Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/380 E. 2022/468 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/380 Esas
KARAR NO : 2022/468

DAVA : Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 10/10/2016
KARAR TARİHİ : 13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı … Bankası A.Ş. tarafından icra takibine konu edilen 24/05/2014 keşide tarihli 65.807,00 TL bedelli çek üzerinde yer alan …’a ait ciro ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, … 23. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinin durdurulması devamında ise müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … BANKASI AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … Ltd. Şti ile müvekkili banka arasında kredi sözleşmesi uyarınca kullandığı kredilerden kaynaklanan borçlarına karşılık dava konusu çekin ciro edildiğini, dava konusu çekin süresinde ibraz edildiğini ve diğer davalı şirketin bankaya olan kredi borçlarına karşılık olarak alındığını, davacının çekteki imzanın kendilerine ait olmadığını ispta yükünün kendisine ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalılar … ve … taraflarına dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalılar tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde; “davanın imza inkarına dayalı olması nedeniyle çek aslı üzerinde imza incelemesi yaptırılmasının zorunlu olduğu, icra müdürlüğünün cevabi yazısına göre çek aslının davalı bankada olduğunun anlaşıldığı, çek aslının sunulması için davalı alacaklıya çıkarılan meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen çek aslının ibraz edilmediği, hernekadar davalı banka vekilince çek aslının icra dairesinde olduğuna dair yazı sunulmuş ise de; bu yazının 03.11.2016 tarihli olduğu, icra dairesinin çek aslının kendilerinde olmadığına dair mahkemeye gönderdiği yazının ise 12.07.2017 tarihli olduğu, buna göre yeni tarihli yazıya itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, tazminat talebinin reddine” dair verilen karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/2732 Esas 2021/952 Karar sayılı ilamı ile
Somut dava bakımından ispat külfeti davalı bankada olmakla birlikte davalı banka vekili çek aslının icra hukuk mahkemesi tarafından icra müdürlüğüne iade edildiğine dair yazı gönderildiğini belirtip konuyla ilgili yazı sunduğu da gözetilerek mahkemece öncelikle bu yazının gönderildiği belirtilen … 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nden araştırma yapılarak çek aslının icra müdürlüğüne iade edilip edilmediği üzerinde durulması çek aslının icra müdürlüğüne iade edildiğinin anlaşılması halinde ise, icra müdürlüğünden istenilmesi ve imza konusunda inceleme yaptırılarak bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, kaldırılmakla dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senetlerinden kaynaklı alacağın tahsili istemi ile başlatılmış icra takibinde takipten sonra açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlığa konu olan çek aslının bilirkişi incelemesine esas olmak üzere temini için … 14. İcra Hukuk Mahkemesi …E.sayılı ve … 23. İcra Müdürlüğünün…E.sayılı takip dosyasına sorulmakla çek aslı mahkememiz dosya içeriğine kazandırılmıştır.
Uyuşmazlık; davaya ve takibe konu çekteki lehtar-ilk ciranta imzasının sahte olması halinde, davacının kendisinden sonra gelen senette alacaklı görünen davalılara karşı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, davacı vekilinin dava dilekçesinin istem ve sonuç bölümündeki talebine göre, davacı tarafça açıkça takibe konu çek nedeniyle borçlu olunmadığı yönünde talepte bulunulmayıp; takip nedeniyle borçlu bulunulmadığı şeklinde talep edildiği anlaşılmaktadır. Harcın da dava konusu edilen değer üzerinden alınması gerektiği açıktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1299 Esas, 2021/1564 Karar sayılı ilam)
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın davasını 65.807,00-TL üzerinden ikame ettiği ancak dava dilekçesinin netice-i talebinde … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti talep edildiği, ilgili icra dosyasının takip çıkışın 78.331,97-TL üzerinden olduğu, davanın bono nedeniyle değil takip nedeniyle borçlu olunmadığı iddiasına dayandığı görülmekle, Dava dilekçesinde açıklanan ve yargılamaya konu edilen talep sonucuna göre davacı vekiline 1.348,98-TL yatırılması gereken harçtan dava açarken yatırılan 1.123,82-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 225,16-TL harcı tamamlaması için bir sonraki celseye kadar harç eksikliği giderilmiştir.
Mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 Sayılı TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730).
6102 Sayılı TTK’nın 818. (eTTK.nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK.nun589) maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.).
Ancak Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/404 Esas, 2021/653 Karar sayılı ilam)
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekarlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2015 gün ve 2013/19-1746 E., 2015/896 K.). Somut olayda davacı kendi imzasının sahteliğine dayandığından mutlak defi niteliğindeki iddiasının incelenmesi gerekmekmiştir.
İmzanın sahte olduğu yönündeki itirazlar, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden 6100 Sayılı HMK’nın 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi ile sonuçlandırılarak, dosya Bilirkişisi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 28.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “İnceleme konusu …bank …Şubesinin, keşide yeri …, keşide tarihi 24.05 2014 olan …-… emrine düzenlenmiş 65.807 TL bedelli, … sayılı, … ‘a atfen atılmış keşideci imzasını içeren çekin arka yüzündeki birinci ciroya ait “…” başlıklı kaşe izleri üzerine …”a atfen atılmış olan ciro imzasının, mevcut karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla ve grafolojik tanı unsurları bakımından aralarında saptanan farklılıklara nazaran davacı …”ın eli ürünü olmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Bu haliyle davacının davalılardan … Bankası A.Ş. Yönünden kabulü ile 24/05/2014 keşide tarihli 65.807,00TL bedelli …bank …Şubesi’ne ait keşidecisi …, Lehtarı davacı … olan, … nolu çekin konu edildiği … 23. İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı icra takibinden dolayı davacının davalı … Bankası A.Ş.’ye borçlu olmadığının tespitine, dair hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
Davacının icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik davasının davalılardan … ve … yönünden davaya konu takipte alacaklı sıfatları bulunmadığından, icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının iddiasının takip alacaklısı dışında kişilere karşı ileri sürülmesi mümkün olmadığından, bu davalılar yöününden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, dair ayrıca hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
İİK 72/5. Maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Menfi tespit davasında davacı borçlu lehine tazminata karar verilebilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olması gerekir. Somut olayda davalılardan banka takip dayanağı çekte son hamil durumundadır. Hal böyle olunca, davalı banka ile davacı borçlu arasında temel ilişki bulunmadığından, davalı bonodaki borçlu imzasının davacı borçlu eli ürünü olup olmadığını bilebilecek durumda değildir. Bu durumda somut olayın özelliğine göre davalı takibinde haksız ise de, kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden yasanın aradığı kötüniyet tazminatı şartları oluşmadığı; aynı zamanda davacının kötü niyet tazminatı talebinin davalılardan … ve … yönünden davanın husumetten reddedilmesi nedeniyle şartları oluşmadığından reddine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik davasının davalılardan … ve … yönünden davaya konu takipte alacaklı sıfatları bulunmadığından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davacının davalılardan … Bankası A.Ş. Yönünden kabulü ile 24/05/2014 keşide tarihli 65.807,00TL bedelli …bank … Şubesi’ne ait keşidecisi …, Lehtarı davacı … olan, … nolu çekin konu edildiği … 23. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinden dolayı davacının davalı … Bankası A.Ş.’ye borçlu olmadığının tespitine,
3-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin davalılardan … ve … yönünden davanın husumetten reddedilmesi nedeniyle şartları oluşmadığından reddine,
4-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin davalılardan … Bankası A.Ş. Yönünden davalının kötü niyeti tespit edilemediğinden reddine,
5-Kabul edilen dava değeri (78.331,97 TL) üzerinden alınması gereken 5.350,85 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.123,82 TL peşin harç ve 226,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 4.001,03 TL harcın davalı … Bankası A.Ş,’den alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 1.123,82 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı ve 226,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.379,02 harca ilişkin yargılama giderinin davalı … Bankası A.Ş,’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 406,50 TL posta, tebligat, 850,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.256,50 TL yargılama giderinin davalı … Bankası A.Ş,’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı … Bankası A.Ş. Tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar … ve … tarafından herhangi bir yargılama yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1,2 maddesi uyarınca belirlenen 10.983,16 TL vekalet ücretinin davalı … Bankası A.Ş.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
11-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır