Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/368 E. 2022/163 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/368 Esas
KARAR NO : 2022/163

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … 20. İcra Müdürlüğü’nün dosyasında ihtiyati haciz kararı alındığı kararın … 20. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkillerinin dosya alacaklısını tanımadığını, dosya alacaklısı ile müvekkillerinin hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, esasen verilen senedin de teminat senedi olduğunu, işbu senette ismi geçen …’a verildiğini bu bayanın da akrabası olduğunu düşündükleri alacaklı şahsa verdiğini, senedin teminat senedi olduğunu bilen davalı/alacaklının senedi icraya koydurduğunu, senedin teminat senedi olduğuna ve protokol ile senedin dava dışı …’a verildiğine ilişkin şahitlerinin olduğunu, senette ismi geçen …’ın dedesi … ile müvekkillerinin 22.05.2017 tarihinde düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını ve … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde vaki kain ve tapunun … Pafta 5576 ada 26 parsel sayılı taşınmazda inşaat yapımı için anlaşma sağlandığını ve …’ın torunu ve …’ın da ağabeyi olan …’ın vekili olarak imza ettiklerini işbu sözleşmeyi de 07.05.2018 de 1 kat fazla çıkması üzerine işbu sözleşmenin revize edildiğini, daha sonra arsa sahibi …’ın 29.11.2018 tarihinde adına kayıtlı taşınmazın … ölmeden evvel vekaletnamesi olan …’ın kardeşi …’a devrettiğini mal kaçırma işlemi yaptıklarını, dede …’in hastalanıp yatağa düşünce vekaleti olan torunu … mal kaçırma kastıyla kardeşi …’ya taşınmazı devrettiğini, müvekkillerinden kat karşılığı sözleme konusu inşaatın %90’ı bitince müvekkili şirketin hissesine düşen tapuları …’ın 28.02.2019 da müvekkili şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirketin tapularını 28.02.2019 da devir aldığını dava dışı …’nın da dairelerini bu tarihlerde teslim aldığını ve kiraya verip kullandığını ve gelir elde ettiğini, müvekkillerinin iskan alınması karşılığında dava dışı …’a 300.000 TL lik senedi protokol ile …’a verdiklerini, iskan alınması için belediyeye müracaat yapıldığını sözleşme konusu inşaatın %95 inin bittiğini ufak tefek eksiklikleri kaldığını … Belediyesinin pandemide ağır çalışması sebebiyle iskanın henüz alınamadığını ancak iskan alınması için belediyede imzada dolaştığını, verilen senedin teminat senedi olduğunu, … Ailesi ile müvekkillerinin hiçbir tanışıklığının yada ticareti olmadığını, müvekkillerinin …, … ve … haricinde ve de sözleşmede adı geçen o dönemdeki … haricinde kimseyi tanımadıklarını, haksız ve tamamen hukuka aykırı olarak yapılan ve … 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.03.2021 tarihli … D. İş sayılı dosyası ile alınan ihtiyati haciz kararının … 20. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile infaz edildiğini ve müvekkillerinden …’ye ait banka hesaplarına, aracına ve taşınmazına haciz konulduğunu, müvekkillerinin aleyhine özellikle H. Ömer Midilli’ye yapılan haciz işlemlerinin tüm unsurlarıyla beraber iptalini istediklerini, haksız sebeple müvekkillerinin aleyhine yapılan haciz işlemlerinin ve takibin dava sonuna kadar durdurulmasını talep ettiklerini, bu sebeple açılan davanın kabulü ile, davalı şahsa … 20. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından tüm ferileriyle birlikte borçlu olmadığının tespitini, takibin dava sonuna kadar durdurulmasını, davacılar adına davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmelerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının şahsi defi niteliğinde olup müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının dava konusu bononun teminat senedi kapsamında olduğunu ancak yazılı delille ispatlaması gerektiğini, bu hususta şahitlerin olduğunu belirtmesinin bir şey ifade etmeyeceğini, nitekim yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, somut olayda davacının iddia ettiği gibi … ile protokol yapılmışsa ve dava konusu bono bu protokol kapsamında teminat olarak verilmişse bile bu durumun müvekkilini bağlamayacağını, aksi kanaat halinde dahi tüm kambiyo ilişkilerinde ve ticari hayatta alacağın temliki hükümleri uygulanması gerektiğini, bu çerçevede davacının edimlerini yerine getirip getirmediği ve getirmediği takdirde varsa cezai şartların hesaplanıp borç miktarının tespit edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 20. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası, tapu kayıtları, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü kayıtları, … 43. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Hakkı Sözleşmesi, … 43. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Ek Sözleşmesi celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, icra takibinin dayanağını oluşturan senedin teminat senedi olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacılar vekili … 20. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine konu edilen senedin teminat senedi olduğunu, protokol kapsamında senedin dava dışı …’a verildiğini, ancak senedin daha sonrasında davalıya ciro edilerek icraya konulduğunu, davalının senedin teminat senedi olduğunu bildiğini, bu sebeple senedin iktisabında ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerken; davalı vekili senet metni üzerinde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, teminat senedi iddiasının ancak yazılı delillerle ispatlanması gerektiğini, tanıkla ispatın mümkün olmadığını, muvafakatlerinin de bulunmadığını, senedin teminat senedi olduğuna yönelik herhangi bir yazılı sözleşme veya belgenin de sunulmadığını, senedin teminat senedi olmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlığın temeli; senedin teminat senedi olup olmadığı, teminat senedi iddiasının davalı hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği, davacıların senet nedeniyle davalıya borçlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır.
Davacı … ile dava dışı … (vekili …) arasında … 43. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Hakkı Sözleşmesinin imzalandığı, ayrıca davacı … ile dava dışı … (vekili …) arasında … 43. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Ek Sözleşmesinin akdedildiği, hem asıl hem de ek sözleşmenin içeriği incelendiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin teminatını sağlamak üzere herhangi bir senet düzenleneceğine yönelik hiçbir kaydın bulunmadığı, başka bir anlatımla sözleşme içeriğinde taraflar arasında teminat senedi alınıp – verileceğine yönelik hiçbir hükmün bulunmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki, bahse konu sözleşmelerde davalı, sözleşmelerin tarafı olarak yer almamaktadır. Bu sebeple, davalı zaten bu sözleşmelere taraf olmadığından sözleşmelerin nispiliği ilkesi uyarınca kat karşılığı inşaat asıl ve ek sözleşmesi davalı için bağlayıcı nitelikte dahi değildir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın daha sonrasında … (vekil … vasıtasıyla) tarafından dava dışı …’ a devredildiğini, taşınmaz üzerindeki inşaatın tamamlanması amacıyla davaya konu senedin teminat için dava dışı …’a verildiğini iddia etmiş ise de; dosyaya sunulan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmelerinde dava dışı …’ ın taraf olarak yer almadığı, sözleşmelerde davaya konu senedin teminat senedi olarak verildiğine / verileceğine yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığı sabittir. Bundan başka, davacı şirket ile dava dışı … arasında yazılı protokol düzenlendiği ifade edilmiş ise de; bu protokolün dosyaya sunulmadığı, Mahkememizce senedin teminat senedi olduğu noktasında davacılar vekiline yazılı tüm belge, kayıt, protokol ve sair belgeleri ibraz etmesi hususunda yeterli süre ve imkan verilmesine rağmen herhangi bir yazılı belge ve delil ibraz edilmemiştir. Davacılar vekili 21/12/2021 tarihli beyan dilekçesinde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin delillerini ayrı bir dilekçe ile bildireceklerini ifade etmiştir. Ne var ki 21/12/2021 tarihli delil listesinde yine senedin teminat senedi olduğu noktasında hiçbir yazılı belge, protokol ya da sözleşme ibraz etmemiştir. Aksine, bahsi geçen delil listesinde senedin teminat için verildiğini tanıkla ispat edeceklerini söylemiş ve tanık listesi sunmuştur. Bilindiği üzere, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte iddianın yasal parasal herhangi bir sınır gözetilmeksizin tanıkla ispat olunamayacağı yönündeki emredici yasa hükmü mevcuttur (HMK 201). Ayrıca, davalı vekili hem cevap dilekçesinde hem de 02/03/2022 tarihli 2. celsede açıkça tanık deliline muvafakatte bulunmadığından teminat senedi iddiasının tanıkla ispatı mümkün değildir.
Diğer taraftan, davacılar vekili 02/03/2022 tarihli 2. celsede davaya konu senedin teminat senedi olduğu noktasında, taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme bulunmadığını, herhangi bir yazılı belge ya da protokol ibraz edemeyeceklerini ifade ve ikrar etmiştir.
Bu itibarla, davacılar ile davalı arasında senedin teminat senedi olduğu noktasında yazılı herhangi bir sözleşme ya da protokol bulunmadığı, hatta davacılar ile dava dışı şahıslar (…, …, …) arasında dahi senedin teminat senedi olduğu noktasında yazılı herhangi bir sözleşme veya protokol bulunmadığı anlaşılmış, davacılar senedin teminat senedi olduğu iddiasını yazılı delillerle ispatlayamamıştır.
Öte yandan; davaya ve icra takibine konu senet incelendiğinde; düzenleyenin … Limited Şirketi, lehtar ve ilk cirantanın …, senedin düzenleme yer ve tarihinin … 28/02/2019, senedin vadesinin 10/01/2020, bedelinin 300.000,00 TL olduğu, senedin ön yüzünde … ‘ nin avalist olarak isim ve imzasının bulunduğu, senedin arka sayfasında lehtar cirosundan sonra sırasıyla …, … ve …’ ın cirolarının bulunduğu, senetteki ciro zincirinin düzgün olduğu, herhangi bir kopukluk bulunmadığı, mevcut halde davaya konu senette yetkili hamilin şeklen düzgün ciro silsilesine göre davalı … olduğu, ayrıca senedin ön yüzünde nakden ahzolunduğunun yazılı bulunduğu, bunun dışında senedin hiç bir yerinde teminat için verildiği, teminat senedi olduğu yönünde yazılı hiçbir ibare / ifade bulunmadığı anlaşılmıştır. Başka bir anlatımla, senet metni üzerinde teminat için verildiğine yönelik herhangi bir yazılı kayıt bulunmamaktadır. Bu husus senet aslı getirtilerek incelenmiş ve tarafların huzurunda tutanağa dercedilmiştir.
Somut olayda; icra takibinin dayanağını oluşturan bononun 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776. maddesinde belirtilen yasal zorunlu unsurları içeren kambiyo senedi vasfına haiz bono olduğu anlaşılmaktadır. TTK.nın 690.maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı yasanın 599.maddesinde “…keşideci, lehtarla doğrudan doğruya arasında mevcut olan münasebetlere dayanan defileri, müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez. Meğer ki hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” hükmü düzenlenmiştir. Esasen bu husus kambiyo evraklarındaki soyutluk ilkesi ile de uyumludur. Somut olayda takip alacaklısının kötü niyetli olduğu noktasında davalı hamili bağlayacak bir belge yoktur. Ayrıca davacı borçlular tarafından takip dayanağı bonodaki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmemiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/9223 E. sayılı kararı). Bonodaki soyutluk ilkesi karşısında davalı alacaklı, bononun dayanmış olduğu temel ilişkiden bağımsız olarak kambiyo evrakından doğacak tüm haklarını, bonolarda imzası bulunan herkese karşı ileri sürebilecektir
Bonolarda “kambiyo evrakının soyutluğu” kaidesi uyarınca bononun ne için düzenlendiğinin kural olarak önemi olmayıp bu noktada kural olarak bilirkişi incelemesi de gerekmemektedir. Kaldı ki bono metninin içeriğine göre bono metninde “nakden” ibaresi mevcut bulunmaktadır. Zaten davalı olan hamilin aksine bir kabul veya ikrarı dahi mevcut olmadığı gibi davalı olan takip alacaklısı …’ ın da iyiniyetli üçüncü kişi olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir (HGK’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 E, 2001/257 K. sayılı ve HGK’ nun 20.06.2001 T. ve 2001/12-496 sayılı kararları). Ne var ki bu konuya ilişkin dahi davalı takip alacaklısı hamilin kabulü veya ikrarı bulunmadığı gibi takip konusu bonolarda bu yöne ilişkin davalı takip alacaklısı aleyhine bir kayıt veya başkaca bir belge de bulunmamaktadır.
Yasal nedenleri yukarıda gösterildiği üzere, senedin teminat için verildiği veya teminat senedi olduğu iddiası şahsi defi hükmündedir ve kural olarak hamile karşı ileri sürülemez. Ancak, hamil senedin iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli ise teminat senedine yönelik şahsi defi hamile karşı ileri sürülebilir. Ancak, somut olayda davacılar dava dışı … ile yazılı protokol yapıldığını ve davalının bu durumu bildiğini ileri sürerek kötü niyet iddiasında bulunmuş ise de; yazılı bir sözleşme ya da da protokolün dosyaya ibraz edilemediği, nitekim davacılar vekilinin 02/03/2022 tarihli 2.celsedindeki beyanlarından yazılı olarak bir sözleşme yahut protokol yapılmadığının anlaşıldığı, bu halde davalının kötü niyetinden veya ağır kusurundan bahsedilemeyeceği açıktır. Nitekim, davalının senedin iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli olduğu davacılar tarafından ispat edilememiştir. O halde, davalı hamilin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunun kabulü zorunlu olup, ona karşı şahsi deflerin ileri sürülmesi mümkün değildir. Son çare olarak Mahkememizce yemin delili nazara alınmış ise de; davacılar delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmamışlardır. Dolayısıyla, davalı hamilin senedin teminat senedi olduğunu bildiği ya da hal ve şartlara göre bilebilecek durumda olduğu davacılar tarafından ispatlanamamıştır. Açıklanan nedenler karşısında, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Son olarak, davalı vekili her ne kadar tazminat talebinde bulunmuş ise de; İİK 72/4. maddesine göre, “dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez ” denilmekle birlikte, somut olayda takip dosyası hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalı alacaklının ihtiyati tedbir sebebiyle alacağına geç kavuşması gibi bir durum söz konusu olmadığı için yasal koşuları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının tazminat talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 2.561,63 TL ve 475,75 TL tamamlama harcının mahsubu ile fazladan alınan 2.956,68 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacılara veya vekiline İADESİNE,
4-Davacılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (177.858,11 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 20.846,52 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/03/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *