Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/28 E. 2021/440 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/28 Esas
KARAR NO : 2021/440

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2021
KARAR TARİHİ : 16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’un Ocak 2015 yılından Aralık 2017 yılına kadar (Ocak 2015 ve Aralık 2017 dahil) davalı şirkete serbest muhasebeci mali müşavir (SMMM) görev tanımı ile hizmet verdiğini, bu hizmet karşılığında davalıdan alacaklığı olduğunu ve alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, ancak borçlunun takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalı borçlu aleyhine … 21.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takipte yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya usul ve esas yönünden itiraz ettiklerini, usul yönünden davacı taraf ile müvekkil şirket arasındaki ilişki davacı yanın dava dilekçesinde de belirttiği üzere muhasebecilik anlamında hizmet alma-verme ilişkisi şeklinde olduğunu, bu nedenle dosyanın görevsizlik kararı verilerek görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, esas yönünden ise; davacı tarafın müvekkilinin muhasebe işlerini 2015-2017 yılları arasında 35 ay kadar yerine getirerek müvekkiline hizmet sağladığını, hizmet süresi boyunca davacı tarafa hizmetinin karşılığı olarak ödemelerin tamamının yapıldığını, davacı yanca açılmış olan icra takibi haksız ve kötüniyetli olarak açılmış olduğunu beyanla görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesini, davacı olarak başlatılmış olan icra takibinin iptalini, alacağın yüzde 20’sinden az olmamak kaydıyla haksız takip tazminatına hükmedilmesini ve davanın reddine yönelik karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, KDV beyannameleri ve tahakkuk fişleri, mail yazışmaları, Vergi Dairesi Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevapları celp dilmiş, incelenmiştir.
Dava, muhasebecilik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın esasının incelenmesine geçilmeden evvel, davalının göreve yönelik itirazları nazara alınarak öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğunun taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da her aşamada resen nazara alınması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, eldeki davanın muhasebecilik hizmet sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Öte yandan, davacı …’ un Vergi Dairesi Başkanlığının yazı cevabına göre bilanço usulüne göre defter tutan 1. sınıf tacir olmayıp aksine serbest meslek kazancına göre vergilendirilen meslek erbabı olduğu, dolayısıyla tacir sıfatı bulunmadığı tartışmasızdır. Her ne kadar davalı ticari şirket / tacir olmakla birlikte, davacı tacir olmadığı için nispi ticari davanın şartlarının (her iki tarafın tacir olması gerekir) bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu halde, eldeki dava dosyası bakımından Mahkememizin görevli olmadığı, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın görülmesi gerekmektedir.
Konuya ilişkin yargısal içtihatlara bakıldığında:
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/22076 E., 2015/6667 K. sayılı ilamında;
“…Dava, muhasebecilik ücreti alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı serbest mali müşavir olup 4857 Sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gereken bir hizmet akdi ilişkisi söz konusu değildir. Davadaki istem ve davacının sıfatı gözönüne alındığında davanın mutlak ticari dava olmadığı da belirgindir. O halde davanın görev ve çözüm yerinin somut olayda davanında mutlak ticari dava niteliğinde bulunmaması ve 4857 Sayılı yasa kapsamında değerlendirilmemesi nedeniyle de davanın görülmesi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi gerekirken..”
İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesi 2019/2779 E., 2019/2328 K. sayılı ilamında;
“…Taraflar arasında imzalanan 01.12.2014 tarihli sözleşmenin konusu muhasebe kayıtlarının tutulması, KDV beyannamelerinin, muhtasar beyannamenin, geçici vergi beyannamelerinin, SGK ile ilgili belge ve bordroların, gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin düzenlenmesi hususu olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca; taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği hizmet sözleşmesi olup dava TTK m. 4 kapsamında mutlak ticari dava kapsamında değildir. Ayrıca davacı da tacir olmadığından her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir ihtilaf da olmadığından görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Mahkemesince asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur…”
İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesi 2020/1903 E., 2020/1388 K. sayılı ilamında;
“… Dava, serbest mali müşavir olan davacının ücret alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının itirazı nedeniyle açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davalının ticari işletmesiyle ilgili olması nedeniyle ticari dava olduğu belirtilerek ticaret mahkemesinin görevsizlik kararı verildiği görülmüştür. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere davacı serbest mali müşavir olup 4857 sayılı yasa kapsamında değerlendirmesi gereken hizmet akdinin söz konusu olmadığı, davadaki istem ve davacının sıfatı göz önüne alındığında davanın mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Bu nedenle davanın görülmesi asliye hukuk mahkemesine aittir..” şeklinde kararlar mevcuttur.
Açıklanan nedenler ve göreve yönelik yerleşik yargı uygulamasından verilen misallere bakıldığında; eldeki dava dosyası bakımından Mahkememizin görevli olmadığı, genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu tespit edilmiş, görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.16/06/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)