Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/296 E. 2022/196 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/296 Esas
KARAR NO : 2022/196

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari iş ilişkisi çerçevesinde cari hesap olduğunu, cari hesaptan dolayı davalının, müvekkiline 1.507,44 TL borcunun bulunduğunu, müvekkili alacağına istinaden … 37. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı taraf, 24.02.2021 tarihinde ilgili borca itiraz ettiğini, davalı tarafın itirazı üzerine Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, … Arabuluculuk Bürosu … Büro No … Arabuluculuk No’lu dosyasında 12.04.2021 tarihinde taraflar arasında anlaşamamazlıkla sonuçlanan son tutanak düzenlendiğini, itirazın hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, cari hesaplar ve tarafların ticari defterleri ile alacağın sabit olduğunu, alacak, müvekkili şirketin cari hesap kayıtlarında görüldüğünü, cari hesabı oluşturan faturalar incelendiğinde alacağın sabit olduğunun görüleceğini, müvekkilinin ticari kayıtları ve defterleri incelendiğinde haklılığının ortaya çıkacağını, İtirazın iptalini, hukuki dayanaktan yoksun yapılan itiraz sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 37.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 37.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 1.507,44-TL cari hesap alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, Davacı … A.Ş. tarafından 21.12.2020 tarihinde … 37. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı …A.Ş.’ne 1,507,44 TL asıl alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı ve davalı …A.Ş.’ne 22.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği ve davacı tarafın dava dilekçesinde, davalı tarafından 24.02.2021 tarihinde itiraz edildiği icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur”.(Yargıtay 15. 2017/23 2018/2735K.sayılı ilamı)
Dosyanın re’sen seçilecek mali bilirkişiye tevdi ile, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, dava dilekçesinde sözü edilen faturaların davacı ve davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, faturaların davalı tarafa tebliğine ve bu faturalara konu malların davalı yana teslimine dair kaydın bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, alacak tutarının davalı tarafından davacıya kısmen veya tamamen ödenip ödenmediği gibi hususlarda bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş; davalıya belirlenen gün ve saaatte davalının ticari defter ve belgelerini mahkemede hazır etmesi hususunda ihtarlı davetiye tebliğine, çıkarılacak davetiyeye belirlenen gün ve saatte davalının ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz etmemesi ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse halinde HMK’nin 220. maddesi gereğince defter ve belge ibrazından kaçınmış sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre ticari defter ve belgelerin içeriği hususunda davacı tarafın beyanına itibar edilebileceğinin şerh düşülmesine, karar verilerek yasal ihtarat yapılmıştır.
Dosya Mali Müşavir Bilirkişisi …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 24.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacı … A.Ş.’nin ticari defterlerinin elektronik ortamda tutulduğu, e-defter beratlarının yasal süresinde onaylarının yapıldığı, ilgili yıllar ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edebileceği, Davacı tarafından sunulan 06.03.2020 tarihti … nolu 1.507,44 TL tutarlı e faturanın, davacı tarafın ticari defterinde ve cari hesap ekstresinde kayıtlı olduğu, Dava konusu faturaya ait ürünler için, 06.03.2020 tarihli 440148 nolu 1.507,44 TL tutarlı, sevk irsaliyesi düzenlendiği görülmüş olup, sevk irsaliyesi üzerinde Mesut Soylu tarafından teslim alındığına dair imzası olduğu, Davacı tarafın e fatura mükellefi olduğu, dava konusu e faturayı VUK. 433 tebliğine göre, faturanın şekil ve nizamına ilişkin esaslara uygun olarak hazırlanıp otuşturulmuş olduğu, e- faturanın davalı tarafa elektronik ortamda ulaştırıldığı ve davalı tarafından itiraz edilmediği, Davacı …A.Ş. tarafından, davalı …A.Ş’ne 21.12.2020 tarihinde icra takibi başlatıldığında, davacı tarafın cari hesap ekstresinde ve ticari defterlerinde davalı taraftan 1.507,44 TL cari heşap alacağı olduğu, tespit edilmiştir.” şeklinde tespit edilmiştir.
Davalı taraf ticari defterlerini mahkemece belirlenen günde hazır halde bulundurmamıştır. 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Bu kapsamda benzer mahiyetteki bir uyuşmazlık hakkında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu nedenle istinafının kabulü gerekmiştir.”. Bu kapsamda somut dosya içeriğinde de davalı yanca delil olarak dayanılan ticari defterlerin incelemeye sunulmaması yoluyla davacının usulüne uygun defter kayıtlarının denetlenmesini engellediği, denetime açık mali bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle hüküm tahsisi yoluna gidilmiştir.
Davalı vekilince 14/02/2022 tarihli beyan dilekçesinin sunulduğu, beyan dilekçesi içeriğinde daha önce cevap dilekçesi verilmediğinden bahisle inkar mahiyetindeki savunmaları kapsamında davalının ticari defterlerinin incelenmesinin talep edildiği görülmüştür.
HMK.128.maddesi gereğince, “Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.” Davalı vermiş olduğu beyan dilekçesinde davaya yönelik yeni vakıa ileri süremez. İtiraz ve def’i de bildiremez. Ancak davacının bildirdiği vakıalara karşı inkar niteliğinde beyanda bulunabilir. Doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilen görüşe göre, cevap vermeyen davalının inkar kapsamında davacının ileri sürdüğü vakıaların doğru olmadığını ispat amacıyla delil bildirmesi mümkündür. Davaya süresinde cevap verilmemesi halinde cevap dilekçesinin ıslah yoluyla ileri sürülmesi mümkün değildir. Buna göre “davalının inkar kapsamında delil sunabileceği” açıktır. Zaten mahkememizce de ticari defter incelemesine yönelik HMK’nin 220. maddesi gereğince defter ve belge ibrazından kaçınmış sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre ticari defter ve belgelerin içeriği hususunda davacı tarafın beyanına itibar edilebileceğinin şerh düşülmesine, karar verilerek yasal ihtarat yapılmıştır. Davalı vekilinin dosya kapsamına defter incelemesine yönelik ara karardan sonra defter incelemesine yönelik ara karardan sonra ve bilirkişi raporuna itiraz aşamasında vekaletname sunduğu gözetildiğinde, önceki ara karar ve işlemlerin davalı şirkete tebliğinde herhangi bir usulsüzlük bulunmamakta olup; bu aşamada ayrıca defter incelemesine yönelik ara karar kurulması da yasal ihtaratların sonucuna katlanılması gerekliliğinden dolayı mümkün değildir.
Bu haliyle Davacı … A.Ş. tarafından, davalı …A.Ş’ne 21.12.2020 tarihinde icra takibi başlatıldığında, davacı tarafın cari hesap ekstresinde ve ticari defterlerinde davalı taraftan 1.507,44 TL cari heşap alacağı olduğuna yönelik rapor içeriği de dikkate alınarak, -Davalının … 37.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen devamına, karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dava konusu alacağın cari hesap ilişkisinden kaynaklandığı, bu nispette de likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla dava konusu edilen ve hükmedilen alacağın %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davalının … 37.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen DEVAMINA,
2-Kabul edilen asıl alacak olan 1.507,44-TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (1.507,44 TL) üzerinden alınması gereken 102,97 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 43,67 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, posta ve tebligat masrafı 157,00 TL, bilirkişi ücreti 800,00- TL olmak üzere toplam 1.075,6 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1,2 maddesi uyarınca belirlenen 1.507,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır