Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/365 E. 2022/906 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/365 Esas
KARAR NO : 2022/906

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2021
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili şirket arasında Akaryakıt alımına ilişkin 15.04.2018 tarihinde … Sözleşmesi (“Sözleşme”) akdedildiği, müvekkili şirket tarafından akdedilen işbu sözleşme gereğince muhataba 9 (dokuz) adet … cihazı teslim edildiği, akaryakıt kullanımı aktif hale getirildiği, davalı,nın akdedilen Sözleşme hükümleri çerçevesinde akaryakıt alım mükellefiyetini tam ve gereği gibi yerine getirmemesine bağlı olarak müvekkilş şirket tarafından … 40.Noterliğinden … tarih ve … yevmiye numarası ve …tarih ve … yevmiye numarası ile keşide edilen ihtarnameler ile sözleşme dahilinde yükümlülüklerini ifa etmeye başlamasını; aksi halde sözleşmenin 18. Maddesinde kararlaştırılan cezai şart bedelinin talep edileceğini, ayrıca muhatabın 3 günlük süre dahilinde edimlerini ifa etmemesi halinde, kendisine yakıt alımı ile ilgili ariyetten verilen cihazları müvekkili şirkete iade etmesini, aksi halde sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen cezai şart bedellerinin de talep edileceğinin ihtar edildiği, davalının gönderilen işbu ihtarnamelere rağmen, akdedilen sözleşme hükümleri çerçevesinde akaryakıt alım mükellefiyetini tam ve gereği gibi getirmekten keyfi olarak imtina ettiği, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalıya benzer şekilde … 40. Noterliği’nden … tarih ve … yevmiye numarası ile keşide edilen ihtarname ile son kez uyarıldığı, davalı tarafından sözleşme hükümleri çerçevesinde akaryakıt alım mükellefiyeti yine tam ve gereği gibi yerine getirilmediği, davalının, akdedilen sözleşme hükümleri çerçevesinde akaryakıt alım mükellefiyetini tam ve gereği gibi yerine getirmemesi ve ilk 6 aylık yakıt alım ortalaması altında yakıt alımı yapması ve Ocak 2021 ayında da yakıt alımını tamamen durdurmasına bağlı olarak müvekkili şirket tarafından … 40.Noterliği …tarih ve … yevmiye numarası ile keşide edilen ihtarname ile taraflar arasında akdedilen Sözleşme’nin 18. Maddesinde düzenlenen cezai şart bedelinin ödenmesi ve davalı elinde bulunan cihazların 15 gün içerisinde iadesi talep edildiği, davalı tarafın aleyhine keşide edilen işbu ihtarnameye rağmen bir kısım cihazı müvekkil şirkete iade edebilmiş ve kalan 7 adet cihazı iade etmediği, müvekkili şirket tarafından iade edilmeyen cihazlar ile ilgili Sözleşme’nin 4’üncü maddesinde düzenlenen cezai şart bedelinin de ödenmesi ile ilgili … 40. Noterliği’nden … tarih ve … yevmiye numarası ile bir ihtarname keşide edilmişse de davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı, davalının sözleşmenin 4. ve 18. maddesine binen düzenlenen fatura bedellerini ödemekten imtina etmesi üzerine; müvekkili şirket tarafından arabuluculuk müessesine başvuruda bulunulmuş ancak … dosya numarası ile yapılan arabuluculuk başvurusu olumsuz sonuçlandığı, davalının sözleşme’nin 18’inci maddesi gereğince sözleşmede kararlaştırılan işbu cezai şart bedellerini ödemesi gerektiği, bu nedenlerle müvekkili şirketçe sözleşme kapsamında kararlaştırılan cezai şart bedellerini talep edebileceğinin sabit olması ve davalının sözleşme hükümlerine riayet etmemesi nedeniyle, işbu davanın ikamesinin zorunluluğu olduğu, açıklanan nedenlerle; fazlaya ve sair hususlara ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile müvekkili şirketin 18.888,71 Türk Lirası cezai şart bedeli alacağının 10.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsile, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davayı haksız ve mesnetsiz olduğundan kabul etmedikleri, İddia edildiği gibi müvekkili şirkette 9 adet fuellopass cihazı olmadığı ve iddiaların aksine tamamının iade edildiği, davaya konu edilen 9 adet … cihazının 6 Nisan 2018 tarihinde iptal edildiği, 6 Nisan 2018 yılında 7 araç için … cihazı oluşturulduğu, davaya dayanak sözleşmeye konu araçlardan kiralık olan araçların kiralama süresi sonunda yakıt alım kartları iade edildiğinden sözleşmeye bağlı 2 araç … ve … plakalı 2 tane araç kaldığı, bu araçlardan … plakalı aracın 11.01.2021 tarihinde satıldığı ve bu aracın … cihazının da iptal edildiği, 20.7.2018 de ise …ve … plakalı 2 araç için PO kartı talep edildiği, Davacı tarafça sözleşme hükümlerinin ‘hakkın kötüye kullanılması’nı doğrular şekilde art niyetli uygulanmaya çalışılması ile araçların akaryakıt kullanımının durdurulması sözleşmenin sona erdirildiği sonucunu doğurduğundan işlevini yitirmiş olan 3 adet … cihazı davalı şirkete iadeli/taahhütlü olarak iade edildiği, müvekkilim şirketçe edim yerine getirilmişse de akaryakıt satışı davacı tarafça durdurulduğu, araç sayısı karşılıklı mutabakatla azaltıldığı, davacı şirket tarafına yapılan bildirimlere itiraz etmediği, sözleşmeyi sonlandırmadığı ve alışverişe devam ettiği, ancak davacı haksız ithamlarla sözleşmeyi feshettiği, sözleşme davacı şirket tarafından haksız kazanç elde edebilmek için planlı bir şekilde ve haksız olarak iptal edildiği, çünkü akaryakıt alımı azaldığında davacı bu kezde haksız ithamlarla sözleşme üzerinden haksız kazanç planları yaparak sözleşmeyi feshettiği, bu nedenlerle de davacının dürüstlük kuralına aykırı ve kötü niyetli hareket ettiği açık olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasında akdedilen 15/04/2018 tarihli … Sözleşmesi, … 40. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye, … tarih ve … yevmiye, … tarih ve … yevmiye, … tarih ve … yevmiye, … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameleri ve tebliğ şerhleri, Arabuluculuk Son Tutanağı, Ticari Defter Kayıtları, Petrol Ofisi Otomasyon Sistemi kayıtları, Bilirkişi raporu celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya Akaryakıt konusunda uzman sektör bilirkişisi … ve Mali Müşavir …’ya tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 22/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Tüm dosya münderecatı ve tarafların kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonrasında ve yukarıda paylaşılan bilgiler ışığında nihai karar Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere; Ariyet alınan cihazların iade edildiğine dair dosya kapsamında bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, Taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinde kararlaştırılan cezanın doğduğu, Tacir davalı aleyhine kararlaştırılan cezanın Türk Ticaret Kanunu m. 22 hükmü uyarınca tenkisinin mümkün olmadığı, Tarafların ticari defterleri incelendiğinde davacı şirketin davalı şirketten 18.888,71-TL alacaklı olduğu,…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen akaryakıt alım sözleşmesinin feshinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında akaryakıt alımına ilişkin 15/04/2018 tarihli “… Müşteri Sözleşmesi” akdedilmiştir. İşbu sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin konusu; davacı satıcının, davalı müşteriyi akaryakıt ikmal sistemine dahil etmek; davalı müşterinin ise akaryakıt istasyonundan veya sisteme dahil olan Petrol Ofisi (PO) bayilerinden satın alacağı akaryakıt bedellerini ödemeyi taahhüt etmek, sözleşmenin 3. maddesinde yakıt alımı başladığı tarihten itibaren sözleşmenin üç (3) yıl süre geçerli olacağı belirlenmiştir.
Taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı tartışma konusu değildir.
Davacı, akaryakıt alım sözleşmesi ile davalı şirkete 9 adet cihaz teslim edilerek davalının sisteme dahil edildiğini, ancak davalının akaryakıt alım yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle öncelikle yükümlülüklerin ifası amacıyla ihtar çekildiğini, ancak ihtardan sonuç alınamaması üzerine davalının ilk altı aylık yakıt alımı ortalamasının altında ve 2021 yılı Ocak ayından itibaren akaryakıt alımını tamamen durdurması sebebiyle sözleşme feshedilmiş, ayrıca iadesi istenen cihazlardan geriye kalan cihazların da teslim edilmemiş olmasından ötürü cezai şart faturası düzenlemiştir.
Davalı, sisteme dahil araç sayısının karşılıklı anlaşma ile azaltıldığını, yapılan bildirimlere davacının itiraz etmediğini, sözleşmenin haksız feshedildiğini, ayrıca teslim alınan cihazların davacı şirkete iade edildiğini savunmuştur.
Taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğu her iki tarafın kabulünde olup, tartışma konusu değildir. O halde, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ahde vefa ilkesi uyarınca sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği aşikardır. Nitekim, her iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını içeren sözleşme hükümleri, taraflar için bağlayıcı niteliktedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 18. maddesinde müşteri / davalının sözleşme ile üstlendiği edimleri riayet etmemesi ve sözleşmenin süresinden önce feshine sebebiyet vermesi, sistemde kayıtlı her aracın üç ay süresince yakıt almaması, araç sayısında %40 oranında azalma olması, ilk altı aylık yakıt alımları baz alınarak aylık yakıt alımlarında %40 oranında azalma olması yahut art niyetli olarak yakıt alımının kesmesi halinde satıcı / davacının sözleşmeyi tek taralı olarak feshedebileceği, sözleşmenin feshi sebebiyle davalı müşterinin araç başına 200 ABD Doları + KDV ile kendisine sağlanan iskonto bedellerinin toplamı kadar cezai şart bedelini ödeyeceği, yine sözleşmenin 4. maddesinde sistemin çalışması amacıyla davalı araçlarına takılan cihazların mülkiyetinin davacıya ait olduğu, bu cihazların davalıya ariyeten verildiği, sözleşmenin sona ermesi halinde davalının cihazları eksiksiz ve çalışır vaziyette davacıya teslim etmeyi taahhüt ettiği, aksi halde cihazların davacıya iade edilmemesi durumunda her bir cihaz için 200 ABD Doları + KDV, standart kart başına 50 ABD Doları + KDV tutarının davalıya fatura edileceği, ayrıca bu bedelin fahiş olduğundan bahisle tenkisinin talep edilemeyeceği, davalının bu hakkından peşin olarak vazgeçtiğini kararlaştırmışlardır.
Davalı sözleşmenin yürürlükte olduğu dönem içerisinde araç sayısının karşılıklı anlaşma ile azaltıldığını savunmuştur. Ancak, taraflar arasında karşılıklı olarak yapılmış böyle bir anlaşma söz konusu değildir. Bu kapsamda davalı tarafından herhangi bir yazılı belge yahut delil de ibraz edilmemiştir. Davalı karşılıklı anlaşmanın varlığına ilişkin davacı şirkete e-mail gönderdiklerini ve davacının bu bildirimlere itiraz etmediğine dayanmış ise de, davalı tek taraflı gönderdiği ve davacının herhangi bir irade beyanın söz konusu dahi olmadığı e-mailin karşılıklı yapılmış bir anlaşma olmadığı da izahtan varestedir. Kaldı ki, davacının araç azaltılmasına yönelik davalı e-mailine herhangi bir cevap vermemesi, bu duruma muvafakat verdiğini de göstermez. Taraflar arasındaki sözleşmede araç ya da cihaz sayısı bakımından herhangi bir sınırlama yoktur. Sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde araç sayısının artması ya da dönem dönem azalması mümkündür. Ancak, taraflar arasındaki sözleşmenin 18. maddesinde bakıldığında, davalının edimi açısından önemli olan belli oranda araç sayısının azalmamasıdır. Dolayısıyla, davalı araç sayısının azaltılması ya da sözleşmenin 18. maddesi uyarınca araç miktarının oranının düşürülmesi noktasında her iki tarafın karşılıklı olarak akdettiği bir protokol yahut başka bir yazılı anlaşma belgesini dosyaya sunamadığına göre ispatlanamayan bu savunmasına itibar edilmemiştir. Öte yandan; sözleşmenin 18.maddesi uyarınca davalının akaryakıt alım oranının taahhüt edilen miktarın altında kaldığı, davacı tarafından noter kanalıyla gönderilen ihtarnamelerde akaryakıt alım oranının sözleşme hükmünü ihlal edecek miktarda olduğu ve bu durumun düzeltilmesi, sözleşmede taaahhüt edilen miktarda alım yapılması gerektiği bildirilmiş ise de; davalı sözleşme hükümlerine riayet etmemiş, taahhüt ettiği miktardan daha az tutarda yakıt almış, nihayetinde 2021 yılı ocak ayından itibaren tüm akaryakıt alımlarını durdurmuştur.
Yapılan açıklamalar karşısında; davalının taahhüt edimlere riayet etmediği, davacı tarafından sözleşme ile üstlenilen edilen edimlere uyulması noktasında ihtarda bulunulmasına rağmen sonuç alınamaması karşısında; davacının akaryakıt alım sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiği ve bu nedenle davalıdan sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart bedellerini talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan; akaryakıt alım sözleşmesi kapsamında davalıya cihazlar verilerek bu araçlara cihazlar monte edilmek suretiyle davalının araçları sisteme dahil edilmiştir. Davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenlerle feshedilmesi sebebiyle cihazların davacı şirkete iade edilmesi zorunludur. Zira, sözleşmenin 4. maddesinde cihazların mülkiyetinin davacıya ait olduğu, davalının ariyeten bu cihazları kullandığı, sözleşmenin feshedilmesi halinde cihazların davacıya iade edileceği kararlaştırılmıştır. Nitekim, bu durum davalının da kabulünde olup, davalı cihazların tamamının davacı şirkete iade edildiğini savunmuştur. Davalının ariyet alan sıfatıyla cihazları tamamen teslim ettiğini ispat etmesi zorunludur. Ancak, bu teslimin varlığına delalet edebilecek, teslimi kanıtlayan herhangi bir delil bulunmadığından (davacının iade edildiğini kabul ettiği cihazlar dışında) kiralık araçların cihazların iade edildiği davalı tarafından ispat edilememiştir.
Bu itibarla, davacının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiği anlaşılmakla, hem sözleşmenin 18. maddesi hem de sözleşmenin 4. maddesi uyarınca davalı şirketten cezai şart isteyebileceği anlaşılmıştır.
Davacı sözleşmenin 18. maddesi uyarınca 12/02/2021 tarihli 16.275,64 TL bedelli; sözleşmenin 4. maddesi uyarınca 05/03/2021 tarihli ve 2.613,07 TL bedelli olmak üzere toplam 18.888,71 TL tutarında iki adet fatura düzenlemiş, işbu faturaları e-fatura olarak keşide ederek davalı tarafa tebliğ etmiştir. (Ayrıca, iki adet fatura toplamı 18.888,71 TL tutarındaki cezai şart alacağının ödenmesi için … 40. Noterliğinin … tarih ve … yevmye numaralı ihtarnamesini göndermiş, işbu ihtarnamede cezai şart faturalarının / alacaklarının ödenmesi için davalıya 3 gün atıfet süresi tanınmıştır. Ancak bahse konu ihtarname davalı şirkete 12/03/2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, cezai şart fatura bedelleri ödenememiş, 16/03/2021 tarih itibariyle davalı açısından temerrüt durumu oluşmuştur.)
Dava konusu cezai şart alacağına yönelik iki adet fatura tanzim edildiğinden muhasebesel açıdan faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, ne yönde muhasebeleştirildiğinin de tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede her iki tarafın ticari defter ve belgeleri karşılıklı olarak incelenmiştir. Mali bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 22/08/2022 tarihli rapordan da görüleceği üzere, taraf defterlerinin alacak – borç hesabına ilişkin birbirini teyit ettiği, defterler arasında farklılık bulunmadığı, her iki tarafın defterinde aynı kayıtların yer aldığı, bu itibarla davacının davaya konu cezai şart faturaları sebebiyle davalıdan 18.888,71 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Başka bir anlatımla, davacının sözleşmenin 18. maddesi uyarınca 12/02/2021 tarihli 16.275,64 TL bedelli; sözleşmenin 4. maddesi uyarınca 05/03/2021 tarihli ve 2.613,07 TL bedelli olmak üzere toplam 18.888,71 TL tutarında iki adet faturanın yapılan bilirkişi incelemesinde davalının bu faturaları kabul ederek kendi ticari defterine kaydettiği anlaşılmıştır.
O halde, muhasebesel açıdan dava konusu cezai şart alacağına yönelik kesilen faturaları kabul ederek ticari defterine kaydeden davalının, basiretli hiçbir tacirin kendi aleyhinde kayıt oluşturmayacağı ilkesi de nazara alınarak artık bu fatura bedelllerini / cezai şart alacağını ödemesi zorunludur.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde muhasebe işlemleri gereği faturaların sisteme işlenmek zorunda kalındığını, bu nedenle davacıya borç gözüktüğünü, ancak faturaların kabul edilmediğini ileri sürmüş ise de; eldeki davaya konu cezai şart alacağına ilişkin kesilen iki adet faturanın bizatihi davalının kendi ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, davalının faturaları kabul ederek kendi defterine işlemesi / kaydetmesi karşısında itirazlar kabul edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalının akaryakıt alım sözleşmesinin 4. ve 18. maddelerinde yer alan taahhütlerini, başka bir anlatımla sözleşme ile üstlenmiş olduğu edimleri gereği gibi yerine getirmediği, bu kapsamda davacının haklı nedenlerle sözleşmeyi feshettiğinden anılan sözleşme hükümleri doğrultusunda cezai şart talep etmeye hakkının bulunduğu, nitekim sözleşmenin 4. ve 18 .maddeleri uyarınca düzenlenen cezai şart alacağına yönelik faturaların davalı tarafından kabul edildiği ve kendi ticari defterlerine kayıtlı bulunması karşısında; bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 22/08/2022 tarihli mali incelemeler yönünden denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli rapor hükme esas alınarak davanın kabulü ile; 18.888,71 TL cezai şart alacağının 16/03/2021 temerrüt tarihinden (… 40. Noterliğinin… tarih ve … yevmye numaralı ihtarnamesi ile, işbu ihtarnamede yer alan cezai şart faturalarının / alacaklarının ödenmesi için davalıya 3 gün atıfet süresi tanınmış, ihtarname davalı şirkete 12/03/2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, 16/03/2021 tarih itibariyle davalı açısından temerrüt durumu oluşmuştur) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ticaret Hukukumuzda cezai şart, miktarı yönünden sadece, BK’nın 20. maddesindeki “ahlâka aykırılık” kavramı ile sınırlanmış bulunmaktadır. TTK’nın 24. maddesi uyarınca tacirin, borçlu olduğu cezai şartın tenkisini istemesi mümkün değildir Ancak, TTK’nın 24. maddesi ile tacir olan şahsa ve onun âkidine tanınmış olan bu (akit serbestisi) ilkesi, bütün akitler için sınırlayıcı bir hüküm mahiyetinde olan TTK’nın birinci maddesi hükmünün atfı nedeniyle BK’nın (butlan) matlabını taşıyan 20. maddesi hükmü ile, tahdit edilmiştir. Şayet, taraflarca sözleşme ile tespit edilmiş olan (cezaî şart) miktarı, borçlu durumda olan tacirin, iktisaden mahvını mucip olacak ve onun eskisi gibi ticarî faaliyetini devam ettirmesine imkân tanımayacak derecede (ağır) ve (yüksek) ise, o zaman, böyle bir (cezaî şartı) ahlâk ve adaba aykırı bir şart olarak kabul ederek, (kısmen) veya (tamamen) iptali cihetine gitmek mümkündür. Çünkü, ahlâk ve adaba aykırılık dolayısıyla sözleşmede yer alan (cezai şart)’ın (butlanı), hukukun genel bir ilkesidir. TTK’nın 24. maddesi hükmünün, bu genel müeyyidenin dışında kalacağını düşünmek mümkün değildir. Bir borçlunun, iktisadî ve ticarî faaliyet ve mevcudiyetinin tehlikeye girmesini veya yıkılmasını mucip olacak bir nisbete ulaşan her (cezaî şart), ahlâk ve adaba aykırıdır. Mahkemelerin bu hususta karar verirken, borçlu bir şirket ise, bu şirketin ticaret sicilindeki kayıtlar celp ederek ne miktar bir sermaye ile ticarî faaliyette bulunduğu, mal varlığının neye baliğ olduğu ve kararlaştırılan cezaî şartın tahsili cihetine gidilmesi hâlinde o şirketin eskisi gibi ticarî hayatını devam ettirmesinin mümkün olup olmadığı gerekirse bilirkişiden de mütalâa alarak araştırılması icap etmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-922 E., 2019/706 K.). Nitekim aynı ilkeler 10.03.1940 tarihli ve 1940/7 E., 1941/71 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ve Hukuk Genel Kurulunun 20.03.1974 tarihli ve 1970/1053 E., 1974/222 K., 09.05.1984 tarihli ve 1984/263 E., 1984/286 K. sayılı kararlarında da benimsenerek detaylı bir biçimde açıklanmıştır. Somut olaya dönüldüğünde; yukarıda değinilen ilke ve kurallar nazara alınarak davalı şirketin mali durumu hakkında yapılan araştırma sonucunda, nihayetinde talep edilen 18.888,71 TL cezai şartın davalı şirketin ticari faaliyet alanı, imzalanan sözleşme bedeli, davalının işlem hacmi, cirosu, mal varlığı vs… gözetilerek davalı açısından onun ekonomik mahvına sebep olacak tutarda olmadığı, aynı tespitlerin bilirkişi raporunda da ifade edildiği, bu bağlamda cezai şart miktarının davalının ekonomik mahvına neden olacak tutarda yüksek olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle davalının savunmalarının aksine, cezai şartın fahiş olmadığı ve davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağı anlaşıldığından cezai şarttan tenkis / indirim yapılması yoluna gidilmemiştir. Esasen, sözleşme hükümlerinde cezai şartın fahiş olduğu ileri sürülerek tenkis talebinde bulunulamayacağı davalı tarafından ayrıca kabul ve taahhüt edilmekle, nihayetinde davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-18.888,71 TL cezai şart alacağının 16/03/2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen dava değeri (18.888,71 TL) üzerinden alınması gereken 1.290,28 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 322,58 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 967,70 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 322,58 TL peşin harç, 107,00 TL posta ve tebligat masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.429,58 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır