Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/316 E. 2022/425 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/316 Esas
KARAR NO : 2022/425

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/04/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … A.Ş.’nin müvekkili sigorta şirketi nezdinde … no-lu Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalının sigortacısı olduğu … plakalı aracın %100 kusurlu olarak … plakalı araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda, otobüs durağında bulunan sigortalıya ait reklam panosunda hasar meydana gelmiş olduğunu, meydana gelen hasar nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalısına 2.725,00 USD tazminat ödenmiş olduğunu ve ödenen tazminatın ödeme tarihindeki kura göre 5.681,08 TL’ye isabet ettiğini, ödenen tazminatın 2.750,00 TL’sinin davalı tarafından müvekkili şirkete ödendiğini, ancak 2.956,08 TL’si davalı tarafından ödenmemiş olduğunu, kaza nedeniyle araç sürücüleri hakkında görülen ceza davası sonucunda verilen kararda, kazanın meydana gelmesinde davalı şirkete sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’nın asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle bakiye kısmın da ödenmesi davalıdan talep edildiği ancak davalı ödemeyi reddettiğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi yapılmışsa da, davalının itirazı sonucunda takibin durmuş olduğunu, davalının itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk kanun yoluna başvurulmuş ancak anlaşma sağlanamamış olduğundan, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmek üzere iş bu davanın açtığını, fazlaya ve sair hususlara ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının 2.956,08 TL asıl alacağa ve borcun ferilerine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kaza 22.03.2014 tarihinde gerçekleştiğinden, zamanaşımı süresinin, KTK.’nun 109/1 maddesi uyarınca 22.03.2016 tarihinde dolduğunu, davanın 26.04.2021 tarihinde açıldığını, davacının dava konusu taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, davacının ödeme yaptığı tarihi 27.05.2014 olduğu dekonttan anlaşılmakla, konu ödemeye ilişkin rücu zamanaşımı süresinin de 27.05.2016’da dolmuş olduğu, dolayısıyla yalnız kaza tarihi değil ödeme tarihi açısından da zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, davacının zamanaşımına uğrayan haksız ve hukuka aykırı taleplerinin reddine karar verilmesini, davacı yanın dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunması gerektiği bir dava şartı olduğundan, davacının dava yoluna gitmeden önce başvuru şartını yerine getirmiş olduğunu somut delillerle ortaya koyması gerektiğini, davacının dava şartını yerine getirmeksizin doğrudan iş bu davayı ikame etmesi nedeniyle, HMK 115 maddesi gereği davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini, TTK 1472. maddesi gereğince sigortacının halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için, geçerli bir sigorta sözleşmesi bulunması, sigortacının bu sözleşmeye dayanarak sigortalısına (gerçek hak sahibine) bir ödeme yapmış olması, yine ödemenin poliçe hükümlerine ve gerçek zarar ilkesine uygun olması, ödemenin poliçe teminatı içinde kalan riziko ve hasara yönelik yapılmış olması ve nihayet sigortalısının kendisine zarar verene karşı bir dava hakkının mevcut olması koşullarının bir arada olması gerektiğini, KZMSS sigortası ile işletenin veya araç sürücüsünün kusurlu davranışı bu tür sigorta ile teminat altına alındığını, maddi giderler için geçerli olan teminatın her halükarda verilecek bir teminat olmayıp, KZMSS sigortası kapsamında müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında olduğunu, davacının işlemiş faiz talep edebilmesi için müvekkili temerrüde düşürdüğünü ispat etmesi gerektiğini, her halükarda müvekkili şirketin temerrüdünün usulüne uygun olarak yapılmış ihbardan sonra 8. iş gününden itibaren başlayacağını, ayrıca söz konusu olayın işleten açısından haksız fiilden kaynaklanan bir olay olduğunu, müvekkili şirketin de yasal olarak işletene düşen hukuki sorumluluğu üstlendiği göz önüne alındığında, haksız fiilden kaynaklanan olaylarda ise ancak yasal faizin talep edilebileceğinin Yargıtay Kararlarıyla da sabit olduğunu, bu nedenle ancak ihbar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğinden aksi taleplerin reddini talep ettiğini, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığından davanın reddini, davacının başvuru şartını yerine getirmeksizin işbu davayı ikame ettiğinden davanın usulden reddini, yapılacak yargılamada sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, zenginleşme yasağı ilkesi, kusur oranınında sorumluluk ilkesinin her durumda gözetilmesini ve her halükarda icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Bilirkişisi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 05.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Hukuki ve nihai karar tamamen sayın Mahkemenize ait olmak üzere; tüm dosya kapsamı üzerinde yaptığım inceleme sonucunda, yukarıda detaylı olarak arz edilmiş olan hususlar doğrultusunda dava konusu somut olayda,
1-… 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12.12.2017 tarihli …Esas … Karar sayılı ilamı doğrultusunda; davalı … Sigorta A.Ş.’ne trafik sigortalı … plakalı minibüs sürücüsü …’nın, dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı sonucu kazaya sebebiyet verdiği ve olayda asli derecede kusurlu olduğu,
2- Diğer … plakalı aracın sürücüsü …’ün ve yaya …’ın kusursuz bulundukları,
3-İstinaf Mahkemesi’nce de Ceza Mahkemesi kararının onandığı,
4- Dava dilekçesine göre davalı … Sigorta A.Ş. tarafından, davacı … Sigorta A.Ş.’ne ödendiği belirtilen 2.750,00 TL’nin tenzil edilmesi halinde, davacı … Sigorta A.Ş.’nin davalı … Sigorta A.Ş.’nden rücuen talep edebileceği bakiye tazminat miktarının (5.725,50 TL — 2.750,00 TL) 2.975,50 TL olduğu” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. “
Dosya Bilirkişisi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 11.03.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “05.11.2021 Tarihli Kök Raporda da açıkça belirtildiği üzere; ZMS/Trafik Sigortası Genel Şartlarının Zamanaşımına ilişkin C.8 maddesi özetle şu şekildedir; “Motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir Zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.”
Dava konusu 22.03.2014 tarihli trafik kazasında; kazaya karışan araçlarda maddi zararlar oluşmasının yanı sıra, aynı zamanda … otobüs durağında bekleyen …’ın yaralanması nedeniyle, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09.04.2014 tarihli … Soruşturma ve …Esas sayılı iddianamesi ile Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma, Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçlarından cezalandırılmaları istemi ile sanık sürücüler aleyhinde … 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile kamu davası açılmıştır.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin iddiasının değerlendirilmesi hususundaki, hukuki ve nihai karar tamamen Sayın Mahkemenize aittir.”
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava “Ürün Sigorta Poliçesine ve Rücuan Tazminat Talebine Dayanan İtirazın İptali” talebine ilişkindir.
Davacı, dava dışı … A.Ş.’nin müvekkili sigorta şirketi nezdinde … no-lu Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalının sigortacısı olduğu … plakalı aracın %100 kusurlu olarak … plakalı araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda, otobüs durağında bulunan sigortalıya ait reklam panosunda hasar meydana gelmiş olduğunu, meydana gelen hasar nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalısına 2.725,00 USD tazminat ödenmiş olduğunu ve ödenen tazminatın ödeme tarihindeki kura göre 5.681,08 TL’ye isabet ettiğini, ödenen tazminatın 2.750,00 TL’sinin davalı tarafından müvekkili şirkete ödendiğini, ancak 2.956,08 TL’si davalı tarafından ödenmemiş olduğunu, ileri sürerek … 12. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 2.956,08-TL sigorta rücu alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi’nin 20.04.2018 tarihli 2018/694 Esas 2018/1307 Karar sayılı ilamı ile oybirliğiyle onanmış olan, … 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12.12.2017 tarihli … Esas …Karar sayılı ilamı dosya içeriğine alınmıştır.
Davacı tarafça sigortalısının yerine geçerek halefiyet hükümlerine göre bu davayı açması nedeni ile davalı sigorta şirketine KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru koşulunu yerine getirmesi gerektiği kanaati ile, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/348 Esas, 2021/310 Karar sayılı ilamı) Davacı tarafın dava açmadan önce davalı sigorta şirketine KTK m.97 uyarınca dava şartı olan başvuru şartının yerine getirildiğine ilişkin evrakların dava dilekçesi ekinde bulunmadığı gözetilerek, davacı vekiline verilen sürede dava konusu rücu talebini içine alır şekilde davalı şirkete başvuru evrakları sunulmuştur.
Dava konusu kaza 22.03.2014 tarihinde gerçekleştiğinden, zamanaşımı süresinin, KTK.’nun 109/1 maddesi uyarınca 22.03.2016 tarihinde dolduğunu, davanın 26.04.2021 tarihinde açıldığını, davacının dava konusu taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, iddia ederek zaman aşımı def’inde bulunmuştur.
Yargıtayın istikrar kazanmış son uygulamalarına göre, zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup usul hukuku anlamında ise bir savunma aracıdır (HGK’nın 06.04.2011 tarihli ve 2010/9-629 E., 2011/70 K.; 09.10.2013 tarihli ve 2013/4-36 E., 2013/1457 K.; 12.03.2014 tarihli ve 2013/4-544 E., 2014/315 K. sayılı kararları).
Özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde yasanın kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir (Velidedeoğlu, H. V.: Türk Medeni Hukuku, c. 1, cüz I, 6. Baskı, İstanbul 1959, s. 274).
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden, dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Sonucu alacak hakkına son verme değil, onu eksik borç haline getirme olarak ortaya çıkmaktadır. Zamanaşımına ilişkin düzenlemelerin temelinde iddia edilen alacağın aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen kullanılmaması karşısında borçlunun oldukça uzak geçmişte kalan bir borçtan doğabilecek ihtilaflara karşı korunması, kendi alacağına karşı uzun süre kayıtsız kalan kimsenin bu hakkının artık korunmaya layık olmadığını kabul etmiş sayılması yatmaktadır. Diğer bir ifadeyle özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde yasanın kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/21-2180 Esas, 2019/1275 Karar sayılı ilamı)
Davalı vekilinin zamanaşımı defi ve davacı tarafça dava dilekçesinde kısmen ödeme iddiaları da dikkate alınarak zamanaşımını kesen sebep olarak 6098 sayılı TBK m.154/1 uyarınca dosya kapsamında davalının dava konusu borcun takipten önce kısmen ifasına yönelik (tarafların mutabık kaldıkları miktar olarak 2.750,00-TL) ödeme hususunun ne zaman olduğunun tespitine yönelik ödeme belgesi bulunmadığı anlaşılmakla bu hususta ilgili ödeme evrakını sunmaları için süre ve imkan tanınmıştır.
Gerek 6098 Sayılı TBK’nın 73/1 madesi, gerekse 6102 sayılı TTK’nın 1420. maddesi (eski TTK’nın 1268. maddesi) gereğince bu davada zamanaşımı süresi ödeme tarihinden ve sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıldır. (Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/987 Esas, 2019/885 Karar sayılı ilamı)
Davacı her ne kadar uzayan zaman aşımı süresinin somut olayda işleyeceğini iddia etmiş ise de, KTK’nın 109/3.maddesinde düzenlenen ceza (uzamış) zamanaşımı, sadece KTK’nın 109/2. maddesi gereğince motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların haksız fiil sorumlularından tazmini talebi ile açılan davalar için öngörülmüştür. Oysa eldeki dava, haksız fiil faili aleyhine açılan bir tazminat davası olmayıp ZMSS poliçesine dayalı olarak işleten tarafından sigorta şirketi aleyhine açılmış olduğundan KTK’nın 109/3. maddesindeki zamanaşımı hükmünün olaya uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
2918 sayılı KTK’nın 109/4 maddesine göre, davacı sigortacı yönünden rücu hakkı kendi yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiği (hak sahiplerine ödemenin yapıldığı) tarihte doğmakta olup zamanaşımı da bu tarihte işlemeye başlayacaktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2020/536 Esas, 2022/480 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, davacı sigorta şirketi dava dışı sigortalıya 27/05/2014 tarihinde ödeme yapmış ve sorumlu kişiyi öğrenmiştir. Ödediği bedelin rücuen tahsili amacıyla … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası 14/06/2019 tarihinde başlatılmış, öncesinde ise davalı tarafından davacının başvurusu üzerine dosya kapsamında bulunan dekont içeriğinden net olarak dava konusu rücu miktarının ödendiği anlaşılamasa da 27/08/2018 tarihinde ödeme yapıldığına ilişkin dekont davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuştur.
Zaman aşımı süresi işlemeye başladıktan sonra, borçlunun veya alacaklının bazı eylem ve işlemleri zamanaşımı süresinin işlemesini haklı olmaktan çıkarabilir ya da yeniden bu sürenin baş- laması sonucunu doğurabilir. İşte bu hallerde zamanaşımının durması ve kesilmesinden söz edilebilir.
Zaman aşımını kesen sebepler BK’nın 133-136. maddelerinde ( TBK. m.154-157) dü- zenlenmiş olup, BK’nun 133/2.(TBK. 154/2) maddesi uyarınca borçlu aleyhine icra takibi başlatılması halinde, zamanaşımı süresi kesilir ve alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/9113 Esas, 2019/5468 Karar nolu ,17/06/2019 tarihli ilamı)
6098 sayılı TBK m.154/1 uyarınca dosya kapsamında davalının dava konusu borcun takipten önce kısmen ifasına yönelik (tarafların mutabık kaldıkları miktar olarak 2.750,00-TL) ödeme hususunun zaman aşımını kesip kesmediğine yönelik değerlendirmede ise, davacı sigorta şirketi dava dışı sigortalıya 27/05/2014 tarihinde ödeme yapmış olduğu ve zaman aşımının da bu tarihte başladığı, dolayısıyla gerek davalının kısmen ifa tarihinde gerek de icra takip tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğramış olduğu, dolayısıyla davacının zaman aşımı süresi dolduktan sonra ayrıca zaman aşımını kesen sebepler yararlanmasının da olasılığı bulunmadığı, davalının zaman aşımına uğrayan borca yönelik ifasının eksik borcun ifası niteliğinde olduğu, kalan bakiye yönünden ise cevap dilekçesi içeriğinde açıkça zaman aşımı definin ileri sürülmesi nazara alınarak, zamanaşımına uğrayan borcun eksik borç haline dönüştüğü ve talep edilebilme niteliğinin bulunmadığı tespit edilmekle, alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın zaman aşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 21,40 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 2.956,08-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına,
7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar miktar itibariyle kesin olmakla açıkça okunup anlatıldı.31/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır