Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/360 E. 2022/424 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/360 Esas
KARAR NO : 2022/424

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …, 11.08.2020 tarihinde … Şirketi olarak kurulduğunu, unvan değişikliği ile … olarak 20.10.2020 tarihinde 10185 Sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile tescil edildiğini, şirket yetkilileri olarak … ve … Barolarına bağlı avukatlık görevini ifa ettiğini, şirket unvanından da anlaşıldığı üzere müvekkili tarafından yapılacak olan arabuluculuk ve tahkim işlemleri için iş bu şirketin kurulduğunu, davalı şirket 21.10.2020 tarihinde Kahramanmaraş …ni kurduğunu, 10186 Sayılı 21.10.2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile tescil edildiğini, şirketinin unvanı davalıların unvanlarından daha önce tescil edildiği resmi belge ile sabit olduğunu, davalı tarafça, müvekkiline tescil yapıldıktan sonra sanki şirketinin bir şubesiymiş gibi şirket unvanının başına bir iladı getirilerek aynı faaliyet alanında iltibas yaratacak şekilde yeni bir şirket kurulduğunu, davalı firmanın unvanı ile müvekkili şirketin unvanının neredeyse aynı unvan olduğunu, müvekkili şirketinden sonra kurulmalarına rağmen şirket unvanımızda bulunan … ibaresini kendi unvanında kullanarak iltibasa neden olduğunu, davalı şirket yetkilileri tarafından … internet adresi de alınmışdığını, bu durum dahi davalı şirket yetkililerinin kötüniyetle davrandıklarını, kasti olarak bir iltibas yaratmaya çalıştıklarının en açık göstergesi olduğunu, internet adresinin başına kendi unvanlarını dahi eklemeyip direk müvekkilince alınan şirket unvanı kullanılarak internet sitesini almalarının, her iki şirket arasında karışıklığa neden olacağını, karışıklığa meydan verebilecek bir ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa yol açılması, yalnız başına iyi niyet kurallarına aykırı bir davranış olarak kabul edildiğini, iltibas unsurunun varlık kazanması için aranan en önemli unsurun başkalarının emek ve masraf yapmak suretiyle elde ettiği haklı şöhrete ortak olmak ve bu benzerlikten yararlanma yollarını denemek olduğunu, davalı şirketin faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasını, davalı tarafça alınan “…” web sitesine erişimin engellenmesini, davanın kabulü ile, şirketinin unvanının tamamı kullanılarak oluşturulan davalı şirket unvanından “…” ibaresinin terkinini, iyiniyet kurallarına aykırı haksız rekabetin men’ine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Arabuluculuk Merkezleri ve Arabuluculuk faaliyetleri, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığının belirlemiş olduğu ilkeler ve yönergeler çerçevesinde yalnızca tek bir arabuluculuk merkezine bağlı olaraktan yapılabilen bir faaliyet olduğunu, herhangi bir arabulucu veya arabuluculuk merkezi Arabuluculuk portalı üzerinden belirlenmiş olan arabuluculuk merkezlerinden ancak bir tanesine bağlı olaraktan faaliyet gösterebileceğini, bu kapsamda bireysel olarak arabulucuların veya şirket olarak oluşturulmuş olan arabuluculuk merkezlerinin aynı anda birden fazla arabuluculuk merkezinin bulunduğu yerlerde faaliyet yürütmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin şirketi Kahramanmaraş Adliyesinde bulunan Kahramanmaraş Arabuluculuk Bürosuna bağlı olaraktan faaliyet yürütmekte olduğunu, müvekkili şirket ortağı olan veya müvekkili şirketine bağlı olaraktan faaliyet gösteren tüm arabulucular Kahramanmaraş Arabuluculuk Merkezine (bürosuna) bağlı olduğunu, Kahramanmaraş dışında herhangi bir arabuluculuk faaliyetlerinin olmadığını, Türkiye Genelinde faaliyet gösteren toplam 318 adet Özel Arabuluculuk Merkezi bulunmakta olup bu merkezlerden 41 tanesinin ismi neredeyse tamamen bir biriyle aynı olup ancak yöresel ya da bölgesel ayırt edici unsurlar ile birlikte kullanıldığını, bu durum davacı tarafın dava dilekçesinde bahsettiği Türkiye Geneli Arabuluculuk Platformu üzerinden tüm arabulucular tarafında görüldüğünün bilindiğini, bu duruma davacı tarafın dışında hiçbir özel arabuluculuk merkezi tarafından itiraz edilmediğini, davacı taraf dava dilekçesinde Sitem ibaresine vurgu yaparaktan … ibaresinin iltibasa neden olacağını iddia ederek, … ibaresi üzerinde sanki kendilerinin rüçhan yada müktesep hakları varmış gibi bir imaj çizmeye çalıştığını, oysaki davacı tarafın dava dilekçesinde de açık açık zikrettiği üzere davacı taraf ilk olarak … ibaresini kullanaraktan kurulduğunu, sonrasında müvekkilinin olan şirketin tescil tarihinden bir gün önce unvan değişikliğine giderek … ibaresini unvan olaraktan kullanmaya başladığını, davacı tarafın unvanındaki … ibaresini kullanması yalnızca müvekkilinin şirketten bir gün öncesinde tescil ettirmesine bağlı olduğunu, davacı şirketin … ibaresini kullanmasının her hangi bir geçmişi olmadığı gibi bu ibareye bağlı olaraktan herhangi bir tanınmışlığı da kesinlikle söz konusu olmadığını, davacı taraf bu unvan ile kuruluştan çok çok sonra internet adresi almaya çalıştığında bu ibarenin zaten müvekkillerimizce kullanıyor olduğunu öğrenerekten iş bu davayı açtığını, … müvekkili olan şirket davacı şirketten daha önce kaydolduğunu ve yine davacı şirketin de bu platforma kaydı daha sonradan yapıldığını, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, TTK’nın 52. maddesi uyarınca ticaret unvanına tecavüzün tespiti ile davalı şirket unvanındaki “… ” ibaresinin ticaret unvanından terkini istemine ilişkindir.
TTK 43. maddesi uyarınca anonim ve limited şirketler işletme konusu gösterilmek ve 46. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla ticaret unvanlarını serbestçe seçebilir.
TTK 45. maddesi uyarınca, bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer unvandan ayırdedilmesi için gerekli olduğu takdirde ek yapılır.
Aynı Yasanın 50. vd. maddelerinde, ticaret unvanının korunması düzenlenmiştir. Eldeki dava, TTK 52. maddesi uyarınca ticaret unvanına vaki tecavüzün önlenmesi, silinmesi istemine ilişkindir.
Ticaret ünvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin iş ve işlemlerinde kullandığı addır. Bu tanımdan hareketle ticaret ünvanının işlevi, taciri tanıtma ve onu diğer tacirlerden ayırt etme olduğu söylenebilir.
Ticaret unvanı, ana unsur ve ek unsur olmak üzere iki unsurdan meydana gelir. Ana unsur, ticaret unvanının zorunlu unsurudur; ek unsur ise kural olarak zorunlu değildir. Ticaret unvanı ana unsur yanında ek unsur içeriyorsa bir bütün olarak korunur.
Anonim ve limited şirketlerde ana unsur, işletme konuları ile birlikte şirketin türünü gösteren “limited şirket” “anonim şirket” ibarelerinden oluşur. Ek ise, ticaret unvanının ikincil (yan) unsurudur. Zorunlu olmayıp isteğe bağlıdır. TTK 46/1. maddesi uyarınca, kullanılan eklerin yanıltıcı olmaması gerekir. Ticaret unvanları, eklerle birlikte bir bütün olarak korumaya tabidir. Olayımızda her iki tarafın unvanlarında yer ala ”…” ibaresi, unvanın eki niteliğinde olup, unvanın korunması hükümlerine tabidir.
TTK 52. maddesi uyarınca, ticaret unvanının bir başkası tarafından ticari dürüstlüğe aykırı olarak kullanılması halinde koruma talebinde bulunabilirler. Olayımızda davalının, davacıya ait unvanı dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanıp kullanmadığının, yani davacının unvanına bir tecavüz bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekir.
Kanuna uygun olarak seçilmiş ve kullanılan bir ticaret unvanının kullanılması, sahibi tacir için hem bir hak hem de kanuni bir yükümlülüktür (TTK. m. 50). Gerçekten de kanuna uygun olarak seçilmiş bir ticaret unvanının, Türkiye’nin başka bir yerinde başka bir şirket tarafından seçilmesi ve kullanılması yasaktır. Nitekim, TTK. m. 52/1 bu hakkı açıkça ortaya koymuştur. Buna göre, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde, bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir, maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
Ticaret unvanının korunmasına ilişkin düzenleme, eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 52 ve devamı maddelerinde yer almış, tacirler için büyük önemi haiz, ticari işletme devri ve ticari işletme rehnine konu olan ticaret unvanı, bu hali ile kendine has özel koruma tedbirlerine tabi tutulmuştur. Bu türden açılan davalarda Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması gereğince, terkini talep edilen şirkete ait ticaret unvanının ayrıca ek alıp almadığı, tacirlerin iştigal sahalarının benzer olup olmadığı, unvanların genel görünüm itibari ile benzer olup olmadıkları ve bu benzerliklerin üçüncü kişiler açısından karışıklığa neden olup olmayacağı hususları incelenip değerlendirilmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2019/1930 Esas, 2022/376 Karar sayılı ilamı)
… Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı … A.Ş (V.No:…)’ nin ticaret sicil ünvanlarının tescil tarihini gösterir tüm bilgi ve belgelerin; … Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı … … Arabuluculuk ve Tahkim Merkezi A.Ş (V.No:…)’ nin ticaret sicil ünvanlarının tescil tarihini gösterir tüm bilgi ve belgelerin çıkartılarak mahkememize gönderilmesinin istenilmiş ve dosya arasına alınmıştır.
Davacı … Ticaret Sicil Müdürlüğüne …sicil no ile kayıtlı olup 20/10/2020 tarihinde tescil ve ilan edilmiştir. Şirketin faaliyet konusu, genel hatlarıyla ülke genelinde arabuluculuk ve danışmanlık hizmetleri yürütmektir
Davalı … … Ticaret Sicil Müdürlüğüne … sicil no ile kayıtlı olup 21/10/2020 tarihinde kurularak tescil ve ilan edilmiştir.
Somut olayda davacı şirketin ticaret unvanının “…” olduğu görülmektedir. Bu unvanda şirketin türünü gösteren ibare “Anonim Şirketi”; şirketin işletme konusunu gösteren ibareler ise “ Arabuluculuk Ve Tahkim Merkezi ” ibareleridir. Diğer bir deyişle davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı “Arabuluculuk Ve Tahkim Merkezi” ibarelerinden oluşmakta olup “…” ibaresi ise ek olarak seçilmiştir. Bu davacının “…” ekini içeren unvanı 20.10.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
Davalı şirketin ticaret unvanı ise “ …”’dir. Bu unvanın çekirdek kısmı, şirketin türünü gösteren “Anonim Şirketi” ve işletme konusunu gösteren “ Arabuluculuk ve Tahkim Merkezi ” ibarelerinden oluşmaktadır. Unvanın ek kısmı ise “ Kahramanmaraş …” ibaresidir.
Davacı şirketin ticaret unvanı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde 20.10.2020 tarihli tescille almıştır. Davalı şirket ise ticaret unvanını … Ticaret Sicil Müdürlüğüne 21.10.2020 tarihinde, yani davacının unvanı üzerinde hak kazandığı tarihten sonra tescil ettirmiştir. Dolayısıyla TTK’nın 50. maddesi uyarınca usulen tescil ve ilan edilmiş olan bu ticaret unvanını kullanma hakkı sadece unvan sahibi olan davacı şirkete ait olmaktadır.
Tescil hususunda davacının talebi üzerine tanıklar talimat ve esas yoluyla dinlenmiş beyanları dosyaya kazandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve bu kapsamda çıkarılan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği uyarınca açıkça düzenlenmediği anlaşılan hususla hakkında bilgi mahiyetinde Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na müzekkere yazılarak tüzel kişilik olarak faaliyet gösteren arabuluculuk merkezlerinin faaliyet alanlarının kuruldukları yargı çevresi ile sınırlı olup olmadığı, tüzel kişilik olarak faaliyet gösteren arabuluculuk merkezlerinin tutulduğu bir sicilin bulunup bulunmadığı (Ticaret Sicil Müdürlükleri hariç), tüzel kişilik olarak faaliyet gösteren arabuluculuk merkezlerinin illerdeki kurulu bulunan arabuluculuk bürolarına kayıt olmalarının gerekip gerekmediği, gerçek kişi arabulucuların sicillerinin ülke geneli, yargı çevresi ya da il sınırları vs. Hangi yetki alanı ile sınırlı tutulduğu hususlarında mahkememize bilgi verilmesinin istenmiştir.
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığının 17/01/2022 tarih, …-…-… sayılı yazısına göre; “…arabuluculuk merkezlerinin farklı statülerde kurulması mümkün olup anomim şirket veya limited şirket gibi ticari şirket statüsünde kurulan merkezler ticaret ve sanayi odalarına kayıt yaptırmaktadırlar. Bunun dışında bir statü ile kurulan arabuluculuk merkezleri herhangi bir yerde sicil kaydı bulunmamaktadır. Arabuluculuk merkezleri ihtiyari arabuluculuğa ilişkin ülke genelinde her yerde faaliyet gösterebilmektedir. Diğer taraftan, gerçek kişi arabulucular, istedikleri bir komisyona kaydolabilirler, ihtiyari arabuluculuk faaliyetini tüm ülke genelinde, dava şartı arabuluculuk faaliyetini ise kayıtlı oldukları Komisyonun yetki alanı içerisinde icra edebilirler.” şeklinde cevap verildiği, dolayısıyla davacının ticaret unvanın farklı illerde olmasına rağmen, anomim şirket veya limited şirket gibi ticari şirket statüsünde kurulan arabuluculuk merkezlerinin faaliyet alanlarının kuruldukları illerle sınırlı olmadığı, ülke genelinde faaliyet yürütmelerinin mümkün olduğu şeklinde cevap verildiği görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında, her iki şirketin de arabuluculuk alanında faaliyet gösteriyor olmaları da dikkate alındığında; kuruldukları il faaliyet alanları farklı olsa bile, davalının ticaret unvanının eki olarak kullandığı “…” ibaresinin “..” eklemesi dışında, davacı şirketin unvanı ile birebir aynı olduğu, bu durumun üçüncü kişilerde karşılıklığa mahal verdiği, anomim şirket veya limited şirket gibi ticari şirket statüsünde kurulan arabuluculuk merkezlerinin faaliyet alanlarının kuruldukları illerle sınırlı olmadığı, bu haliyle de “…” ibaresinin ayırt ediciliği sağlamaktan uzak bir il ismi olması, davalının davacı şirketin şubesi izlenimi yaratabilmesi, tarafların ticaret unvanlarında ayırt edici klavuz sözcügünün “…” olduğu ve iltibasa yol açtığı, davalının bu kullanımın, TTK’nın 52. maddesinde tanımlandığı gibi ticari dürüstlüğe aykırı olduğundan, davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin terkinine karar verilmesi gerekmiştir. (Emsal nitelikte Bkz. Yargıtay 11 HD, 20.06.2019 tarih ve 2018/3422-2019/4689 E.K sayılı ilamı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.02.2019 tarih, 2017/4094 Esas-2019/1069 Karar sayılı ilamı).
Her ne kadar davacı vekilince dava dilekçesinin sonuç kısmında “davanın kabulü ile, şirketinin unvanının tamamı kullanılarak oluşturulan davalı şirket unvanından “…” ibaresinin terkinini, iyiniyet kurallarına aykırı haksız rekabetin men’ine karar verilmesi” talep edilmiş ise de, yargılama sırasında sunulan 22.03.2022 tarihli beyan dilekçesi ile dava dilekçesinde haksız rekabetin meninden bahsedilmiş ise de burada asıl olarak ticaret ünvanının haksız kullanımının engellenmesi konu ve talep edildiği, dilekçede dava konumuz ve taleplerimiz incelendiğinde özel olarak haksız rekabetin tespiti istenmediğinin bildirildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi uyarınca; hakim Türk Hukuku’nu re’sen uygular. Bu hüküm uyarınca hükmüne göre maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, uygulanacak kanun ve maddesini bulmak, görevi hakime aittir.
Davalının unvanı tescilli olup, tescilli unvanın sicilden terkin edilmesi anına kadar kullanılmasında usulsüzlük bulunmadığından, bu dönem için unvana tecavüz ve haksız rekabetten bahsedilemez.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24.11.2014 tarihli 2014/12235 E., 2014/18166 K. sayılı emsal kararı). Esasen dava dilekçesinde ticari ünvana tecavüz dışında başkaca bir haksız rekabet eylemi ileri sürülmediğinden davacının talepleri birbirinden bağımsız talepler olmayıp, davacının sonuç talebinin ünvanın sicilden terkini olduğu gözetildiğinde ve davacının HMK m.24 kapsamında tasarruf ilkesi de gözetilerek, ayrıca bir haksız rekabet incelemesi yapılmaksızın davacının talebinin açıkça, dava dilekçesinde ticari ünvana tecavüz dışında başkaca bir haksız rekabet eylemi ileri sürülmediği de gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1175 Esas, 2020/228 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın kabulü ile,
-Davalı …nin unvanındaki ”…” ibaresinin sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcın başlangıçta peşin alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 21,40-TL TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELER KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, posta ve tebligat masrafı 250,30 TL olmak üzere toplam 368,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, E-duruşma ile katılan davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.31/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır