Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/282 E. 2021/450 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/282
KARAR NO : 2021/450

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İlaç deposu işleten müvekkilinin davalı eczaneye sattığı ve teslim ettiği ilaçlar karalığında fatura kestiğini, ayrıca davalıya kiraladığı taşınmazın 1/2‘sinin kira bedeli olmak üzere kira alacakları için aylık fatura düzenlediğini, tüm bu faturalardan kaynaklanan alacak tutarının 452.810,48.-TL’ye ulaştığını, davalı borçlunun … 3.İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve kötü niyetli davalının asgari % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davacı 15.10.2014 tarihli beyan dilekçesinde, 67.848.-TL alacağın kira bedelinin faturalandırılmasından kaynaklandığını beyan etmiştir.
Dava ve takip konusu edilen alacağın 67.848,00.-TL’lik bölümü kira alacağına ilişkin olduğundan talebin bu kısmı yönünden ayırma kararı verilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıdan almış olduğu ilaç bedellerini zamanında ödediğini, davacı şirkete borcu olmadığını, aksine davacıya sattığı ilaç bedelleri nedeniyle alacaklı olduğunu, ayrıca davacının kira sözleşmesinden kaynaklanan kira borçlarını banka aracılığı ile ödediğini, kira alacağının olduğunu düşünülse dahi bu davaya konu edilemeyeceğini, haksız davanın reddini savunmuştur.
Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce bozma kararı öncesi verilen 14/12/2017 tarihli kararın gerekçe kısmında yapılan değerlendirmelere göre “
Açılan davada taraflar arasında fiili şekilde işleyen cari hesap ilişkisi bulunduğu anlaşıldığından tarafların ticari defter ve belgeleri incelenmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 20/05/2015 tarihli kök raporda özetle;
“…davacı kayıtlarının açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içinde yaptırıldığı, birbirlerini teyit ettiği, mevzuat hükümlerine uygun olduğu, davacı kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle alacak tutarının kira bedeli ile ilgili kısmın tenzilinden sonra 382.512,53.-TL olduğu, davalı kayıtları üzerinde yapılan incelemede de 2010 yılına ait defterlerin açılış tasdiklerinin bulunduğu yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, mevzuat hükümlerine uygun tutulmadığı, 2010-2013 arasında düzenlenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, birbirini teyit ettiği, kira bedeli ile ilgili tutarın tenzilinden sonra kalan borç tutarının 279.389,35.-TL olduğu…” belirlenmiştir.
Düzenlenen ek raporlarda da aynı sonuçlara ulaşılmış, 3.ek raporda bu tespite ilaveten kayıtlar arasındaki mutabakatsızlıklarla ilgili olarak;
“…davalıya yapılan ödemeler için düzenlenen makbuzlarda tahsilatı yapanın … olduğu, …’un davalı şirkette çalışıp çalışmadığının tespiti gerektiği, davalı adına tahsilat yapmadığının tespit edilmesi halinde davacı alacağından 35.775,00.-TL’nin düşülmesi gerektiği, yine 7.548,27.-TL tutarlı fatura kapsamı malların davalıya tesliminin belirsiz olduğu, teslim belgesinde alanın ad ve soyadının bulunmadığı, bu ürünlerin teslim edildiğinin kanıtlanamaması halinde bu tutarın da düşülmesi gerektiği…” bildirilmiştir.
Bu raporun düzenlenmesinden sonra …’un davalının değil davacının çalışanı olduğu, 04/05/2017 tarihli duruşmada davacı vekilinin beyanı ile subuta ermiş, dolayısıyla bu ödemenin kanıtlanmış sayılamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda mutabakatsızlık kapsamında dile getirilen 7.548,27.-TL tutarlı fatura kapsamındaki malların teslimi ile ilgili olarak davacı vekili 21/09/2017 tarihli duruşmada kısmi feragat beyanında bulunulduğundan bu konuda delil toplanmasına gerek görülmemiştir.
Toplanan tüm deliller özelikle tarafların ticari defter ve kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre davacının alacaklı olduğu, takip ve davaya konu edilen kira bedeli hariç tutulduğunda her iki tarafın ticari kayıtlarına göre;
Davacının kayıtlarına göre, davacının 382.512,53.-TL
Davalının kayıtlarına göre, davacının 279.389,35.-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri arasındaki mutabakatsızlığı oluşturan davacı kayıtlarındaki fazlalığın dayanağının davacı tarafça kesin delillerle kanıtlanamadığı, ancak HMK’nın 222/3 maddesi gereğince; usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtlarına, bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Aynı maddenin 4. Fıkrasına göre ise, açılış veya kapanış onayları olmasa, içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamasa dahi ticari defter kayıtları sahibi aleyhine delil olarak kabul edilebilir. Bu durumda davalı kayıtlarında kira bedelinin mahsubundan sonra kalan tutar olan 279.389,35.-TL tutar bakımından davacının alacaklı olduğunun kanılanmış sayılması gerektiği, bu tutarın üzerindeki kısmın kesin delillerle kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmış, bu tutar üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı likit nitelikteki alacak yönünden haksız olarak itirazda bulunduğundan kabul edilen tutarın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İcra takibinde 452.810,48.-TL talep edilmiş olup, bunun 67.848,00.-TL’lik kısmının kira bedeline ilişkin olduğu bildirildiğinden bu kısım için tefrik kararı verilmiş olduğundan, mahkememizde görülmekte olan davada yapılan takipte talep edilen tutarın 384.962,48.-TL olduğu, bunun da 279.389,35.-TL’lik kısmının kabul edildiği esas alınarak yargılama harç ve giderleri hesaplanmıştır” gerekçesiyle hükmünü oluşturmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen kararla ilgili davacı vekili davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş ise de İstanbul BAM 12.HD 2018/480E 2019/253K.sayılı ilamı gereği istinaf başvurularının esastan reddine dair karar oluşturmuştur.
İst. BAM 12HD’nin vermiş olduğu bu kararla ilgili akabinde davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
İst. BAM 12HD’nin vermiş olduğu kararla ilgili Yargıtay 11 HD 2020/4919E. 2021/1632K.sayılı yapmış olduğu temyiz incelemesi sonucunda;
” Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıdaki bendin kapsamı dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 13.03.2013 ve 01.04.2013 tarihli toplam 57.500.- TL’lik dekont ödemesinin davalı çalışanınca, davacı hesabına yatırıldığı anlaşıldığından davacının da bu ödemelerin davalının başka alacağına ait olduğunu ispatlayamadığından 13.03.2013 tarihli 22.500.- TL ve 01.04.2013 tarihli 35.000.- TL’lik toplam 57.500.- TL olan iki dekont bedelinin davacı alacağından mahsup edilerek karar verilmesi gerekirken ödemenin kabul edilmemesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 11.HD’nin kararı taraflara bildirildikten sonra mahkememizce bozma ilamı usul ve yasaya uygun görüldüğünden mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkememizce verilen ilk hükme ve bu hükmü benimseyen İstanbul BAM hükmüne yönelik ilişkin Yargıtay bozma ilamı oluşturulmuştur. Mahkememizce verilen bu hükme yönelik olarak açık olarak temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş olan bir kısım hususlar Yargıtay tarafından reddedilmiş, bir kısım hususlar ise temyiz başvurusu olmamasına rağmen bozma sebebi ise sayılmamıştır. Bu durumda Yargıtay HGK’nin son uygulamaları doğrultusunda bozma kapsamı dışında kalan hususlarla ilgili mahkememizce artık inceleme yapılamayacağı için bu kısımlar için bir kesinleşmeden değil, usuli kazanmış haktan söz etmek gerekir. Esasen Yargıtay HGK’nın bu uygulaması, söz konusu dava dosyasında bozma dışında kalan taleplerden biri veya bir kaçı hakkında bağımsız bir ilamlı takibin söz konusu olmaması nedeniyle de isabetlidir. Bu nedenle usuli zorunluluklar nedeniyle bu aşamadan sonra tarafların lehine veya aleyhine gerçekleşen kazanmış haklar dikkate alınarak hüküm fıkrası yeniden oluşturulmuştur.
Yukarıda anılan bozma ilamının içeriğinden anlaşılacağı üzere bozma ilamı sınırlayıcı nitelik taşımaktadır. Buna göre mahkememizce verilen kararda, davacı lehine hükmedilen miktardan 57.500,00 TL olan iki adet dekont bedelinin davacı alacağından mahsup yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekli ve yeterlidir. Bu suretle davacıya yapıldığı kabul edilen ödeme miktarı dahi düşüldükten sonra davacının talep edebileceği alacak miktarı saptanmış olacaktır. Buna göre bozma ilâmı gereği yapılan mahsup sonrası davacı alacağı 221.889,35TL’dir.
Bilindiği üzere İİK.m.67/f.2 hükmüne göre itirazın iptali davalarında davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi karşısında borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli olması halinde ise alacaklı tazminata mahkum edilir. Nitekim somut olayda davalı borçlunun 221.889,35 TL miktara yönelik olarak haksız itiraz ettiği açıklığa kavuşmakla bu miktarın %20’sine isabet eden tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekir. Öte yandan davalının kötüniyet tazminatı talep edemeyeceği noktasında davacı lehine veya davalı aleyhine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi bu aşamadan sonra davalının duruşma sırasında tekrarlamış olduğu kötü niyet tazminat talebinin dahi ret olunması gerekmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, … 3. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyasına konu 452.810,48-TL asıl alacağın, 221.889,35-TL ksmına yönelik itirazın iptali ile bu kısım yönünden takibin devamına, hükmedilen 221.889,35-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren TCMB kısa vadelere uyguladığı avans faizinin değişen oranlarda işletilmesine, hükmedilen 221.889,35-TL asıl alacağın %20’sine isabet eden 44.377,87-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, dava ve takibe konu asıl alacağın 67.848,00-TL bedelli kira alacağı ile ilgili daha önce ayırma kararı verildiğinden bu kalem ile ilgili bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
2-… 3. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyasına konu 452.810,48-TL asıl alacağın, 221.889,35-TL kısmına yönelik itirazın iptali ile bu kısım yönünden takibin devamına,
3-Hükmedilen 221.889,35-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren TCMB kısa vadelere uyguladığı avans faizinin değişen oranlarda işletilmesine,
4-Hükmedilen 221.889,35-TL asıl alacağın %20’sine isabet eden 44.377,87-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
6-Dava ve takibe konu asıl alacağın 67.848,00-TL bedelli kira alacağı ile ilgili daha önce ayırma kararı verildiğinden bu kalem ile ilgili bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre davanın kabul edilen miktarı yönünden (67.848,00-TL bedelli kira alacağı ile ilgili daha önce ayırma kararı verildiğinden bu kalem ile ilgili bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, dava değeri 384.962,48 TL olmakla) alınması gereken 15.157,26 TL harçtan peşin alınan 1.068,90 TL peşin harcın mahsubu ile 14.088,36 TL harcın davalılardan “gerek Mahkememizin 2014/206E. 2017/1446K.sayılı ilamı gerek davalı sayısı nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak üzere” alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 1.043,60 TL yargılama gideri ve başvurunun reddi ve bozma sonrası yapılan 47,20 TL yargılama gideri toplamı olan 1.090,80 TL yargılama giderinin davanın kabul nispetine göre (%57,63) 628,62 TL yargılama giderinin -gerek Mahkememizin 2014/206E. 2017/1446K.sayılı ilamı gerek davalı sayısı nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvuru harcı ile 1.068,90 TL peşin harcın toplamı 1.094,1‬0 TL’nin -gerek Mahkememizin 2014/206E. 2017/1446K.sayılı ilamı gerek davalı sayısı nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafından bozma öncesi yapılan 89,40 TL yargılama gideri ve bozma sonrası davalılar tarafından yapılan 200,00 TL yargılama gideri toplamı olan 289,40 TL yargılama giderinin davanın ret nispetine göre (%42,37) 122,61 TL yargılama giderinin -gerek Mahkememizin 2014/206E. 2017/1446K.sayılı ilamı gerek davalı sayısı nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak üzere- davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
11-Davacı vekil ile temsil edildiğinden 221.889,35 TL üzerinden yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan -gerek Mahkememizin 2014/206E. 2017/1446K.sayılı ilamı gerek davalı sayısı nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak üzere- 23.982,25 TL nispi vekalet ücretinin tek olarak davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden 163.073,13 TL üzerinden yürürlükte olan AAÜT gereğince -gerek Mahkememizin 2014/206E. 2017/1446K.sayılı ilamı gerek davalı sayısı nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak üzere- 19.441,95 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
13-Karar kesinleştiğince ve talep halinde artan avansın ilgilisine iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.17/06/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …