Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/279 E. 2022/47 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/279 Esas
KARAR NO : 2022/47

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Evrakından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/04/2021
KARAR TARİHİ : 28/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Evrakından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu (dava dışı kişiyle davalı arasında akdedilen … Üretim Sözleşmesi) sözleşmede müvekkilinin sorumluluğunun, gerçek kişinin kişisel güvence vermesi kapsamında olduğunu, ancak davalı şirketin, taraflar arasındaki ilişki hakkında farklı nitelemelerde bulunduğunu, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının ve dolayısıyla kanunun etrafından dolanma çabası içine girdiğini, müvekkilinin … Üretim Sözleşmesinin hiçbir şekilde tarafı olmadığını, sözleşmede müvekkilinin borca katılan veya üçüncü kişinin fiilini üstlenen sıfatıyla isminin geçmesinin, davalı şirketin kendi lehine olacak şekilde kişisel güvence sağlama iradesine dayandığını, dolayısıyla TBK m.603 yollamasıyla TBK m.583 ve m.584 hükümlerinde yer alan kefaletin geçerliliğine ilişkin şartların mevcudiyetinin gerektiğini ancak bu şartların mevcut olmadığını, takibe konu senedin teminat senedi olduğunu, kambiyo vasfı taşımadığını ve dolayısıyla bu evraka dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılamayacağını, söz konusu senedin davalıya boş şekilde verildiğini ve bedel kısmının davalı tarafından doldurulduğunu, geçerliliği kanunda öngörülen şekle bağlı olan sözleşmenin, kambiyo senedinin düzenlenmesine neden olan temel borç ilişkisini oluşturması ve bu sözleşmenin kanunda belirtilen şekle aykırı olarak kurulması ihtimalinde kambiyo senedinin bedelsiz olacağını, davaya konu uyuşmazlıkta bu bedelsizliğin, temelde yer alan şahsi kefalet ilişkisinin kanunun emredici hükümlerine ve kanunda öngörülen şekil kurallarına aykırı olarak kurulmuş olması nedeniyle en baştan itibaren mevcut olduğunu, bu nedenle takibe konu bononun kambiyo vasfı taşımadığını, takip dosyasına dayanak yapılan bedelsiz bonodan dolayı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin söz konusu bonoya dayanarak müvekkili aleyhine … 19.İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığını belirterek, öncelikle … 19.İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası kapsamında devam eden icra takibinin yargılama boyunca tedbiren durdurulmasına, davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya takibe konu senetten kaynaklanan herhangi bir borcu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile dava dışı … arasındaki ticari ilişkiden dolayı dava dışı …’in, müvekkili şirkete olan borçlarına istinaden işbu dava konusu icra takibinin dayanağı olan bonoyu müvekkili şirkete verdiğini, davacı tarafın da söz konusu bonoyu kefil sıfatıyla imzaladığını, ancak müvekkili şirket tarafından yapılan tüm uyarılara rağmen borçluların müvekkili şirkete olan borçlarını ödememeleri üzerine borçlular aleyhine … 19.İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, bononun sebepten mücerret olduğu gibi TBK hükümlerine değil TTK hükümlerine tabi olduğunu, dava konusu icra takibinin dayanağı olan bononun teminat senedi olmadığını, davacı tarafın müvekkiline borçlu olduğunu kabul ettiğini, tedbir talebinin yerinde olmadığını, davacının kötü niyet tazminatına ilişkin talebinin yerinde olmadığını, davacı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, davanın ve davacının tüm taleplerinin reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı başlatılan takip nedeniyle İİK md 72/3 kapsamında menfi tespit istemine ilişkindir.
… 19.İM … E takip dosyası celbedilmiş, davacının kefil kısmında imzası yer alan, dava dışı …’ın keşidecisi, davalının lehdarı olduğu 01/02/2017 keşide tarihli 11/09/2018 ödeme tarihli 90.000,00 TL bedelli bono nedeniyle (komisyon ve işlemiş faiz dahil) 145.270,00 TL alacak için 25/08/2020 tarihinde davacı ve dava dışı keşideci aleyhine davalının başlattığı kambiyo senetlerine özgü ilamsız takibin davacı yönünden kesinleşmiş ve derdest durumda olduğu görülmüştür.
Dava dilekçesindeki takibin durdurulmasına dair ihtiyati tedbir talebi, İİK md 72/3 uyarınca takip sonrası menfi tespit davasında takibin durdurulmasına dair tedbir kararı verilemeyeceğinden 14/04/2021 tarihli ara kararla reddedilmiştir.
Takip sonrası menfi tespit davasında doğru dava değeri takip çıkış tutarı olduğundan, eksik peşin harç davacı vekiline tamamlattırılmıştır.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, takip dosyası, dayanak bono, davacı vekilince sunulan … üretim sözleşmesi, davacının nüfus kayıtları incelenmiştir.
Dosyada mevcut tarih bulunmayan … Üretim Sözleşmesi’nin davalı şirket ile dava dışı … (üretici) arasında akdedilmiş olduğu, davacının bu sözleşmede “borca katılan” sıfatıyla imzasının bulunduğu, sözleşmenin “Teminat” başlıklı 6.2-c maddesinde “sözleşmenin imzalandığı tarihte üreticinin ve borca katılanın imzasını içeren senedin (davalı) şirkete tutanakla teslim edileceği” hükmünün düzenlendiği, sözleşmede tarih yer almadığı gibi senet bedeli kısmının da boş olduğu görülmektedir.
Takip ve dava konusu bono incelendiğinde, üzerinde teminat senedi olduğunu ve hangi ilişkinin teminatı olduğunu gösterir bir ibare yer almadığı gibi “malen” kaydının bulunduğu, dolayısıyla kambiyo evrakı vasfının bulunduğu, davacının bonoda matbu yazılmış kefil kısmında imzasının yer aldığı, bu imzayla ilgili davacının imza inkarı bulunmadığı, TTK kambiyo hukuku hükümlerine göre kambiyo evrakında “kefil” şeklinde bir taraf sıfatı bulunmayıp, davacının bonoda kefil kısmındaki imzasının (keşideci imzası dışında yer alan imza) TTK md 778/3 atfı üzerine avale ilişkin TTK md 700 ila 703.maddeleri arasında yer alan TTK md 701/3 hükmü uyarınca aval imzası niteliğinde olduğu, dolayısıyla davacının dava konusu bonoda avalist konumunda olduğu açıktır.
Davacı avalist, bu bononun borç ödeme maksatlı değil … Üretim Sözleşmesi kapsamında teminat olarak verilmiş olduğunu, bu nedenle kambiyo evrakı vasfı taşımadığını; bononun davalıya boş olarak verildiği ve davalının aralarındaki anlaşmaya aykırı şekilde doldurduğu; ayrıca sözleşmedeki borca katılan sıfatının şahsi kefalet niteliğinde olmakla TBK hükümlerine göre müteselsil kefaletin yasal koşullarını taşımadığını, bu nedenlerle bononun bedelsiz olduğunu, bu bono nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürmekte ise de, 6102 sayılı TTK md 702/2 uyarınca aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olup, senet metninden anlaşılanlar dışındaki def’iler ve lehdar ile keşideci arasındaki şahsi def’iler avalist tarafından lehdara/hamile karşı ileri sürülemez. (Yargıtay 11 HD 2020/4481 E 2021/6960 K)
Davacı vekilince dava konusu bono dayanağı sözleşmede davacının borca katılan olarak yer alan imzasının müteselsil şahsi kefalet niteliğinde olduğu, bu nedenle sözleşmedeki kefaletin de bonodaki kefaletin de TBK’daki müteselsil kefalet şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğu ileri sürülmüşse de, davamızın konusu menfi tespit istenen takibin dayanağı sözleşme olmayıp, sebepten mücerret kambiyo evrakı olduğu, davacının da bonoda avalist sıfatı olduğu, YİBK’nun 20/04/2018 tarihli 2017/4 E. 2018/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca TBK’da müteselsil kefalet için düzenlenen geçerlilik koşullarına ilişkin hükümlerin kambiyo evrakına avalde uygulanamayacağı hususları dikkate alındığında, bu iddianın da kabulü mümkün değildir.
Davacının menfi tespit talep ettiği takip dayanağı bonodaki konumunun avalist olması nedeniyle, yukarıda yer verilen TTK hükümleri uyarınca (senet metninden anlaşılanlar dışındaki) keşideciyle lehdar arasındaki şahsi def’ileri lehdar hamile karşı ileri sürmesi kanunen mümkün olmamakla birlikte, bu def’ileri ileri sürebileceği kabul edilse bile, yukarıda açıklandığı üzere sebepten mücerret kayıtsız şartsız borç ikrarı niteliğindeki ve ihdas nedeni malen yazılı olan bononun, teminat bonosu olduğunu ispatlar yazılı bir delil davacı tarafça dosyaya sunulamamıştır. Her ne kadar sunulan sözleşmede sözleşme tarafı dava dışı üretici ile borca katılan davacıdan bono alınacağına dair bir madde yer almakta ise de, ne sözleşmede dava konusu bonoya atıf yapılmış, ne de bonoda sözleşmeye atıf yapılmış durumdadır. Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekmektedir (YHGK 2012/12-768 E 2013/312 K sayılı, 2001/12-496 sayılı kararları). Davacı vekilince teminat senedi iddiası yönünden tanık dinlenmesi talep edilmişse de, istikrar kazanmış Yargıtay (Kapatılan) 19.HD ve 11.HD içtihatları uyarınca bu iddianın yazılı delille ispatı zorunlu olup, sadece tanık beyanıyla ispatı mümkün olmadığından, davacının avalist olduğu da gözetilerek, bu talebi ara kararla reddedilmiştir.
Davacı vekilince bononun boş verildiği ve davalı şirketçe aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulup takip konusu yapıldığı ileri sürülmüşse de, kambiyo evrakında açığa imzanın hukuki sonuçlarından açığa imzayı atan sorumlu olup, davacı vekilince bu iddiayı ispatlar bir yazılı delil de dosyaya sunulamamıştır. Bir kambiyo senedi olan bononun keşideci tarafından bazı unsurlarının eksik olarak düzenlenmesi ve bu eksikliklerin bonoyu elinde bulunduran kişi tarafından doldurulmasının TTK’nun 778/2-f maddesi yollamasıyla TTK’nun 680.maddesi gereğince mümkün olduğu, davacının keşideci olarak imzalayıp verdiği bononun sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını kanuni ve yazılı delillerle ispatlamak zorundadır.
Davacı vekilince “bedelsizlik” iddiası yönünden davalının ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi talep edilmişse de, davacının bonoda avalist olduğu gözetildiğinde, yukarıda yer verilen TTK kambiyo hukuku kuralları uyarınca davalı ticari defterlerindeki kayıtların durumu davacının aval sorumluluğuna etkisiz olduğu ve sonuca etkili olmadığından, bu talep de yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasını teminen ve usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek ara kararla reddedilmiştir.
Dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmışsa da, “boş verilen teminat senedinin anlaşmaya aykırı doldurulduğu” iddiası davalı lehdar-hamil açısından ceza kovuşturmasını gerektiren durum oluşturduğundan (açığa imzanın kötüye kullanılması vb.) HMK md 226/c hükmü uyarınca yemine konu edilemeyecek hususlardan olduğundan, davacı vekiline yemin delili hatırlatılmamıştır.(Yargıtay Kapatılan 19.HD 2017/1016 E 2018/6275 K sayılı emsal ilamı).
Tüm dosya kapsamı, incelenen deliller ve yukarıda açıklanan yasal ve içtihadi nedenlerle davanın reddine, davalı vekilince cevap dilekçesinde talep edilen inkar/kötüniyet tazminatı talebinin de İİK md 72/4’te yazılı yasal koşullar oluşmadığından (tedbir kararıyla davalının takipte alacağına kavuşması engellenmemiş olduğundan) reddedilmiştir.
Menfi tespit davası dava şartı arabuluculuğa tabi olmamasına rağmen dava öncesi davacı tarafça arabuluculuğa başvurulduğu görülmekle, yasanın zorunlu tutmadığı bir hususta Hazineden gider yapılmasına neden olan davacının bu gideri karşılamakla yükümlü olduğu kanaatiyle, Hazineden ödenen dava şartı arabuluculuk ücretinin (aynı zamanda dava aleyhine sonuçlanan) davacıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
Davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 2.480,85-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.400,15-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 12.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/01/2022

Katip …

Hakim …