Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/428 E. 2023/28 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/428
KARAR NO : 2023/28

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 16/06/2021
KARAR TARİHİ : 12/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, müvekkili şirkete olan borcuna karşılık muhtelif vadeli ve meblağlı bonolar vermiş olduğunu, senet bedellerinin süresinde ödenmemesinden dolayı borçlu şirket hakkında … 14.İcra Müd.’nün …, … 23.İcra Müdürlüğünün …, … 32.İcra Müdürlüğünün …, …, …, … Esas sayılı dosyalarından icra takibi başlatılmış olduğunu, düzenlenen ödeme emirlerinin davalı şirkete tebliğ edilmiş olduğunu, tebliğden itibaren ödeme için gerekli kanuni süre geçmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrini ödemeyen iflasa tabi davalı şirketin İİK.177/2 maddesi gereğince doğrudan iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil adresine gönderilen tebligatın iade gelmesi nedeniyle TK m.35 hükmüne göre tebligat yapmış olup davalı davayı inkar eden konumdadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının dayanmış olduğu altı adet icra dosyası ve bu davanın açılmış olduğu 16/06/2021 tarihi itibariyle, ayrıca icra dosyaların ilgili bulunduğu 2018, 2019, 2020 ve 2021 yılı itibariyle taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları, davacı şirketin somutlaştırma yükü çerçevesinde sunmuş olduğu deliller gözetildiğinde, davalı şirketin adı geçen icra dosyalarına ve ticari defter ve kayıtlarına göre dava tarihi olan 16/06/2021 tarihi itibariyle muaccel ve çekişmesiz olan, ödemesi gerekli borç miktarının ne olduğu, bu miktarların tespiti sonrası davalı şirketin yukarıda belirtilen tarihler itibariyle davalı şirketin beklenmedik herhangi bir durum yaşadığına dair davalı şirketin defter ve kayıtlarında herhangi bir veri olup olmadığı, belirtilen tarihler içinde adı geçen icra dosyaları nedeniyle davalı şirketin alacaklılara herhangi bir ödeme yapıp yapmadığı, yapmış ise hangi tarihlerde ne kadar yaptığı, dava tarihi itibariyle muaccel ve çekişmesiz borç miktarı dikkate alındığında davalının dava tarihi itibariyle ödeme yapmamasının, yukarıda açıklanan durumda gözetildiğinde geçici nitelikte ve nakit sıkışıklığından veya başka bir nedenden doğan bir durum olduğuna dair taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarında lehe ve aleyhe bir veri olup olmadığı, buna göre davalı şirketin dava tarihi itibariyle ve halen ticari faaliyetini finansal, işletmesel ve muhasebesel açıdan devam edip etmediği, 2018,2019,2020,2021 yılları dikkate alındığında davalı şirketin halihazırda ödenmeyen-çekişmeli olan muaccel borç toplamına oranının ne olduğu, bu çerçevede davalının ödemeleri tatil ettiği iddiası karşısında yapılacak tüm incelemeler gözetildiğinde bu durumun genel bir durum olduğu ve süreklilik arz ettiği hususunun muhasebesel ve finansal açıdan kabul edilebilir olup olmadığı, buna göre davalı borçlunun ödemelerini tatil etmesi nedeni ile iflas şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacının dayanmış olduğu vakıalar ile davalı şirketin ödemelerini tatil etmiş olduğu sebebine dayandığı, bu suretle davalı hakkında doğrudan iflas davası açtığı, nitekim davacı vekilinin 07/07/2021 tarihli dilekçesi ile dahi açıkça İİK m.177/f.1-bend 2 hükmü çerçevesinde borçlunun ödemelerini tatil etmesi nedenine dayalı olarak iflas davası açmış olduğu, iflas avansının depo edildiği, gerekli ilânların yapıldığı tartışmasızdır.
Dava, İİK m.177/f.1-bend 2 hükmünden kaynaklanan ve borçlunun ödemelerini tatil etmesine dayalı iflâs davasıdır.
Davanın açıldığı tarih itibariyle sicil kayıtlarına göre mahkememiz yetkili bulunduğu, davalının iflasa tabi kişilerden olduğu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre dahi davacının alacaklı sıfatını en az gerçeğe yakınlık kriteri ölçüsünde ortaya koyduğu, basit yargılama usulüne göre icra edilen yargılamada iflas talebinin hem Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi hem ulusal gazetede ayrı ayrı ilan olunduğu, iflas avansının depo edildiği ve borçlu şirket temsilcisine ihtaratlı olarak ve usulüne uygun şekilde davetiyenin tebliğ olunduğu, hatta ikinci ihtaratlı tebligatın bizzat temsilciye yapıldığı, bu itibarla genel ve özel dava şartlarının somut olayda gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce tespit olunan uyuşmazlık çerçevesinde görevlendirilen bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu 30/11/2022 tarihli raporunda “01/09/2022 tarihli yoklama tutanağına göre davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesince yapılan işyeri yoklamasında davalı şirketin faaliyet adresinde bulunmadığının belirlendiği, KDV beyannamelerine göre davalı şirketin 2019 yılı mayıs ayından sonra alış ve satış tutarlarının peyder pey azaldığı, 2019 yılı aralık ayından sonra hiçbir alış ve satışının bulunmadığı, muhtasar beyannamelerine göre davalı şirketin 2019 yılı aralık ayına kadar çalışan işçilerinin bulunduğu, 2019 yılı aralık ayından sonra ise çalışan işçisinin kalmadığı, geçici vergi beyannamelerine göre davalı şirketin 2018 yılında 9.527.110,11 TL satış geliri ve 114.735,93 TL kar beyan ettiği, 2019 yılında 3.100.485,30 TL satış geliri ve 13.276,69 TL kâr beyan ettiği, 2020 yılında ise hiçbir gelir beyan etmediği, 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında kurumlar vergisi beyannamesi vermediği, dosyaya celbedilen icra dosyalarına göre davalı şirketin kambiyo evraklarına dayalı olarak davacı şirkete kesinleşmiş olan ve 2019 yılından bu yana ödenmeyen 253.314,66 TL borcunun bulunduğu, davalı şirketin ticari defter ve belgeleri bilirkişi incelemesine ibraz edilmediğinden davacı şirkete olan borcu dışındaki borçlarını ve bu borçlarını ödeme gücünün olup olmadığı ve ödeyip ödemediğini belirleyebilmenin mümkün olmadığı, dosyaya celbedilen vergi beyannamelerinin davalı şirketçe beyan edilmediği anlaşıldığından borç ve alacakları ile öz varlık değişimini tespit etmenin mümkün bulunmadığı, bununla birlikte diğer vergi beyannamelerine göre davalı şirketin 2020 yılı ocak ayından itibaren faaliyetsiz durumda olduğu, bu tarihten itibaren ticari faaliyetleri ile borç ödeme gücünün bulunmadığı” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Gerek doktrin gerek Yargıtay uygulamasında kabul olunduğu üzere borçlunun, ödemelerin tatil olması nedeniyle iflasına karar verilebilmesi açısından borçlunun belirli bir süreklilik veya kararlılık arz edecek şekilde vadesi gelmiş olan ihtilafsız borçlarını ödeyememiş olması zorunludur. Elbette belirtilen durumun oluşup oluşmadığı muhasebesel, finansal yönden de mutlak inceleme yapılmasını gerektirmektedir.
Bilirkişi kurulu raporunda davacının davalıdan alacaklı olduğu beş farklı icra dosyası, dayanakları, takip tutarlarının tek tek incelendiği, davalının toplam beş farklı icra dosyasından 253.314,66TL tutarında borçlu olduğu, hatta şirket yetkilisinin ödeme taahhüdünde bulunduğu halde kesinleşen takiplere dayalı borçlara ilişkin ödemeyi yapmadığı, bu kapsamda davacının mevcut kambiyo senetleri içerikleri dahi gözetildiğinde davalıdan alacaklı olduğunun ispatlandığı, aksine bir bilgi ve delil durumunun ise mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Adı geçen icra dosyası içerikleri dikkate alındığından davalı şirketin farklı tarihlerde yapılan beş adet icra takibine ilişkin ve çok farklı bonolardan doğan borcunu dava tarihi olan 16/06/2021 tarihine kadar ödemediği, 2018-2019 tarihlerinden kaynaklı bu borçlar ile ilgili iki yılı aşan sürelere rağmen davalının herhangi bir ödeme yapmadığının icra dosya kapsamında açıkça anlaşıldığı, 14/01/2019 tarihli haciz tutanağındaki ödeme taahhüdüne rağmen dahi değişen herhangi bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu icra takiplerinin semeresiz kalması ödemelerin tatili noktasında davalı aleyhine güçlü delil niteliğindedir. (Prof.Dr. Baki KURU, İcra İflas Hukuku El Kitabı, İstanbul, Sayfa 984; Prof.Dr.Saim ÜSTÜNDAĞ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul, Sayfa 54)
Davacının dayanmış olduğu iflas nedeni karşısında yargılama aşamasında davalı şirket temsilcisi duruşmaya davet edilmiş, ihtaratlı olarak yapılan tebligata rağmen davalı şirket temsilcisi duruşmada hazır olmamıştır.
Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda ise davalı şirketin defter ve kayıtlarını sunmadığı açık olmakla birlikte davalı şirketin dava tarihinden geriye dönük olmak üzere ve aradan geçen iki yılı aşkın süreye rağmen muaccel ve çekişmesiz olan borç ödemesinin süreklilik arz edecek şekilde yapılamadığı görüş olarak açıklanmıştır.
Borçlu muaccel ve çekişmesiz borçlarını ödemiyor ve bu husus geçici bir duruma dayanmıyor ise borçlu ödemelerini tatil etmiş demektir. Borçlu, ödemelerini tatil ettiğini açıkça bildirebileceği gibi, genellikle buna delalet eden bir takım gelişmelerden, olaylardan da anlaşılabilir. Örneğin, işyerinin kilitlenerek ve bir temsilci bırakmadan uzun bir yolculuğa çıkılması, borçluya yapılan ve devam eden icra takiplerinde önemli bir artış varsa, en küçük borçlar dahi ödenmiyorsa veya borçlunun mallarının büyük bir kısmına haciz konmuş ise, vb.borçlunun ödemelerini tatil ettiği sonucuna varmak mümkündür. (Prof.Dr.Baki KURU-İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2.Baskı,2013, Sayfa 1146; Prof.Dr.Sami ÜSTÜNDAĞ, İflas Hukuku, İstanbul, Sayfa 46; Yargıtay 11. HD 11/06/1990 tarih ve 3819E. 4632K.sayılı ilamı). Somut olayda da davalı şirketin fiilen faal olmadığı, gelirinin olmadığı, hatta sicil adresinin dahi kayden kapalı olduğu açıktır. Bu haller davalının ödemelerini tatil ettiğini gösteren diğer hallerdir.
Nitekim Yargıtay uygulamasında da, aleyhine birden fazla icra takibi yapılan davalı şirketin kesinleşen borçlarını ödememesi hali borç ödemelerinin tatil olunduğu noktasında davalı şirket aleyhine bir karine teşkil etmektedir. Davalının da takip konusu borçlarını iki yılı aşkın süredir ödeyemediği sabittir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 177/f.1-bend 2 hükmü uyarınca, borçlunun ödemelerini tatil ettiğinin kabulü için borçlunun ödeme güçlüğü hâlinde bulunması nedeniyle açık veya zımni iradesiyle genel ve sürekli nitelikte borcunu ödememe durumunda olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlarının sayı ve miktar itibarıyla genel olarak ödenmemesi ve bu durumun geçici veya arızi bir mali sıkıntıdan kaynaklanmaması hâlinde borçlunun ödemelerini tatil ettiği sonucuna ulaşılabilir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, alacaklının genel haciz yoluyla yapmış olduğu beş adet takip dosyalarının incelenmesi sonucunda borçlunun kesinleşmiş icra takipleri neticesinde borcunu takip tarihinden dava tarihine kadar ödemediği, iki yıla aşkın sürenin bu arada geçmiş olmasına rağmen ısrar edildiği, şirketin faaliyet durumu, çalışan sayısı ile gelir elde etmediği, 2019-2020 yılı itibariyle vergi beyannameleri dahil sunmadığı gerçeği dikkate alındığında davalı şirketin vadesi geçmiş olan borçlarının sayı ve miktarı itibariyle genel olarak ödeyemediği, bu durumun kalıcı ve süreklilik arz eden bir kaynak yokluğu ile hiçbir faaliyetin olmaması nedenli mali sıkıntıdan kaynaklandığı, bu nedenle borçlunun ödemelerini tatil ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Kaldı ki bu noktada davalı şirkete ilgili yıllara ait ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için usulüne uygun olarak ihtarat yapılmış, bu ihtarat usulüne uygun olarak davalı şirkete tebliğ olduğu halde davalı şirket 2018-2019-2020-2021 yılı ticari defter ve kayıtlarını dahi ibraz etmemiştir. Zaten ilgili duruşma tutanağında davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını sunmaması durumunda davacı beyanlarına bu noktada itibar olunacağı dahi ihtar edilmiştir. (Yargıtay 19. 2009/3927E. 2009/4944K.sayılı kararından hareket edilmiştir) Bu hal dahi yukarıda irdelenen deliller ile uyum arz etmektedir. Bir başka deyişle davalı borçlunun ticari defterlerini incelemeye sunmamış olması nedeni ile davalının ödemelerini tatil ettiği yönündeki davacı beyanına itibar olunması gerekir.
Esasen bilirkişi raporu alındıktan sonra vekaletname sunan davalı şirket vekilinin dosya kapsamı ile tespit edilen ve toplanan delillere itibar olunmasına engel olarak somutlaştırılmış bir vakıa ve delil dahi sunamadığı dosya kapsamına göre açıktır.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kabulüne, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numaralı … Şirketi’ nin iflasına, iflasın 12/01/2023 günü saat: 14:37 itibarıyla açılmasına, iflasın açıldığının … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine, iflasın açıldığının … Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine, karar örneğinin ve iflas avansının iflas müdürlüğüne gönderilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulüne,
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün …sicil numaralı … Şirketi’ nin iflasına,
2-İflasın 12/01/2023 günü saat: 14:37 itibarıyla açılmasına,
İflasın açıldığının … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine,
İflasın açıldığının … Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine,
3-Karar örneğinin ve iflas avansının iflas müdürlüğüne gönderilmesine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL peşin harçtan peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından harcanan 59,30 TL peşin harç ve 59,30 TL başvuru harcı toplamı olan 118,60TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ‭‭183,90TL tebligat-posta gideri, basın ilan kurumu masrafı 1.189,44TL, TTSG ilan masrafı 68,10 TL ve 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam ‭‭‭‭3.941,44‬TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde gider avansının talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren on gün içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.12/01/2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …