Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/337 E. 2022/219 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/50
KARAR NO : 2022/186

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından hazırlanan ön projede, tüm mali verilerin detaylı bir şekilde açıkladıklarını, konkordato teklifinin kabul edilmesi halinde şirketin borçlarının tamamını faizsiz olarak ödeyeceklerini, şirketin iflas ettiği varsayımında 45.433.830,20 TL tutarında borcun en iyi ihtimalle 24.052.853,59 TL’lik kısmının ödenebileceğini, şirketin konkordato kaynakları 66.224.473,23 TL olduğunu, şirketin borçlarını vadeler halinde ödemeyi teklif ettiklerini, borç ödemesi konkordato projesinin tasdikini takiben ilk aydan başlamak üzere 36 eşit taksit halinde yapılacağını, şirketin sektöründe tanınmış bir firma olup, süre verildiğinde içinde bulunduğu kriz ortamından çıkabilecek güçte olduklarını, geçici mühlet kararı verilebilmesi için İİK m. 286 belirtilen tüm belgeler eksiksiz olarak sunulduğunu, İİK md. 287 hükmü çerçevesinde geçici mühlet kararının “derhal” verilmesi ve şirketin malvarlıklarının koruyucu gerekli tedbirlerle de hükmedilmesinin kanun koruyucunun açık iradesine uygun olacağını, bu sayede şirketin konkordato projesini komiser denetiminde tamamlayarak alacaklılarıyla adilane bir müzakere süreci kazanacağını, bu itibarla, tensip kararıyla birlikte, geçici mühlete ve malvarlığını koruyucu ihtiyati tedbirlere karar verilmesini, İİK 286. maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak hazırlanmış olması sebebi ile 287. maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, İİK 287/2 gereği geçici komiser tayini kararı verilmesini, davacı şirketin İİK nın 297/2. maddesinin doğrultusunda, malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini, İİK. 288/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından, mühlet içinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirketler aleyhine her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini, geçici mühlet içinde yapılacak inceleme sonucu bir yıllık kesin mühlet, İcra İflas Kanununda belirlenen kesin süre içinde yapılacak yargılama sonucu konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK m.286 vd.hükümlerinden kaynaklanan konkordato talebine ilişkindir.
İİK m.286 vd.hükümleri çerçevesinde konkordato müessesesinin dürüst borçlular tarafından talep olunabileceğine dair normatif bir düzenleme mevcut olmasa dahi doktrinde de kabul olunduğu üzere konkordato esasen elinde olmayan nedenlerle, işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş olan, dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir müessesedir.
Mehil kararından itibaren borçlu,komiserin nezareti altındadır. Bu süre içinde borçlunun davranışları mühim olduğu gibi tahkik edilen mali durumu,bilanço ve hesapları itibariyle birçok kusurların meydana çıkması da mümkündür. Bazen, alacaklıların müracaat veya itirazda bulunmaları sayesinde borçlunun (bilinmeyen taraflarının) açığa çıkması ve komiserin aydınlatılması da ihtimali dahilindedir. İşte borçlu,bu süzgeçten geçip alacaklıların zararına olarak doğruluk haricinde,pek büyük hiffetle hiçbir iş yapmadığı takdirde hüsniyet bakımından konkordatoya ehil ve layık sayılır.(Enver Buruloğlu-Yuda Reyna,Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul,1968,Sayfa 58)”
Mahkememizce davacı lehine 21/01/2021 tarihi itibariyle üç ay geçici mühlet kararı verildiği, 21/04/2021 günü itibariyle ek iki ay süre ile geçici mühletin uzatıldığı, akabinde 11/06/2021 tarihi itibariyle kesin mühlet aşamasına geçildiği, kesin mühletin devam ettiği aşamada komiser heyeti tarafından belli aralıklarla raporların sunulmaya devam edildiği tartışmasızdır.
Duruşma aşamasında davacı vekili ve davacı şirket temsilcisinin huzuruyla duruşmalar icra edilmiş, davacı şirket temsilcisi dinlenmiştir.
Uyuşmazlık davacının konkordato projesinin tasdiki gerekip gerekmediği noktasında toplanmakta olup 24/11/2021 tarihli komiser heyeti raporunun sunulması sonrası ise davacı yönünden kesin mühletin kaldırılmasının gerekip gerekmediği ve davacı yönünden iflas kararının verilmesinin mümkün olup olmadığı tartışılmıştır.
Konkordato komiser heyetinin 24/11/2021 tarihli raporunu sunması mahkememizce oluşturulan ara kararda;
“1-Komiser heyetinin 24/11/2021 tarihli raporunun derhal davacı vekiline tebliğ olunmasına,
2-Komiser heyeti tarafından ve ayrıca atanacak bilirkişi marifetiyle borca batıklık incelemesi yapılacak olmakla davacı şirketin borca batık olup olmadığını ortaya koyabilecek hak, alacak ve başkaca mal varlığı değerleri var ise bir hafta içinde davacı vekilinin bu konuda ayrıntılı açıklama yapmasına, aksi halde atanacak bilirkişi kurulu ve komiser heyetinin hazırlayacağı rapor çerçevesinde tahkikat işlemlerinin icra olunmasına,
3-Mahkememizce hazırlanmış olan tensip tutanağının 7.maddesinde aynen;
“İİK. 287. maddesi uyarınca geçici mühlet hakkında İİK. 291. maddesi ve İİK. 292. maddesi kıyasen uygulanacağından;
İİK. 291. maddesi gereğince geçici komiser heyeti tarafından, davacının konkordato talebi ile amaçladığı iyileşmenin gerçekleştiğinin tespit edilmesi halinde derhal ara rapor ile bu hususun mahkememize bildirilmesine,
İİK. 292. maddesi uyarınca, konkordato isteminde bulunan davacının malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerektiğinin tespit edilmesi halinde veya konkordatonun başarıya ulaşılamayacağının anlaşılması durumunda ya da davacının İİK. 297. maddesine aykırı davranması veya geçici komiser heyetince verilen talimatlara uymaması halinde bu hususların da rapor edilerek derhal mahkememize bildirilmesine,
Ayrıca sürenin başladığı tarihten itibaren bir aylık süre içinde ve takip eden bir aylık süre içinde faaliyetlerine ilişkin ara raporlarını dosyaya ibraz etmelerine, herbir davacının faaliyetlerine nezaret etmek suretiyle İİK.’da verilen diğer görevleri yerine getirmelerine,
Konkordatonun başarıya ulaşması,herbir davacının malvarlığının ve alacaklıların menfaatinin korunmasını teminen;
Davacının faaliyet konusu, iş hacmi ve işletmenin hal ve durumu dikkate alınarak davacıya geçici komiser heyetince verilen talimatların ilk ara rapor ile mahkememize sunulmasına” dair ara kararın mevcut bulunduğundan tensip tutanağındaki bu ara kararın dikkate alınması,
Geçen süre karşısında bu hususlarda olumlu veya olumsuz değerlendirmelerin kayda dayalı olarak yapılması,
Bu çerçevede tensip tutanağında açıklandığı üzere İİK m.292 hükmünde belirtilen hususların gerçekleşip gerçekleşmediği ile ilgili muhasebesel, işletmesel ve finansal incelemenin yapılması,
Ayrıca konkordato komiser heyetinin davanın açıldığı tarihten itibaren tahakkuk eden, muaccel hale gelmiş ve ancak ödenmemiş komiser ücretlerinin olup olmadığı, var ise hangi aya ilişkin ve hangi tutarda ödenmeyen komiser ücreti olduğunu 09/12/2021 tarihi sonrası itibariyle dahi açıklaması,
Amacıyla komiser heyetinin bir ay içinde ek raporunu dahi sunmasına,
4-Konkordato komiser heyetinin İİK gereği her türlü resmi ve özel kurum ile muhabere etme,tebligat yapma ve bu çerçevede görevini yerine getirmek adına, gerekli belgeleri temin etme hak ve yükümlülüğünün bulunduğunun dahi dikkate alınmak suretiyle,
Konkordato talep eden davacı şirketin halihazırda güncel ve fiili rayiç değerler gözetildiğinde borca batık olup olmadığının araştırılması, bu konuda gerekçeli ve denetime elverişli şekilde ve bir ay içinde raporunu sunulması,
hususunda komiser heyetinin görevlendirilmesine,
5-Raporun bir (1) ay içerisinde mahkememiz dosyasına ibraz edilmesine,
6-Bu suretle komiser heyetinin dava dosyasının mevcut özelliğini, daha önce verilen kararların içeriğini ve davacı vekilinin talebini de dikkate alarak raporunu sunmasına,
7-Davacı şirket hakkında konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu 24/11/2021 tarihli rapor içeriği ve özellikle raporun sonuç kısmı karşısında davacı şirketin güncel olarak borca batık olup olmadığı ve ayrıca davacı şirket hakkında konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu rapor dikkate alındığında davacı yönünden İİK m.292 şartının oluşup oluşmadığı hususlarının ayrı ayrı incelenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına,
8-Takdir olunan toplam 12.000,00 TL bilirkişi kurulu ücretinin iki (2) haftalık kesin süre içinde davacı vekili tarafından mahkememiz veznesine depo olunmasına, aksi halde araştırılacak bu hususlarla ilgili bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçmiş sayılacağının davacı vekiline bildirilmesine,
9-Bilirkişi ismi üzerinde uzlaşma olmadığı takdirde SMMM denetçi …, SMMM …, Tekstil Mühendisi …’un görevlendirilmesine,
10-Dava dosyasına muhtemel katkıları gözetilerek …için 4.500,00 TL, … için 3.750,00 TL, … için 3.750,00 TL ücret takdirine,
11-Bilgi amaçlı tutanağın bir suretinin …’e bildirilmesine,
12-Talebin niteliği ve İİK m.292/f.2 hükmü karşısında talebin, yasal zorunluluk nedeni ile duruşma açılarak irdelenmesine,
13-Duruşmanın 28/01/2022 günü saat:16:00 itibariyle icrasına,
14-Takdiren duruşma gün ve saatinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ve Basın İlan Kurumunun resmi ilan portalında ilanına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine konkordato komiser heyeti 11/01/2022 tarihli raporda” şirketin kesin süreye geçiş ile birlikte üretim yapısının zayıfladığı, son altı aylık dönemde şirket çalışanlarını ücretsiz izne çıkardığı, 2021 yılının ilk on bir döneminde ise 5.409.031,45’TL zarar elde ettiği, satış tutarlarının proforma gelir tablosunda öngörülen karlılığa ulaşmasının zayıf olduğu birlikte değerlendirildiğinde; şirketin kaynaklarının büyük kısmının öngörülen kârlılığı oluşturmasının mümkün olmadığı, şirketin uzun bir süredir (son 6 aylık dönemde) faaliyetsiz durumda olduğu, 2021 yılı için zarar pozisyonunda olduğu, netice olarak şirketin mali durumunda herhangi bir iyileşmenin olmadığı, projede öngördüğü kaynağı yaratmasının ihtimal dahilinde olmadığı değerlendirildiğinden borçlu şirketin konkordatosunun başarıya ulaştırmasının kuvvetle muhtemel olmadığı, borçlu … Müşteri Hizmetleri ve Teknoloji Anonim Şirketi’nin 30.11.2021 tarihli kaydi öz kaynaklarının 6.237.68048 TL olduğu, rayiç değerli öz kaynaklarının 5.415.562,10 TL olduğu, bu nedenle borçlu şirket hem kaydi ve hem de rayiç olarak borca batık durumda olmadığı, yapılan uyarılara rağmen İİK m.299 uyarınca alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet ilanı için şirket’in herhangi bir işlem yapmadığı, borçlu şirketin rapor tarihi itibariyle 77.000,00 TL tutarında ödenmemiş komiser ücretinin bulunduğu, hem komiser ücretlerinin ödenmemesi hem de alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet ilanı için gerekli bilgi ve belgelerin temin edilmemesi ve ilan için gerekli işlemlerin yapılmaması yoluyla komiser heyetinin talimatlarına ve ihtarlarına aykırı hareket edildiği, buna göre, İİK m.297/III hükmü uyarınca İİK m.292 hükmünün uygulanabileceği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinin hazırladığı 25/01/2022 tarihli raporda ise “keşif öncesinde ve keşif esnasında talep edilmiş olmasına rağmen mal varlıklarına ait ayrıntılı envanter listeleri ve faturalar bilirkişi incelemesine ibraz edilmediğinden davacı şirkete ait olduğu iddiası ile gösterilen makine ve teçhizatların kontrolü ve de mevcut hammadde ile mamulün ürün bazında kontrolünün yapılamadığı, bilirkişi incelemesine ibraz edilen davacı şirketin 30/11/2021 tarihli detay mizanı ve komiser heyetinin almış olduğu kıymet takdir raporlarındaki veriler referans alınarak -şirket uhdesinde bulunduğunun kabulü halinde- şirket aktifinde gözüken makine, teçhizat, demirbaş ile hammadde, mamul ve yarı mamullerin piyasa koşullarındaki bugünkü toplam değerinin rapor içerisinde detayları gösterildiği şekilde
32.153.917,62 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin 30/11/2021 tarihli bilançosuna göre kaydi yönden borca batıklık durumunun bulunmadığı, öz varlığının 6.327.680,48 TL olduğu, 1.000.000,00 TL sermayesinin tamamen korunmakta olduğu, davacı şirketin 30/11/2021 tarihli bilançosu doğrultusunda bilirkişi kurulunca tanzim edilen rayiç değer bilançosuna göre ise -kayıtlı değerlerinin hilafına- 943.450,92 TL borca batık durumda bulunduğu, bilirkişi kurulunca talep edilmiş olan mali verilerin bilirkişi incelemesine ibraz edilmemesi nedeniyle- komiser heyetinin 07/06/2021 tarihli raporundaki
mali veriler referans alınmak suretiyle T.T.K.’nun 376. maddesine dayanılarak çıkarılan tebliğ hükümlerine göre yapılan borca batıklık hesaplamasına göre ise borca batık olmadığı, İİK m. 292/I, b yönünden; davacı şirketin bilirkişi incelemesine sunulan 30/11/2021 tarihli bilançosu, gelir tablosu ve detay mizanı ile konkordato komiser heyeti raporlarında yer verilen mali verilerine göre konkordato sürecinde ön gördüğü satış ve kar hedeflerine ulaşamadığı, gelecek yıllardaki gelir ve kar ön görülerine ulaşmasının da mümkün gözükmediği, bu sebeplerle büyük ölçüde faaliyet gelir ve kârlarına bağlı olan mali iyileşme ümidinin muhtemel gözükmediği, mevcut verilere göre tasdik ihtimali ile ilgili herhangi bir görüş bildirmenin mümkün olmadığı, konkordato projesinin alacaklılarca kabul edilme ihtimalinin olmadığının kabulü ihtimalinde mali iyileşme ümidinin muhtemel gözükmemesi nedeniyle konkordatonun başarıya ulaşamayacağının kabulünün gerekeceği, İİK m. 292/I, c yönünden; dosya kapsamından davacı borçlu şirketin komiser ücretlerinin ödenmesi konusunda ve de alacak kayıtları ile ilgili talep edilen bilgi ve belgeler konusunda komiser talimat ve uyarılarına aykırı davrandığının anlaşıldığı, ancak bu aykırılıkların mühletin kaldırılması ve / veya iflas sonucu doğurabilecek mahiyette olup olmadığı yönünden nihai takdir tamamen Mahkemeye ait olduğu” yönünde görüşlerini açıklamışlardır.
Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde somut olay açısından fayda bulunmaktadır.
İİK m.292 hükmüne göre;
“İflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar verir:
a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa.
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsaya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa
d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.
İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hallerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.
Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”
297. maddesinde ise; “Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.
Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi halde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır.
Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çerçevesinde karar verir.”
Adı geçen düzenleme dikkate alındığında somut olay açısından İİK m.292 hükmünde yer alan somut koşul vakıaların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Konkordato komiser heyetinin 11/01/2022 tarihli raporu ve yine akabinde düzenlemiş olduğu 11/02/2022 tarihli raporu dikkate alındığında davacı olan şirketin gelir tabloları ve kaynakları yönünden ayrıntılı inceleme yapıldığı, buna göre konkordato talep eden davacı şirketin 2021 yılının ilk 11 ayındaki faaliyetleri sonucunda elde etmiş olduğu net satışlar ile karlılığın yıllık ve aylık ortalamanın altında kaldığı, bu arada 01/07/2021 ile 30/11/2021 tarihleri arasında şirket satışlarının dahi çok düşük seviyede kaldığı, bu dönemde şirket faaliyetlerinin atıl durumunda olduğu, hatta bu süre içinde şirket çalışanlarının ücretsiz izne çıkarıldığı, ödenmemiş sermayesi olan şirketin sermaye arttırımına dair somut sözleşme veya benzeri bir belgeyi sunmadığı, şirketin son altı aylık dönemde faaliyetsiz durumda olduğu, mali durumda herhangi bir iyileşmenin bulunmadığı, projede ön görülen kaynağı yaratmasının ihtimal dairesinde bulunmadığı, konkordatonun başarıya ulaşmasının kuvvetle muhtemel olmadığı ifade edilmiştir.
Esasen bilirkişi kurulu raporu bu açıdan konkordato komiser heyeti raporları ile uyumludur. Bu durum İİK m.292/f.2 bend (1) hükmünde öngörülen şeklide konkordatonun başarıya ulaşamayacağı noktasında kanaat verici delil niteliğindedir. Gerek konkordato komiser heyetinin ve gerekse içinde tekstil mühendisinin dahi bulunduğu bilirkişi kurulu görüş ve raporları bu noktada açık, gerekçeli ve birbirleriyle uyum içerisindedir. Sadece bu hal dahi, tek başına kesin mühletin kaldırılması nedenidir.
Diğer yandan yine İİK m.292/f.1 bend (c) hükmüne göre borçlunun İİK m.297 hükmüne aykırı davranması veya komiser talimatlarına uymaması ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratması amacıyla hareket ettiğinin anlaşılması halinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekmektedir. Komiser heyeti hazırlamış olduğu raporlarda, davacı şirkete açık talimat verildiği halde tahakkuk eden komiser ücretlerini mahkeme veznesine yatırmadığını ifade etmiştir. Tahakkuk eden komiser ücretlerinin süresinde ve tam ödenmesi ve bu konuya ilişkin komiser talimatlarının tam ve eksiksiz yerine getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Zira konkordato yargılamasının devam ettiği aşamada doktrinde ifade edilen şekliyle “mahkemenin uzayan kolu” olan komiserin ücretlerini düzenli ve tam ödeyemeyen şirketin konkordato kurumunun tanımış olduğu imkanlardan yararlanması kabul edilemez. Davacı şirketin konkordato komiserlerinin talimatına aykırılığı bu durumla dahi sınırlı değildir. Zira komiser raporlarında ayrıntılı olarak izah olunduğu üzere, İİK m.299 hükmü uyarınca alacaklıların alacaklarını bildirmeye davet ilanı için davacı şirketin komiser heyetiyle uyumlu bir iş birliği içerisinde bulunması zorunludur. Komiser heyeti sürecin yönetimi açısından alacakların listesini düzenlemek ve konkordato projesini müzakere etmek için alacaklıları toplantıya çağırmak yükümlülüğü altındadır. Komiser heyetinin konkordato sürecinin yönetimi ile ilgili en temel noktada komiser heyetinin talimatlarına aykırı hareket etmesi konkordato kurumunun anlam ve önemi ile bağdaşılabilir değildir. Bu durum konkordato sürecinin devam etmesine engel bir haldir.
Komiser talimatlarına aykırılık konusunda davacının ısrarlı bir tavır içinde olduğu anlaşılmakla bu noktada dahi davacı aleyhine kesin mühletin kaldırılması koşulu oluşmuş bulunmaktadır.
Yine konkordato yargılamasının devam ettiği aşamada konkordato talep eden davacı şirketin mal varlıklarına ait ayrıntılı envanter listeleri ve faturaları bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, hatta bu nedenle davacı şirkete ait olduğu iddiasıyla gösterilen makine, teçhizat ile mevcut ham madde ve mamulün ürün bazında kontrolünün yapılamadığı sabittir. Konkordato talep eden şirketin muhasebesel her türlü kayıt ve evrakını gerek görülmesi halinde incelemeye hazır bulundurması zorunludur. Aksine hareket eden davacı şirketin, kanunun kendisine tanımış olduğu kesin mühletten yararlandırılabilmesi yerleşik Yargıtay uygulaması da gözetildiğinde mümkün değildir. Konkordato kurumu, ancak kanunun ve mahkemenin kendisinden beklediği özen ve dikkati gösteren ve dürüst hareket eden davacılara tanınabilecek bir imkândır. Davacının kendisinden beklenen özeni göstermediği açıktır.
Davacı olan şirketin bununla da yetinmediği, 13/01/2022 tarihli olan ve bilirkişi ile davacı şirket yetkilisinin imzasının yer aldığı tutanak içerisinde şirket adresinin taşınmasına dair hususta konkordato heyetine süresi içinde tam ve eksiksiz bilgi vermediği dahi bu suretle ortaya çıkmıştır. Bu durum dahi dürüstlük kuralına uygun değildir.
Davacı olan şirketle ilgili hazırlanan gerek komiser görüşü ve gerek bilirkişi kurulu raporu dikkate alındığında özellikle kesin mühlet süresi içinde davacı şirketin zararının giderek arttığı, borçlunun mali durumunun iyileşme durumunun bulunmadığı, son altı aydan beri faaliyetinin dahi bulunmadığı, bu durumun doğal olarak aktifin azalmasına yol açıcı etkiler doğruma ihtimalinin bulunduğu açıktır. “Kesin mühletin verildiği tarihte alacaklıların alacaklarına ayrılmış olan aktifin daha fazla erimesine göz yumulamaz. Mühlet içinde alacaklıların zararı giderek artıyorsa, borçlunun mali durumunun iyileşme ihtimali olsa bile sürenin sonuna kadar beklenmesi gerekmez. Borçluya tanınan konkordato mühleti borçların ödenmesine tahsis edilen aktifi azaltmamalı; mümkün ise mühlet içinde elde edilebilecek uygun paraya çevirme fırsatları sayesinde, mevcut aktif artırılmalı veya en azından aynı kalmalıdır. Özetle alacaklılar konkordato mühleti sonunda iflas tasfiyesine nazaran daha fazla alacak elde edebilecek durumda olmalıdırlar. Bu şart sadece konkordato mühleti verilirken değil, kesin mühlet boyunca da yerine gelmelidir. Aksi durumda, mühlet kaldırılarak borçlunun iflasına karar verilir.” (Prof. Dr. HAkan PEKCANITEZ, Prof. Dr. Güray ERDÖNMEZ, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2018, Sayfa 66). Somut olayda borçlunun malvarlığının korunması açısından iflas açılmadığı takdirde artan zarar kalemleri karşısında borçlunun malvarlığının aynen korunması da mümkün olamayacaktır. O halde borçlunun malvarlığının korunması açısından dahi kesin mühletin kaldırılması gerekir.
Yine somut dava dosyası gözetildiğinde davacı olan şirketin mali durumunun düzelmesinin mümkün bulunmadığı, gerek komiser heyeti görüşü gerek bilirkişi kurulu heyeti raporuyla açıkça ortaya çıktığı gibi komiser ücretlerini ödemeyen ve en önemlisi İİK m.299 hükmü uyarınca alacaklıların alacaklarını bildirmeye davet ilanı için komiserlerle işbirliği yapmayan davacı şirketin mevcut haliyle konkordato teklifinin tasdik şartlarının yerine gelmesinin imkan ve dairesinde bulunmadığı, en azından kararın verildiği tarih itibariyle durumun bu şekilde olduğu, aksini düşünmeye yol açabilecek bir durumun varlığının iddia edilmediği ve ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Doktrinde de kabul olunduğu üzere “konkordato talebinde bulunan mali durumunun düzelmesinin mümkün olmadığı ve ayrıca konkordato teklifinin tasdik şartlarının yerine gelmeyeceği açık ise, bir başka deyişle her iki ihtimalde davacı şirket açısından söz konusu değilse, kesin mühlet kaldırılarak iflasa tabi ise, borçlunun iflasına karar verilecektir.” (Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ, Prof. Dr. Güray ERDÖNMEZ, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2018, Sayfa 67)
Bu haliyle davacı şirket fiilen borca batık olmasa dahi İİK m.292 hükmünde belirtilen diğer şartların davacı aleyhine oluşması karşısında, artık davacı olan şirketi hakkındaki kesin mühletin kaldırılması ve davacı şirketin re’sen iflasına karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenler karşısında kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin ret olunması ve somut olayın açıklanan özellikleri karşısında “son çare” olarak borçlunun iflasına karar verilmesi zorunludur. Bir başka deyişle son bir yıldır kâr elde edemeyen, zararı artan, son altı ay istihdam dahi sağlayamayan, faaliyeti son aylarda tamamen duran, ciro hedeflerine uluşması imkânsızlaşan, komiser talimatlarına aykırı hareket eden, komiser ücretlerini ödemeyen, defter ve kayıtlarını düzenli sunmayan, devam eden sürecin yönetimi açısından komiser heyeti ile uyumlu çalışmayan, konkordato projesi de başarıya ulaşamayacağı anlaşılan bir şirket yönünden tüm bu haller ve diğer hususlar gözetildiğinde artık iflas “son çare”dir.
Nitekim Yargıtay uygulamasında borca batık olmasa dahi İİK m.292 hükmünde açıklanan birden fazla hali bünyesinde barındıran, sürekli zarar eden, faaliyeti durmuş bulunan, muhasebe kayıtlarını düzenli tutmayan, komiser talimatlarına aykırı hareket eden, konkordato talebinin başarıya ulaşılmayacağı anlaşılan, mal varlığının korunması ihtiyacı doğan borçluya verilen kesin mühletin kaldırılması ve bu nedenle iflas kararı verilmesi bozma nedeni yapılmamaktadır. (Yargıtay 23. HD 2019/223E. 2020/4184K.sayılı ilâmı, Yargıtay 15.HD 2021/2971E. 2021/697K.sayılı ilâmı ve bu ilam ile uyumlu Sakarya Bam 17 HD 2020/1330E. 2020/1357K.sayılı, İstanbul BAM 17.HD 20171635E. 2020/421K.sayılı ilamları)
Nihayet İİK 287/5. maddesinin yollaması ile 292/son fıkrası gereğince “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, konkordato talep eden borçlu şirketin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkememizce çağrılmış, dinlenilmiş, kanunun amir hükümlerini yerine getirilmiş, ayrıca kesin mühlet aşamasında açılan duruşma günü ilan edildiği gibi duruşma açılmak suretiyle kesin mühlet kaldırılmış, iflas kararı verilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında… ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı …ŞİRKETİ’nin konkordato talebinin reddine, adı geçen davacı şirket hakkında mahkememizce verilmiş olan tüm mühlet kararlarının ve tüm tedbir kararlarının 09/03/2022 günü saat: 15:07’den geçerli olmak tümden kaldırılmasına, 09/03/2022 günü saat: 15:07’den itibaren konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine, konkordato komiserleri …, …, …’in görevlerine son verildiğinin … Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, davacı …ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … ŞİRKETİ’nin iflasına, 09/03/2022 günü saat: 15:07 itibariyle … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı …ŞİRKETİ 09/03/2022günü saat: 15:07 itibariyle iflasının açılmasına, adı geçen şirket hakkında verilen kararın derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, adı geçen şirket hakkında verilen iflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına, davacı şirket tarafından ve davacı şirket adına depo edilen iflas avansının … İflas Müdürlüğüne gönderilmesine, …ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … ANONİM ŞİRKETİ’nin konkordato talebinin red olunduğunun, tüm mühlet ve tedbir kararlarının kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … ŞİRKETİ’nin konkordato talebinin reddine,
2-Adı geçen davacı şirket hakkında mahkememizce verilmiş olan tüm mühlet kararlarının ve tüm tedbir kararlarının 09/03/2022 günü saat: 15:07’den geçerli olmak tümden kaldırılmasına,
3-09/03/2022 günü saat: 15:07’den itibaren konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine,
4-Konkordato komiserleri …,…, …’in görevlerine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
5-Davacı … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … ŞİRKETİ’nin iflasına,
6-09/03/2022 günü saat: 15:07 itibariyle … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … ŞİRKETİ 09/03/2022 günü saat: 15:07 itibariyle iflasının açılmasına,
7-Adı geçen şirket hakkında verilen kararın derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,
8-Adı geçen şirket hakkında verilen iflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına,
9-Davacı şirket tarafından ve davacı şirket adına depo edilen iflas avansının İstanbul İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
10-… ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı …ŞİRKETİ’nin konkordato talebinin red olunduğunun, tüm mühlet ve tedbir kararlarının kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına,
11-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, davacıların peşin olarak yatırdığı 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
12-Davacı tarafından harcanan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
13-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan tüm avansların iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve hazır olan alacaklı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/03/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip