gerekçesi ise ” Davacı ile imzalanan bayilik sözleşmesinin tarafı dava dışı …Ltd. Şti. olduğu gibi dosya içeriğinde bulunan kalıcı yatırım bedelinin hesabına esas alınan ve mahkemece de benimsenen 20.03.2014 tarihli “Teslim Alınmamış Malzemeler Tutanağı” başlıklı belgede, “yukarıdaki belirtilen malzemelerin bedelini … A.Ş.’ye ödeyeceğini belirterek alınmamıştır.” yazılı olup, bu kalıcı yatırım bedeline ilişkin talebin dava dışı … Şti.’ne yöneltilmesi gerekir. Bu nedenle davalı hakkındaki kalıcı yatırım bedeli isteğine ilişkin davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi ve bu husustaki istinaf isteğinin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
Taraflar arasında akdedilmiş Bayilik Sözleşmesi incelendiğinde, davacı ana dağıtım firmasıyla dava dışı …Tic.Ltd.Şti arasında bayilik sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, akaryakıt istasyonunun işletmecisinin (perakende satış bayiinin) dava dışı şirket olduğunun sözleşmede yazılı olduğu, davalı …’nun ise sözleşmede taşınmaz maliki-sözleşme kefili sıfatıyla imzasının yer aldığı görülmüştür. Ayrıca kalıcı yatırımlara ilişkin düzenlenmiş olan dosyada mevcut ve bilirkişi raporunda kalıcı yatırım bedelinin hesabına esas alınan 20.03.2014 tarihli “Teslim Alınmamış Malzemeler Tutanağı” başlıklı belgede, “yukarıdaki belirtilen malzemelerin bedelini … A.Ş.’ye ödeyeceğini belirterek alınmamıştır.” ibaresi yer almakta olup, bu tutanağın da davalı (muris) taşınmaz maliki … ile davacı arasında değil, ayrı tüzel kişiliği bulunduğu tartışmasız olan dava dışı işletmeci-bayi …Ltd Şti ile davacı şirket yüklenicisi arasında düzenlenmiş olduğu görülmektedir.
YHGK’nun 2019/13-19 E 2019/574 K sayılı içtihadında da vurgulandığı üzere, “Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, biçimsel açıdan o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Eldeki uyuşmazlık itibariyle önem arz eden davalı sıfatı ise bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) kişiyi ifade eder.
Bir subjektif hakkın sahibi ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu, başka bir anlatımla bir davada, davacı ve davalı sıfatının kime düştüğü tamamen maddî hukuka göre belirlenir.
Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü ise şu şekilde açıklanabilir: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse mahkeme, dava konusu hakkın mevcut olup olmadığı hakkında inceleme yapıp karar veremez; davanın sıfat yokluğundan reddine karar verir ve bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) yönelik olmasa da yine davanın esasına ilişkin, taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır. Mahkemenin sıfat yokluğunu kendiliğinden gözetmesi gerekir. Çünkü sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır.”
Davada husumet yöneltilen (muris) davalının bayilik sözleşmesi gereği davacının yaptığını ileri sürdüğü ve güncel bakiye rayiç bedelinin ödenmesini talep ettiği kalıcı yatırımlardan bayilik sözleşmesinin doğrudan tarafı olan dava dışı bayi ile davacının yüklenicisi arasında düzenlenmiş tutanak dikkate alındığında, davalıların murisi malik, bu talep yönünden sözleşmede bedel ödeme edimi yüklenmiş sözleşme tarafı sayılamayacağından, sözleşmenin nispiliği ilkesi de gözetilerek, davadaki 121.304,00 TL kalıcı yatırım bedeline ilişkin talep kısmı yönünden davalıların murisinin pasif husumeti bulunmadığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde davadaki taleplerin ve kurulan hüküm farklılığın alacak türüne göre ayrıştırılabilmesini teminen, davadaki 39.727,00-TL’lik intifa bedeli alacağı talebinin, mahkememizin 2014/1089 Esas 2017/1316 Karar sayılı kararında reddine dair verilen hüküm hakkında davacı vekilinin temyiz talepleri Yargıtay ilamında reddedilmiş olduğundan esastan reddine, davadaki fazlaya ilişkin talep olan kalıcı yatırım bedeline ilişkin alacağın ise bozma ilamı gerekçesine uygun şekilde pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davadaki 39.727,00-TL’lik intifa bedeli alacağı talebinin, mahkememizin 2014/1089 Esas 2017/1316 Karar sayılı kararında reddine dair verilen hüküm hakkında temyiz talepleri reddedilmiş olduğundan esastan reddine,
Davadaki fazlaya ilişkin talep olan kalıcı yatırım bedeline ilişkin alacağın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 80,70 TL olup, peşin alınan 2.750,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.669,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrası yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar vekili tarafından yapılan 64,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı muris ve mirasçıları yargılama sırasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan (esastan reddedilen kısım için 5.959,05 TL nispi, husumetten reddedilen kısım için tarifenin 7/2 maddesi gereği 5.100,00 TL maktu olmak üzere toplam) 11.059,05 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara tek olarak verilmesine,
6-Mahkememizin 2014/1089 E 2017/1316 K sayılı kararında davalı muris yararına hükmolunan yargılama giderleri-vekalet ücretleri ile bu kararda hükmolunanlar arasında tahsilde tekerrür oluşturulmamasına, ilk karara göre davalılar veya murisi davalı tarafından yargılama gideri-vekalet ücreti tahsilatı yapılmışsa bu kararda hükmolunan tutarlardan mahsubuna,
7-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır