Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/242 E. 2021/328 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/242 Esas
KARAR NO : 2021/328

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2019
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2019/942 E-2021/73K sayılı Görevsizlik kararının kesinleşmesi sonucu mahkememize tevzi edilen dava dosyası mahkememizin esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılan davanın görülen yargılamanın sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … arasında 18/01/2018 tarihinde … plakalı … Steyşın aracın satışını konu alan sözleşme akdedildiğini ve iş bu sözleşmenin gereği dava konusu aracın müvekkiline devir ve tesliminin sağlandığını, teslimden sonra aracın bir çok kez bakım ve tamir için … yetkili servislerinden davalı … Ltd Şti yetkili servisine götürüldüğünü, garanti kapsamında her hangibir ücret talep edilmeksizin bilya değişimi yapıldığını, 03/12/2018 tarihinde arıza nedeni ile aynı teknik servise bir kez daha götürdüğünü ücret talep ettiklerini, aracın bakım ve tamirinden doğan onarım bedelinin yanı sıra davaya konu araç tamir süresi olan 04/12/2018-14/12/2018 tarih aralağında müvekkili tarafından kullanılmadığını, haksız biçimde garanti kapsamı dışında olduğu bildirilen araç nedeniyle müvekkilin araçtan beklenen faydayı sağlayamadığı ve maddi zarara uğratıldığı 10.582 TL lik onarım bedelinin aracın taşınması için ödenen çekici bedelinin ve aracın kullanılmaması nedeniyle doğan 10 günlük araç kiralama bedelinin davalılardan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar kendilerini birer vekille temsil ettirmiş ve süresi içinde cevap dilekçesi sunmuşlardır.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: öncelikli olarak görev ve yetki itirazında bulunmuş olmakla, aracın 2. el ve ticari araç olduğunu, aracın 29.03.2016 tarihinde ticari araç olarak “aola makina dış ticaret limited şirketi”‘ne satıldığını, ticari araç statüsünde olduğunu, … A.Ş. ‘nin üretici veya satıcı olmadığını, davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yasal süresi içerisinde yerine getirmediğini, aracın kullanıcı hatası nedeniyle arızalandığı için garanti kapsamı dışında kaldığını, dava konusu aracın tamamen kullanıcı hatası nedeniyle arızalandığını ve garanti kapsamı dışında kaldığını, davacının aracı teslim alırken aracı muayene ederek teslim aldığını, dava konusu araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını davacının satın aldığı otomobilin, seri üretim halinde banttan dakikada 1 adet inecek şekilde üretildiğini davacıya özel üretilmiş bir araç olmadığını, aracın sorunsuz olarak kullanıldığını beyanla davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı … Tic. Ltd Şti cevap dilekçesinde özetle: davanın müvekkiline yöneltilemeyeceğini, müvekkiline yedek parçayı ve tüm gerekli malzemeyi …’in temin ettiğini, müvekkilinin garanti kapsamında yapmış olduğu tamir ve onarım bedelinin tamamını … aldığını, davacının 03/12/2018 tarihinde motorda tekleme var şikayeti ile aracını müvekkili servise getirdiğini, müvekkili firmanın aracın rutin servis bakım ve kontrollerinin zamanında yaptırılmadığını, 40000 kmde yapılması gereken bakının 45873 km de yapıldığını, araca servis dışında yağ ilave edildiğini, yine hava filtresinin servis dışında orjinalı yerine yan sanayi ile değiştirildiğini tespit ettiğini hava filtresinin servis dışında orjinali yerine yan sanayi ile değiştirildiğinin tespit edildiğini ve durumu Reno Mais yetkilisine bildirdiğini, aynı gün …yetkililerinin aracın bakımlarının uygun dönemlerde yapılmadığından garantiden işlem yapılamayacağını müvekkili şirkete bildirdiğini ve şirketin talimat üzerine işlem yapmadığını, bu nedenle davacının aracındaki arızanın garanti kapsamında olmadığını, araçtaki hatanın kullanıca hatasından kaynaklandığını beyanla davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, ayıba karşı tekeffül ile garanti sorumluluğu kapsamında arızalanan aracın yetkili servis tarafından ücretsiz onarımının yapılmaması sebebiyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir.
Davacı … 18/01/2018 tarihinde 2016 model … aracı dava dışı …’ dan satın almıştır. Davacı aracı satın aldıktan sonra birden çok kez arızalanması nedeniyle yetkili servise götürmüş, aracın garanti süresinin devam etmesi sebebiyle ücret ödemeksizin tamir ettirmiştir. Ancak, davaya konu aracın 03/12/2018 tarihinde yağ pompasında arıza vermesi nedeniyle onarım için tekrar yetkili servise götürdüğünde, yetkili servisin garanti kapsamında ücretsiz onarım talebini kabul etmediği, bunun üzerine davacının aracını başka bir servise götürerek onarım bedelini kendisinin karşıladığı anlaşılmıştır. Davacı işbu davayla, garanti kapsamında ücretsiz tamir edilmesi gerektiği halde kendisinin ödemek zorunda kaldığı onarım bedelini, aracın başka bir servise çekici ile götürülmesinden dolayı araç çekici ücretini ve aracın serviste kaldığı dönemde kullanamadığı için mahrum kaldığı zararının giderilmesini davalılardan talep etmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki, eldeki dava dosyası mahkememize, … 2. Tüketici Mahkemesinin … E. … K. sayılı görevsizlik kararı sonucunda tevzi olunmuştur. O sebeple, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi, somut olay bakımından Mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, eldeki davanın ayıba karşı tekeffül ve tüketici garanti sorumluluğundan kaynaklanması nedeniyle mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Öte yandan, davacı … 6502 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmü uyarınca tüketici olup, tacir de değildir. Her ne kadar davalılar ticari şirket / tacir olmakla birlikte, davacı tacir olmadığı için nispi ticari davanın şartlarının (her iki tarafın tacir olması gerekir) bulunmadığı açıktır. Davacının tacir sıfatının bulunmadığına yönelik açıklamalara destek vermek gerekirse; … 2. Tüketici Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında 04/12/2020 tarihli 3. celsede davacı vekili “müvekkilim aracı kullanma amacı hiçbir şekilde ticari kulanım amacı taşımamaktadır. Nitekim tüketici kanunu açıktır” şeklindeki ifadesinde davacının tüketici olduğunu vurgulamıştır. Esasen, davacının tüketici sıfatına sahip olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Kaldı ki, davaya konu aracın hem ruhsat kaydında hem noter satış belgesinde açıkça, “hususi” kullanım amacına özgülendiği yazılı olup, ticari araç sınıfında değildir. O halde, eldeki dava mutlak veya nispi bir ticari dava olmadığından Mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde görevli olmadığı belirlenmiştir.
Diğer taraftan; … 2. Tüketici Mahkemesinin …Esas, … Karar sayılı görevsizlik kararı incelendiğinde, Mahkemenin görevi tayin ederken garanti sorumluluğu kapsamında aracın dava dışı ilk sahibinin şirket olması nedeniyle davacının bu şahsın halefi olarak dava açtığı esası kabul edilmiş ve İzmir BAM 13. HD. 2019/143 E., 2020/1116 K. sayılı ilamına dayanılmıştır.
Hemen belirmek gerekir ki, aracın ilk sahibi bir şirket olmakla birlikte bu şirket davada taraf değildir. Zira, araç sonraki tarihlerde birden fazla kez el değiştirerek son olarak tüketici olan davacıya satılmıştır. Garanti sorumluluğu kapsamında açılan davalarda, yerleşik uygulama ve içtihatlar gereğince araç sonradan el değiştirse dahi sonraki araç malikleri garanti süresi içinde aracın garantisinden faydalanabilirler. Bu durumda, garanti “mal” üzerinde sağlandığından somut olaydaki gibi aracın el değiştirmesi halinde aracı sonradan satın alanlar garanti kapsamında sorumlulara başvurabilir. Ancak bu halde, sonraki araç maliklerinin ilk araç malikinin halefi olduğu kabul edilebilirse de, bu halefiyet garanti kapsamında tüketicilerin mağdur olmasını engellemek ve garanti sağlanan mal üzerinde garanti süresi boyunca sorumlulara karşı başvurma hakkı içindir. Dolaysıyla, görevsiz mahkemenin emsal olarak dayandığı İzmir BAM istinaf ilamına ve görevsizlik gerekçesine açıklanan nedenlerle itibar edilmemiştir. Aksi halde, Tüketici Kanunundan ya da sözleşmeden kaynaklanmayan ve herhangi bir yasal dayanağı da bulunmayan hukuka aykırı halefiyet durumu yaratılmış olur ki, bu halde görevli mahkemenin tespiti mümkün olmayacağı gibi sürekli olarak görev noktasında ihtilafların yaşanmasına sebebiyet verilecektir.
Nihayetinde, somut olaydaki halefiyetin garanti hükümlerinden yararlanmak kastı ile mal üzerinde olabileceğinin Mahkememizce kabul edildiği, yukarıda değinildiği üzere şahıslar üzerinde de halefiyetin geçerli olacağının ve görevin buna göre belirlenmesinin mümkün olmadığı, bir an için aksi düşünüldüğünde emsal olarak dayanılan İzmir Bam ilamında “Genel Mahkemelerin” görevli olduğunun açıkça ifade edildiği, bu halde Tüketici Mahkemesinin emsal ilama dayandığına göre görevli mahkemeyi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olarak tayin etmesi gerektiği halde dosyanın mahkememize gönderildiği, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasında 6102 s. TTK’ nın 4. maddesi uyarınca görev ilişkisinin bulunduğu, Mahkememizin TTK 5. md. hükmü uyarınca ticari davalar için görevli olduğu, somut olayda detayları yukarıda ifade edildiği üzere mutlak veya nispi bir ticari davanın söz konusu olmadığı, açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünde Mahkememizin görevli olmadığı, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan görevsizlik kararı vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi. 25/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır