Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/271 E. 2022/640 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2021/271
KARAR NO : 2022/640

DAVA : MENFİ TESPİT (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2012 (Asıl Dava Menfi Tespit)
KARAR TARİHİ : 14/10/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen MENFİ TESPİT davasının Kapatılan İstanbul 49.ATM’nde yapılan yargılaması neticesinde verilen 20/01/2014 tarih ve 2012/98 E. 2014/8 K.sayılı kararın temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 09/05/2019 tarih ve 2017/3819 E. 2019/3069 K.sayılı kararı ile bozularak dosyanın iadesinden sonra yeniden yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Asıl Davada; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılardan … Limited Şirketinin davalı bankanın … Şubesi ile Genel Kredi Sözleşmesi ve Ek Hızır Hesap Sözleşmesi imzaladığını, diğer davacılar … ve …’nun davacı … Şirketinin ortakları olduğunu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıklarını ayrıca davacılardan …’nun kredi sözleşmesi için ipotek verdiğini, davacı şirketin söz konusu kredi sözleşmesi gereğince kullandığı 35.000,00.-TL, 32.000,00.-TL ve 5.500,00.-TL tutarlı kredilerin geri ödemelerinin yapıldığını, davacılardan …’nun çek ödemesi için banka şubesine gittiğinde banka görevlisinin 75.000,00.-TL’lik kredi ödemesi için son gün olduğunu söylemesi üzerine şaşırdığını, hesap hareketlerini gösteren çıktı alındığında şirket yetkililerin bilgisi dışında pek çok kredi kullanıldığı ve alınan kredilerin başka hesaplara aktarıldığının belirlendiğini, bankadan işlemlerle ilgili kredi talebi, virman, EFT ve havale talimatlarının asıllarının gösterilmesi istendiğinde “evrakların genel müdürlükte olduğu”nun söylendiğini, daha sonra bankaya gittiklerinde kendilerin gösterilen kredi kullanma ve virman talimatlarının sahte olarak düzenlendiğinin anlaşıldığını, sahte evraklarla onay alındığı belirtilen … ya da … olarak ifade edilen kişilerin kredi borçlusu şirketin çalışanı ya da yetkilileri olmadıklarını, bu konuda suç duyurusunda bulunduklarını, davalıya ihtarname gönderildiğini, daha sonra davalı bankanın kredi hesabını kat ederek kendilerine ihtarname gönderdiklerini, başlatılan icra takibine itiraz ettiklerini ve takibi durdurduklarını ipotek veren davacı hakkında başlatılan takibin kıymet takdiri aşamasında olduğunu belirterek davacıların … 21.İcra Müdürlüğü’nün …ve … 10.İcra Müdürlüğünün …sayılı takiplerinden dolayı davalı bankaya borçlu olmadıklarının tesbitine, ödeme yapılması halinde davaya istirdat davası olarak devamına ve haksız ödenen paranın ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara iadesine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen Davada; Davacı Banka vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, kredi borcunun süresi içinde ödenmemesi üzerine ihtarname gönderildiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığını, davalıların yetkiye, borca ve takibe itirazda bulunduklarını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Asıl Davada; Davalı vekili cevabında; davalılar hakkında başlatılan 21.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapılan itiraz üzerine … 8.ATM … esas sayılı davanın açıldığını, bu nedenle derdestlik itirazında bulunulduğunu, sözleşmeye göre gerçek kişi davalıların sözleşmede müteselsil kefil olduklarını, sözü geçen ve davacılar tarafından inkar edilen kredilerle ilgili talimatların bir kısmının şubede verildiğini, bir kısmının da faksla kullandırıldığını, bankacılık sektöründe acil durumlarda faksla kredi kullanımının belirli bir limite kadar mümkün olduğunu, davalı bankanın bu şekilde hareket ettiğini, kredi sonucu tahsis edilen tutarın talimatta belirtilen hesaplara havale edildiğini, kredi ile temin edilen tutarların davacılarla birlikte ticaret yapan … ve … firması ile ilgili şirketlere aktarıldığını,…’in çeklerinin ve borçlarının ödenmesinde kullanıldığını, hesap ekstresinin davacı şirkete gönderildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Davada; Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; aynı konuda … 49.ATM.nde dava bulunduğunu, bu dosya ile birleştirme kararı verilmesini, davacı taleplerinin sahte kredi virman talimatlarına dayandığını belirterek davanın reddi ile %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Asıl Dava; dava konusu kredinin ödendiği, davalı bankaya hiç bir borcunun kalmadığından borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin, İİK.nun 72/3.maddesine göre açılmış Menfi Tespit davasıdır.
Birleşen Dava; bankacılık işlemlerinden kaynaklanan ticari kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nın 72.maddesi gereğince; Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
Asıl Davada; Davalı bankanın … 10. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 06/04/2012 tarihinde, borçlu şirket aleyhine, Genel Kredi Sözleşmesine ve …’nun verdiği ipoteğe dayanarak toplam 147.327,88.-TL üzerinden İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle icra takibi başlatılmıştır.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Birleşen Davada; Davacının … 21. İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası ile 06/04/2012 tarihinde, borçlu davalılar … ve …aleyhine, Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak toplam 145.788,94.-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, (Örnek No:7) ödeme emrinin borçlu/davalıya 11/04/2012 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 17/04/2012 tarihinde hiçbir borcu olmadığını, borcun tamamına ve faize ve yetkiye itiraz ettiğini belirterek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı banka vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 16/05/2012 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde huzurdaki itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı tartışma konusu değildir asıl davanın davalısı banka ile davacılardan …Şti arasında kredi sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmede diğer davacılar … ve …’nun müteselsil kefil oldukları, kredi sözleşmesi gereğince dava konusu olmayan bir kısım kredilerin tahsisi edildiği, bu kredilerle ilgili ödemelerin yapıldığı konularında uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, davacı … Ltd.Şti. yetkililerinin beyan ve talimatları alınmadan kullandırılan kredilerin olup olmadığı, var ise haksız tahsilat yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda verilen 30/01/2014 tarih ve 2012/98 E. 2014/8 K.sayılı karar ile “…kredi sözleşmesi gereğince davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan kişilerce verilen usulsüz talimatlar gereğince kullandırılan kredilerden davacıların sorumluluklarının bulunmadığı, takip konusu 108.796,00.-TL yönünden borçlu olmadıkları halde davacıların … 10.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında 190.810,18.-TL ödeme yaptığı, bu tutardan yukarıda sözü edilen 108.796,00.-TL’lik kısım yönünden borçlu olmadığı halde ödeme yapmış olması nedeniyle menfi tesbit talebinin istirdada dönüştüğü kabul edilerek 24/09/2012 ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. Başlatılan takibin kısmen haksız olduğu belirlenmiş ise de davalının kötü niyetli olmadığı sonucuna ulaşıldığından kötü niyet tazminata hükmedilmemiştir.
Birleşen dava yönünden; yapılan ödeme ile … 8.ATM … esas sayılı davası konusuz kalmış, dava açıldığında davalıların haklı olduğu kabul edilerek dava reddedilmiş gibi yargılama harç ve giderleri konusunda karar verilmiştir …” gerekçesi ile asıl davanın istirdat davası olarak kısmen kabulüne, birleşen davanın da konusun kaldığından karar vermeye yer olmadığına kararıverilmiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 09/05/2019 tarih ve 2017/3819 E. 2019/3069 K.sayılı kararı ile “…Asıl davada davacılar, davacı-kredi müşterisi … Ltd. Şti.’nin hesabından 108.796,00 TL faksla talep edilmiş yedi kalem para çıkışı bankacılık işleminin olduğunu, ancak hesaptan para çıkışına ilişkin bu talimatların davacı – kredi müşterisi şirket tarafından verilmediğini, davalı bankanın faks talimatları uyarınca yaptığı işlemlerin usulsüz olduğunu, bu işlemlerden doğduğu iddia edilen banka alacağı için başlatılan takiplerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitini istemişlerdir. Davacıların asıl davadaki talepleri, davacı-kredi müşterisi şirketin hesabından yapılan usulsüz para çıkışı işlemlerine dayanmaktadır. Birleşen davadaki talep ise, banka alacağı dolayısıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece yargılama aşamasında alınan 31.08.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre hüküm tesis edilmiş ise de, anılan bu rapor eksik olup, hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira raporda asıl davada menfi tespit davasının konusu olan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip ve birleşen itirazın iptali davasına konu takip dolayısıyla davacılardan gerçek borçları dışında fazla talepte bulunulup bulunulmadığı miktar olarak net bir şekilde belirlenmeden, fazla talep edilen miktar (usulsüz yapılan hesaptan çıkış işlemlerinden dolayı) yönünden kredi borcu takip alacağının oluşum biçimine göre yapılan ödemeler gözden kaçırılarak, yalnızca usulsüz yapılan hesaptan çıkış işlemlerinin miktarı belirlenmiştir. Bu rapora göre belirlenen miktar üzerinden eksik inceleme ile asıl davada ve birleşen davada karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken iş, banka kayıtları ve dosya üzerinde 31.08.2013 tarihli bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişiye veya konusunda uzman başka bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak asıl davada davacı-kredi müşterisi şirketin hesaplarındaki usulsüz çıkış işlemleri dolayısıyla sorumlu olmadığı ve ancak ödemek zorunda kalınan miktarı fer’ileri ile birlikte belirlemek, asıl davada buna göre, birleşen davada ise davalı bankanın, davacı-kredi müşterisi şirketin hesabından usulsüz para çıkışı işlemleri dışında itirazın iptali davasına dayanak takip kapsamında talep edebileceği başkaca bir alacağının olup olmadığını belirlemek ve birleşen davada buna göre karar vermekten ibaret olmalıdır. …” gerekçesi ile hüküm bozularak dosya mahkememize iade edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamına uyunduktan sonra yeniden yapılan yargılama sonunda;
Dava dilekçesinde hangi bankacılık işlemlerinin davacı şirket yetkililerinin talimatı olmaksızın yapıldığı tek tek açıklanmıştır. Davalı bankadan bu işlemlerle ilgili olarak borçlu şirket yetkililerinin ıslak imzasını taşıyan beyan ve talimatlarını içeren belgelerin sunulması istenmiştir. Davalı banka bu belgelerin ellerinde olmadığını söylemiş, yürütülen ceza soruşturması kapsamında savcılık evrakı içinde de bulunmadığı belirlenmiştir. Dolayısıyla mahkememizce, dava dilekçesinde talimat verilmeksizin çekildiği söylenen kredi ve ödeme talimatları ile ilgili olarak davacı şirket yetkilileri tarafından bankaya verilmiş, gönderilmiş davacı şirketi bağlayıcı, hukuken geçerli bir yazılı belge-talimat bulunmadığı kabul edilmiştir.
Davacı şirketi temsil ve ilzama kim ya da kimlerin yetkili olduklarının tespiti açısından ticaret sicilinden kayıt örnekleri getirtilip incelenmiş, davalı bankanın uyuşmazlık konusu talimatları veren kişi ya da kişiler olarak gösterdiği kişilerin davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadıkları belirlenmiştir. Aynı konuyla ilgili olarak davacı şirketin ticaret sicilinde belirtilmeyen çalışanları vasıtasıyla talimat vermiş olabileceği düşünülerek SGK kayıtları getirtilmiş, bu kişilerle ilgili SGK kayıtlarının da bulunmadığı görülmüştür.
Dava konusu bankacılık işlemleri özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden davalı banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, rapor düzenleyen bankacı bilirkişi sunmuş olduğu 31/08/2013 tarihli raporunda özetle; “…davalı bankanın faks talimatına istinaden davacıya ait mevduat ve kredi hesabından davacı üçüncü şahıslara virman ve EFT havalesi yoluyla ödeme yaptığını, davalı bankanın davacıdan gelen faks talimatına dayanarak ödeme yaparken basiretli bir tacir gibi kendisinden beklenen özen ölçüsünde davacıdan yani davacı şirket müdüründen yazılı ve/veya sözlü teyit almadığını, bir önceki faks talimatının aslı gelmeden ikinci-üçüncü faks talimatları gereğince ödemelere devam ettiğini, böylece zararın artışına neden olduğunu, davacının bu talimatları ıslak imza ile verdiği ve/veya yapılan işlemleri davacının çeşitli kaynaklardan (hesap cüzdanı yazdırma, dekont ve hesap ekstresi verilmesi gibi)benimsendiğinin ispatlanamadığını, dolayısıyla bankanın olayda tam kusurlu olduğunu, davacının dava tarihi itibarıyla işlemiş faiz hariç alacağının 108.796,00.-TL olduğunu, birleşen dava yönünden 21.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki borcun … 10.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası aracılığıyla tamamen tahsil edilmiş olması nedeniyle birleşen davanın konusuz kalmış olabileceğinden ayrı bir hesap ve değerlendirme yapılmadığını…” bildirmiştir.
Bozma ilamına uyulduktan sonra, ilamda eleştirilen hususlardaki eksikliklerin giderilmesi bakımından aynı bilirkişiden ek-rapor istenmiştir.
Bilirkişi raporunda asıl dava yönünden davacıların davalı bankadan 24/09/2012 tarihinden geçerli avans faizi ile birlikte 216.490,068-TL talep edebileceğini, birleşen davanın tahsil nedeniyle konusuz kaldığını bildirmiştir.
Asıl davanın davalısı banka rapora itiraz ederek, davacı borçlu şirketin 7 ay boyunca yapılan hiç bir işlemden haberi olmadığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının tüm işlemleri, hesabındaki hareketleri bildiğini, itiraz etmeyerek de onay vermiş durumda olduğunu söylemiştir. Yoğun ticari alış veriş içerisinde olan bir firmanın büyüklüğüne veya iş hacmine göre bu tür durumların farkında olmaması doğaldır. Zira davalı bankanın 06/04/2022 tarihinde başlattığı icra takibinden yaklaşık 18 gün sonra 24/04/2012 tarihinde Menfi Tespit davasını açmıştır. Ayrıca davacı borçlu şirketin, birlikte çalıştığı bankaya güvenerek, talimatı, haberi olmadan hiç bir işlem yapılamayacağına olan inancı ile hareket ederek, banka hesaplarına çok da dikkat etmemiş olması kendisine ceza olarak verilemez. Rapora itiraz dilekçesinde bahse konu içtihatlar, hesap sahibinin yazılı veya sözlü talimatı olmamasına rağmen, işlemden bir şekilde haberi olmasına rağmen bir süre sonra itiraz etmesi durumlarına ilişkindir. Davacı şirketin bu işlemlerden haberi olduğuna dair en küçük bir delil yoktur. Bu sadece davalı bankanın varsayımıdır. Davalı banka vekilinin bu husustaki itirazları açıklanan sebeplerle ve diğer itirazları da bu talimatların verildiğine ilişkin yazılı bir belgelerinin olmaması nedeniyle mahkemenin kanaatlerine yönelik olması sebebiyle yerinde görülmemiştir.
… 10.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki 24.09.2012 tarihli kapak hesabına göre: Davacı … tarih ve … yevmiye no.lu makbuzla dosyaya 190.810,18.-TL ödeme yapmıştır. … 1.lcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından davalının tahsil ettiği 25.680,50 TL dahil edildiğinde, davacıların toplam 216.490,68.-TL (190.810,18 + 25.680,50.-) ödeme yapmış oldukları görülmektedir. Bilirkişinin tespiti de bu yöndedir. Öyle ise davacıların istirdat edebileceği miktar da 216.490,68.-TL olarak kabul edilmiştir. Zira birleşen dava yönünden aynı alacaktan dolayı davalı bankaca … 21. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile 147.327,88 TL üzerinden ilamsız icra takibi açıldığı, asıl davaya konu … 10.İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyasından yapılan bildirimde; aynı borç için mükerrer takip yapıldığı ve borcun defa’ten ödenip, dosyanın infaz edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizin 30/03/2022 tarihli ara kararı üzerine davacılar vekilince dava değeri 07/042022 tarihli dilekçe ile 216.490,68.-TL’ye çıkartılmış, eksik harç 07/04/2022 tarihli sayman mutemet alındısı ile tamamlanarak vezneye yatırılmıştır.
Her iki icra takibine konu edilen borcun usulsüz kredi kullandırımlarından kaynaklanmış olduğu nazara alındığında, birleşen dosyanın konusuz kalmış olduğu sonucuna varılmıştır.
İddia, savunma, dosyaya sunulan tam deliller, bilirkişi raporları, Ticaret Sicil kayıtları, kredi sözleşmesi-ekleri, banka kayıtları, ceza davası soruşturma ve kovuşturma dosyaları, icra dosyaları kapsamı ve icra dosyasına yapılan ödeme dikkate alındığında; kredi sözleşmesi gereğince davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan kişilerce verilen usulsüz talimatlar gereğince kullandırılan kredilerden davacıların sorumluluklarının bulunmadığı, borçlu olmadıkları halde davacıların … 10.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki 24.09.2012 tarihli kapak hesabına göre … 10.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası kapsamında 190.810,18.-TL ödeme yaptığı, aynı kapak hesabına göre … 1.İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyasına da ödeme yapılan 25.680,50.-TL’nin de bu tutara ilavesi ile (kapak hesabında da işaret edildiği gibi) toplamda 216.490,68.-TL olduğu, borçlu olmadığı halde ödeme yapmış olması nedeniyle menfi tesbit talebinin istirdada dönüştüğü kabul edilerek 24/09/2012 ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Hakkında bozma kararı verilen önceki hükümde olduğu gibi, başlatılan takibin haksız olduğu belirlenmiş ise de davalı bankanın kötü niyetli olmadığı sonucuna ulaşıldığından kötü niyet tazminata hükmedilmemiştir
Birleşen dava yönünden de aynı şekildi; yapılan ödeme ile her ne kadar birleşen dava konusuz kalmış ise de dava açıldığında davalıların haklı olduğu kabul edildiğinden sanki dava reddedilmiş gibi yargılama harç ve giderleri konusunda karar verilmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A-Asıl Dava Yönünden;
Davanın KABULÜNE,
… 21.İcra Müdürlüğü’nün … ve … 10.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takiplerinden dolayı davacıların borçlu olmadıklarının tespiti ile borçlu olmadıkları tutarın … 10.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına ödemiş oldukları anlaşıldığından davanın istirdat talebine dönüştüğü kabul edilerek 216.490,68.-TL’nin 24/09/2012 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
Alınması gereken karar ve ilam harcı 14.788,48-TL olup, peşin alınan 2.187,85-TL ile 1.510,00-TL tamamlama harcı toplamı 3.697,85‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.090,63-TL harcın DAVALIDAN TAHSİLİYLE HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 277,40-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL’den oluşan 1.277,40-TL yargılama gideri ile 21,15-TL başvuru harcı, 2.187,85-TL peşin harç, 1.510,00-TL tamamlama harcı toplamı 4.996,40-TL yargılama giderinin DAVALIDAN TAHSİLİYLE DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 33.308,70-TL vekalet ücretinin DAVALIDAN TAHSİLİYLE DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde İLGİLİ TARAFA İADESİNE,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
B-Birleşen Dava Yönünden;
Konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
Alınması gereken karar ve ilam harcı 80,70-TL olup, peşin alınan 2.165,00-TL harcın mahsubu ile fazlaca alınan 2.084,30-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 22.868,34-TL vekalet ücretinin DAVACIDAN TAHSİLİYLE DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde İLGİLİ TARAFA İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay’da TEMYİZ yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/10/2022

KATİP

HAKİM