Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/383 E. 2021/939 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/383 Esas
KARAR NO : 2021/939

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2014
KARAR TARİHİ : 27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili 10/10/2014 havale tarihli dava dilekçesinde; müvekkil şirket davalı arasında 01/03/2012 tarihinde Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, müvekkil şirket davalının …, … ve … tesisat numaraları ile abone olduğunu, davalı şirketin faturalarla müvekkilinden bu güne kadar KDV dahil olmak üzere 18.244,924 TL kayıp bedeli adı altında haksız tahsisat yaptığını, … 9. Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğini, davalının ödemede bulunmadığını, … 11. Noterliği’ nin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iadede bulunmayacağını bildirdiğini, kayıp bedeli olarak müvekkiline fatura edilen toplam 18.244,924 TL nin vade tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili 25/11/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan yetki sözleşmesi uyarınca, uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının dosyaya delil niteliğinde sunmuş olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının bir bağlayıcılığının da bulunmadığını, müvekkili şirketin kayıp kaçak bedellerinin de içinde yer aldığı tarifeyi değiştirmek gibi bir inisiyatifinin bulunmadığını, müvekkil şirketin EPDK kararlarını uygulamakla mükellef olduğunu, ilgili bedellerin davacı şirketten tahsil edileceği hususunun müvekkili şirket ile davyacı arasında imzalanan sözleşmede de kabul edildiğini ve imza altına alındığını, davacının dava konusu faturalara TTK nun 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, davacının vade tarihinden itibaren faiz yürütülmesi talebinin yerinde olmadığını, davanın yetki yönünden reddi ile İstanbul Mahkemelerine gönderilmesini, davacının dava konusu faturalara itiraz etmediğinden ve bu nedenle içeriğini kabul etmiş sayılacağından davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
Eldeki dava dosyası, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …tarih ve… Esas, … Karar sayılı yetkisizlik kararı sonucunda mahkememize tevzi olunduğu anlaşılmakla; Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir. Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
İlgili yasa maddelerine yönelik başvurular üzerine Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması gerekir.
Her dava açıldığı andaki kanun hükümleri tabidir. Huzurdaki davanın açılma tarihi 10.10.2014 olduğu anlaşılmaktadır. Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Bu haliyle davacı dosya kapsamı itibariyle dava açıldığı andaki yasal düzenlemeler uyarınca davasında haklıdır.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesi 2017/1213 Esas, 2017/1089 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2019/2148 Esas, 2020/105 Karar sayılı ilamı)
Huzurdaki davada davacının dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Dosya kapsamından, yargılama sırasında dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesine ilişkin davacı vekilinin açık talebinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenlerle 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanun’unun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 20. maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş; aynı zamanda davacı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 6.maddesi gereğince, ön inceleme duruşması yetkisiz mahkemede daha önce icra edilmiş olduğundan, hesaplanan vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekliliği hasıl olmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-6719 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanun’unun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 20. maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeni ile DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken harç 59,30-TL olup, peşin alınan 311,60-TL’ nin mahsubu ile fazla alınan 252,30- TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 497,00-TL posta ve tebligat masrafı toplamından oluşan 547,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/12/2021

Katip …

Hakim …