Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/468 E. 2022/592 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/468 Esas
KARAR NO : 2022/592

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun müvekkili şirket ile karşı taraflar arasında imzalanan 25.08.2020 tarihli Fuar Alanı Kira Protokolü uyarınca düzenlenen 26.10.2020 tarihli faturadan doğmuş olan borcunu ödememesi nedeni ile … 5. İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasından icra takibi başlatılarak davalı-borçluya ödeme emrinin gönderildiğini, borçlunun borcunu ödemediğini, icra takibinin durduğunu, müvekkili şirket ile davalı yan arasında müvekkili şirket tesisi içerisinde 10-18 Ekim 2020 tarihleri arasında davalı tarafından Deniz Araçları ve Su Sporlarına ilişkin Festival düzenlenmesi konusunda anlaşma sağlandığını, buna ilişkin protokolün akdedildiğini, protokolün 4.2. ve 5.1. maddesinde taraflara düşen mali yükümlülüklerin düzenlendiğini, müvekkili şirket, işbu protokol gereğince anlaşılan süre boyunca festival alanını davalının kullanıma uygun olarak tesis ettiğini, protokolden doğan tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, davalı yan tarafından protokolden doğan yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini, Festivalin tamamlanması ile birlikte müvekkili şirket tarafından protokolün ilgili maddeleri uyarınca Fuar Alanı Hizmet Bedeli ve Servis kutusu bedellerine ilişkin … nolu 26.10.2020 tarihli fatura düzenlendiğini, davalıya tebliğ edildiğini, fatura bedelinin faturanın düzenlendiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde müvekkili şirkete ödenmesi gerektiği halde davayı yan tarafından ödeme yapılmadığını, (EK-2 … nolu 26.10.2020 tarihli fatura), davalıya … 31 Noterliğinin … yevmiye Nolu … Tarihli ihtarname keşide edilerek fatura bedelinin ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı ihtar edilmişse de davalı yan tarafından bakiye alacak yönünden ödemenin yapılmadığını, davalı, borçları olduğunu bildiği halde bunu ödemek yerine, takibi sürüncemede bırakmak maksadı ile kötü niyetli olarak itiraz ettiğini” beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı-borçlu tarafın davaya konu icra takibine yapmış olduğu borca itirazının iptalini ve takibin devamını, davalı-borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki fuar alanı kullanımına yönelik ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 74.238,91-TL asıl alacak ve 2.832,42-TL işlemiş faiz için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilen davalardır. Buna göre, her iki tarafın da “ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davaları, ticari dava sayılmıştır.
Her ne kadar dava dilekçesi içeriğinde ve ekindeki belgelere göre taraflarca aralarındaki ilişki “Fuar Alanı Kira Protokolü” olarak isimlendirilmiş ise de, protokol içeriğine göre festival düzenlenmesi şeklinde bir hizmet alımının taraflar arasında kararlaştırılmış bulunduğu, bu haliyle salt bir kira ilişkisinde bahsedilemeyeceği, dosya kapsamına göre taraflar arasındaki işletme sözleşme içeriğinin hizmet alımına ilişkin olduğu, uyuşmazlığın tacirler arası hizmet alım sözleşmesinden kaynaklandığı, tarafların tüzel kişi tacir olduğu anlaşılmakla nispi ticari dava niteliği ile mahkememizin görevli olduğu anlaşılmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/(6)3-2222 Esas, 2021/760 Karar sayılı ilamı)
Davacı tarafça, dava dilekçesi ekinde 25/08/2020 tarihli “Fuar Alanı Kira Protokolü”nün sureti sunulmuş, davalı taraf vekilince 13/08/2021 tarihinde cevap süresi uzatım talebinde bulunulmuş, talep mahkememizce kabul edilmesine rağmen, ayrıca bir cevap dilekçesi ise sunulmamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, dava dilekçesinde sözü edilen faturaların davacı ve davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, faturaların davalı tarafa tebliğine ve bu faturalara konu malların davalı yana teslimine dair kaydın bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, alacak tutarının davalı tarafından davacıya kısmen veya tamamen ödenip ödenmediği gibi hususlarda bilirkişi raporu alınmasına, karar verilmiş; Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’na tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 07.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Taraflarca ibraz edilen yasal defter ve cari hesap ekstraları kayıtlarında takip tarihi ile dava konusu faturalar konusunda tam mutabakatın bulunduğu belirlenmiştir. Davacı tarafça takibe konu hizmetlerin verildiği ayrıca takibe konu edilen mal ve hizmet teslim bedellerine ait faturaların davalı yasal defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, davalının kalan bakiyenin ödendiğine dair herhangi bir vesaik sunmadığı nazara alındığında davacı tarafın 21.04.2021 takip tarihi itibari ile Davalı taraftan 74.238,91-TL’si asıl alacaklı olduğunun ispatlandığı, kanaat sunulmuştur.
YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK m. 222 uyarınca ispatlamış olur.
Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “davalının ticari defterlerinde kayıtlı borç bakımından defterleri kendi aleyhinde delil olacaktır. 6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini,bir başka deyişle faturalar içeriği hizmetin teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır.”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-823E.2019/553K.sayılı ilamı)
Somut olay bakımında, takip konusu edilen cari hesap alacağı noktasında tarafların yasal defter ve cari hesap ekstraları kayıtlarında takip tarihi ile dava konusu faturalar konusunda tam mutabakatın bulunduğuna göre, davalı tacirin aleyhine bir kaydı kendi defterlerine işlemeyeceğine göre, davacı tarafça takibe konu hizmetlerin verildiği ayrıca takibe konu edilen mal ve hizmet teslim bedellerine ait faturaların davalı yasal defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, davalının kalan bakiyenin ödendiğine dair herhangi bir vesaik sunmadığı nazara alındığında davacı tarafın 21.04.2021 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 74.238,91-TL’si asıl alacaklı olduğu, bu haliyle asıl alacağın ispatlanmış olduğu, davalı taraf vekilince 13/08/2021 tarihinde cevap süresi uzatım dilekçesi içeriğinde ayrıca bir yemin deliline de dayanılmamış olduğu, cevap dilekçesi sunulmadığından bir ödeme savunmasının da bulunmadığından davacı tarafça takip konusu asıl alacağın ispatlandığı anlaşılmıştır. İşlemiş faiz talebi yönünden ise TTK 1530/4-a bendi uyarınca faturanın düzenlendiği günü takip eden 30 gün sonra temerrüde düştüğünün kanunen düzenlendiği, TTK’nın 1530.maddesi somut olaydaki gibi hizmet tedarik sözleşmesinde de uygulanabildiği, ancak Davacı … A.Ş. tarafından muhatap … A.Ş.’ye keşide edilmiş olan … 31. Noterliğinin … tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinde; ihtaren yeni bir vadenin bildirilmiş olduğu ve 26.01.2021 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiş, tebliğden itibaren 7 gün içerisinde ödeme yapılması imkanı verildiği nazara alındığında davalı tarafın 02.02.2021 tarihi itibari ile mütemerrit olduğu, anlaşılmıştır. Bu haliyle icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi ya da taraflar arasında yapılan sözleşme ile ödeme gününün kararlaştırılması şartının, somut olayda, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmesi ile gerçekleştiği; 02.02.2021 tarihi itibari ile mütemerrit olduğu nazara alındığında davacının takip öncesine ait 2.694,25 TL’si işlemiş faiz alacağının olduğunun bilirkişi raporunda hesaplandığı, bu nedenle davanın kısmen kabulü ile davalının … 5. İcra Müdürlüğünün … E.Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 74.238,91-TL asıl alacak, 2.694,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 76.933,16-TL alacak yönünden, takip sonrası 74.238,91-TL asıl alacağa yasal faiz işletilmek suretiyle takibin devamına fazlaya ilişkin istemin reddine, hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu cari hesap alacağını oluşturan faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla dava konusu edilen 74.238,91-TL asıl alacağa %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Davacı tarafça 13/10/2021 tarihli beyan dilekçesi içeriğinde ayrıca davadan önce arabuluculuk sürecinde müvekkil kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden arabuluculuk aşamasındaki vekalet ücretinin de karşı yandan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. AAÜT’nin 16’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur. Aynı maddenin 2’nci fıkrasının “c” bendi gereğince, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez. Anılan maddenin 2’nci maddesinin “ç” bendi uyarınca da, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.
AAÜT’nin 16’ncı maddesi mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretini değil, taraf ile avukatı arasında akdedilen vekâlet sözleşmesi yönünden arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşması akdi avukatlık ücretine ilişkin konuyu düzenlemektedir. Nitekim yukarıda da açıklandığı gibi AAÜT’nin 16’ncı maddesinin 2’nci fıkrasının “ç” bendinde arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması ve tarafın da aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda, vekil edenin avukatına arabuluculuk faaliyeti nedeniyle ödediği maktu ücretin, aynı maddenin “c” bendi uyarınca dava nedeniyle ödeyeceği asgari ücretten mahsup edileceği belirtilmiştir. Başka bir anlatımla arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması ve dava açılması durumunda arabuluculuk faaliyeti nedeniyle tarafın avukatına ödediği ücret, dava nedeniyle ödediği ücret içerisinde yer almakta olup arabuluculuk faaliyeti nedeniyle ayrıca ücret ödenmesi söz konusu değildir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2022/473 Esas, 2022/1218 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; HMK’nin 323’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “ğ” bendi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 1’inci maddesinin 1’inci fıkrası ile 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre arabuluculuk faaliyeti nedeniyle ayrıca davalı aleyhine vekâlet ücretine hükmolunmasına yasal olanak bulunmadığından davacının bu yöndeki talebinin ise reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
-Davalının … 5. İcra Müdürlüğünün … E.Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 74.238,91-TL asıl alacak, 2.694,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 76.933,16-TL alacak yönünden, takip sonrası 74.238,91-TL asıl alacağa yasal faiz işletilmek suretiyle takibin devamına fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacak olan 74.238,91-TL’ nin %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (76.933,16 TL) üzerinden alınması gereken 5.255,30 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 930,83 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 4.324,47 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 930,83 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 990,13 harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 57,00 TL posta, tebligat, 1.050,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.107,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.105,01 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 150,00 TL bilirkişi ücreti olan yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 0,26 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 10.801,31 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 138,17 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Davacı vekilinin davadan önceki arabuluculuk görüşmelerinde davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden arabuluculuk aşamasındaki vekalet ücretine yönelik talebinin yasal olanak bulunmadığından ve şartları oluşmadığından reddine,
10-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 1.317,63 TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 2,37 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
11-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/09/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır