Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/48 E. 2021/263 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/48
KARAR NO : 2021/263

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2021
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkiller aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, müvekkili … A.Ş. firmasının “…” isimli işletmeye sahip olduğunu, bu işletmenin dava dışı müvekkil …’ın da, hissedarı olduğu … Ltd. Şti. (… VD.-.., tarafından satın alındığını, bu satın almanın ilerleyen sürecinde, stokların karşılığı gerekçesiyle iki adet ek protokolle borçlusunun … ve kefilinin … olduğu iki adet senet ciro edilerek …’a verildiğini, çünkü işletmenin stoklarını devredecek olan … olduğu için bu senette lehdarı yine … oluşturduğunu, müvekkili … firması sözleşmenin tarafı olmadığı gibi kendisi açısından bağlayıcılığının olmadığını, dava konusu senedi sözleşme ve ek protokollere göre davalının elinde bulundurduğunu beyan ettiğini, netice itibariyle bu senedin ne için …’a verildiğinin ispatına dair zaten karşı tarafın “kabul” beyanı bulunmadığını, söz konusu senedin bundan sonra bu hukuksal ilişkiler kapsamında değerlendirilebileceğini, gerçekten de senet üzerinde “malen” veya “nakden” nakden kaydı bulunmasa da, bu senedin hammadde stoklarına karşılık yani “malen” verildiğinin açık olduğunu, temsilcinin kendisiyle işlem yapma yasağı bulunmadığını, senedin temelini oluşturan mal teslimi yapılmadığını, takip konusu yapılan 15.3.2018 tanzim ve 1.11.2018 vade, 750.000 TL miktarındaki senetten dolayı müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, senedin / icra takibinin iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ın, … Ltd Şti’nin borcunu üstlenerek … A.Ş. lehine senet düzenlendiğini, davacı …’ın ise bu senede kefil olduğunu, 01.12.2018 tarihinde ise davalı … Ltd Şti’nin hissedarı olduğu … A.Ş’nin hisselerinin davacı … ve dava dışı … tarafından satın alındığını, hisse satış sözleşmesinin 12.maddesinde … A.Ş.adına tanzim edilen kambiyo senetlerinin hisse satım sözleşmenin imzası ile birlikte … A.Ş.tarafından cirolanarak … Şti’ye teslim edileceği düzenlenmiş olup 01.11.2018 vade ve 750.000 TL bedelli senedin bu kapsamda davalı şirket tarafından elde edildiğini, davaya konu takip konusu senet izah edildiği üzere hisse devir sözleşmesi’nin 12. maddesi gereğince alacağın temliki hükümleri kapsamında … A.Ş.tarafından cirolanarak … Ltd. Şti’ye teslim edildiğini, bu nedenle davacının senet nedeniyle alacak ve takip hakkı bulunmadığı iddiasının da bir dayanağının bulunmadığını savunmuştur.
Dava İİK m.72 hükmüne istinaden açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacılar vekili 06/04/2021 tarihli cevaba cevap dilekçesini dahi sunmuş olmakla davacı yönünden dilekçelerin verilmesi aşaması tamamlanmış olup bu aşamadan sonra ve kural olarak davacı tarafından iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi mümkün değildir.
Davacıların menfi tespit talebine konu olan bonodan dolayı kayden alacaklı durumda gözüken davalı borçlu … Ltd. Şti vekilinin beyanı, ayrıca davacı vekilinin dayandığı dilekçe içeriği ve dayanak sözleşme tarihleri, sözleşme içerikleri dikkate alındığında kambiyo senedinin her iki tarafın delil olarak dayandığı 01/12/2018 tarihli sözleşme çerçevesinde … A.Ş.’nin hisse satış sözleşmesine konu olduğu, dosyamız davalısının satıcı, dosyamız davacılarından …’ın alıcı konumunda olduğu, adı geçen sözleşmenin 12.maddesi çerçevesinde dayanak kambiyo senedinin davalı satıcıya hisse devir bedeli karşılığı düzenlendiğinin davalı tarafından savunulduğu, yine dava konusu olan bonodaki isim ve imza sahiplerinin adı geçen sözleşmenin 12.maddesi gereği yer aldığının savunulduğu, bu itibarla davalı şirketin dava konusu … A.Ş.’nin hisselerini devreden bir başka deyişle satan şirket konumunda olması sebebiyle bu devrin bedeli olarak bonoyu haklı sebeple elinde bulunduran kişi konumunda olduğunun savunulduğu tartışmasızdır.
… A.Ş,’de hisse sahibi olan davalı şirketin, bu hisselerini dava konusu bono karşılığı devrettiğini savunması karşısında, dava konusu bononun davalının savunduğu üzere bedelsiz olarak davalının elinde olup olmadığının tartışılması, özellikle … A.Ş.’nin hissedarlarından … ile adı geçen ve davacı durumunda olan … A.Ş.ile ilişkiler ve yine dayanak sözleşmelere göre bu şirketteki hissesini satan davalı şirket arasında görülmekte olan menfi tespit davasının görülmesi açısından mahkememizin yetkili olup olmadığı irdelenmelidir.
Yukarıda tartışmasız olduğu kabul edilen hususlar karşısında somut olay açısından mahkememizin kesin yetkili olup olmadığı öncelikle irdelenecektir.
6100 sayılı HMK m.14/f.2 hükmü uyarınca “Özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık ve üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ,ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. “düzenlemesi dikkate alınmalıdır.Bu düzenleme dikkate alındığında dava tarihi itibariyle … A.Ş.ve yine bu şirketin yetkilisi …’ın davacı sıfatıyla, yine bu şirketteki hissesini satan olarak gözüken davalı … Ltd. Şti. aleyhine menfi tespit davası açtığı, bu menfi tespit davasına konu bononun ise tarafların dayandıkları sözleşmeler çerçevesinde hisse devir bedeli olarak verildiğinin ise davalı tarafından savunulduğu, davalının adı geçen bonoyu devralırken de hissedarı olduğu … A.Ş.’nin lehtar ve bu şirketin hissesini almak isteyen …’ın ise yine ayrıca kefil olarak bonoda yer aldığı anlaşılmaktadır.
Bu noktada ifade etmek gerekir ki bir uyuşmazlıkta “davacı talebini nasıl dermeyan ediyorsa,o dikkate alınarak yetki tayin edilir. Dava konusu yapılan talebin ona ait olmadığı aşikar olsa bile,bu yetkiye etki etmez.Yetkiyi inşaa eden vakıalar aynı zamanda esas talebi de inşaa ediyorsa,yetkiyi ispat için talebi inşaa eden vakıların tamamen ispatı gerekli değildir.”(Prof.Dr.Saim Üstündağ,Medeni Yargılama Hukuku,İstanbul,1989.4.Bası Sayfa 173) O halde … A.Ş.’nin kendi adına, yine ayrıca bu şirketin yetkilisi … ile adı geçen … A.Ş.’nin eski hissedarı … Tic. Ltd. Şti arasındaki menfi tespit davasına konu bononun davalı şirketin elinde hisse devri nedeniyle bulunup bulunmadığı, bu itibarla bononun bedelsiz olup olmadığı, yine bu çerçevede davacı şirket ile yine bu şirketteki hissesini satan olduğu anlaşılan … Ltd. Şti’nin, … A.Ş’nin hissesini alıcı olarak gözüken …’ın taraf olduğu uyuşmazlığın HMK m.14/f.2 kapsamında kaldığı değerlendirmelidir.
Nitekim Yargıtay uygulamasında dahi, taraflardan birinin limited şirketteki hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili takip yapması ve bu takiple ilgili menfi tespit davası açılması halinde, taraflardan birinin ortak sıfatı bulunmasa dahi bu tip davaların şirket hisse devrine konu olan şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı kabul edilmektedir.(Yargıtay 11.H.D.2019/2249E.2019/4442K.sayılı ilamı).Bu nedenle dahi … A.Ş.’indeki hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle düzenlendiği savunulan bonodan dolayı davacılar aleyhine başlatılan icra takibinde ileri sürülen savunmaya göre takibe konu borçtan dolayı davalı şirketin alacaklı olup olmadığı, davacının iddia ettiği üzere bu bononun bu noktada bedelsiz olup olmadığı konularında yetkili mahkeme ancak hisseleri devir sözleşmesine konu edildiği savunulan … A.Ş.’nin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olup bu yer kesin yetkili olacaktır. (Yargıtay 11.HD 2007/6905E. 2008/8620K.sayılı)
Kaldı ki takip konusu bonoda yer alan …, … A.Ş.ile bu şirketin eski ortağı olduğu dayanak belgelerden açıkça anlaşılmakta olan … Ltd. Şti.arasında birbirlerine karşı açtıkları bu dava yönünden dahi ve yine dayanılan belgelerin içerikleri nedeniyle de … A.Ş.’nin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yani sicil adresinin kesin yetkili olduğunun kabulü gerekir.
Gelen sicil kayıtlarına göre ilişkilerin odak noktası olan davacı … A.Ş.’nin sicil adresi … olup HSK kararı uyarınca ise bu yer Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi dahilinde kalmaktadır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK m.114/f.1 bend(ç) uyarınca mahkemelerin kesin yetkili olması dava şartlarından olup HMK m.115 hükmü uyarınca dava şartı olan bu hususun her zaman ve her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekli ve zorunludur.Bir başka deyişle,davalı tarafından somut davada olduğu üzere bu konuda herhangi bir itirazın sunulmamış olması veya tahkikata başlanılmış olması kesin yetki hususunun incelenmesine engel değildir.
Mahkememizin kesin yetki açısından davaya bakmaya yetkili bulunmadığı anlaşılmakla davacının tedbir taleplerinin ancak kesin yetkili mahkemece takdiri gerekir. Bu nedenle davacıların tedbir taleplerinin dahi mahkememizin kesin yetkili mahkeme olmaması nedeniyle usulden reddi gerektiği takdir edilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında; davanın, HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmü uyarınca mahkememizin kesin yetkili mahkeme olmaması nedeniyle ve dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK.m.20/f.1 hükmü uyarınca kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması durumunda dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna teslimine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmü uyarınca mahkememizin kesin yetkili mahkeme olmaması nedeniyle ve dava şartı yokluğundan usulden reddine,
Davacıların tedbir taleplerinin dahi mahkememizin kesin yetkili mahkeme olmaması nedeniyle usulden reddine,
Talep halinde dosyanın Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK.m.20/f.1 hükmü uyarınca kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması durumunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna teslimine,
3-Harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin HMK.m.331/f.2 hükmü uyarınca yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK.m.341 hükmü uyarınca İstanbul BAM nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 15/04/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …