Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/399 E. 2023/719 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1113 Esas
KARAR NO : 2023/747

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2017
KARAR TARİHİ : 11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında fuar alanı dekorasyon, kurulum ve tasarım işi için anlaşıldığını, davalı tarafın anlaşılan işleri eksik ve ayıplı olarak yaptığını, fuar sabahı dahil işlerin tam olarak yapılmadığını, bu nedenle müvekkili firmanın marka değeri olarak zarara uğradığını, 2005 yılından beri çalıştığı … firmasını kaybettiğini, bu firmadan 500.000,00 TL ile 1.000.000,00 TL arasında bir ciro sağladığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’lik maddi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın huzurda açtığı davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, dava dilekçesinde yer alan iddiaların asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yaptıkları anlaşma gereği müvekkilinin sorumluluklarını yerine getirdiğini, bu işten kazandığı geliri alamadığı için … 25. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının bu takibe itiraz ettiğini ve … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını ileri sürerek öncelikle huzurdaki davanın … 5. Asliye Ticaret Mahkemesindeki dosya ile birleştirilmesine, mahkemeniz aksi kanaatte ise davanın reddine, davacının %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 11.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tebliğ şerhi, mail yazışmaları, stand resimleri, vergi dairesi kayıtları celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fuar standının görsel, dekorasyon, üretim ve uygulamalarının yapılması işinin taşeron olarak davalıya yaptırılması neticesinde; davalının işi eksik ve ayıplı olarak ifa ettiği iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Öncelikle, dosyanın süreci hakkında bilgi verilmesi zorunludur. Eldeki dava, ilk olarak Mahkememizin 2017/730 Esas sırasına kaydedilerek açılmıştır. İşbu dosya numarası üzerinden, … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile birleştirme kararı verilmiş, 2017/730 Esas sırasının kaydı birleştirme nedeniyle kapatılmıştır. … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi birleştirme kararından sonra yaptığı değerlendirmede, ilk açılan davanın mahkememiz dava dosyası olduğunu ve bu nedenle HMK 166. maddesi uyarınca birleştirme kararının anılan yasa hükmüne aykırı olduğu belirterek bu dosya için tefrik kararı vermiş, ayrıca, az önce açıklanan nedenle dosyanın mahkememize geri gönderilmesine karar verilmiştir. Dosya bu şekilde mahkememize geri döndükten sonra bu sefer 2018/1113 Esas sırasına kaydedilmiştir. Başka bir anlatımla, Mahkememizin 2017/730 Esas sayılı dava dosyası, belirtilen nedenlerle 2018/1113 Esas sayılı dosyası haline gelmiştir.
Öte yandan; … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyada, gönderme kararından sonra kendisi birleştirme kararı vermiştir.
Mahkememizce 2018/1113 Esas sayılı asıl dava dosyası ile birleşen … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında bir süre tahkikat birlikte yürütülmüş ise de; asıl davanın ve birleşen davanın dava konusu, dava sebepleri ve talep sonucu yönünden aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunmadığından usul ekonomisi ilkesi gereğince tefrik kararı verilmiştir. Bu suretle, birleşen davanın tefrik sonucunda Mahkememizin 2021/740 Esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Hasılı, eldeki dava ilk olarak mahkememize açılan asıl davadır (2017/730 > gönderme kararından sonra 2018/1113 Esas sayılı dosya, birleşen dosya tefrik edilerek ayrı bir esas üzerinden yargılaması halen devam etmektedir).
Somut olaya dönüldüğünde; yargılama ve tahkikat işlemlerine devam edilirken davacı … Ltd. Şti.’nin 16/09/2021 tarihli Genel Kurul kararı uyarınca tasfiye sürecine girdiği, tasfiye memuru olarak …’in atandığı, bu hususların 20/09/2021 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, akabinde tasfiye süreci tamamlanarak davacı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin 19/10/2022 tarihinde ticaret sicilden tümüyle terkin edilerek sicil kaydının kapatıldığı, bu hususun ve terkin ilanının da ayrıca 19/10/2022 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacı şirketin yargılama devam ederken 19/10/2022 tarihinde ticaret sicilden terkin edilmesi ile birlikte tüzel kişiliğinin sona erdiği tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere, taraf ve dava ehliyeti dava şartı olup resen nazara alınması zorunludur.
Açıklanan nedenle, Mahkememizce 01/03/2023 tarihli celsede bu duruma kapsamlı şekilde açıklama yapılarak dikkat çekildikten sonra; taraf ve dava ehlilyetinin sağlanması davacı şirket hakkında yargılamaya devam edilebilmesi için işbu dava dosyası ile sınırlı olmak üzere taraflara ihya davası açmak hususunda yeterli ve kesin süre ile hukuksal imkan tanınmıştır.
Ne var ki; UYAP sisteminden yapılan kontrolde taraflarca ihya davası açılmamıştır.
Şöyle ki; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1230 E. 2021/1586 K. Sayılı ilamında ” Davacı şirketin sicilden terkini yönünden; bilindiği üzere ticaret ortaklıklarının tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekmektedir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Diğer taraftan dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 513/2. maddesi hükmü gereğince, vekilliğin sona ermesi, vekalet verenin çıkarlarını tehlikeye koyuyorsa, vekalet veren işlerini doğrudan kendisinin görebileceği duruma gelinceye değin, vekil, vekillik işini görmeye devamla yükümlüdür. Bu yasal nedenle; mahkemece, öncelikle davacı vekiline, şirketin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; davacı vekilinin “ihya davasını” açmaması ya da açmak istememesinin saptanması durumunda ise; aynı konuda davalı tarafa süre verilip gereğinin yerine getirilmesinden sonra …” (Aynı yönde başka bir karar için bakınız. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/4259 E. 2017/124 K ).” şeklinde karar vermiştir.
Bu itibarla, değinilen Yargıtay kararı doğrultusunda davacı vekili Av. …’a 01/03/2023 tarihli duruşma zaptının da ekli olduğu meşruhatlı davetiye usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davetiyeye ihya davasına yönelik tüm ihtarlar yazılmış hatta açılmamanın sonuçları da bildirilmesine rağmen davacı vekili tarafından ihya davası açılmamıştır.
Davalı vekilinin talebi doğrultusunda, 01/03/2023 tarihli duruşma zaptı eklenerek ve aynı hususlar birebir tekrar aynen edilerek bu sefer tasfiye memuru olarak atanan …’e meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, ancak tasfiye memuru olarak atanan … tarafından da ihya davası açılmamıştır.
Son olarak ihya davasının açılıp açılmayacağı davalı vekiline de sorulmuş, davalı vekili 11/10/2023 tarihli celsede kendileri tarafından işbu dosya için ihya davası açılmayacağını, bu nedenle süre verilmesini de istemediklerini beyan ettikten sonra davanın taraf ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin açık beyanı doğrultusunda artık ihya davası açmak üzere davalı vekiline yeniden süre verilmesi gerekmediği anlaşılmış, davalı tarafından da ihya davasının bu dosya için açılmayacağı / açılmadığı saptanmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; taraflarca ihya davasının açılmadığı ve açılmak istenmediği sonucuna varılmıştır.
Bu halde, yeterli ve kesin süre ile hukuksal imkan tanındığı halde ihya davasının açılmaması ve açılmayacağının bildirilmesi karşısında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Nitekim; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2019/3238 E. 2021/86 K. sayılı EMSAL ilamında:
“…Taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hâk) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır.
Davacının gerçek kişi ise sağ olması, tüzel kişi ise tüzel kişiliğinin bulunması taraf ehliyetiyle ilgili olup 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarındandır. Dava şartlarının varlığının yargılamanın her aşamasında aranması gerekir. HMK’nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığı halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir ise de; aynı maddenin ikinci cümlesinde dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın, dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddedilebileceği hükmü getirilmiştir.
Bilindiği üzere ticaret ortaklıklarının tüzel kişiliği, ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişinin, tüzel kişiliğinin sona ermesi durumunda taraf ehliyeti de son bulur.
Somut olayda, davacı vekili, 04.01.2021 tarihli dilekçesi ile davacı şirketin tasfiyesinin tamamlanarak terkin edildiğini bildirmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacı şirketin sicilden terkin edilip edilmediği araştırılıp sicilden terkin edildiğinin anlaşılması halinde; davacı şirket tüzel kişiliği bulunmamakta ise de ticari şirketlerin ve kooperatiflerin mahkemeden ihya kararı alarak tekrar tüzel kişiliklerini kazanmaları ve bu haliyle dava şartlarından olan taraf ve dava ehliyeti noksanlığının HMK’nın 115/2. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca giderilmesi mümkündür.
MAHKEMECE, BU KONUDA DAVACIYA KESİN SÜRE VERİLMESİ, VERİLEN KESİN SÜRE İÇERİSİNDE İHYA DAVASI AÇILMAMASI YA DA AÇILAN DAVANIN REDDEDİLMESİ HALİNDE DAVANIN USULDEN REDDEDİLMESİ gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir…” şeklindedir.
Bu itibarla, davacı şirketin yargılama devam ederken genel kurul kararı ile tasfiye sürecine girdiği, tasfiye süreci sonunda davacı şirketin ticaret sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğinin sona erdiği, eldeki dava dosyası bakımından yargılamaya devam edilebilmesi için tüm taraflara ve tasfiye memuruna ihya davası açılması hususunda yeterli ve kesin süre ile hukuksal imkan verildiği, ancak ihya davasının açılmadığı ve açılmak istenilmediğinin mahkememizce kesin olarak saptandığı, bu nedenle yukarıda değinilen emsal Yargıtay kararı doğrultusunda davanın taraf ve dava ehliyeti yokluğundan 6100 s. HMK 114/1-d madde yollaması ve HMK 115/2.maddesi hükmü uyarında dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-6100 sayılı HMK 114/1-d madde yollaması ile HMK 115/2 madde hükmü uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 99,07 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (10.000,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2.maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 10.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara veya vekiline İADESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
11/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır