Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/230 E. 2023/169 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2021/230
KARAR NO : 2023/169

DAVA : YÖNETİM KURULU KARARININ İPTALİ
DAVA TARİHİ : 22/03/2021
KARAR TARİHİ : 27/02/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen YÖNETİM KURULU KARARININ İPTALİ davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 15.05.2013 tarihinde yapılmış bulunan Genel Kurul Toplantı tutanağındaki tüm kararların iptali için 14.08.2013 tarihinde … 49. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, mahkemece 14.05.2014 tarih ve … E….K. Sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek, toplantı tutanağında yer alan 4-6-7. Maddelerin iptali yönünde hüküm kurulduğunu, kararın Yargıtay 11. HD.nin 25.11.2015 tarih ve 2015/5409 E. 2015/12555 K. Sayılı ilamıyla onanarak hükmün kesinleştiğini, bu hüküm kesinleşmiş olmakla birlikte fiilen şirkete sokulmayan müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini, söz konusu kesinleşmiş mahkeme kararının Yönetim Kurulu tarafından yasal defter ve kayıtlara işlenmediğini, gerekli bildirimlerin Ticaret Siciline yapılmadığını, şirket sermayesi sanki gerçekten de 7.500.000 TL imiş gibi ve müvekkilinin bu artışa katılmadığı için hissesi %20 den yarıyarıya düşürülerek, şirketin yeni genel kurulları yapıldığını, şirket sermayesi 7.550.000,00 TL gösterilerek, hisse oranlarının hukuka aykırı şekilde ifade edilerek, yeni Yönetim Kurulları seçilip eski yönetim ve denetim kurullarının ibra edilerek ve en önemlisi hukuka aykırı olarak yapılan bu genel kurullarda hukuka aykırı olarak belirlenmiş bulunan ve yoklukla malul olan Yönetim Kurulları ile şirketin yönetilmeye devam edildiğini, şirkete ait tüm gayrimenkullerin peyder pey satıldığını, şirketin tek gelir kaynağı olan perakende mağazanın piyasa rayiçlerine göre komik sayılacak bedeller ile satış gösterilerek tek gelir getiren faaliyetinin de böylece sona erdirildiğini, bunun yanısıra şirketin, olmayan hayali bir takım işlerle üçüncü kişilere borçlandırıldığını, tüm şirket borçlarına kefil olan ailenin en büyüğü olan …’ın kefaleti özellikle son yıllarda vekaleten verilerek … adına kayıtlı olan tüm gayrimenkullerin de böylece ipotek altına alındığını, yapılan son genel kurulların hiçbirisinde müvekkiline esas sözleşme gereği yapılması zorunlu olan bildirimlerin yapılmadığını, müvekkilinin şirketten fiilen uzaklaştırıldığını, Yönetim Kurulu tarafından yapılan şirketin içini boşaltmaya yönelik tüm icraatler ve haksız işlemlerden de uzak tutulduğunu, denetlemesine, bilgi almasına izin verilmediğini, şirketin Yönetim Kurulu Başkanının müvekkilinin babası, Yönetim Kurulu üyelerinin ise kardeşi ve eniştesi olduğunu, müvekkilini fiilen şirkete sokmadıkları gibi hiçbir şekilde bilgi de vermediklerini, şirkete ait tüm gayrimenkullerin Yönetim Kurulu Başkanı ve müvekkilimin babası olan …’ın 06.01.2021 günü vefatından hemen sonra 2021 yılının Ocak ayı sonunda ve Şubat ayı başlarında sattıklarını, böylelikle müvekkilinin şirketten hissesi karşılığı alması gereken pay sıfırladıklarını belirterek, hukuka aykırı sermaye ve pay miktarları ile belirlenmiş bulunan 25.11.2015 tarihinden sonraki Yönetim Kurulu Kararları ve bu kararlara dayalı olarak yapılan işlemlerin İptaline, Yönetim Kurulu üyelerinin hukuka aykırı iş ve işlemleri ile kesinleşmiş bir mahkeme kararını uygulamayarak yapılan tüm işlemlerin Hukuken sakat ve geçersiz olmasına neden oldukları için ve alenen şirketin içerisinin kötü niyetle boşaltıldığı görüldüğü için şirkete acilen bir Kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin talepleri açık ve net olmadığından kendisinden açıklama istenmiş, 22.04.2021 tarihli dilekçede de, Kesinleşme tarihi olan 15.05.2013 tarihinden sonra kesinleşmeye rağmen uyulmayan Yargıtay kararı nedeniyle şirkete ilişkin yapılmış tüm tasarruf işlemlerinin ve ödemelere ilişkin kararların ve Yönetim Kurulu kararlarının silsile yoluyla tümünün yokluk nedeni ile hükümsüzlüğü ile bu kararların uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesi ve buna ilişkin Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirimde bulunularak sicil kayıtlarının da iptalinin sağlanmasına, Hukuka aykırı sermaye ve pay miktarları ile belirlenmiş bulunan 15.05.2013 tarihinden sonraki Yönetim Kurulu Kararları ve bu kararlara dayalı olarak yapılan işlemlerin tümünün yokluk sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesine, Yönetim Kurulu üyelerinin hukuka aykırı iş ve işlemleri ile kesinleşmiş bir mahkeme kararını uygulamayarak yapılan tüm işlemlerin Hukuken sakat, geçersiz ve yoklukla batıl olmasına neden oldukları ve şirketin tüm malvarlığının tasfiyesi yoluyla alenen şirketin içerisinin kötü niyetle boşaltıldığı görüldüğünden ve her şeyden önemlisi, yukarıda açıkladığımız sebeplerle, yönetim kurulu üyelerinin atamaları da yoklukla malul olduğundan, görevden alınan yönetim kurulu yerine şirket yönetimine ve işlemlerine ilişkin konular çözüme kavuşturulana kadar şirkete acilen bir Kayyum atanmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; müvekkil firmaya ait … ili, … İlçesi, … Mahallesi, 943 Ada, 20 Parsel’de yer alan 5 adet taşınmazın … Şirketi’ne piyasa değerinde çok uygun bir fiyata satılarak müvekkil şirketin zarara uğratıldığı iddiasını kabul etmediklerini, taşınmazların rayiç değer olan 280.000,00 TL’den satıldığını, piyasa değerinin 1.000.000,00 TL olduğunun iddia edildiğini, taşınmazların her birinin 1.100.000,00 TL üzerinden resmi olarak satıldığını, taşınmazların her birinin üzerinde toplam değeri (ana para, avukatlık ücreti, faiz, haricen tahsil harcı ve sair alacak kalemler üzerinden kapak hesapları dikkate alınarak) yaklaşık 20.000.000,00 TL’yi bulan ipotek ve haciz bulunduğunu, ticari risk ortamı düşünüldüğünde, üzerinde bu kadar takyidat yükü olan bir taşınmazın bu fiyata satılması ve 20.000.000,00 TL şirket borcunun kapatılmasının tam bir yönetimsel ve hukuksal başarı olduğunu, şirkete, yıllardır adımını atmayan bilgi alma dahil herhangi bir hukuki hakkını kullanmamış veya şirket alacaklılarla mücadele ederken, şirkete bir nebze bile destek olmamış olan davacının, asılsız iddialarla mahkemede şirket aleyhine bir algı oluşturmaya çalıştığını, dürüstlük kuralına uymadıklarını, … ili, … İlçesi, … Mahallesi, 943 Ada ve 20 Parselde yer alan 2, 3, 4 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerin … Şirketine satılarak şirketin zarara uğratıldığı iddiaları yönünden ise; Müvekkili şirketin 01.09.2019 tarihi itibariyle Türkiye … Bankası nezdinde, temel ticari riskleri hariç, 4.836.000,00 TL riski bulunduğunu, bankanın alacağına karşılık taşınmazların icra vasıtasıyla satılması büyük zarara yol açacağından, 01.09.2019 tarihinde ilgili banka ile Vefa Sözleşmesi imzalandığını, taşınmazların mülkiyetinin … Bankası Anonim Şirketine geçirildiğini, toplam 6.006.410,18 TL riskin kapatıldığını, alınan kararlardan ve yapılan işlemlerden …’ın haberdar edilmediğini ve hak kaybına uğratıldığının iddia edildiğini, pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 437.maddesinde düzenlendiğini, böyle bir talebi bulunmadığını, davacının müvekkili şirkette 2009-2012 dönemlerinde yönetim kurulu üyeliği de yaptığını, 10 yıla yakın süredir şirketi yalnız başına bıraktığını, Yönetim Kurulu Üyelerinin Yaptığı İşlemlerle Şirketi Zarara Uğrattığının İddia Edildiğini, öncelikle zararını kanıtlaması gerektiğini, buna dair ispata yarar bir evrak sunulmadığını, davacı vekilinin temel zarar iddiasının, kendisinin iddia ettiğinden daha fazla bir değer ile (5.500.000,00 TL) satılarak, toplamda 20.000.000,00 TL şirket borcunun kapatılmasını sağlayan ve şirkete 15.000.000,00 TL civarında para kazandıran işlemler olduğunu, ayrıca davacı … tarafından 06.03.2003 tarihinde … Şirketi (“…”) (Ek-4- …İTO Kaydı) kurulduğunu, davacı …’ın ortağı olduğu … kuruluş sonrası yapılan hisse devri neticesinde ortaklık yapısının; … % 50, … % 35, (eşi) … % 15 pay sahibi olduğunu, …’ın, müvekkil şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesiyken, kendisine ait olan … ile ticari ilişkilere girerek kendisine menfaat sağladığını, müvekkili şirketi zarara uğrattığını, …’nın, müvekkil şirkete 2009 tarihinden beri 424.216,84 TL borçlu olduğunu, …, müvekkil şirketin yurt dışından dövizle getirdiği ayakkabıların bedelini ödemeden alarak, kendisine ait olan mağazalarda sattığını ve kendilerini mali yük ile baş başa bıraktığını belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 31.03.2022 tarihli tam ıslah talepli dilekçe vererek;
Kesin süreye rağmen dava dilekçesindeki çelişkiler ve eksiklikler giderilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, talep Sonucu Yönünden davacı ilk dava dilekçesinin konu kısmında 15.05.2013 tarihinden itibaren yapılan tüm genel kurul kararlarının, oylamaların ve yönetim kurulu karlarlarının iptali” talep edilmişken, aynı dilekçenin netice ve talep kısmında 25.11.2015 tarihinden sonra yapılmış tüm tasarruf işlemleri, ödemeler ve yönetim kurulu kararlarının iptali” talep edilmiş; akabinde mahkemece kesin süre verildikten sonra verilen ikinci dilekçede ise; açıklamalar kısmında: 25.11.2015 tarihinde kesinleşmiş bulunan … 49. ATM … e-… K.sayılı ilamı” derken, netice ve talep kısmında: kesinleşme tarihi olan 15.05.2013’ten sonra kesinleşmeye rağmen uyulmayan….kararların hükümsüzlüğünün talep edildiğini, davacının, kendisine verilen kesin süre içinde çelişkileri gidermek amacı ile verdiği dilekçede yine bir çok çelişki ve belirsizlik yaratıldığını, ilk dava dilekçesini açıklama mahiyetinde verilen ikinci dilekçede netice ve talebin değiştirildiğini ve genişletildiğini (ilk dilekçede 2015 tarihinden itibaren talep ederken ikinci dilekçede 2013 yılından itibaren talep etmektedir.), tarihler hususundaki çelişkinin giderilmediğini, (kesinleşme tarihi 25.11.2015’tir, ancak davacı netice ve talebinde “kesinleşme tarihi olan 15.05.2013” demektedir.), yine; netice ve talepteki taleplerin de mahkemece verilen kesin süreye rağmen belirli olmadığını, davacı dilekçesinin “sonuç” kısmında kararların yokluk sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Ancak mahkemece de bilinmektedir ki ; yokluk ve hükümsüzlük iki farklı hukuki kurum olup, hem şartları hem de düzenlemelerinin farklı olduğunu, dolayısıyla davacının kararlarının yokluğunun tespitini mi istediği yahut, hükümsüzlük nedeniyle iptalinin mi talep edildiğinin de somutlaştırılmadığını, bu halde tarafımızın yapacağı savunmalar da yokluk/hükümsüzlük iddiasına göre değişeceğinden, savunma haklarının kısıtlanmış bulunduğunu, bu halde mahkemece verilen kesin süre içinde davacının mahkemenin bu talebininin de yerine getirilmediğinin kabulünün zorunlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; yönetim kurulunda 15.05.2013 tarihinden itibaren alınan tüm kararların, tasarruf işlemlerinin ve ödemelere ilişkin kararları silsile yoluyla tümünün yokluk nedeni ile hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde iptal başlangıç tarihi olarak … 49. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.05.2014 tarih ve … E. … K. Sayılı kararının Yargıtay 11. HD.nin 25.11.2015 tarih ve 2015/5409 E. 2015/12555 K. Sayılı ilamıyla onanarak hükmün kesinleştiği tarihi esas alırken, talebini açıklaması istendiğinde bu kez tarihi geriye çekerek davalının aleyhine olacak şekilde 15.03.2013 yani mahkeme kararından bir gün sonraya çekmiştir. Üstelik açıklama dilekçesinde “…15.05.2013 tarihinden sonraki Yönetim Kurulu Kararları ve bu kararlara dayalı olarak yapılan işlemlerin tümünün yokluk sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesine,…” demek suretiyle bambaşka iki kavram olan yokluk ve hükümsüzlüğü birlikte istemekle beraber, hem talebini genişletmiş, hem de yeniden açıklanmaya, delillendirmeye muhtaç iki kavram ortaya artmıştır.
Mahkememizce hangi yönetim kurulu kararlarının iptali istendiği hususunda açıklama yapılması istenmiştir. Zira dava ve açıklamaya ilişkin beyan dilekçesindeki talepler tamamen geneldir. “Tüm kararların iptali” istemi içerisinde, Genel Kurulda alınan kararların da bulunması mümkündür. Yönetim kurulu yaptığı bazı işlemlerin dayanağı genel kurula ait olabilir. Bu nedenle tek tek iptalini istediği yönetim kurulu kararlarını belirlenmesi ve hangi nedenlerle “Yokluk” ile mi “Hükümsüzlük” ile mi iptali istendiğinin açıklanması istenmiştir. Zira bu istemlerin dava açma, hak düşürücü süre vb. pek çok farklı yönü bulunmaktadır. Davalı tarafın da itirazları bu yöndedir. Ancak davacı vekili ısrarla müvekkiline bilgi verilmediği, defterlerin mahkemeye ibraz edilmediğini, bu nedenle beyanda bulunamayacaklarını söylemekte ise de; sırf bu yüzden, mahkemece nelerin iptal edildiği belli olmadan, hangi sonuçlara yol açılacağı bilinmeden, öngörülmeden, özellikle yokluk-hükümsüzlük tartışmaları bile yapılmadan tüm yönetim kurulu kararlarının iptaline karar vermek mümkün görülmemiştir. Üstelik davacının, dolayısıyla pay sahibinin 6102 sayılı TTK.nun 437.maddesi gereğince bilgi alma hakkı vardır. Davacı taraf bunu kullanmamaktadır. Ayrıca yasamızda açıkça düzenlenmemesine rağmen Yargıtay içtihatları ile defter ve belgelerin ibrazı hususunda dava açması mümkün iken bu hak da kullanılmamış (Emsal; Yargıtay 11.HD.nin 2013/6071 E. 2013/21343 K, mahkememizin 2018/735 E. dosyasında beklenen Bakırköy 4.ATM’nin 2019/824 E. 2020/578 K.), sadece mahkememizden üzerinde araştırma, inceleme ve tartışma yapılmadan karar verilmesi istenmiştir. Bu talebin yerine getirilmesi mümkün görülmemiş, davanın başından beri verilen sürelere rağmen davacı tarafın tutumunda bir gelişme olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile eksik 120,60-TL karar ve ilam harcının DAVALIDAN TAHSİLİYLE HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2-Davalı vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/02/2023

KATİP …

HAKİM …