Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/438 E. 2022/303 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/438 Esas
KARAR NO : 2022/303

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkiline kutu siparişi verildiğini, verilen siparişlerin müvekkili tarafından üretilerek davalıya teslim edildiğini ve davalı adına 19.10.2020 tarih, … no.lu ve 47.200 TL tutarlı ve 30.10.2020 tarih, … nolu ve 14.868 TL tutarlı faturaların tanzim edildiğini, davalı tarafından; 19.10.2020 tarihinde 15.000 TL ve 23.09.2020 tarihinde 15.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL ödeme yapıldığını, ancak 32.068 TL bakiyenin kaldığını, alacağın tahsili için davalı aleyhine … 5. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, yapılan bu takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu beyanla davalının … 5. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, alacağın cari hesap alacağı olduğunu ileri sürerek bu davayı açtığını, ancak taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, davacının faturaya konu malları müvekkili şirkete teslim etmediğini ve müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, davaya konu edilen alacağın ticari nitelikte olduğunu, ticari defter kayıtları ve bu nitelikte yazılı delil dışında hiçbir delil ile ispatının mümkün olmadığını, malın teslimi olgusunun yazılı delil ile ispatının gerektiğini beyanla davanın esastan reddine, müvekili şirket ateyhinde kötü niyetle takip başlatan karşı taraf aleyhinde ve müvekkili şirket lehine %20 oranında tazminat hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karaşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, davalı şirkete ait BA formları, davacıya ait BS formları, e fatura suretleri, banka ödeme dekontları, ticaret sicil kayıtları, taraflar arasındaki yazışmalar celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, Mali Müşavir bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 15/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davacının davalılardan 03.03.2021 takip tarihi itibariyle satışı yapılan maske kutusu içerikli faturalardan kaynaklanan 32.068 TL cari hesap ası l alacak, 932 TL işlemiş (temerrüd) olmak üzere toplam 33.000 TL alacağının bulunduğu, bu alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda faiz hesaplanabileceği…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi kök raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, ticari satıma dayalı ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında satıma dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacının faturaya konu malları davalı tarafa teslim ettiği halde, davalının fatura bedellerinden kaynaklanan bakiye tutarı ödemediği, bu amaçla davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının davacı tarafa borcu olmadığını bildirerek itirazda bulunduğu, ödeme emrine itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve duran takibe devam edilmesi amacıyla davacı tarafından işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı taraflar arasında yazılı bir şekilde imzalanmış cari hesap sözleşmesi bulunmadığından davacının alacaklı olamayacağını ileri sürmüş ise de; taraflar arasında açık hesap usulü işleyen cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davaya ve icra takibine konu alacağın faturalardan kaynaklandığı, faturaların davalı tarafından BA formu düzenlenerek Vergi Dairesi Başkanlığına bildirildiği ve ayrıca faturaların davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu anlaşılmakla, davalının cari hesap sözleşmenin geçersizliğine ve şekil koşullarına yönelik savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davalı savunmalarının temelini; salt fatura tanzim edilmesinin alacağı ispat etmeye yeterli olmayacağından davacının faturaya konu malları teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğine dayandırmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacıya aittir. Ancak takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması veya davalının bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. H.D. 2018/2293 Esas, 2019/4962 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacağı değerlendirilmelidir.” Aynı şekilde karalar için bakınız. Yargıtay 19. H.D. 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve Y. 19. H.D. 2014/11846 E., 2014/15110 K. sayılı kararları da bu yöndedir.).
Bu amaçla, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından Vergi Dairesi Başkanlığına bildirilip bildirilmediği yönünde müzekkere yazılarak araştırma yapılmış, BA form kayıtları dosya arasına celp edilmiş ve bilirkişi incelemesine gönderilerek rapor alınmıştır. Davalı şirketin … Vergi Dairesi Başkanlığından temin edilen BA formlarında davacı tarafından düzenlenen eldeki davaya konu faturaların kayıtlara alınması için Vergi Dairesine bildirdiği / beyan edildiği belirlenmiştir. Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, tam aksine bu faturaları kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi için Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu olarak bildirmesi karşısında; davacı tarafından malların davalıya teslim edildiğinin kabulü zorunludur. Başka bir anlatımla, davaya konu faturalar hakkında BA formu düzenleyen davalının, faturalara konu malları teslim aldığının kabulü gerekmiştir. Öte yandan, davaya konu faturaların, mali bilirkişi tarafından davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu da tespit edilmiştir. Açıklanan nedenler ve yukarıda değinilen emsal ilamlar gözetilerek davalının malların teslim edilmediği yönündeki savunmaları yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, aynı hususlar SMMM – Bağımsız Denetçi bilirkişinin 15/02/2022 tarihli tarihli raporunda bilimsel olarak ve kapsamlı şekilde açıklanmıştır. (Aynı gerekçelerle bakınız. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/536 E. 2021/1126 K.)
Eldeki davaya konu alacak miktarının tespiti, takip tarihi itibariyle tarafların alacaklı – borçlu durumlarının araştırılması amacıyla ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Her iki taraf delil olarak ticari defter ve belgelere dayanmıştır. SMMM – Bağımsız Denetçi bilirkişi 15/02/2022 tarihli raporunda, hem davacının hem de davalının ticari defter ve belgelerinin yasal usullere uygun olarak tutulduğunu, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığını, bu nedenle her iki taraf için ticari defter ve belgelerin sahipleri lehine delil vasfının mevcut olduğunu, karşılaştırmalı olarak yapılan incelemeler sonucunda icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 32.068,00 TL alacaklı olduğu, tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, içeriği kayıtların birbirlerini doğruladığı ve teyit ettiği, herhangi bir farklılığın da bulunmadığı, sonuç itibariyle davacı ve davalı defterleri aynı kayıtları içerdiğinden davacının davalıdan 32.068,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporu içerisinde yer alan yevmiye kayıtlarına ilişkin tablodan da görüleceği üzere, hem davacının hem de davalının ticari defter ve belgeleri birbirini teyit etmekte olup davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 32.068,00 TL alacaklı olduğu sübuta ermiştir.
SMMM – Bağımsız Denetçi bilirkişi 15/02/2022 tarihli raporunun devamında; taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir sözleşmenin ve kararlaştırılmış bir faiz oranının bulunmadığını ve ayrıca davalının takip öncesinde ihtarname ile temerrüte düşürülmediğini ifade etmesine rağmen TTK 1530. maddesi uyarınca takip öncesi işlemiş faiz hesabı yapmıştır. Ancak, bilirkişi raporunda takip öncesi işlemiş faiz hesabına yönelik kısma Mahkememizce itibar edilmemiş, rapordan kısmen ve sadece bu yönden ayrılmak zorunda kalınmıştır. Şöyle ki, davacının icra takibinde davalıdan işlemiş faiz talebinde bulunması için davalının takip öncesinde temerrüte düşürülmesi gerekmektedir. Ancak, bilirkişinin de ifade ettiği üzere takip öncesinde davalının temerrüte düşürüldüğü noktasında dosya kapsamında hiç bir delil (ihtarname vs..) bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davalı borçlu bakımından temerrüt, icra takibiyle birlikte gerçekleşmiştir. O halde, davalı icra takibiyle birlikte temerrüte düştüğünden, icra takibinde davalı borçludan işlemiş faiz talebinde bulunulması mümkün görülmemiştir.
Davacı takip öncesi işlemiş faiz yönünden TTK 1530. maddesi yerine fatura tarihinden itibaren hesaplama yapılması gerektiğini iddia ederek rapora karşı ayrıca itirazda bulunmuş ise de; İstanbul BAM 12. HD. 2019/680 E., 2021/701 K. sayılı ilamında takip öncesi işlemiş faiz bakımından “..Alacağın muaccel olması ile temerrüt birbirinden farklı olgulardır. VUK hükümlerince faturanın muhteviyatı belirlenmiş olup, fatura üzerinde yazılı bulunan vadenin alacağın muaccel olduğu tarihi göstermesi ve salt faturaya itiraz edilmeyerek ticari defterlere işlenmesi taraflarca kararlaştırılmış kesin vade olarak kabul edilemez. Somut olayda, faturaya dayalı alacak yönünden takip öncesinde bir temerrüt uyarısının bulunmadığı sabittir. Bu nedenle davacının takip öncesi işlemiş faize ilişkin talebi yerinde değildir.” şeklinde durum açıklanmıştır. Bu itibarla, Mahkememize davacının takip öncesi işlemiş faize yönelik talebinin (ayrıca aynı yöndeki bilirkişi raporuna karşı itirazlarının) reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından ticari satıma dayalı akdi ilişkinin varlığı, faturalara konu malların teslim edildiği ve asıl alacağın miktarı faturalar, BA – BS formları, ticari defter ve belgeler uyarınca ispat edildiğine göre; malın bedelinin ödendiğini / borcun bulunmadığı yahut sona erdiğini ispat yükü davalı taraf üzerindedir. Ne var ki, davalının delil olarak dayandığı kendi ticari defter ve belgelerinde dahi davacı tarafa icra takip tarihi itibariyle 32.068,00 TL borçlu olduğu tespit edilmiş, borcun ödendiğine ya da sona erdiğine ilişkin kayıt ve belge bulunmadığından ödeme hususu davalı tarafça ispat edilememiştir.
Nihayetinde, 15/02/2022 tarihli bilirkişi raporunun asıl alacak miktarı bakımından denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan tespitler neticesinde, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 32.068,00 TL alacaklı olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının bu konuda birbirini teyit ettiği ve uyuştuğu anlaşılmakla, hükme esas alınan (takip öncesi işlemiş faiz kısmı hariç olmak üzere) rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, davalının … 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 32.068,00 TL asıl alacak üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla devamına, davacının icra takibindeki işlemiş faiz alacak kalemine yönelik talebinin takip öncesi temerrüt durumu söz konusu olmadığından yukarıda açıklandığı üzere reddine, ayrıca icra inkar tazminatı talebi bakımından, alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla İİK 67.maddesindeki icra inkar tazminatına yönelik yasal koşulların oluştuğu görüldüğünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalının … 5. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 32.068,00 TL asıl alacak üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin takip öncesi işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın (32.068,00 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (32.068,00 TL) üzerinden alınması gereken 2.190,56 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 409,09 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.781,47 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 409,09 TL peşin harç, 40,50 TL posta, tebligat, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.449,59 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.372,39 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 1.803,82 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 1.249,70 TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 70,30 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/04/2022

Katip
e-imza *

Hakim
e-imza *