Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/37 E. 2021/529 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/37 Esas
KARAR NO : 2021/529

DAVA : Menfi Tespit (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2021
KARAR TARİHİ : 09/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin dava dışı lisanslı tedarik şirketi olan … A.Ş.’nin sözleşmeli abonesi olduğunu, … ili … ilçesindeki … tesisat numaralı ticari vasıflı kullanım yerinde elektrik enerjisi kullanmakta olduğunu, … bölgesinde tek yetkili elektrik dağıtım şirketi olan davalı şirket tarafından, belirtilen kullanım yerinde ”harici hat çekilerek kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğine” dair iddia ile davacı müvekkili hakkında … tarih ve … numaralı kaçak/usulsüz elektrik kullanımı tespit tutanağı düzenlendiğini, müteakiben 02/12/2020 tarihli ve … nolu ve 11.056,71 TL bedelli kaçak elektrik tahakkuk faturası ve aynı tarihli 7.276,38 TL bedelli kaçak ek tahakkuk faturası düzenleyerek davacı müvekkili adına toplam 18.333,09 TL kaçak elektrik tüketim borcunun tahakkuk ettirildiğini, mezkur kaçak elektrik kullanım tespit tutanağına dayalı davaya konu kaçak elektrik faturalarının Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin kaçak elektrik tüketimi tespiti ile kaçak elektrik tüketim bedelinin hesaplanmasında ve faturalanmasında esas alınacak tüketim miktarını ve süreyi belirleyen hükümlerine aykırı olarak gerekenden fazla borç tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin 11.056,71 TL bedelli faturanın 10.135,32 TL’lik kısmından, 7.276,38 bedelli faturanın ise tamamından borçlu ve sorumlu olmadığını, davacı müvekkilinin davaya konu 11.056,71 bedelli faturanın sorumlu olduğu 921,09 TL’lik kısmını davalı şirketin tahsilat makbuzu ile sabit olduğu üzere 13/01/2021 tarihinde davalı şirkete ödediğini, müvekkilinin davadaki haklılığı yaklaşık ispat koşulu da gerçekleşmiş olmakla, davacı müvekkilinin kullandığı elektrik enerjisinin kesilmemesi yönünde ihtiyati tedbir tesis edilmesi gerektiğini belirterek, davacı müvekkilinin davaya konu 02/12/2020 tarihli ve … nolu ve 11.056,71 bedelli faturanın 10.135,32 TL’lik kısmından ve davaya konu 02/12/2020 tarihli, … nolu 7.276,38 TL bedelli faturadan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ticari dava olması nedeniyle dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığından huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan incelemelerde; … tesisat numaralı (… tüketim numaralı) mahalde kaçak elektrik tespit tutanağının tanzim edildiği tarihte davacı adına abonelik kaydı bulunduğunu, dava konusu mahalde 10.11.2020 tarihinde müvekkili şirket personellerince yapılan kontrolde, “harici hat vasıtası ile tesisata kayıtlı sayaç haricinde kaçak elektrik kullanımı yapıldığının” tespit edilerek davacı adına … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağı tanzim edildiğini, kaçak olarak kullanılan elektriğin sayaçtan harici bir kablo ile hat alınarak sayaçtan geçirilmeksizin tüketildiğini, zabıt üzerinde “harici hatta bağlı cihazların güç tespitleri tutanakla kayda alınarak ve tespiti yapılarak” dava konusu mahalde tutanak mümzileri tarafından imzalandığını, … Seri numaralı zabıtta harici hatta bağlı cihazların gücünün 5.350 W olduğunun tespit edildiğini, zabıt tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri dikkate alınarak düzenlenen kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağına istinaden harici hatta tespit edilen cihazların gücüne göre 10.11.2020 ile 14.05.2020 tarihleri arasında 180 gün x 5,35 kW x 8 saat = 7.704 kWh karşılığı 11.056,71 TL kaçak tahakkuku ve 14.05.2020 ile 16.11.2019 tarihleri arasında 180 gün x 5,35 kW x 8 saat = 7.704 kWh karşılığı 7.726,38 TL kaçak ek tahakkukunun hesap edilerek tahakkuklandırıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan tespit ve hesaplamaların Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42 ve devamı maddelerine uygun olarak tahakkuk yaptırıldığından yapılan hesaplamanın mevzuata uygun olduğunu, bu nedenle haksız ve yersiz davanın reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde dile getirdiği, “davaya konu 11.056,71 TL bedelli faturanın sorumlu olduğu 921,39 TL kısmını” ifadeleri ile kaçak elektrik kullandığını ikrar ettiğini, huzurdaki davada kaçak elektrik tahakkuk miktarına itiraz ettiğini, öncelikle usuli itirazlarının dikkate alınarak huzurdaki davanın usulden reddine, nihayetinde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı adına davalı şirketçe kaçak elektrik tespit tutanağına göre yapılan kaçak tahakkuk ve ek tahakkuk faturaları nedeniyle davacının davalıya kısmen borçlu olup olmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasında davacının işletmesinde elektrik kullanımına ilişkin dava konusu tesisat adresine ilişkin abonelik sözleşmesi bulunduğu, davacının bu tesisatta kaçak/usulsüz elektrik kullanımı olduğu tarafların kabulünde olup uyuşmazlık, davalı tarafından yapılan tahakkukların ilgili EPDK mevzuatına ve davacının usulsüz tüketimine uygun şekilde hesaplanmış olup olmadığı, bu nedenle davacının borçlu olmadığı tutar varsa tespiti hususlarında toplanmaktadır.
Davacı gerçek kişinin vergi dairesi mükellefiyet kayıtları celbedildiğinde işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu görülmüş, bu nedenle dava konusu kaçak/usulsüz kullanımın yapıldığı dönemlere (2020) isabet eden ve önceki yıla ilişkin (2019) verdiği gelir vergisi beyannameleri de celbedilip incelenmiştir. Bakkal-market işleten davacının 2020 gelir vergisi beyannamesine göre yıllık mal alış ve mal satış tutarlarının, … sayılı BKK atfı nedeniyle VUK md 177/1’de yazılı limitlerin yarısını geçip geçmediği yönünden yapılan detaylı incelemede, limitlerin yarısını aşmadığı, bu nedenle ticari işletmesinin esnaf sınırını aşmadığı, tacir kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.Şöyle ki, 2020 yılında uygulanan VUK md 177/1 limitleri “yıllık mal alışı-280.000,00 TL, yıllık mal satışı-390.000,00 TL” şeklindedir. Davacının 2020 GV beyanında ise “yıllık mal alışı-92.065,66 TL, yıllık mal satışı-34.771,96 TL” şeklindedir. Dolayısıyla bu tutarların limitin yarısı olan mal alışında 140.000 TL’yi, mal satışında 195.000,00 TL’yi aşmadığı açıktır.
Davacı vekilince işletmenin ticari bir işletme olduğu, bu nedenle mahkememizin görevli olduğu ileri sürülmüşse de, 6100 sayılı TTK md.4 gereği (mutlak ticari dava olmayan davada) her iki tarafın tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesinden doğan uyuşmazlıklar nispi ticari dava sayılabileceğinden, davalı şirket tacir ise de davacı tacir olmamakla (esnaf sayıldığından) iş bu dava mahkememizin görev alanına girmemektedir.
Davanın TTK md 4 kapsamında mutlak ticari dava veya her iki tarafın tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren hususlardan doğan nispi ticari dava olmaması nedeniyle mahkememiz görevli olmadığından, HMK madde 2’ye göre malvarlığına ilişkin davalarda genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleri yargılamada görevli olduğundan, görev hususu kamu düzeninden ve dava şartı olmakla yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiğinden, HMK md.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği, aşağıdaki şekilde davanın dava şartı yokluğundan görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın görev yönünden dava şartı yokluğundan, usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/07/2021

Katip …

Hakim …