Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/343 E. 2023/7 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/343 Esas
KARAR NO :2023/7

DAVA:Alacak (Abone Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:03/11/2015
KARAR TARİHİ:10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Abone Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaralanmasına yol açan trafik kazası nedeniyle, davalılardan …’in ağır kusuru ile yapmış olduğu trafik kazası nedeniyle müvekkili ağır şekilde yaralandığını, müvekkilin mesleğinin kuaförlük olduğunu, ticari kazancı dışında herhangi bir geliri ve ödediği sigorta primleri neticesinde sahip olduğu sosyal güvencesi dışında herhangi bir ekonomik güvencesi bulunmadığını, müvekkilin mesleğini sürdürebilmesi için kol gücüne ihtiyaç duyduğunu, ancak meydana gelen kaza nedeniyle müvekkili yaklaşık olarak dokuz ay boyunca çalışamamış ve mesleki olarak elde etmesi gereken ticari kazancından mahrum kaldığını, müvekkili serbest meslek erbabı olması nedeniyle ödemesi gereken tüm vergi, prim borçlarını da çalışamadığı halde ödemek zorunda kaldığını, bunun yanı sıra müvekkili işlettiği iş yerine ait kira bedellerini, elektrik, su, telefon, ısınma, internet, kablolu tv faturalarını da çalışamadığı süre boyunca ödemek zorunda kaldığını, bu hususlara ilişkin tüm bilgi, belge, makbuz ve dekontların ilgili yerlerden celbini talep ettiklerini, müvekkili tüm bu giderlerini karşılayabilmek için 30.000,00-TL tutarında kredi kullanmak zorunda kaldığını, davalı … Sigorta tarafından müvekkilin uğramış olduğu maddi zararlara ilişkin bir ödeme yapılmış olduğunu, yapılan hesaplamanın eksik ve müvekkilin gerçek zararını yansıtmadığını, asli ve ağır kusurlu olan davalı sürücü …’in meydana gelen bütün zararlardan sorumluluğu bulunduğunu, diğer davalı … davaya karışan … plakalı ticari aracın sahibi olduğunu, diğer davalı … diğer davalı …’ın çalışanı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre davalı …’ın sorumluluğu bir kusursuz sorumluluk hali olduğunu, huzurdaki dava da sürücü … ile sorumluluğu eş değer olduğunu, ilgili yerlerden müvekkilin tedavi evrakları ve gerekli tüm evrakların celbine ve akabinde adli tıp kurumuna geçici ve sürekli sakatlık yönünden dosya ile beraber gönderilerek Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatına göre yeniden rapor düzenlenmesine karar verilmesine, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla şimdilik geçici ve sürekli sakatlık maluliyeti sebebiyle 500,00-TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’nin yapmış olduğu ödeme mahsup edilerek, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … Sigorta A.Ş., ticari araç sahibi … ve araç sürücüsü …’ ten müşterek ve müteselsilen tahsiline, 25.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar … ve …’ ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacı …’UN maluliyetinin 4100 olduğu İddiasının asılsız olduğunu, meydana gelen kaza sonrası … Tıp Fakültesi Hasta Muayene Raporunda belirtildiği gibi davacının ağır yaralanması söz konusu olmadığını bir aylık istirahattan sonra herhangi bir rahatsızlığının kalmayacağının belirtildiğini, davacının iddia ettiği gibi mesleğini icra etmesine engel teşkil edecek derecede elzem bir rahatsızlık söz konusu olmadığını, yapılan kontroller sırasında davacı … da herhangi bir şikayetinin olmadığını dile getirdiğini, davacı …’a davalı … Sigorta tarafından uğramış olduğu zararların tazmini için 26.003,11 TL tazminat ödendiğini, … Sigorta tarafından yapılan bu ödeme davacının zararlarını karşılamaya yetmediğini, davacı uğramış olduğu zararlarının tazmini için 30.000,00-TL kredi çektiğini iddia etmesinin uğramış olduğu zararının miktarını göstermediğini, davacının kendisi yokken kuaför dükkanının işletilip işletilmediğinin araştırılmasını, davanın reddini, mahkememiz aksi kanaatte ise hakkaniyete uygun ve zenginleşmeye sebebiyet vermeyecek şekilde belirlenmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Cevap: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddiaları kabul edilebilir ve somut verilere dayanmadığını, davacı iyileşmesinin 9 ay sürdüğünü belirmekte ise de yine de bu uzvunu tam olarak kullanamadığını belirtmediğini, somut olayda kol kırığının 9 ay içerisinde tedavi edildiği ve halen tam olarak iyileşmediği iddiası kaza neticesinde meydana gelen cismani zarar düşünüldüğünde abartılı olduğunu, davacı tarafından kazadan önce ki ve kazadan sonraki yıllara ait bilançolar veya işletme hesabı özeti bağlı olduğu vergi dairesinden celbedilerek davacının gerçekten bir gelir kaybına uğrayıp uğramadığı tespitini, davacı müvekkilinin sigortalayanı olan … Sigorta A.Ş den zararına karşılık olarak 26.003,11 tl. tahsil ettiğini, bu parayı yeterli görmeyerek daha fazlasını elde etmek istediğini, davacı delilleri arasında tanık deliline dayanmakla birlikte hangi hususta tanık dinletmek isteği açıkladığını, davacıya bu hususun açıklattırılması gerektiğini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı … adına kayıtlı araç … numarası ile 24.09.2013 – 24.09.2014 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile teminat altına alındığını, dava konusu kaza nedeniyle davacılara 16.09.2015 tarihinde 26.003,11.-tl ödeme yapıldığını, diğer taraftan her durumda hesaplanacak tazminat tutarından müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme güncelleme yapılarak indirilmesi gerektiğini, her durumda müvekkili şirket sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirket sigortalısı … araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı hususu adli tıp kurumu 3. ihtisas dairesi tarafından incelenmesi gerektiğini, dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilmesi halinde maluliyet hesabı sigorta aktüerleri yönetmeliği uyarınca hazine müsteşarlığınca yetkilendirilen aktüerler listesine kayıtlı, lisanslı aktüerler tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacı yanın tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş göremezliğe ilişkin tazminat talebinin mahkememiz tarafından reddine karar verilmesi gerektiğini, gelir kaybına ilişkin tazminat talepleri dolaylı zarar kapsamında olduğundan müvekkili şirketi adına söz konusu talebin reddi gerektiğini, davacının dava konusu kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerekli olduğunu, her durumda, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçede belirtilen limit ile sınırlı olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle birden fazla kişinin zarar görmüş olması halinde teminatın paylaştırılması gerektiğini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretini davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Eldeki dava ilk olarak 03/11/2015 tarihinde İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesine … Esas sayısı ile açılmış olup, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar ve 14/02/2017 tarihli görevsizlik kararı vermesi ve bu kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi ile İstanbul Tüketici mahkemesince karara bağlanmış; bu mahkemece verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi tarafından görev nedeniyle kaldırılması üzerine, İstanbul 8. Tüketici Mahkemesi’nin 23/03/2021 gün … Esas, … Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmiş yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
Davacı vekili; 29/01/2014 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasına karışan … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın içinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır yaralandığını, kaza nedeniyle meydana gelen zararlardan davalıların sorumlu olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalılar … Sigorta A.Ş., ticari araç sahibi … ve araç sürücüsü …’ten 500,00-TL maddi tazminat, ticari araç sahibi … ve araç sürücüsü …’ den 25.000,00-TL’lik manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Eldeki davada, davalılardan … araç işleteni, … sürücü ve … Sigorta A.Ş. İse ZMM sigortacısı; davacı ise yolcu konumundadır.
Davacı vekili 12.04.2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebinden feragat ettiğini beyan etmiş olup, davalı gerçek kişiler yönünden manevi tazminat istemine ilişkin davası devam etmektedir.
Dosya kapsamında kaldırma ilamı öncesinde tarafların kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, Adli Tıp Kurumu’nun 24.10.2018 tarihli raporuna göre davalı sürücü … idaresindeki otomobil ile meskun mahalde ki caddede seyir halindeyken yola gereken dikkatini vermediği, seyrini aracının teknik özellikleri ve mevcut hava yol durumunun gerektirdiği şartları göz önünde bulundurarak kaplama içinde kalacak şekilde sürdürmeye yeterli özeni göstermediği mevcut haliyle olay mahalline geldiği esnada sevk ve idare hatası nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybedip yol ayrımında orta refüje çarptığı olayda asli kusurlu olduğu ve kusur oranının %100 olduğu tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı BK’nun 47.) maddesi hükmüne göre, Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Manevi tazminat yönünden, davacıların murisinin geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda vefatından dolayı manevi olarak elem ve ızdırap duyacakları, zarar uğrayacağı muhakkaktır. Ancak, manevi tazminatın amacı, istemde bulunanın manevi zararlarını uygun bir miktarda karşılamak olduğu kadar, sebepsiz zenginleşmesine de yer vermemektir.
Manevi tazminat miktarının tespit ve tayinin kusur durumu ile birlikte zararın niteliği de önem arz etmektedir. Dosya kapsamında davacının manevi tazminat talebine konu trafik kazası nedeniyle maluliyet durumuna ilişkin herhangi bir Adli Tıp Raporunun bulunmadığı anlaşılmakla, dosyasının Adli Tıp Kurumu Başkanlığına tevdi ile meydana gelen yaralamalı trafik kazasının 29/01/2014 tarihi olması da göz önünde bulundurularak davacının manevi tazminat talebi yönünden meydana gelen kaza ile bağının belirlenmesi hususlarında adli tıp raporu tanzim edilmesinin istenilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Ana Bilim Dalı Başkanlığının 09/11/2022 tarihli adli tıp raporu ile özetle: “Mevcut belgelere göre İlyas oğlu 01.01.1977 doğumlu …’un 29.01.2014 tarihli trafik kazası sebebiyle; 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirildiğinde;
1-Kişinin maluliyet oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu,
B)30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde;
Kas İskelet Sistemi: Omuz hareket kısıtlılığı Şekil 2.10 %1, Şekil 2.11 %2, Şekil 2.12 %1 Üst ekstremite özürlülüğü %4, Tablo 2.3 %2
B-1)Kişinin tüm vücut engellilik oranının %2 (yüzdeiki) olduğu,
C)Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği,
D)İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” mütalaa edilmiştir. Her ne kadar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı uyarınca “kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.” şeklindeki Yüksek mahkeme ilam içeriğine göre kaza tarihi uyarınca Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekse de İstanbul Adli Tıp Kurumu Ana Bilim Dalı Başkanlığının 09/11/2022 tarihli adli tıp raporunda bu yönetmeliğe göre hesap yapılamadığı bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için diğer yönetmelikler uyarınca alternatif hesaplama yapılmış olup; davacının maddi tazminata yönelik talebinden açıkça feragat etmesi de nazara alınarak; manevi tazminat talebine yönelik maluliyet halinin tespiti için ayrıca bir Ünivsersite hastanesine sevki yapılmaksızın, dosya kapsamındaki maluliyet rapor içeriği manevi tazminat hususunda mahkememizde yeterli kanaati oluşturduğundan eldeki rapor ile yetinilmiştir.
Mahkememizce, yukarıda açıklanan ilkeler ve az önce değinilen hususlar nazara alınarak yapılan değerlendirmede; kazanın oluş şekli, davalı sürücü …’in yüzde yüz kusur hali, tarafların yazılı ve sözlü beyanları içeriği, dinlenen davacı tanıklarının beyanları, Adli Tıp Kurumunun kusura ilişkin raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı …’ in kusurlu davranışı sonucunda davacının bedensel bütünlüğünün zarar gördüğü, dinlenen tanık beyanlarından davacının bayan kuaförü olarak çalıştığı, kaza sonucunda kolunda meydana gelen yaralanma nedeniyle uzun süre mesleğini icra edemediği, anlaşılmakla eylemin ağırlığı, yaralanmanın niteliği, dosya kapsamına alınan maluliyet rapor içeriği de gözetilerek olay tarihinde paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, samimi görülen tanık anlatımlarına göre ve hakkaniyet ilkesi hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı vekili 12.04.2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebinden feragati uyarınca bu talep yönünden ise feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının maddi tazminat talebinin tüm davalılar yönünden feragat nedeniyle reddine,
2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE; 20.000 TL manevi tazminatın 29/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müşterek müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3- Kabul edilen dava değeri (20.000,00-TL) üzerinden alınması gereken 1.366,2-TL harçtan başlangıçta peşin alınan 87,10-TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.279,1-TL harcın davalılar … ve …’ tan müşterek müteselsilen alınarak alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 87,10 TL peşin harç, 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 114,80 TL harca ilişkin yargılama giderinin davalılar … ve …’ tan müşterek müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.387,00 TL posta, tebligat yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.087,82 TL’sinin davalılar … ve …’ tan müşterek müteselsilen alınarak alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı … tarafından yargılama nedeniyle yapılan 200,00 TL masrafın davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 43,14 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı … tarafından yargılama nedeniyle yapılan 70,00 TL masrafın davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine VERİLMESİNE,
8-Manevi tazminat yönünden davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1 ve 10/4 maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davalılar … ve …’ tan müşterek müteselsilen alınarak alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Manevi tazminat yönünden davalılardan … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2 ve 10/4 maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen manevi tazminat dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 5.000,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a VERİLMESİNE,
10-Maddi tazminat yönünden davalılardan … ve … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2 ve 13/2 maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen maddi tazminat dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan … ve …’ne VERİLMESİNE,
11-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,

Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.10/01/2023

Katip … Hakim …