Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/440 E. 2023/999 K. 27.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/440 Esas
KARAR NO : 2023/999

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 23/06/2021
KARAR TARİHİ : 27/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müflis …Şti. bünyesinde ofis sorumlusu olarak çalıştığını, çalıştığı süre boyunca davalı şirket işçisi olarak da çalıştığını, görev tanımı kapsamında üzerine düşen tüm işleri her iki müflis firma için gerçekleştirdiğini, alacakların ödenmesinden kaçınmak için tek firma üzerinden SGK kayıtlarının bildirildiğini, iş akdinin haksız şekilde ve herhangi bir gerekçe gösterilmeden 03.02.2019 tarihinde feshedildiğini, müvekkiline bir kısım evraklar imzalatıldığını, bu evraklarda çalışma dönemine ait tüm hak ve alacaklarının ödeneceğinin belirtildiğini ve alacakların miktarı ile hesaplama yöntemlerinin mevcut olduğunu, evrakların müflis şirketler tarafından da imzalandığını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, şirketler hakkında … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden 02.10.2020 tarihi itibariyle iflas kararı verildiğini, iflas masasına alacak kaydı talebinde bulunduklarını ancak “sunulan ibranamelerin müflis … Ltd. Şti.’ye ait olmaması sebebiyle” reddedildiğini, her iki firma arasında organik bağ bulunduğunu, ticaret sicil kayıtlarında yasal adreslerinin aynı olduğunu, her iki firma hisse sahibi, yetkili ve müdürünün aynı kişi olduğunu, iştigal alanlarının aynı olduğunu, ibraname üzerinde hem davalı şirketin hem de dava dışı … şirketinin kaşesinin bulunduğunu, bu evraklar iflas masasına kayıt evrakları ekinde sunulduğunu, 17.042,88 TL kıdem tazminatı, 5.476,53 TL ihbar tazminatı ve 2.565,25 TL yıllık izin ücreti olmak üzere 25.084,66 TL alacağın bulunduğunu beyanla 25.084,66 TL toplam alacağın kabulü ile sıra cetveline kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalıya dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 3. İflas Müdürlüğü’nün … İflas Dosyası, … 2. İflas Müdürlüğü’nün … İflas dosyası, … 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, SGK kayıtları, maaş bordroları, müzekkere cevapları, sicil kayıtları, personel listeleri celp edilmiş incelenmiştir.
Davacı tanığı … 29/03/2023 tarihli duruşmada ”… Ben dava dışı … Ltd. Şti.’de şirket yöneticisinin asistanlığını yapıyordum, davacıda aynı iş yerinde çalışmamız sebebiyle tanıyorum ,davacı … Ltd. Şti.’de mutfak sorumlusu olarak çalışıyordu, aynı zamanda davalı müflis şirkette yemekhanede görev alıyordu, dava dışı … Ltd. Şti. ile davalı müflis … Ltd. Şti.’nin şirket faaliyet oranları, yönetici ve ortakları, amirlerimiz aynı kişilerdir, bu şirketlerin ofis binaları da yan yana bulunmaktadır, davacı şirket yönetici nerede ise orada çalışıyordu, hem … Ltd. Şti.’de hemde… çalışmıştır, davacı hatırladığım kadarıyla benden önce 2014 yılı Şubat ayında şirkette çalışmaya başlamıştır, birlikte çalıştığımız dönemde, çalıştığı döneme ilişkin olarak kendisi bana 3.000 TL maaş aldığını söylemişti, aylık ücretini bu sebeple biliyorum, bende davacı şirkette çalışan ve işinden ayrılmak zorunda kalan işçilerin kıdem tazminatları ve ihbar tazminatları ödenmemiştir, davalı şirket davacıyı konkortado sürecine girmesi ve iflas etmesi sebebiyle işten çıkartmıştır …” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Dosya, nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 05/10/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Delillerin takdiri ve değerlendirmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacı taleplerinin var olduğu ve sıra cetveline kaydı gerektiği yönünde kanaat getirilmesi halinde sıra cetveline kayıt ve kabulü gereken miktarın (hesaplanan tutarlar yönünden) net 34.107,06 TL olduğu, işçilik alacakları olması bakımından 1.sıradan kaydı gerekip gerekmediği hususlarına yönelik tarafımca düzenlenen işbu raporumu Sayın Mahkemenizin yüksek takdirlerine sunarım…” şeklinde mütalaada bulunulmuştur. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
Eldeki davada, … 3. İflas Müdürlüğünün …iflas sayılı dosyasında iflas masasınca verilen kararın tebliği için davacı tarafça masraf yatırıldığı ve tebliğe elverişli adresin de gösterildiği, ayrıca iflas masasınca verilen ret kararının davacıya 09/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın, 23/06/2021 tarihinde yani İİK 235.maddesi hükmü uyarınca yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması karşısında davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. …K. sayılı dava dosyasında, davalı müflis şirket …Şirketi ile dava dışı müflis şirket …Şirketi hakkında 02/10/2020 tarihi itibariyle iflas kararı verilmiştir. Adı geçen şirketler hakkında iflaslarının açılmasına ilişkin verilen bu karar, Yargıtay 6. HD. 2021/2911 E. 2022/383 K. sayılı ilamı temyiz incelemesinden (onanarak) geçerek kesinleşmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacının işbu davaya konu ettiği işçilik alacakları hakkında DAVA DIŞI müflis … Şirketi’nin iflas ve tasfiye işlemlerinin sürdürüldüğü … 2. İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına alacak kayıt başvurusunda bulunulmuş olup, dava dışı müflis şirket iflas masası (işbu davaya konu edilen) 25.084,66 TL alacağın tamamının İİK 206. maddesi hükmü uyarınca 1. sırada kabulü ile masaya kaydına karar verilmiştir.
DAVALI müflis …Şirketi’nin iflas ve tasfiye işlemlerinin sürdürüldüğü … 3. İflas Müdürlüğünün …İflas sayılı dosyasında ise sunulan ibraname davalı müflis şirkete ait olmadığından davacının kayıt başvurusu hakkında ve alacağın tümüne yönelik müdürlük tarafından ret kararı verilmiştir.
Davacı, dava dışı müflis şirket ile davalı müflis şirket arasında organik bağ bulunduğunu, bu nedenle işçilik alacaklarından müflis şirketlerin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı müflis şirketin iflas masasının alacağını reddettiği için işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Talep hukuki mahiyeti itibariyle işçilik alacağına ilişkin olup, Müflis …Şti’ ile dava dışı … Şti. arasında organik bağ olduğu, davacının dava dışı şirkette SGK kaydı olmasına rağmen (her ne kadar) davalı şirket bünyesinde sigortalı gösterilmemiş ise de, tüm çalışma süresi boyunca her iki şirkete tam zamanlı hizmet verdiğini, ancak hak ve alacakların ödenmesinden kaçınmak için tek şirket üzerinden sigortalı gösterildiği iddiası ile açılan kıdem ve ihbar tazminatları ile izin ücreti alacaklarının iflas masasına kaydına ilişkindir.
Bu noktada öncelikle, davalı müflis şirketi çalışanı olmayan davacının işçilik alacağını, davalı müflis şirket iflas masasına kaydının mümkün olup olmadığı, davalı müflis şirket ile davacının işvereni arasında organik bağ bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Organik bağın tespitine yönelik İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2022/651 Esas, 2022/810 Karar sayılı ilamında “…Tüzel kişilik perdesinin aralanması ( …) teorisinin amacı tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanılarak hukuki sorumluluktan kaçınmayı önlemek, hakkaniyet sağlamaktır. Perdeyi aralamak teorisiyle tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda farklı tüzel kişilik savunması kabul edilmeyerek perdenin arkasındaki kişi sorumlu tutulabilmektedir. Başka bir anlatımla perdeyi aralama teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan üyelerin, üyelerin borcundan tüzel kişinin ya da ana ortaklıkla yavru ortaklıkların özdeş kılınarak sorumlu tutulmasına olanak sağlanmaktadır. Emsal Yargıtay kararlarında, şirketlerin ortaklarının aynı olması, şirketlerin iç içe geçmiş olarak ticari faaliyet yürütmeleri, firmalar arasında sıklıkla işçi geçişi olması, şirketin faaliyet konularının aynı olması gibi durumlarda şirketler arasında organik bağın bulunduğu kabul edilmektedir. Emsal Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 Tarihli, 2016/29064 Esas, 2016/20166 Karar sayılı ilamında, tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulması gerektiği, organik bağın ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı, bu şirketler arasında bulunan organik bağ sebebiyle davalının da işçilik alacaklarından sorumlu olduğu belirtilmiştir…” şeklinde olup somut davada bu hususlar denetlenmelidir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalıya (İflas Nedeniyle Tasfiye Halinde … Şti.) ve dava dışı (İflas Nedeniyle Tasfiye Halinde … Ltd Ştti.) ait ticaret sicil kaydı bulunup bulunmadığı, varsa ticaret sicil numarası, şirketi temsile yetkili kimselerin açık adres ve kimlik bilgileri, şirketin ticaret siciline kayıtlı son adresi araştırılarak mahkememize bildirilmesi istenilmiş, bilgiler dosyaya kazandırılmıştır. Davacının organik bağ iddiasının denetimine yönelik olarak yapılan incelemede davalı şirket ile dava dışı … Ltd Şti. hakkında … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı aynı dava dosyası ile 02/10/2020 tarihinde aynı anda iflas kararı verildiği görülmüştür. Her iki şirketin de tek münferit yetkilisinin … olduğu, ortaklarının aynı olduğu, adreslerinin aynı iş merkezinde olduğu, samimi tanık anlatımları uyarınca şirketlerin faaliyetlerinin iç içe geçtiği, faaliyet konularının ayniyet / benzerlik gösterdiği tespit edilmiş, emsal Yargıtay uygulaması da gözetilerek organik bağın varlığına kanaat getirilmiştir.
Nitekim, şirketler arasında organik bağın bulunduğu 05/10/2023 tarihli uzman bilirkişi raporunda da ifade edilmiş, davacının her iki şirkete hizmet verdiği ve çalıştığı, dolayısıyla işçilik alacaklarından şirketlerin organik bağ kapsamında birlikte müteselsil sorumlu oldukları vurgulanmıştır.
Bu aşamada, dava dosyasında bulunan ibraname evrakının ayrıca değerlendirilmesi gerekmiştir.
Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132’nci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir,” şeklinde kurala yer verilmiştir.
İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420’inci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420’nci maddesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin (ivazlı ibra), ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli olacağı öngörülmüştür. (Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2019/72 Esas, 2022/228 Karar).
Somut olayda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmesi için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak, davacı adına düzenlenen ibranamenin, fesih tarihi ile aynı 03/02/2019 tarihli olduğu gözetilerek geçerli bir ibranın varlığından bahsetmek mümkün değildir. Kaldı ki, bahse konu ibraname evrakında matbu olarak dava konusu işçilik alacaklarının nakden ve defaten ödendiği yazılmış ise de; evrakın alt kısmında henüz bir ödeme yapılmadığı, davacının ibranameyi imzalaması halinde müflis şirketin ödeme taahhüdünde bulunduğu, davacının da bu taahhüt uyarınca evrakı imzalamak zorunda kaldığı, ancak ödeme yapılmadığı vugulanarak davacının haklarının aynı zamanda saklı tutulduğu belirtilmiştir. Halihazırda, ibraname kapsamında davacıya ödenmiş bir işçilik alacağı bulunmakatadır. Nitekim, işveren şirketler iflas etmiş olup, davacıya herhangi bir işçilik alacağı ödenmemiştir.
Davacının talep ettiği kıdem ve ihbar tazminatı ile yılık izin ücreti alacaklarının oluşup oluşmadığı ve iflas masasına hangi sıradan kaydının gerektiği hususunda kayıt kabul davasına esas miktarın tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş; dosya alanında uzman bilirkişi …’a tevdi edilmiştir.
Uzman bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 05/10/2023 tarihli bilirkişi raporunda, iflas tarihine kadar işlemiş faiz de hesaplanmış; davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinden kaynaklanan işçilik alacaklarının ve müflisin iflas tarihi itibariyle masaya kaydı gereken alacak tutarının 34.107,06 TL olduğu hesaplanmış, işçilik alacakları olması sebebiyle 1. sırada kaydı gerektiği belirtilmiştir.
Davacı alacağının iflas masasına hangi sıradan kaydedilmesi gerekliliğine yönelik ise İİK 206/4. fıkrası gereğince, birinci sırada kaydı gereken alacaklar;
“A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları” olarak sayılmıştır. Yani tüm işçilik alacakları 1.sıraya kaydı gereken imtiyazlı alacak değildir. İmtiyazlı olarak kabul edilen işçilik alacaklarının, İİK’nun 206.A maddesine göre, iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeni ile iş ilişkisinin sona ermiş olması üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları olarak düzenlenmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 02/12/2008 tarihli 2008/17246 E-21403 K. sayılı ilamında “…İşçilerin iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki 1 yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları, İİK’nun 206. maddenin birinci sırasındaki alacaklardır. Bu düzenlemeler işçiyi koruma amaçlı olup, iflasın açılmasından öncesine ilişkin bir yıllık süre alt sınır olarak öngörülmüştür. Buna göre iflasın ertelenmesinden en fazla bir yıl öncesine ilişkin ve erteleme süresinde doğan işçi alacakları bu madde kapsamında kabul edilmelidir. Aksi halde iflasın ertelenmesi süresinde tek geçim kaynağı ücreti olan işçinin korumasız bırakılması yasa koyucunun amacı ile bağdaşmayacaktır…” şeklindedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45.Hukuk Dairesi 2020/286 Esas, 2021/576 Karar sayılı ilamı). İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dâhil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatı alacakları imtiyazlıdır. iflâs tarihinden önce iş akdi feshedilmiş ise, iflâs tarihinden geriye doğru bir yıllık sürenin başlangıcından işten ayrılma tarihine kadar olan süredeki ücret alacağı ayrıcalıklıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesinin 03/02/2019 tarihinde feshedildiği ve tazminatın da bu tarihte doğmuş olduğu, şirketin iflas tarihinin ise 02/10/2020 olup, alacakların doğum tarihinden itibaren 1 yıllık sürenin geçmiş olmasına rağmen, iflas dosyasında 12/04/2019 tarihli ara karar ile davalı şirkete 12/04/2019 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile konkordato kesin mühleti verildiği, konkordato kararının iflas erteleme kurumuna benzer sonuçları olduğu da nazara alınarak yukarıda zikredilen içtihat içeriğine ve gerekçesine uygun olarak 2020/11 İflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına İİK m.206 uyarınca işçilik alacağı olduğundan 1.sıradan kaydına karar vermek gerekmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında; her iki müflis şirketin ticaret sicilde kayıtlı adreslerinin aynı olduğu, aynı adreste faaliyet gösterdikleri, her iki müflis şirket yetkilerinin ve ortaklarının aynı kişiler oldukları (YARGITAY 9. HD. 2015/29651 E. 2016/11685 K). şirketlerin iştigal alanlarının benzer olduğu, samimi görülen tanık anlatımları uyarınca şirketlerin faaliyetlerinin iç içe geçtiği, ayrıca davacının her iki şirkette de çalışarak hizmet verdiği, dolayısıyla şirketler arasında organik bağ bulunduğu (YARGITAY 9. HD. 2016/10785 E. 2019/21385 K.) sonucuna varıldığından davacının işçilik alacaklarından müflis şirketlerin müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, öte yandan davacı vekili tarafından delil listesinde sunulan davacının işçilik alacaklarına ilişkin ibranamede müflis … Ltd. Şti. ‘ nin de kaşe ve imzasının da bulunduğu, bu nedenle iflas masasının ret kararının da yerinde olmadığı, o halde davacının müteselsil sorumluluk uyarınca davalı müflis …Şirketi’nin iflas ve tasfiye işlemlerinin sürdürüldüğü … 3. İflas Müdürlüğünün… iflas sayılı dosyasına alacağının kayıt ve kabul edilmesi gerektiğinden mahkememizce hükme esas alınan 05/10/2023 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda ve davacının talebiyle bağlı kalınarak davanın kabulüne, (DAVA DIŞI müflis … Şirketi’nin iflas ve tasfiye işlemlerinin sürdürüldüğü … 2. İflas Müdürlüğü’nün …sayılı İflas Dosyasında işbu davaya konu edilen 25.084,66 TL alacağın tamamının İİK 206. maddesi hükmü uyarınca 1. sırada kabulü ile masaya kaydına karar verildiğinden, masaya kaydedilen 18. alacak kaydıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla), 25.084,66 TL davacı alacağının … 3.İflas Müdürlüğü’nün … sayılı İflas dosyasına istinaden açılan iflas masasına 2004 Sayılı İİK 206.maddesi uyarınca işçilik alacağı olduğundan 1.sırada kayıt ve kabulüne dair karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile; (… 2. İflas Müdürlüğü’nün …sayılı İflas Dosyasında masaya kaydedilen 18.alacak kaydıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
1-25.084,66 TL davacı alacağının … 3.İflas Müdürlüğü’nün … sayılı İflas dosyasına istinaden açılan iflas masasına 2004 sayılı İİK 206.maddesi uyarınca işçilik alacağı olduğundan 1.sırada KAYIT VE KABULÜNE,
2-Kayıt kabul davaları maktu karar ve ilam harcına tabi olduğundan alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından 59,30 TL peşin harç, 143,10 TL posta masrafı ve 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.952,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on (10) gün yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/12/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır