Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/496 E. 2022/821 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/496 Esas
KARAR NO : 2022/821

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Türkiye’nin ilk ürün ve marka yerleştirme ajansı olduğu, müvekkili şirketin bir taraftan yapım şirketleri ile diğer taraftan ise dünyaca ünlü markalar ile çalıştığını ve yapım şirketlerine ait içeriklere (televizyon dizileri, sinema filmleri, televizyon programları ve sair) markaların beklentileri doğrultusunda ürün entegrasyonu sağlandığı, Davalının ise eğitim görmekte olduğu … Ticaret Üniversitesi’nde müvekkili şirket tarafından düzenlenen sempozyumlara katılarak ürün yerleştirme konusunda bilgi sahibi olmuş, akabinde müvekkili şirketin bünyesinde staj yapma fırsatı elde ettiği, iş hayatına müvekkili şirket müvekkil şirket bünyesinde başlayarak dört yıl süreyle müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı, 23-24 yaşında iken iş hayatına davacı şirket bünyesinde başlayan davalının, davacı şirket bünyesinde yürütülen tüm iş ve işlemleri başlangıç aşamasından son aşamaya kadar gözlemlediği, takip ettiği ve dahil olduğunu, davalının müvekkili şirketin müşterileri ile akdettiği ticari sözleşmeleri incelediği ve yürüttüğü, davacı şirket bünyesinde çalışması vasıtasıyla tüm markalar ve yapım şirketleri ile yakınen iletişim kurduğu ve sektörde çevre edindiği, davalının haklı bir sebep olmaksızın kendi iradesi ile işten ayrıldığı, haksız feshini haklı göstermek amacıyla haksız ithamlarda bulunarak davacı şirket aleyhine dava açtığı, bu davanın … 14. İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası kapsamında devam ettiği, 04.11.2020 tarihinde istifa eden davalının 03.12.2020 tarihinde davacı şirketten ayrılmasının üzerinden henüz bir ay geçmişken tek ortağı olduğu ve davacı şirket ile aynı hizmet kolunda yer alan … Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirketi kurarak müvekkili şirket ile birebir aynı faaliyeti (ürün yerleştirme) yürütmeye başladığı, davalı ile davacı şirketin dava dilekçesi ekinde yer alan belirsiz süreli iş sözleşmelerini akdettiği, sözleşmenin 1.5. numaralı maddesinde rekabet yasağının açıkça düzenlendiği, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi hükmü uyarınca işçi ile işveren arasında iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 1 yıl süreyle geçerli olacak bir rekabet yasağı anlaşması düzenlendiği sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444. maddesi kapsamına göre düzenlendiği, söz konusu koşullar; (i) hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlaması ve (ii) bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması olarak düzenlendiği, davalının bünyesinde sektöre ve ürün yerleştirme faaliyetine ilişkin tüm bilgi ve birikimini kazandığı, know-how ve ticari sırlarına eriştiği müvekkili şirketten haksız bir fesihle ayrılması ve hemen akabinde aynı iş kolunda faaliyet göstermesi açıkça rekabet yasağına aykırılık teşkil etmekte ve kötü niyetli olarak müvekkili şirketi zarara uğratma saikiyle hareket ettiğini, Davalının müvekkili şirketten ayrılmasının akabinde, müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı sırada tanışıklık kurmuş olduğu, tüm markalar ve yapım şirketleri ile iletişime geçerek söz konusu marka ve şirketlerle çalışma yönünde girişimde bulunduğu, davalının 2 yıl süreyle davacı şirket ile çalışmış olan “…” isimli perakende giyim markası ile çalışmaya başladığı, salt bu durum dahi davalının haksız ve kötü niyetli olarak davacı şirkete rekabet içerisinde olduğunu ispatladığı, açıklanan ve sebepler ışığında, davanın kabulüne, hizmet akdi brüt ücretinin 5 katı miktarındaki tutar ile müvekkili şirketin uğradığı/uğrayacağı zararlardan dolayı, bugün itibariyle (fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla – şimdilik) 20.000 TL maddi tazminatın, işletilecek en yüksek orandaki ticari faiziyle taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu yazılı iş sözleşmesinin anlaşılamayan bir nedenle Ocak 2019 tarihinde davacı tarafından feshedilerek ortadan kalktığı, müvekkilinin işten atıldığı, sözleşmenin feshinden bir hafta sonra davacının müvekkilini işe çağırdığı, ancak herhangi bir sözleşme yapılmadığı, müvekkilinin sözlü iş sözleşmesi ile çalışmaya devam ettiği, bu nedenle davacının bahsettiği yazılı iş sözleşmesi davacının haksız feshi nedeniyle yürürlükte olmadığı, davanın reddi ile yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 14. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası, SGK kayıtları, hizmet döküm cetveli, belirsiz süre iş sözleşmesi, sosyal medya çıktıları, sicil kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, rekabet yasağının ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak açılan cezai şart ve diğer zararların tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinin konu kısmında aynen “rekabet yasağına aykırı davranılması sebebiyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ile tazminat talebine ilişkindir” şeklinde davanın konusunu ifade etmiş, dilekçe içeriğinde davalının rekabet yasağı anlaşmasına aykırı davranması ve haksız rekabet teşkil eden eylemleri sebebiyle cezai şart isteminde bulunmuştur. Ancak, dava konusu kısmında belirtildiği üzere, haksız rekabetten kaynaklanan cezai şart dışında tazminat taleplerinin ne olduğu, davacı şirketin tazminat olarak ne istediği, bu isteğin neye dayandığı, haksız rekabet dışında şirketin zararına neyin sebep olduğu hiç açıklanmamış ve bu hususta hiçbir vakıa ileri sürülmediği tespit edilmiştir.
Davacı vekili neice-i talep kısmında; tıpkı dava konusu kısmında olduğu üzere “davamızın kabulüne, hizmet akdi brüt ücretinin 5 katı miktarındaki tutar ile müvekkil şirketin uğradığı / uğrayacağı zararlardan dolayı … 20.000,00 TL maddi tazminat” isteminde bulunduğu anlaşılmıştır. Önemle vurgulanmalıdır ki, taraflar arasındaki belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin 1.5. maddesinde rekabet yasağı düzenlenmiş, rekabet yasağının ihlali halinde davalının, işverenin uğrayacağı zarar ve ziyandan başka hizmet akdi brüt ücretinin 5 katı miktarındaki parayı cezai şart olarak ödemeyi kabul etmiştir. Hem taraflar arasındaki belirsiz iş sözleşmesinin 1.5. maddesi hem de davacının açık talep sonucu gözetildiğinde davacının rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart miktarının yanı sıra ayrıca rekabet yasağı dışında davacı şirketin uğradığı / uğrayacağı zararları dava konusu / talep ettiği tereddütsüzdür. Zira, bu husus dava dilekçesinin konu kısmında “cezai şart ile tazminat” olarak ifade edilmiş, netice-i talep kısmında “hizmet akdi brüt ücretinin 5 katı miktarındaki tutar ile müvekkil şirketin uğradığı / uğrayacağı zararlar” şeklinde gösterilmiştir. Dava dilekçesinin talep sonucunda yer alan hizmet akdi brüt ücretinin 5 katı miktarındaki paranın cezai şart tutarı olduğu belirsiz süreli iş sözleşmesinin 1.5.madddesi ile sabit olup duraksama yoktur. Ancak, aynı talep sonucunda yer alan rekabet yasağı dışında davacı şirketin uğradığı / uğrayacağı zararlardan neyin istendiği, zararın ne olduğu, hangi zarara uğranıldığı, toplam tazminat tutarına göre bu zarar kaleminin dava miktarının ne kadarlık kısmı olduğu noktasında dilekçe içeriğinde hiçbir açıklama yoktur.
Mahkememizce, davacının dava konusu ettiği her bir talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm tesis edilmesinin zorunlu olduğu, ancak bunun için talep edilen hususa yönelik dava miktarının ve dava konusu edilen vakıanın (hangi delillerle dahi ispatlanacağı ortaya konularak) açıklanması ve somutlaştırılması zorunludur. Aksi halde, mahkemenin belirsiz, çelişkili ya da açık olmayan / müphem taleplerle ilgili yargılama yapması ve bir sonuca varması mümkün değildir.
Bu itibarla, Mahkememizin 16/03/2022 tarihli 1.celsesinde aynen “Dava dilekçesinin talep sonucunun açık olmadığı, dilekçe içeriğinde yalnızca haksız rekabet edildiğinden bahsedilmekle birlikte cezai şart istenilmesine rağmen talep sonucunda “hizmet akdi brüt ücretin 5 katı miktarındaki tutar ile müvekkil şirketin uğradığı/uğrayacağı zararlar”ın istenildiği, hizmet akdinin brüt ücretinin 5 katı miktarındaki tutarın sözleşmedeki haksız rekabet cezai şart tutarı olduğu ve bu hususun hem dilekçe içeriğinde açıklandığı hemde sözleşme maddesinde açıkça yazılı olduğu ancak davacının uğradığı zarara yönelik hiçbir somut vakıadan söz edilmediği, zarar konusunda beyanda dahi bulunulmadığı, buna rağmen talep sonucunda uğranılacak zararlar şeklinde soyut olarak yer verildiği, zarara yönelik istenilen miktar itibariyle herhangi bir talep sonucunda ayrıma dahi gidilmediği anlaşıldığından dilekçe içeriği ve talep sonucunun müphem ve çelişkili olduğu, uğranılan zararın açıklanmadığı, hiç somutlaştırılmadığı, böyle bir zarar varmış gibi talepte bulunulmasında sehven hata olup olmadığı hususunda talep sonucunun açıklanması ve yazılı beyanda bulunulması için davacı vekiline iki haftalık kesin süre ve imkan verilmesine…” şeklinde detaylı ara karar oluşturulmuştur.
Bahse konu ara karar uyarınca, davacı vekili tarafından 30/03/2022 tarihli yazılı beyan dilekçesi sunulmuş, ancak dilekçe içeriğinde dava dilekçesinde olduğu üzere davalının rekabet yasağını ihlal eden davranışları sebebiyle davacı şirketin müşterilerinin elinden çalındığı, bu suretle şirketin kar kaybına neden olduğu ileri sürülmüş, rekabet yasağı dışında davacı şirketin uğradığı / uğrayacağı zararların ne olduğu açıklanmamıştır. Kaldı ki, yazılı beyan dilekçesinde ara karara uygun şekilde talep sonucu somutlaştırılmamış, toplam 20.000,00 TL’lik maddi tazminat talebinin ne kadarlık kısmının talep edildiği, yine kar kaybı sebebiyle istenilen tutarın ne kadar olduğu başka bir anlatımla her bir talep için ne kadar talep edildiği dahi gösterilmemiştir. Öte yandan, talep açıklamaya yönelik yazılı beyan dilekçesinin yanı sıra davacı vekili 05/04/2022 tarihli yeni bir talep dilekçesi daha ibraz etmiş, bu sefer davalının açık muvafakati olmamasına ve ıslah dilekçesi sunulmamasına rağmen zarar tutarını 20.000,00 TL’ den 100.00,00 TL ‘ye çıkartmış, dava değeri yönünden de ayrıca ve farklı bir çelişki oluşturulmuştur.
Bu durum üzerine, Mahkememizin 25/05/2022 tarihli 2. celsesinde aynen “Davacı vekili 30/03/2022 tarihli talep açıklama dilekçesinde haksız rekabet dışında davacı şirketin uğradığı veya uğrayacağı zararları açıklamak yerine yine davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinden bahsederek yine haksız rekabet kapsamında zarar açıklamalarında bulunduğu, esasen haksız rekabetle ilgili davalıya yönelik 20.000,00-TL’lik istemin zaten mevcut olduğu, bunun dışında yani haksız rekabet dışında davacı şirketin uğradığı / uğrayacağı zararların ne olduğunun belirsiz olduğu, talebin somutlaştırılması kapsamında 16/03/2022 tarihli duruşmada bu hususun açıklanması için ayrıntılı ve açıklamalı ara karar oluşturulduğu, buna rağmen ara karara uygun şekilde talep somutlaştırılmadığından yargılamaya devam edilmesi ve uyuşmazlık konularının belirlenmesinin mümkün olmaması karşısında 16/03/2022 tarihli 1 celse uyarınca yazılı beyanda bulunmak üzere davacı vekiline yeniden 2 haftalık kesin süre ve imkan verilmesine, öte yandan dava dilekçesinin talep sonucunda 20.000,00-TL’lik kısım alacak yönünden dava açıldığı halde talep açıklama dilekçesinde bu sefer 100.000,00-TL’lik zarar ve alacaktan bahsedilerek dava değeri yönünden ve yeniden ve ikinci kez çelişkiye uğradığından bu hususta da talep sonucunun çelişkiye düşülmeden açıklama yapılmasına,” şeklinde bir ara karar daha oluşturulmak mecburiyetinde kalınmıştır.
Davacı vekili 08/06/2022 tarihli talep açıklama dilekçesinde, rekabet yasağı dışında somut bir zarar yine açıklamadan gelir kaybı ve itibar kaybı zararının olduğunu ifade etmiş, sonuç olarak rekabet yasağı ihlali nedeniyle cezai şart alacağının (dava değeri gösterilmeden) yanı sıra haksız rekabetten ötürü gelir kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mevcut dilekçe içeriği talebi açıklamak ve vakıaları somutlaştırmak bir yana yeniden ve farklı yönlerden çelişki yaratmıştır. Rekabet yasağı nedeniyle cezai şart alacağının miktarı / ne kadarlık kısmın dava edildiği önceki dilekçelerden farklı olarak tümüyle belirsizleştirilmiştir. Dava dilekçesinde toplam maddi tazminat miktarı 20.000,00 TL olmasına ve bu dava değeri üzerinden harç alınmasına rağmen dilekçede gelir kaybı nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminat istenilmektedir. Talep sonucunun daraltıldığı düşünülse dahi cezai şart alacağı belirsiz olduğu için maddi tazminatın miktarı yine müphemdir. Öte yandan; dava dilekçesinde hiç talep edilmemesine ve gelinen aşamaya kadar ileri sürülmemesine rağmen davacı bu sefer manevi tazminat talebinde de bulunmuştur. Kaldı ki, dava dilekçesinde manevi tazminat talebi hiç olmadığından bu aşamada davalının açık muvafakati yahut ıslah yapılmadan manevi tazminat istenmesi de mümkün değildir. Mahkememizce, maddi tazminat taleplerinin somutlaştırılması kapsamında süre ve imkan verildiği halde ve dava konusu edilmeyen hususta tümüyle yeni bir vakıa ve talep ileri sürülmüştür. Son olarak, maddi ve manevi tazminat olarak toplam dava değeri 21.000,00 TL’ ye çıkarılarak, dava dilekçesindeki dava değeri yönünden farklı bir çelişki daha oluşturulmuştur.
Bu itibarla, Mahkememizin 19/10/2022 tarihli 3.celsesinde aynen “Davacı vekiline 08/06/2022 tarihli talep açıklama dilekçesinde mahkememiz ara kararına uygun şekilde talep sonucunun açıklanmadığı, bu konudaki belirsizliğin giderilmediği, dava dilekçesindeki 20.000,00 TL’lik maddi tazminat talebine ilişkin mevcut talep tutarı ıslah olmaksızın ve karşı tarafın açık muvafakati de olmaksızın yeniden artırıldığı ve 21.000,00 TL tazminat talep edildiği, öte yandan dava dilekçesinde hiç talep edilmemesine rağmen bu sefer manevi tazminatta dilekçeye eklenerek 20.000,00 TL manevi tazminatın da istendiği, davacının talep sonucunun çelişkiyi gidermek bir yana daha da belirsiz hale getirdiği anlaşılmakla HMK 31 maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevinin bulunduğu, bu ödev kapsamında belirsiz ve çelişkili olan talep sonucunun açıklatılmasına ilişkin gerekli ara kararların da oluşturulması gerektiği, mahkememizce bu yönde tüm çaba ve gayretinde sarf edildiği, buna rağmen ilk talep açıklama dilekçesinde iddianın değiştirilerek ve genişletilerek taleplerin ileri sürüldüğü, ikinci talep açıklama dilekçesinde dava dilekçesinde yer almayan taleplerin yine iddia genişletilerek ve değiştirilerek ileri sürüldüğü, mevcut dava dilekçesine göre yargılama yapılmasının ve hüküm verilmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; HMK 31 maddesi kapsamında davacı vekiline talep sonucunun 20.000,00 TLlik tazminat talebi, her bir talebi yönünden kuruşlandırarak göstermesi, bu konudaki belirsizliği gidermesi, aksi halde mahkememizce bu şekilde yargılamaya devam edilmesi mümkün olmadığından HMK 119/1-ğ maddesi uyarınca talep sonucu belirli olmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, (ihtarat yapıldı) bu hususta davacı vekiline son kez 1 haftalık kesin süre ve imkan verilmesine” karar verilmiştir.
Ancak, davacı vekili 25/10/2022 tarihli dilekçesinde yine ara karara uygun şekilde talep açıklama sunamamış, maddi tazminat olarak rekabet yasağı ihlali sebebiyle cezai şart ile gelir kaybından doğan zararın ödemesini talep etmiş, ancak her bir talebi hakkında toplam 20.000,00 TL maddi tazminat miktarına göre ne kadar istediğini yine göstermemiştir. Başka bir anlatımla, davaya konu iki talebi için hangi talebi yönünden ne miktarda dava açtığını ortaya koyamamıştır.
Yasal düzenlemeye bakıldığında; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 119. maddesinde “Dava Dilekçesinin İçeriği”nde yer alması gereken hususlar:
“Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
…ğ) Açık bir şekilde talep sonucu….
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.
” şeklinde düzenlenmiştir.
Açıklanan nedenler ve yasal düzenlemeler nazara alınarak; mahkememizce hüküm vermeye elverişli şekilde talep sonucunun açıklanmasına yönelik olarak azami özen ve çaba sarf edildiği, ancak bu hususta mahkememizce yeterli süre ve imkan da verilmesine rağmen, davacı tarafından dava dilekçesinin talep sonucunda yer alan her bir talebi hakkında ne istediğinin, talebinin neye dayandığının ve bu taleplerinin ne kadarlık kısmının dava edildiğinin somut olarak ortaya konulamadığı, mahkemenin belirsiz, çelişkili ya da açık olmayan / müphem taleplerle ilgili yargılama yapması ve bir sonuca varması mümkün olmadığından 6100 sayılı HMK’nın 119/1-ğ maddesinin atfı ile HMK 119/2 maddesi hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-6100 sayılı HMK’nın 119/1-ğ maddesinin atfı ile HMK 119/2. maddesi hükmü uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 965,34 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 875,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/1. ve 13/1. maddeleri uyarınca henüz ön inceleme yapılmadığından yarı oranında belirlenen 4.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır